X

Stresi yönetmek için kullanabileceğiniz 12 maddelik eylem planı

Stresi nasıl yöneteceğimizi öğreneceğimiz bu yazı dizisinde stresi her yönüyle inceleyeceğiz. Geçen günkü yazımızda stresin ne olduğundan bahsetmiştik. Bugünse onu nasıl yöneteceğimizi anlatacağız. Hazırsanız başlıyoruz. İşte stresi doğru yönetebilmek için kullanabileceğiniz 12 maddelik bir eylem planı.

Kendinize nefes alma alanları yaratın.
1. Çekirdek inançlarınızı değiştirin

‘Çekirdek İnançlar’ Aaron T.Beck’in kurucusu olduğu Kognitif Terapi’ye ait bir kavram olup, kişinin iç dünyası ile çevresi arasındaki temel varsayımlarıdır. Çekirdek inanç geçmiş yaşantılara ve öz deneyimlere dayanmaktadır. (Türkçapar, 2012). Olumlu ve olumsuz şekilde olabilirler. Biz burada sadece olumsuz çekirdek inançlardan bahsedeceğiz.

Çekirdek inançlar çocukluk dönemimizde etrafımızdaki insanlardan kendimizle ilgili aldığımız mesajların bir eseridir. Örneğin beş, altı yaşlarındayken annesinden sürekli olarak şanssız olduklarına dair laflar duyan bir çocuk bu lafı içselleştirir ve büyüdüğünde, “ben şanssız bir ailenin ferdiyim dolayısıyla ben de şanssızım” diye düşünür ve çekirdek inancına sahip bir yetişkin olur. Bu tip inançlar hayata bakış açımızın temel taşları halindedir. Biz de farkına varmadan hayatta başımıza gelen her türlü olayı çekirdek inançlarımızın kısıtlı dünya görüşüne göre değerlendiriyoruz. Hayatımız genellemelerle, felaket tellallığıyla, kontrol oyunlarıyla, kurban rolüne bürünmekle geçip gidiyor.

Ve tabii ki çekirdek inançlarımız bize stres veriyor. Kendinin şansız olduğuna inanan bir insan en ufak bir aksilikle karşılaştığında dünya başına yıkılmış gibi hissedecektir. Çekirdek inançlarınızı yakından tanımanız için size bir egzersiz öneriyorum:

  1. Boş bir defterin sayfasını bir çizgiyle ortadan ikiye ayırın. Sayfanın sol tarafına aklınıza gelen bütün olumsuz çekirdek inançlarınızı yazın. “Ben tembelim, çok şanssızım, ne yaparsam yapayım yalnızlığa mahkumum” gibi.
  2. Yazdıktan sonra bütün çekirdek inançlarınızı tek tek okuyun. Onları analiz edin. Zihninizi durmadan meşgul eden bu inançlarınız gerçekten doğru mu? Diyelim çekirdek inançlarınızdan biri “ben de ailem gibi çok şanssızım” olsun. Bu doğru mu? Şans sizin için nedir? Hayatınızda hiç mi şanslı olduğunuz bir nokta yok? Negatif düşüncelerinizin sizin stres seviyenizi arttırmanın yanı sıra, sizi kısıtladığının, gerçek potansiyelinize ulaşmanızı engellediğinin farkında mısınız?
  3. Şimdi sıra defterinizin sağ tarafına çekirdek inançlarımızın tam aksini yazmaya geldi. Örneğin, yazdığınız cümle “ben beceriksizim” olsun. Sayfanın sağ tarafına “ben son derece becerikli biriyim” yazın. Kendimizi nasıl etiketlendirirsek o tip davranışlar sergileriz. Belki size çocukken durmadan beceriksiz olduğunuz söylendi. Siz dünyanın en becerikli insanı da olsanız bile, kendiniz hakkınızdaki düşünceniz bunun tam tersiyse ya kendinize tam olarak güvenmediğiniz için beceriksiz davranışlar sergileyeceksiniz ya da her yaptığınızdan şüpheleneceksiniz. Kendiniz için yazdığınız yeni çekirdek inançlarınızı tekrar tekrar okuyun, onları içselleştirmeye çalışın. Bu minik egzersizimiz sadece bir başlangıç. Çekirdek inançlarınızı derinlemesine incelemek ve onları dönüştürmek için bir psikologdan yardım alabilirsiniz.
2. Olayları ele alma tarzınızı değiştirin

Stresli bir olayla karşı karşıya kaldığınızda kendinize “ben bunu yapabilirim, yakında geçecek, ben daha zorlu işlerin üstesinden geldim bunun da gelirim” gibi pozitif telkinlerde bulunun. Bunun yanı sıra değiştiremeyeceğiniz insanları, olayları oldukları gibi kabul etmeyi öğrenin.

3. Gerçekçi olun

Kendinizden ve başkalarından beklediklerinizin gerçekçi olmasına dikkat edin. Unutmayın insanları idealize etmezseniz, onlar tarafından hayal kırıklığına uğrama riskiniz oldukça düşecektir. Mükemmeliyetçi bir insansanız kendinize bir iyilik yapın ve bu yönünüzü biraz da olsun törpüleyin. Hayatınızdan “olmalıyım, yapmalıyım” gibi şartlı cümleleri çıkartın. Kendinizi iyi tanıyın, potansiyelinizi ve limitlerinizi iyi bilin. Gün içinde yapabilecekleriniz hakkında realistik olun.

4. Organize olun
Sizler de gerçekleştirmek istediğiniz şeyleri günlük, haftalık ve aylık hedefleri belirleyip kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.

Stres nedenlerinden biri de organize olmamaktır. Zamanınızı iyi planlamayı alışkanlık haline getirin. Hayatınızın sorumluluğunu üzerinize alın. Problemleriniz için endişelenmek yerine çözüm üretin. Yapılan bir araştırmaya göre belirli bir amaca sahip olmak, hedeflerimizi belirlemek motivasyonumuzu arttırmanın yanı sıra stres seviyemizi aşağı çeker. Sizler de gerçekleştirmek istediğiniz şeyleri günlük, haftalık ve aylık hedefleri belirleyip kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.

5. Kendinize nefes alma alanları yaratın

Gün içinde en az on dakikanızı kendinize ayırın. Bu on dakikayı en sevdiginiz aktiviteleri yaparak geçirin. Lütfen benim kendime ayıracak on dakikam yok demeyin. Sosyal medyaya ayıracak on dakikanız varsa, kendinize ayıracak on dakikanız da vardır. Yapabileceğiniz aktivitelere örnekler: Bol köpüklü bir banyo yapmak, en sevdiğiniz müzikleri dinlemek, dans etmek, evde cilt bakımı yapmak. Bu on dakikayı kendinize çok görmeyin. Unutmayın bu dünyadaki en önemli insan sizsiniz. Kendinizi ara sıra şımartmak ve de sevmek strese karşı en önemli kalkanlardan biridir.

6. Kendinize iyi bakın
Yapılan araştırmalar meditasyonun tansiyonu düşürmekte, stresle alakalı iltihaplanmayı azaltmakta işe yaradığını gösteriyor.

Düzenli beslenin, düzenli olarak dinlenmeyi alışkanlık haline getirin. Stres altında olan insanlar genelde düzensiz yemek yeme ve az ya da çok uyuma eğilimi gösterirler. Stresin zararlı etkilerini görmeye başladığınızda yapmanız gereken en önemli şeylerden biri beslenmenize ve dinlenmenize dikkat etmektir. Uyku stresten kaynaklanan aşırı kortizolu dengeler ve her türlü hasarı onarır. En az sekiz saat uyumaya ve her gece aynı saatte yatıp, sabahları da aynı saatte kalkmaya gayret edin.

7. Gönüllü olarak çalışın

Gönüllü olarak çalışmanın tansiyonu düzenlendiğini, stres seviyesini aşağı çektiğini ve hatta daha uzun yaşamaya yol açabileceğini biliyor muydunuz? American Journal of Public Health’de yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, gönüllü olarak çalışan insanlar stresle daha kolay başa çıkıyorlar. Başkalarına faydalı olurken, kendinize de iyiliğiniz dokunsun istiyorsanız hadi gönüllü olmaya.

8. Düzenli olarak egzersiz yapın

Araştırmalar düzenli egzersiz yapmanın stres üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu vurguluyor. İyi bir doktor kontrolünden geçtikten sonra egzersiz yapmaya başlayın. Egzersiz yapmak hem bedeninize hem de ruhunuza çok iyi gelecek.

9. Hobi edinin

İş ve özel yaşantınızı dengelemenin en önemli yollarından biri hobi edinmektir. Hobi edinmek kişinin stresten uzaklaşmasını sağlar. Bir müzik enstrümanı çalmak veya fotoğraf çekmek gibi hobiler sizi hayata daha da bağlayacaktır. Peki sizin ilginizi çeken hobi hangisi? Onu bulun ve bugünden itibaren yapmaya başlayın.

10. Olayları kişisel algılamayın

Bu dünyada başımıza gelen çoğu olayın bizimle ilgisi yok. Evet size bugün kaba davranan banka memurunun da, trafikte yolunuzu kesen sürücünün de, hatta size zaman zaman ters davranan patronunuzun da aslında dertleri sizinle değil kendileriyle.

11. Bol bol gülün
Yapılan araştırmalar meditasyonun tansiyonu düşürmekte, stresle alakalı iltihaplanmayı azaltmakta işe yaradığını gösteriyor.

Yapılan araştırmalar strese karşı kullanılacak en büyük kalkanlardan birinin gülmek olduğunu gösteriyor.Bol bol gülerek stresin zararlı etkilerinden kendinizi kurtarın. Komedi filmleri seyredin, arkadaşlarınızla eğlenin. Kısacası her fırsatta gülün. Gülmenin sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerine verilecek en güzel örnek Amerikalı gazeteci Norman Cousins’in gülme seanslarıdır. Ağır bir kemik hastalığına yakalanan Cousins seyrettiği komedi filmlerinin de yardımıyla sağlığına kavuşmayı başarmıştır.

12. Rahatlamayı öğrenin

Kendinize düzenli olarak rahatlama ve gevşeme sahaları yaratın. Eğer daha önce denemediyseniz yoga ve meditasyonu deneyebilirsiniz. Yapılan araştırmalar meditasyonun tansiyonu düşürmekte, stresle alakalı iltihaplanmayı azaltmakta işe yaradığını gösteriyor. Meditasyon aynı zamanda ruhsal durumumuzu düzenleyen serotonin ve dopaminin salgılanmasıyla ilişkilendiriliyor. Zihninizi ve bedeninizi Yaratıcı İmgeleme ile de minik bir tatile çıkarabilirsiniz. Yapmanız gereken tek şey gözlerinizi kapatıp kendinizi güzel bir yerde hayal etmek. Bu en sevdiğiniz plaj olabilir ya da güzel bir göl kenarı olabilir. Derin derin nefes alarak bir beş dakikanızı bu yerde geçirin. Burası sizin emniyetli güvenli yeriniz. Gün içinde kendinizi stres altında bulduğunuzda bir fırsatını bularak beş dakika yalnız kalın ve derin derin nefes alarak güvenli cennetinizi ziyaret edin.

Eğer stres üzerinizde uzun süredir birikmişse stresin etkilerini azaltmanız bir günde olmayacaktır. Ancak size verdiğim bu 12 maddeyi uygulamaya başlarsanız stres seviyenizin en az on gün içinde azalmaya başladığını göreceksiniz. Her türlü sorunuz için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek üzere.

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: Stres yönetimi: Stres ve dünyayı algılayış şeklimiz arasında nasıl bir ilişki var?

Kaynaklar:
Türkçapar, H. (2012). Bilişsel Terapi (6.Baskı). Ankara: HYB Basım Yayın (2012)

Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale