X

Söz konusu mutluluksa zihin çoğu zaman yanıltır – 2: Mutluluk varsayımlarıyla baş etmek

“Söz konusu mutluluksa, zihin çoğu zaman yanıltır” başlıklı yazımda zihnimizin mutluluk konusunda bizi yanıltmaya adeta ant içmiş gibi davrandığından bahsetmiştim. Bizi mutlu edeceğini düşündüğümüz şeylerle ilgili çoğu zaman yanılıyoruz. Ancak zihnimizin bu yanılgılarıyla baş etmek için uygulayabileceğimiz yöntemlere de sahibiz. Bu yazıda mutluluk seviyemizi artırmak için yanılgılarımızla nasıl baş edebileceğimizi keşfedeceksiniz.

Şeylere değil deneyimlere yatırım yap

İtiraf edelim hepimiz almak istediğimiz bir giysi, akıllı telefon, araba, mobilya gibi şeyler için büyük heyecan duyabiliyoruz. En büyük mutluluk yanılgılarımız da genelde işte bu maddi “şeyler”le ilgili. Satın aldığımız eşyalar ya da materyallerin bizi sandığımızdan uzun süreyle ve büyük yoğunlukta mutlu hissettireceğini zannediyoruz.

Harika şeylere büyük anlam yüklüyoruz. Oysa özellikle de eşyalara, değişmeyen statik şeyler oldukları için çok çabuk alışma özelliğine sahibiz. Buna hedonik adaptasyon deniyor. Satın aldığımız şeyler artık “sonsuza dek” bizim oluyor ve statik oldukları için değişmiyorlar. Değişmeyen ve hep bizim olacağını bildiğimiz şeyleri çabuk kanıksıyoruz ve kısa bir süre sonra bu şeylerle ilgili zannettiğimiz kadar iyi hissetmemeye başlıyoruz. Bir de yetmezmiş gibi ilk başta hissettiğimiz mutluluğu yeniden hissetmek için bu sefer farklı bir şeyin peşinden giderek hedonik döngünün içine giriyoruz; mutluluk ihtiyacımızı karşılayabilmek için şeylerin peşinden koşma alışkanlığı…

Bu durumla baş etmenin en kolay yolu en başta ihtiyacımız olmayan şeylere bizi mutlu edecekleri inancıyla yatırım yapmamak. Bunun yerine deneyimlere yatırım yaptığımızda kendimizi çok daha uzun süreyle iyi hissediyoruz. (Yapılan bir deneye göre 4 hafta sonrasında bile iyi hissetme hallerindeki yükselme devam ediyor.) Bunun birkaç sebebi var; ilk olarak deneyimler eşyalar gibi statik değil, dinamik ve değişkenler. Tatil deneyimini ele alalım; sonlu olduğu, yani biteceği için tatilde yaşadığımız deneyimler daha kıymetli oluyor. Tatili kanıksayamıyoruz. (Elbette 6 aylık bir tatilden bahsetmiyorsak, çünkü belli bir uzunluğu geçtiğinde ve durağanlaştığında tatil bile etkisini kaybedebilir.)

Tatil deneyimlerimizi başkalarıyla paylaşmak ve sonrasında hatırlamak da aynı olumlu duyguları yeniden hissetmemizi sağlıyor. Bir sanat galerisi gezmek, yemek kursuna gitmek, hobileri hayata geçirmek, oyun oynamak gibi deneyimleri hayatımıza daha çok katmak ve bunlara yatırım yapmak, şeylere yatırım yapmaktan daha fazla ve daha uzun süreyle mutlu eder.

Kanıksadıklarını yeniden “değer”lendir

Sonsuza kadar bizim olacağını düşündüğümüz şeyleri kanıksıyoruz ve ilk başlarda bize hissettirdikleri yüksek mutluluğu hissedemez oluyoruz. Deli gibi kazanmayı istediğimiz okula girdiğimizde, birlikte olmak istediğimiz kişiyi elde ettiğimizde, terfi ettiğimizde ya da çalışmak istediğimiz şirkette işe alındığımızda, maaşımız arttığında hissettiğimiz o yüksek mutluluk bir süre sonra flulaşmaya başlıyor. İlk zamanlarda hissettiğimiz mutluluğu zamanla hissedemez oluyoruz.

Bu sahip olduğumuz ve zamanla kanıksadığımız şeyleri hiç elde etmemiş olduğumuzu ya da onlarla son günümüz olduğunu düşünmek mutluluğumuzda ani bir artış sağlıyor. Bunun sebebi bir şeyin bitebilecek olması ihtimalini düşünmenin hedonik adaptasyonu engellemesi ve sahip olduğumuz şeyler için minnettarlık duygusunu açığa çıkarması. Kim bilir, kaybetme korkusuyla aşk arasındaki derin ilişkinin sebebi belki de bu…

Sosyal karşılaştırma dozunu azalt

Sosyal karşılaştırmayla (onların hayatları daha keyifli, daha güzel, başarılı, çekici, şanslı ya da zenginler düşünceleri) fazlasıyla zaman geçiriyor ve bundan olumsuz etkilendiğini hissediyorsan sosyal medya hesaplarını silebilirsin. Biliyorum bu teklif çoğumuz için çok zor, o yüzden alternatif senaryolarım da var; silmek zor geliyorsa sosyal medya diyeti yapmayı deneyebilirsin; 1 gün, 1 hafta, 1 ay… Zaman sınırlamasını sen koy. Amaç bir süre sosyal medya olmadan nasıl hissedeceğini gözlemlemek.

Diğer alternatif feed’ini sosyal karşılaştırma dozunu azaltacak şekilde düzenlemek, bir başka deyişle kendini kıyasladığın ve bunun sonucunda olumsuz hissettiğin kişileri takip etmeyi bırakarak, ilgi alanlarına, hobilerine hitap eden ya da seni güldüren, iyi hissettiren hesapları takip etmeye başlayabilir, böylece mutluluğuna yatırım yapabilirsin.

En güçlü sezgileri çoğu zaman yanlış olan, karşılaştırmalar üzerinden düşünen, çabuk alışan ve adapte olan bir zihne sahip olup, onun mutlulukla ilgili bizi yanıltan tüm bu yapısal özelliklerinin farkında olmayan bizler, ancak kasıtlı stratejik önlemler alarak hedonik döngünün getirdiği bağımlılık ve hayal kırıklıklarından kaçınabiliriz. Otomatik olarak daha fazla tüketmek ya da sürekli karşılaştırma yapmak yerine bilinçli olarak elimizdekilerin kıymetini ve bizi nelerin mutlu edeceğini bilecek şekilde alışkanlıklar geliştirmek hayattan tatmin olma seviyemizi yükseltir.

Kocaman sevgiler…

İlginizi çekebilir: Mutlu olmak için kullanabileceğiniz en iyi strateji: Minnettarlık

İrem Ülgü Orhan: Berkeley, North Carolina ve Pennsylvania Üniversitelerinde bulunan Pozitif Psikoloji kürsülerinde, Pozitif Psikoloji alanında eğitimler almış olan İrem Ülgü Orhan, bu eğitimlerini şamanik öğretiler ile besleyerek, doğu batı senteziyle kendi mutluluk atölyelerini tasarlıyor. Bireysel danışmanlık pratiğinde, özellikle kişilerin hedefleri önünde engel oluşturan, farkında olmadıkları düşünce ve davranış kalıplarını fark ettirme ve değişim yaratmaya dayalı kendine has koçluk metodlarını kullanıyor. Amacını "Her geçen gün daha çok kişinin potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak" olarak özetliyor. İrem kurucusu olduğu HUB Consulting şirketi ile koçluk, eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermenin yanı sıra, İrem Ülgü Orhan adlı Youtube kanalı aracılığıyla kendi alanıyla ilgili video içerikleri paylaşıyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale