Bir magazin figürü var. Seneler evvel evlilik programıyla ünlendi ve seneler sonra tekrar bir evlilik programına katılmasıyla ününe devam etti.
Okudum ki sosyal medyada bir paylaşımda bulunmuş şu sözlerle:
“Birazdan cesaret toplayınca canlı yayın açıyorum herkes izlesin. Sürprizler var, son sözler güzeldir.” Ardından canlı yayın açmış ve ağlayarak hakkını kimseye helal etmediğini, herkesten özür dilediğini ve artık dayanamadığını söylüyor ki ben sosyal medyada yayılması üzerine o anları izledim bizzat. Hemen sonraki haber ise ambulansla hastaneye kaldırıldığı.
İnsanlar o kadar yalnız ki! Öyle sevilmeye, önemsenmeye, ilgiye, anlayışa muhtaç ki… Canlı yayında paylaşıyor intiharını!
En azından birileri onu oradan duyar belki diye. Ne kadar büyük çaresizlik, ne kadar büyük yalnızlık.
Burada hepimizin kendi adına oturup düşüneceği çok şey var.
Her geçen gün artan teknolojiyle paralel şekilde artan asosyal insanlar. Hayatı ekrandan yaşayarak gerçek hayata adapte olamayanlar. Sosyal medyada hayalindeki kişiliği yaşamaya çalışıp gerçek hayatta kendisini hiç sevmeyenler. Sosyal medyada güzel, iyi olduğuna inandırılan kalıplara girdiğini ve bununla çok mutlu olduğunu gösterip gerçek hayatta kendini olduğu gibi kabul edemeyenler…
Sanal dünyanın sınırsız korkunçluğu say say bitmez fakat iş intihar etmeyi düşünürken canlı yayın açmaya kadar gelmiş. Düşünsenize intiharı düşünecek kadar çaresiz hissediyorsun hayatta, zorlanıyorsun, mutsuzsun, hiç motivasyonun yok, sevgiye, ilgiye açlığın en tepe noktada ve yanında kimsen yok paylaşabileceğin, omzunda ağlayabileceğin, oturup dinleyebileceğin…
Giderek ne kadar yalnızlaştığımızı; gerçek hayattan, yaşamdan koptuğumuzu; sanal dünyada yarattığımız kimliklerden sonra nasıl gerçek kendimizle baş edemediğimizin farkında mısınız? Tehlikenin boyutlarını görüyor musunuz?
Korktum ben. Farkında olmadan uyuşturucu gibi benliğimize sızıyor bu akıllı telefonlar.
Ve şimdi bu yazıyı okuyorsanız telefonunuzdan sırf sıkıntıdan, boşluk hissinden kaçmak için yüklediğiniz tüm oyunları, siteleri, uygulamaları silmeye ne dersiniz? Kendiniz için. Sıkıntıdan patlayın ama kendinize ve kafanızı kaldırıp etrafınıza bakın en azından.
Bu arada yeni haber: Avrupa eski telefonlara dönmeye başlamış. İnternetsiz, akıllı telefon olmayan sade telefonlar revaçtaymış. Ben de “Ne zaman eskiye dönüş yapacağız acaba?” diyordum. Uzun zamandır mutlu olduğum haberlerin başında geliyor şu an. En kısa sürede kendimize, dünyamıza dönmemiz dileğiyle… Çünkü bence “insan” olmayı özledik giderek robotlaşan dünyada.
Ve son olarak da bahsettiğim beyefendiye acil şifalar dilerim.
Her şeyin yoluna girmesi, kendimize doğru gitmesi dileğiyle…
İlginizi çekebilir: Olmasını istediğiniz ama gerçekleşmeyen olayların sorumlusu kendiniz olabilir misiniz?