Hayatınız boyunca yaşayacağınız stresler ileri yaşlarda kalp krizine sebep olabilir ama yaşayacağınız aynı stresler sizi sağlıklı ve mutlu bir 90. yaşa götürebilir. Harika bir haber değil mi? İşte stres araştırmalarının en yeni sonuçları artık bunları söylüyor.
Hepimiz yoğun hayatlar sürüyoruz. Zaman neredeyse hiç kimseye yetmiyor. Bu sebeple bu yazımı sizler için basit ve amaca yönelik olarak hazırladım. Stresli hayatlarınıza rağmen nasıl sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşayabileceğinizi öğrenmiş olacağınızı ümit ediyorum.
Stres, zorlandığımız durumlara uyum sağlama sürecidir. Eğer var olan durumla mücadele edecek kadar gücümüzün olduğuna inanıyorsak “savaşırız”, Baş edemeyeceğimize inanıyorsak “kaçarız”, eğer kaçacak kadar dahi gücümüzün olmadığına inanıyorsak “donup kalırız” (frozen) tepkisi verilir. Bu üç farklı stres tepkilerini birçok fizyolojik ve psikolojik etken belirler.
Stres kendisini nasıl gösterir?
Aslında duygusal, zihinsel ve davranışsal tepkiler diye üç başlık altında özetleyebiliriz:
- Duygusal: Kızgınlık, yoğun öfke, korkular, sinirlilik hali, ani duygusal değişimler, hassasiyet, apati.
- Zihinsel: Odaklanamama, unutkanlık, takıntılı olma, kabus görme.
- Davranışsal: Hiperaktivite, hareketsizlik, HBS (huzursuz bacak sendromu), dolaşan ağrılar, hayattan çekilme, saldırganlık.
Gördüğünüz gibi bazı insanlarda stres yoğun kızgınlık, öfke ve sinirlilik haline sebep olurken bazı insanların hayattan kopmasına ve geri çekilmesine sebep olabiliyor. Yine benzer bir şekilde bazı insanları yerinde duramaz hale getirirken diğerlerini tamamen uyuşturabiliyor.
Stresin öyle ya da böyle yaşanıyor olması sadece farklı kişilik özelliklerimizden kaynaklanmaz.
Stres tepkilerimizin asıl sebebini detaylı konuşmadan önce, stres konusunda biraz kendinizi tanımanızı istiyorum. Bunun için lütfen aşağıdaki soruları cevaplamak üzere kendinize zaman tanıyın ve titizlikle cevaplamanızı öneriyorum.
- Sizin için “stres” nedir, lütfen tanımlamaya çalışarak bir kağıda not alın.
- Kendi stres listenizi oluşturun. Kendinize “bana en çok hangi durumlar ve kişiler stres yaratıyor” sorusunu sorun ve listenizi hazırlayın.
- Son olarak da kendi stres tepkilerinizi fark edin. Stresli durumlar sizi nasıl etkiliyor? Daha çok duygusal tepkiler mi veriyorsunuz yoksa zihinsel olarak mı etkileniyorsunuz? Stresli olduğunuzu çevreniz hemen gözlemleyebilir mi? Mümkünse 7 gün boyunca kendinizi gözlemleyin. Bunun için; önümüzdeki haftayı kendinize “farkındalık haftası” olarak ilan edin ve bunu hemen şimdi ajandanıza not edin!
Bu minik uygulamalar size “bir şeyler” fark ettirecek, o yüzden lütfen bunları hafife almayın. Çok basit bir uygulama gibi görünse de aslında değil. İnsanın kendisiyle uğraşması zordur her zaman…
Strese farklı bir bakış
Bundan sonra strese farklı bakmanızı istiyorum. Stres aslında düşmanımız değil, belki de çok iyi bir dostumuz. Bu durumu daha iyi anlamak için 8 yıl süren ve 30.000 yetişkin üzerinde yapılan en güncel araştırma sonuçlarına bakalım birlikte:
Bu araştırmada kişilerin yaşadıkları tüm stresler, yaşadıkları sıkıntılar, kendi ve yakınlarının hastalıkları gibi durumlar takip edilir. Aynı zamanda hem fizyolojik hem psikolojik stres düzeyleri ölçülür ve stres hakkında ne düşündükleri raporlanır.
Bu araştırmanın iki çarpıcı sonucu var:
- Aşırı stres yaşayan insanların ölüm riski %43 daha yüksektir.
- Bu risk ancak stresle ilgili olumsuz düşünenler için geçerlidir.
Yani stresin zararlı olduğunu düşünen insanlar için stres gerçekten çok zararlı hatta resmen ölüm kalım meselesi!
Peki, çok stresli hayatlar yaşayan ancak bunun zararlı olduğuna inanmayanlar için durum nedir?
Onlar için bu erken ölüm riski geçerli değildir, hatta onlar ölüm ihtimali en düşük olan gruptur. Az stres yaşayanlardan bile daha düşüktür. Bu durumda insanlar, yaşadıkları stresten hastalanmıyor ya da stresten hayatlarını kaybetmiyor. Stresin zararlı bir şey olduğuna inandıkları için hastalanıyorlar. Şimdi bu araştırma sonuçları beni neden bu kadar heyecanlandırdı anlıyorsunuz değil mi?
Stres hakkında düşündüklerimizi değiştirirsek bu sağlığımızı etkiler mi?
Araştırma sonuçlarına baktığımızda:EVET! Stresle ilgili bakış açınızı değiştirirseniz, vücudunuzun strese verdiği tepkileri de değiştirebilirsiniz.
Nasıl mı? Bunu daha iyi anlamanız için Stanford Üniversite’sinde yapılmış bir araştırmaya da bakalım. Biz bunlara “sosyal stres testi” diyoruz. Bu tarz testlerde deneklere çok zor durumlar yaşatılabiliyor. Sözde uzmanlar, gerçekte oyuncu ya da araştırma ekibinden kişiler oluyor. Örneğin; çok büyük bir sahnedesiniz, spotlar gözlerinizi zorluyor, kameralar var, siz zayıf yönleriniz hakkınızda konuşmak zorundasınız ve bu bahsettiğim sözde uzman kadrosu sizi sürekli bölüyor, beden dillerini sizi demoralize etmek için kullanıyor vs.
Üstüne bir de matematik bölümü var. 996’dan hızlıca 7 çıkartarak saymanız bekleniyor, yine sürekli hızlanmanız gerektiğini mırıldanan bir jüri var. Tam bittiğini zannettiğiniz an buna benzer farklı durumlar yaşıyorsunuz.
Nasıl? Sevdiniz mi sosyal stres testlerini? Bu testlere katılan kişi olsaydınız nasıl hissederdiniz? Belki kalbiniz hızlanırdı, nefesiniz de, belki de hafif terleme, titreyen ya da buz gibi eller, heyecandan ağırlaşan bacaklar, yumuşayan dizler… Neyse daha fazla saymayayım, durumu anlamışsınızdır siz.
Biz psikologlar, yıllarca bu durumlarda verilen tepkilere isimler verdik. Heyecan dedik, anksiyete dedik, “baskı altında sağlıklı tepki verememe” bile dedik (halen de diyen var). Ancak tüm bu olanları, vücudumuzun doğal enerji artışı olarak algılarsak ve birazdan baş edeceğimiz belirsizlikle baş edebilmek için mükemmel bir ön hazırlık olduğunu anlarsak ne olur biliyor musunuz?
Tam olarak bu yapıldı:
Harvard Üniversitesi’nde bir gruba sosyal stres testlerine girmeden öncesi stres tepkilerinin onlara tamamen yardımcı olan unsurlar olarak tek tek anlatıldı. Örneğin, kalbin hızlanması, harekete geçebilmemiz için bir ön hazırlık olduğu, nefes alış verişimizin artmasının beynimize daha fazla oksijen gitmesini sağlaması, dolaysıyla baş etmeniz gereken her türlü görevle çok daha rahat ve hızlı baş edersiniz gibi her türlü stres tepkisinin oldukça anlamlı olduğu anlatıldı.
Şimdi sonuçlara bakalım, çok çarpıcı. Stres tepkilerini tamamen destekleyici ve duruma yardımcı olarak gören katılımcılar çok daha rahat ve daha başarılı çıktılar bu testten. Bu beklenen sonuçtu. Ama asıl çarpıcı sonuç: fizyolojik değişim.
Bakın tipik bir stres durumunda kalbimiz hızlanır ve damarlarımız daralır, burada olduğu gibi. Bu yüzden uzun süreli stres altında olan kişiler kalp damar sorunları yaşar; damarlarımızın uzun süreli daralması sağlıklı bir şey değil.
Ancak bu araştırmada; stresi yardımcı bir unsur olarak gören katılımcıların damarlarında daralma görülmedi. İnanılmaz değil mi? Hatta şu durumdalardı:
Gayet rahatlar. Hızlanan bir kalp var ama damarlarda daralma yok! Bu çok sağlıklı bir sonuç. Bunu çok iyi anlamanızı istiyorum. Damarlarımız hangi durumlarda bu şekildedir biliyor musunuz? Mutluluk ve sevinç içinde olduğumuzda ve cesur davrandığımızda. Yani stres hakkında ne bildiğiniz ve ne düşündüğünüz çok önemli.
Şimdi bunları okuyup da, “stresini arttır uzun yaşa” diye bir mesaj çıkarmayın tüm bunlardan. Tek istediğim streslerinizle daha iyi anlaşabilmeniz. Stres tepkilerinizi düşman olarak değil, sizi her an destekleyen arkadaşlarınız olarak görmeniz. Aslında böyle bakmanız için de şimdiden oldukça yol kat ettik.
Bir sonraki kriz anında kalbinizin hızlandığını hissettiğinizde bugün okuduklarınızı hatırlayın ve daha fazla gerilmek yerine belki vücudunuzun bu tepkisi için şükredin. Siz böyle düşündükçe, vücudunuz size inanır ve stres tepkiniz çok daha sağlıklı sonuçlara sebep olur.
Bu yazıyı okuduktan sonra belki hayat stresleriniz azalmayacak ama kazandığınız farklı bir bakış açışıyla çok daha rahat edeceksiniz.
Stresinizle barıştığınız bir hayatınız olması dileğiyle…
Bu konuda desteğe ihtiyacınız varsa bana www.ilknurustunucar.com/tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
İlginizi çekebilir: Stres için yoga terapi uygulamaları – Video