X

Sosyal medya ilişkinizi nasıl etkiliyor?

Gencinden yaş almışlara her yaş ve sosyal statüdeki insanın aktif olarak kullandığı en az bir sosyal medya hesabı bulunduğu yadsınamaz bir gerçek. Yenilen yemekleri, gidilen mekânları, sevdiğimiz insanları hatta düşüncelerimizi, iyi ve kötü her anımızı paylaştığımız bu platformlar günlük ilişkilerimizi nasıl etkiliyor sizce?

Oxford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, sosyal medyanın ilişkilerimize hem olumlu hem olumsuz etkileri olabileceğini gösteriyor. Araştırmacılardan biri olan Dr. Bernie Hogan sosyal medyanın bir yere kadar ilişkileri güçlendirirken aşırı kullanımın ilişkideki bağları zayıflattığını belirtiyor. Bu olumsuz etkiler nereden çıkıyor dersiniz?

Kısaca açıklamak gerekirse; sosyal medya platformları yüz yüze iletişimin kısıtlı olduğu alanlar. Her ne kadar görüntülü ve sesli konuşma gibi seçenekler olsa da asla yüz yüze iletişimin verdiği samimiyeti vermiyor. Jest ve mimikler hatta mikro ifadeler dediğimiz küçük ve keskin yüz geçişleri ne yazık ki bu platformlarda yeteri kadar anlaşılamıyor. Duyguların anlaşılamadığı veya kısıtlı kaldığı bu iletişim kanalları ilişkileri yavaş yavaş zayıflatıyor ve yerini daha soğuk, daha az duygu barındıran “pattern”lere bırakıyor.

Özellikle romantik ilişkilerde yüzyıllardan beri bazı sözsüz yasalar mevcut. Sadakat, sevgi, saygı, ilişkiye ve partnere daha fazla vakit ayırma gibi. Fakat sosyal medyaya olan yoğun ilgi hatta bağımlılık, sosyal medya baskısı olarak tanımlayabileceğimiz durumlar yaratıyor ve ilişkilerdeki baskı ve talep miktarını ister istemez artırıyor. Örneğin çiftlerin sık sık fotoğraf koyması, birbirlerine söyleyeceği güzel hisleri sosyal medya aracılığıyla da belirtme zorunluluğu hatta ayrılıkların bile sosyal medyadan ilan edilmesi bu duruma güzel örnekler.

Sosyal ilişkilerde de yine benzer durumlar mevcut. Örneğin, arkadaşların doğum günlerini sosyal medya üzerinden kutlamak, ölüm, doğum, hastalık gibi doğal yaşam akışında var olan deneyimleri paylaşmak artık bir nevi kural ve bu eylemleri gerçekleştirmemek bir nevi kural ihlali sayılıyor.

Kanada’daki Waterloo Üniversitesi’nin de sosyal medya kullanımının zararları üzerine bir araştırması mevcut ve bu araştırma sonuçlarına göre sık sosyal medya kullanımı ve fazla sanal arkadaş, kişide kıskançlık, özgüven eksikliği, anti-sosyal eğilimler, güdü bozukluğu, hayal kırıklığı, kişiler arası güvensizlik gibi etkiler yaratıyor. Peki, sosyal medyanın bu olumsuz taraflarından nasıl korunabiliriz ve halihazırda var olan bağımlılığı nasıl azaltabiliriz? Çözüm sosyal medya detoksunda.

Sosyal medya detoksu

  • Elektronik araçlarınızı yatağınızdan, çalışma/yemek masanızdan, hatta gittiğiniz mekânlarda dahi mümkün olduğunca kendinizden uzaklaştırın.
  • Sosyal medya bildirimlerinizi kapatın veya bildirim aldığınız uygulamaları azaltın.
  • Tüm e-maillerinize aynı saatte cevap verin. Örneğin akşam 21.00 mail cevaplama saati olsun.
  • Ders çalışırken sosyal medya araçlarınızdan uzak durun.
  • Uyku öncesi rutinlerinizi değiştirin. Kendinize yeni ve sağlıklı uyuma ve uyanma alışkanlıkları bulun. Kitap okumak, meditasyon yapmak, hatta hayal kurmak bile olur.
  • Sevdiğiniz kişilere, hobilerinize, kendinize, kısacası gerçek aktivitelere zaman ayırın.

Geçirdiğiniz her günün sizleri beslemesi dileğiyle.

 

İlginizi çekebilir: İnsan değil huy kötüdür: Yalnızlığa psiko-sosyal bir bakış

Ezgi Aslantas: Psikolog Ezgi Aslantaş istanbul Bilgi Üniversitesi İngilizce Psikoloji bölümünden mezun olmuştur. Lisans hayatı boyunca Kanada Okulları, Humanite Psikiyatri Hastanesi, Çocuk Aile Danışmanlığı merkezi gibi birçok kurumda staj yapmıştır. 2014 yılında Beşiktaş Gençlik Meclisi ile beraber "İstanbul'dan Çorum'a Dostluk Köprüsü" projesini gerçekleştirmiştir. 2016 yılında "Radyo Vesaire" isimli radyo kanalında "Şiirin Ezgisi" isimli psiko-sosyal bir radyo programı hazırlayıp sunmuştur ve yine 2017-2018 yılları arasında Doç. Dr Ayten Zara süpervizyonluğunda "Çocuğa Şiddete Dur De" ve "Van Başkale Okul Yapımı" projelerinde gönüllü olarak yer almıştır. 2019 yılında ise "Bulut Hareketi" isimli şiddete karşı bir sosyal sorumluluk projesi başlatmıştır ve proje kapsamında özel ve kamu kurumlarına seminerler vermiştir. Bilişsel Davranışçı Terapi, Çözüm Odaklı Terapi, Bilişsel Beceri Eğitimi, Adli Görüşme Teknikleri, Objektif Testler, Psikofarmakoloji, Denver II gibi birçok mesleki eğitim ve atölyeye katılmıştır. Mesleki ilgileri arasında; depresyon, anksiyete bozukluğu, yas, ayrılık, obsesif-kompülsif bozukluk, ilişki sorunları, stres yönetimi, duygu yönetimi, motivasyon gibi konular yer almaktadır. Psikolog Ezgi Aslantaş, şu anda ergen ve yetişkin bireylerle yüz yüze ve online olarak çalışmalarına devam etmektedir.
İlgili Makale