X

Spor ve çevreciliği birleştiren ‘plogging’i tüm açık hava aktivitelerine uyarlamanın yolları

Dengeli ve sağlıklı yaşamın Nordik öncülerinden İsveç’in son zamanlarda daha da popüler hale gelen ve ünü ülkenin sınırlarını aşan trendi plogging, hepimizi bir şeyleri değiştirmeye davet ediyor. İsveçce toplamak anlamına gelen ‘plocka up’ ile İngilizce koşu yapmak anlamındaki ‘jogging’ kelimelerinin birleşiminden ortaya çıkan ‘plogging’, kısaca ‘koşarken ya da tempolu yürüyüş yaparken karşılaşılan çöpleri toplamak’ olarak ifade ediliyor. İsveç’te ortaya çıkan ama daha sonra küresel bir hareket haline dönüşen, çevrenin korunmasının yanı sıra düzenli egzersizi de teşvik eden bu doğa dostu hareketi gelin daha yakından tanıyalım.

‘Plogging’ nedir?

Plogging, ilk olarak İsveç’te ortaya çıkmış olmasına rağmen bugün hemen hemen her ülkede izlerine rastlamanın mümkün olduğu başarılı bir ekolojik hareket olarak değerlendiriliyor. Doğal yaşam alanlarındaki düzeni bozan, çevreye zarar veren çöpleri toplamak için koşunun gücünden faydalanan bu küresel hareketin uygulanışı aslında oldukça basit: Koşarken karşılaşılan çöpleri toplamak.

Hareketin öncüsü olarak bilinen Erik Ahlström, 2016 yılında Stockholm’e yerleştikten sonra spor yaptığı alanlardaki çöpleri temizlemeye başladı ve sosyal medya sayesinde önce tüm İsveç’e oradan da diğer ülkelere yayılarak küresel bir fenomen haline geldi.

Çevreyi korumanın yanı sıra düzenli hareket etmeye de teşvik eden ve toplumsal bilinci de güçlendiren plogging, sağlıklı bir yaşam tarzı ve çevre dostu koşu trendi. Plogging sayesinde sadece bedenimiz ve zihnimiz iyi olmakla kalmıyor, gezegenimize de fayda sağlayabiliyoruz. ‘Jogging‘in bütüncül sağlığa olan olumlu etkileriyle ‘plocka up‘ın çevreye sağladığı faydaları birleştiren ‘plogging‘i alışkanlık haline getirdiğinizde:

  • Doğaya özen gösterdiğiniz için kendinizi daha iyi hissedebilir, özgüveninizi artırabilir,
  • Vücudunuzun oksijenlenmesini iyileştirerek, enerji, fiziksel yetenek ve performansınızı iyileştirebilir,
  • Olası kalp problemleri risklerini azaltabilir; akciğer kapasitenizi artırabilir,
  • Spor yaptığınız alanların temizliğine katkı sağlayabilir,
  • Doğadan aldıklarınızın karşılığını vermek için fırsatlar yaratabilir,
  • Kemiklerinizi güçlendirebilir,
  • Kilo verme ve yağ yakma sürecinizi destekleyebilirsiniz.

Üstelik, tüm bu faydaların etkisini artırmak ve daha geniş bir kitleyi bu sürece dahil etmek çok kolay. Sadece hızlı tempolu yürüyüş ya da koşu yaparken değil, farklı açık hava etkinliklerine de uyarlanabilen plogging, ayrıca tek başına olduğu kadar kalabalık ya da küçük gruplar halinde yapıldığında da oldukça keyif verebilir.

‘Plogging’i tüm açık hava aktivitelerine uyarlamanın yolları nelerdir?

Doğayla iç içe olduğunuz her an, plogging için harika bir fırsat olabilir. Biraz bakış açısı değişikliği, birkaç ekipman, bolca motivasyon ve eğlence ile her şey mümkün!

1.Bakış açınızı değiştirin

Kendinizi plogging yapmak için sadece koşu veya yürüyüşle sınırlandırmayın. Bisiklet sürerken, patenle kayarken, yeni bir caddeyi, şehri keşif turu yaparken, hatta tırmanış egzersizlerinizde bile etrafınıza dikkatli bir gözle baktığınızda çevre için bir şeyler yapabilir, karşılaştığınız atıkları, çöpleri toplayarak doğanın korunmasına katkı sağlayabilirsiniz.

2.Başkalarını da motive edin

Erik Ahlström, bu yola tek başına başlamış olsa da ploggingin bu kadar geniş bir yankı uyandırması ve binlerce kişiye ulaşabilmesi birlik olmanın gücünden kaynaklanıyor. Eğer, ploggingi bir yaşam tarzı haline getirmeyi başardıysanız, buna çevrenizi dahil ederek daha harika işler ortaya çıkarabilirsiniz. Eşinizi, arkadaşlarınızı, ailenizi, komşularını, okul grubunuzu ya da mahallenizdeki insanları bu harekete katabilir, birlikte daha büyük başarılar imza atabilirsiniz. Her gün grup halinde yürüyüşlere çıkabilir ya da her hafta belli bir günde karar kılıp açık havada farklı egzersiz türlerini denerken çevrenin korunmasına da katkı sağlayabilirsiniz.

3.Doğru ekipmanları edinin

Her ne kadar oldukça basit bir uygulaması olduğu gözükse de ploggingi uygularken de dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var. Öncelikle çöpleri toplayabilmek için kendi sağlığınızı tehdit etmemek adına yanınızda bir çift eldiven bulundurabilirsiniz. Öte yandan, çöpleri koyacağınız bir ekipmana da ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Rahat hareket edebilmek için konforlu bir çift ayakkabı ve spor giysilerini de seçmeyi ihmal etmeyin. Güneşli havalar için çantanıza bir şapka da atabilirsiniz. Doğru ekipman, sizi daha fazla teşvik edebilir.

4.Alışkanlık haline getirin

Plogging, alışkanlık haline geldiğinde üzerine düşünmenize gerek bile kalmayacak ve bu uygulamayı çeşitli egzersiz rutinleriyle birleştirmeye başlayacaksınız. Günlük rutinlerinizde belli bir yere sahip olduktan sonra otomatikman kendinizi doğa için çalışırken bulmanız mümkün. Kendinizi her seferinde çok daha iyi hissedecek olmanız da cabası!

5.Bonus: Eğlenmeyi unutmayın

Ploggingi görev bilinciyle yapıyor olsanız da asıl amacınızın kendinizi daha iyi hissetmek ve içinde yaşadığınız alanları güzelleştirmek olduğunu unutmayın. İster tek başınıza ister grup halinde katıldığınız bu harekette doğanın sesine kulak vermeyi, kendinizi dinlemeyi, mutluluğunuzu yanınızdakilerle paylaşmayı ve en çok da gülümsemeyi ihmal etmeyin. Hem spor yaparak bedeninizi koruduğunuzu hem de doğayı güzelleştirmek için çalıştığınızı kendinize sık sık hatırlatarak keyifli vakit geçirin.

Var mısınız bir sonraki açık hava yürüyüşünüzde karşılaştığınız çöpleri toplayıp dünyayı daha güzel bir yer haline getirmeye?

Kaynak: plogging.org, apartmenttherapy, waste4change

İlginizi çekebilir: Karbon ayak izini azaltmak için etkili ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale