Stres yönetimi: Stres ve dünyayı algılayış şeklimiz arasında nasıl bir ilişki var?
Stres… Sık sık duyduğumuz bu kelimenin tam olarak ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
Stresi nasıl yöneteceğimizi öğreneceğimiz bu yazı dizisinde stresi her yönüyle inceleyeceğiz. Hazırsanız başlıyoruz. Bizi zorlayan, kısıtlayan, dengemizi bozan olaylar karşısında verdiğimiz duygusal, fiziksel, zihinsel veya davranışsal tepkilere stres diyoruz.
Hayatta stressiz olan bir tek insan çeşidi var onlar da ölüler. Biz yaşadığımız müddetçe, stres bizim hayatımızda olmaya devam edecek. Stres aslında hayatın normal bir parçası. Unutmayın stresi yok edemez, ondan kaçamaz ve stresten kurtulamazsınız. Stres karşısında uygulamanız gereken tek akıllıca davranış stresin hayatınızdaki yerini kabullenip, onunla uyumlu bir şekilde yaşamanın yollarını öğrenmektir.
Stresin iki türü vardır. 1956 yılında Hans Selye, stresi olumsuzun yanı sıra olumlu bir durumun etkisi ile de oluşabilecek, vücudun verdiği genel tepkiler olarak tanımlamıştır. Tanımlamasında stresi pozitif (östres) ve negatif (distres) olarak ikiye ayırmıştır. Negatif streste kişi sürekli olarak kendini sıkışmış çaresiz hisseder. Finansal problemler, kronik bir hastalıkla uğraşmak distressin çeşitlerindendir. Östres ise yaşamdaki olumlu durum ve olaylara karşı hissedilen stres türüdür. Östres örneklerine mezun olmayı ya da evlenmeyi verebiliriz.
Çoğunlukla stresin hoş olmayan, zarar verici yönleri ele alınarak olumsuz stresten bahsedilir ve stresin en önemli özelliklerinden biri olan olumlu yanı göz ardı edilir. Oysaki olumlu stres kişiyi motive edici bir rol oynar. Örneğin iş yerinde yetiştirmek zorunda olduğunuz raporu bitirmeniz için sizi teşvik eden östres yani pozitif strestir.
Genelde iki neden yüzünden strese gireriz:
- Bir olayı tehlikeli, zor ya da acı verici olarak algıladığımızda
- Bir olayın üstesinden gelebilecek yeterli güce sahip olmadığımızı düşündüğümüzde
Stres kaynakları farklı olabilir, stres düzeyleri ve sonuçları da insandan insana değişebilir. Ancak stres tetikçisi olumsuz bir etki yapıyorsa, tepki genelde hemen hemen aynıdır.
Dr. Walter Cannon, stresin biyolojik etkilerini belirleyen ilk kişi olmuştur. Bu da ‘savaş ya da kaç tepkisi‘dir. Mağara devri insanları yabani hayvanlar, yangın, sel gibi tehlikelerle karşı karşıya kaldıklarında iki seçenekleri vardı. Savaşacak ya da kaçacaklardı. Atalarımızın vücutlarının biyokimyası yaptıkları seçimle başa çıkmalarına yardımcı olacak şekilde değişirdi. Bu, hayatta kalabilmek için mükemmel bir uyumdu.
Mağara adamı döneminde savaş ya da kaç tepkisi insan ırkının devam etmesi için oldukça önemli bir olaydı. Bir mağara adamının gördüğü bir kaplanın karşısında hayatta kalabilmesi savaş ya da kaç tepkisine bağlıydı. Savaş ya da kaç deprem gibi felaketlerde biz modern insanlar için de oldukça faydalı bir olay. Ancak çoğu insan kronik stres yüzünden sürekli olarak savaş ya da kaç tepkisine maruz kalıyor ve bu durum sağlıklarını olumsuz bir şekilde etkiliyor. Stres hakkında bilmeniz gereken en önemli olay şu:
Stres ve dünyayı algılayış şeklimiz arasında birebir bir ilişki var.
Stres, onu zihinde taşıyan kişiye aittir. Stres olgusu incelenirken stres verici durumlar kadar onlarla karşılaşan bireyin psikolojik özelliklerinin de ele alınması ve değerlendirilmesi gerekir. Stres tepkisi, ortamda ne olduğuna bağlı olarak değil, kişinin olaya verdiği tepkiye bağlı olarak ortaya çıkar. Aynı olay farklı kişilerde, hatta bazen aynı insanda farklı zamanlarda farklı tepkiler ortaya çıkarır.
Hemen bir örnek vereyim. Sıkışmış bir trafikte arabaları yan yana olan iki sürücü olsun. Bu sürücülerden birincisi kendini sürekli olarak kurban rolünde gören biri olsun. Trafiğin açılmasını beklerken, içinden geçen düşünceler “zaten tüm şanssızlıklar beni bulur” tarzında negatif düşünceler. Zihninin içindeki düşünceler, trafikle birleşince, birinci sürücümüzün stres seviyesi giderek yukarı çıkıyor. Sinirli bir halde durmadan arabanın klaksonuna basıyor.
İkinci sürücümüzse hayata daha olumlu bakan bir kişi. Şu an sinirlenmenin de, durmadan klaksona basmanın da trafiğin açılması üzerinde hiçbir rol oynamayacağını bildiğinden, radyoda sevdiği bir programı dinleyerek, sakin bir şekilde trafiğin açılmasını bekliyor. Yani aynı durum iki ayrı insanda farklı tepkilere yol açıyor.
Demek istediğim şu; önemli olan başımıza gelenler değil başımıza gelenlere nasıl tepki verdiğimiz. Unutmayın dünyanın kontrolü bizim elimizde değil. Trafik sıkışıklığı, banka kuyruğunda duyulan sıkıntı gibi olaylar günlük hayatta hepimizin başına geliyor. Evet, dünyanın kontrolü bizim elimizde değil ancak başımıza gelenlere nasıl tepkiler vereceğimiz bizim elimizde. Bu dünyada kontrol edebileceğimiz tek şey kendi davranışlarımız.
Yazı dizimizin gelecek bölümünde stresi nasıl yöneteceğimizi ele alacağız. Tekrar görüşmek üzere diyor, size stresi büyük bir ustalıkla yöneteceğiniz günler diliyorum.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
İlginizi çekebilir: Tepeden tırnağa: Stresin vücudumuza 17 negatif etkisi
Kaynaklar:
Kring, A. M., Davison, G.C., Neale, J.M & Johnson, S.L. (2009) 11TH ed. Stress and Health. Chapter 7, Abnormal Psychology. John Wiley and Sons, NY.