Stres ve anksiyeteyi artıran günlük hayattaki yanlış düşünme biçimleri
Karmaşık düşünceler stres ve anksiyeteyi artırıyor. Bu artık hepimizin bildiği bir gerçek. Ancak bunu bilmek yetmiyor. Asıl bilmemiz gereken şey, karmaşık düşüncelerin neler olduğu ve bizim bunu ne kadar uyguladığımız.
Uplifers olarak karmaşık düşünce kalıplarından bazılarını bir araya getirdik:
1. Ya hep ya hiç düşüncesi
Bu düşünceye kapıldığınızda, kendinizi tümden başarızı hissedersiniz. Orta yol yoktur. “Hiçbir şey yapamayacak halde olduğum için bugün sadece bulaşıkları yıkayabildim, ev berbat bir halde” düşüncesi bunun güzel bir örneğidir. Eğer bir sağlık sorununuz yoksa, “Hiçbir şey yapamayacak hal” yerine “Çok meşguldüm” sözleri de kullanılabilir.
Bu tür bir düşünce bozukluğunun farkına varabilmek için öncelikle mücadele ettiğiniz zorluklar karşısında biraz öz duyarlılığınızı geliştirin. Yapabileceğiniz şeyleri imkansızlaştırmayı bırakın. Kendinizi suçlamayın. Yapabildiğiniz şeylere odaklanın.
İlgili yazı: Düşünceler de renkler gibidir, tonları vardır: Hayatta grilere yer açın
2. Aşırı genelleştirme
Bu düşünce bozukluğunda, eğer bir şey yolunda gitmiyorsa her şeyin yolunda gitmediği gibi bir algıya kapılma eğilimi oluşur. Ya da olumsuz bir şey yaşandığında, bunun tekrar tekrar olacağını düşünürsünüz.
Bunun farkına varabilmek ve üstesinden gelebilmek için olumsuz bir şey oldu diye umutlarınızdan vazgeçip hep olumsuz şeylerin yaşanacağını düşünmeyin. Zihninizin size bunu yapmasına izin vermeyin.
3. Yaşananları filtreden geçirme
Zihnimizdeki filtreler genellikle yaşadığımız deneyimlerin pozitif yanlarını filtreleyip negatif yanlarını ve hayal kırıklıklarını bırakır. Bunu devamlı yapmak da insanı gerçeklerden uzaklaştırır. Hayatta en kötü veya en zorlu şeyleri de yaşıyor olsanız, her şeyin içinde pozitif ve negatif yanlar bir arada bulunur.
İlgili yazı: Düşüncelerinizin üstüne giderek hayatınızı değiştirin
Bunun üstesinden gelmek için yaşadığınız deneyimlerin pozitif yanlarına odaklanın. Eğer hala kendinizi üzgün hissediyorsanız, bunu kabullenin ve kendinize şefkatle yaklaşın.
4. Sonuca odaklanma
Bazen buna “zihin okuma hatası” da deniyor. Karşınızdaki kişiyi anlamadan, sizin hakkınızda negatif düşüncelere sahip olduğu algısına kapılabilir veya yaşadığınız deneyim daha sona ermeden sonucun kötü olacağına inanabilirsiniz. Bunu önlemek için kendinizi sorgulayın, “Bu düşüncemden emin miyim” diye sorun. Eğer bu soruya net yanıt veremiyorsanız, hala umut var demektir.
İlgili yazı: Düşüncelerimiz gerçeklerimiz mi oluyor?
5. Duygusal gerekçelere dayandırma
Hissettikleriniz, sizin kim olduğunuzu gösterir. “Bu sorunun yanıtını bilmediğim için kendimi aptal hissediyorum” diyen birisi, bir süre sonra kendini hep aptal hissederken bulabilir. Oysa duygularınızın zaman zaman inip çıktığını ve geçici olduğunu unutmayın. Duygularınızın sizi adeta gerçeklerin kanıtıymış gibi yönlendirmesine izin vermeyin.
Kaynak:
Psychology Today