Strese nasıl müdahale edilir: Stresle başa çıkmanıza yardımcı olacak 5 öneri
“Stres” hepimizin gayet yakından tanıdığı bir kavram. Kişisel tarihimizde yoğunluğu ve süresi farklılık göstermekle beraber mutlaka varlığını hissettiren stres; ortak tarihimizde şu günlerde belirsizlik, bilgi eksikliği ve kontrol kaybı gibi literatürde de evrensel olarak tanımlanan faktörlerle yerini sağlamlaştırıyor.
Tanım olarak incelediğimizde; “Beyin, hormonlar, bağışıklık sistemi ve diğer pek çok organı da içine alacak şekilde bedende meydana gelen ölçülebilir ve objektif bir dizi fizyolojik olaydır” der Dr. Gabor Mate. Bu tanım artık hepimiz için daha anlamlı. Stres sadece gergin, mutsuz, asık suratlı olma döneminin çok daha derininde ve ötesinde; bağışıklık sistemi üzerinde önemli bir rolü olan aktör olarak tanımlandı. Tam da bugünlerde bağışıklık sistemi hepimizin can simidi madem; strese farklı açılardan bakıp onu daha yakından tanıma vakti geldi.
Stres deneyimi 3 öğeden oluşuyor…
- Organizmanın tehdit olarak algıladığı fiziksel veya duygusal olay: Başımıza gelen, karşı karşıya olduğumuz olay
- Stres kaynağı ile karşılaşan ve bunu kendince yorumlayan işletim sistemi, beyin ve sinir sistemi: Bu olayı yorumlama biçimimiz
- Tehdit algısına tepki olarak gerçekleşen çeşitli fizyolojik davranışsal tepkiler: Bu olaya verdiğimiz tepki
Stres kaynağı ona anlam yükleyen ikinci maddedeki işletim sistemine bağlıdır. Meydana gelen olay, (ayrılık, kayıp, işinden olmak, …büyük, küçük her deneyim) her birimizin karakter yapısı ve o anki ruhsal durumuna göre çeşitli şekillerde yorumlanır. Kimi için büyük bir tehdit olarak algılanan olay, kimi için yeni bir başlangıç demek olabilir. Her birimiz için stres tanımı kişiliğimiz ve kişisel tarihimizle birlikte değişir.
İnceleyip araştırdığımızda görüyoruz ki olayları yorumlama biçimi adımı, bizim müdahale edebileceğimiz bir alan. Madem hayatta başımıza gelen her olayı kontrol edemiyoruz (hepimiz için tecrübeyle sabit); bu olayları yorumlama biçimimizi ve böylece olaya verdiğimiz tepkiyi değiştirebiliriz. Bu da bizde stresin şiddeti ve süresindeki yansımayı etkiler. Yoga, meditasyon, hobi gibi herkesin çeşitli çözümleri var bu hayatta. Bu çözümler kişiden kişiye değişmekle beraber, işte benim bakış açısına yönelik önerilerim…
Pasif aktiviteden aktife geçmek
Evlerde bol zaman geçirilen bugünlerde Netflix ve Youtube’da ardı ardına yeni filmler, diziler, videolar izleyerek saatlerce ve defalarca kendimizi uyku moduna aldığımızı düşünüyorum. Kendi adıma bu tarz pasif aktiviteleri uzun süre yaptığımda duygularımda bastırılmışlık hissine sahip olmakla beraber yaratıcılığımı da öldürdüğümü fark ediyorum. Hayaller kurmadığımı, verimli yanımı çalıştırmadığımı gözlemliyorum.
Farkındalığı artırmak
Bedenimiz ve ruhumuz her gün yeni bir güne uyanır. Her gün ihtiyaçları, istekleri değişebilir. Ona kulak vermek mühim mesele. Her gün aynı şeyleri dayatmak haksızlık olur. Kimi zaman daha uzun bir yürüyüş ile ofise gitmek, kimi zaman az iletişim kurmak, kimi zaman daha fazla paylaşımda bulunmak ister. İsteklerini karşılayarak onun kaynaklarını doldurmalıyız.
Derin ilişkiler kurmak
Ne çok iletişim aracı var elimizin altında. Yalnız kalmamak adına bir çoğumuz çeşitli kanallar ile insanlarla sürekli iletişim halindeyiz. Birçok kişi ile öyle ya da böyle ilişki kursak da; en derin ihtiyaçlarımızı veya duygusal doyumu sağladığımız ilişkiler şanslıysak hayatımızda vardır ve bir elin parmağını geçmez. Bu ilişkilerin kıymetini bilmek mühim mesele. Kendimizi ifade edemediğimiz, anlaşılmadığımız ilişkiler ise kimi zamana üzerimizde yük olur. Gerçek ve derin ilişkiler her zaman kurtarıcıdır.
Hayatla çeşitli kanallardan bağ kurmak
İş, aile, arkadaşlar net çizgiler ile hayatımızı bir çerçeveye alsa da; hayatımızda bizi biz yapan alanlara ihtiyacımız var. Bunlar dışarıdan kimilerine anlamsız görünse de bize yaşam enerjisi veren, zihnimizi gönlümüzü geliştiren şeylerdir. Onlara zaman ayırmak ve onlardan vazgeçmemek aynı zamanda diğer bağlarımızla da daha sağlıklı ilişki kurmamızı sağlar. Bu alanlarda yaşayacağımız iniş çıkışlarda, kayıplarda bize destek olur.
Yeni hikayelere kulak vermek
Etrafımızda görmeye, duymaya alışık olmadığımız hikayelere kulak vermek yaşamın ne renkli ve çeşitli olduğunun göstergesidir. Birbirine benzer insanlarla çevrili dünyamıza aldığımız her yeni hikaye dünyaya başka pencereden bakmamızı sağlar. Yeni renklerin, yeni olasılıkların olduğunu bilmek bana her zaman ilham ve cesaret vermiştir. Bu nefis bir roman, hiç izlemediğiniz bir film türü ile olabileceği gibi; kimi zaman sosyal çevremizin dışındaki insanlara kulak vermekle de olabilir.
İlginizi çekebilir: Yaşam amacını bulmak: Her güne umutla başlamak için insan neye ihtiyaç duyar?