X

Sormaya korkmasaydık nasıl olurdu: “Ben bu ilişkiden ne istiyorum?”

“İnsanın değeri aradığı şeydir.” -Mevlana Celaleddin Rumi

Yine oldukça derin bir konuya girmek üzereyiz. Çok açıkça paylaşmak isterim ki bu soru öncelikle bana geliyor… Son dönemde sevgili evrenden dönüp dolaşıp tekrar tekrar bana ulaşan, nereye gitsem bir formuna bir şekilde rastladığım, gözlemlerim sonucu inanıyorum ki bu soruyu sormanın oldukça zor olduğunu düşünen kişiler sadece benimle sınırlı değil…

Öncelikle soru sormak kendi başına cesaret isteyen bir akıştır. Neden diye düşünecek olursak (ki bu cümle de soru ile başladı), bize “düşünme” gerekliliğini getirir. Yani biraz daha “durup” içimize bakmamız gerekir. Bir adım öteye gidecek olursak, içimize bakmak demek gerçekten “bu ilişki ve ben” arasında bir bağ olup olmadığını da sorgulamaya gidecektir.

Bu derin sorgulamalar ve sorular karşısında tabi ki istesek de istemesek de “yanıtlara” ulaşacağız. İşte bu nokta kırılma noktamız. Bizi asıl korkutanlar burada yer alıyor; “yanıtlarımız”. Birçoğumuz “aslında” bir ilişkiden çoktan gitmişizdir de pamuk ipliği ile “şimdi kim yeni bir ilişkiye zaman ayıracak, yeniden tanışacak, yeniden alışacak, yeni bir yola çıkacak” gibi “kendimizi avuttuğumuz” bilinç hali ile yolumuza devam etmekteyiz. Bir kısmımız, “ben zaten takılıyorum” diyebiliriz (ki gayet normaldir); zaten beklentimizin olmadığı, sadece güzel vakit geçirmek için bir arada olduğumuza inandığımız, fakat bir o kadar da “samimiyetsiz” olan bu ilişkilerin varlığı evet bize mutluluk verir; ama genel olarak içimizdeki boşlukları doldurmaya yetmemektedir…

Bu yazımda ben sizlerle birlikte bazı yanıtları duyalım istiyorum, belki siz de hazır değilsiniz sormaya veya sorgulamaya… Yanıtlarınızdan korkuyorsunuz ama bu bir başlangıç, belki bugüne kadar hiç fark etmediğiniz bir yanıt size henüz fark etmediğiniz “sizi” gösteriverecektir… İşte sormaya korktuğumuz “ben bu ilişkiden ne istiyorum?” sorusu… En baştan sormamız gerekir aslında; bu arkadaşlık için de, daha özel ilişkilerimiz için de geçerli (burada özel olan ilişkiler üzerine eğiliyoruz). Şimdi sizinle birlikte iki farklı senaryo inceleyeceğiz. Örneğin bir ilişkiye başlıyoruz, yeterince önemsenmediğimizi hissediyoruz fakat bunu dile getirmiyoruz, belki evlilik istiyoruz ve bu ilişkiden ciddi olarak hayatımızı değiştirecek sonuçlar bekliyoruz fakat partnerimiz “ben evlenmeyi düşünmüyorum” dediği için bu isteğimizi “saklıyoruz”. Evet, saklıyoruz, aynen bir “kusur” gibi, yani nasıl karşımızdaki ne “istemediğini” açık açık söylüyor ise biz istediğimiz şeyleri bile söyleyemiyoruz, sırf diğer kişinin “istediğine göre” istenmeyecek bir durum oluşturduğu için… Ve ilişkiler işte bu noktalarda “tek kişilik” oluyor. Evet bedenen orada olabilirsiniz, fakat ruhunuzda kopan fırtınaları gizlediğiniz, bir kere “ben bu ilişkiden ne istiyorum?” sorusunun yanıtından “utandığınız”, sakladığınız, bir kenara bıraktığınız bu durumda, siz o ilişkinin “etkisiz elemanı” oluveriyorsunuz…

Bir de tam tersi şekilde düşünelim istiyorum. Örneğin bir ilişkiye başladınız ve partnerinizi henüz tanımaktasınız. Başka bir şehirde yaşamak üzere bir iş teklifi aldınız ve partnerinizin de sizinle birlikte gelmesini “gerçekten” istiyorsunuz. Birçoğumuz bu noktada “bunu ondan isteyemem veya beklemeyem” diye düşünebiliriz, fakat siz bu ilişkiye değer veriyorsanız ve gerçekten devam etmesini istiyorsanız bu isteği paylaşmanız ve bunu istemeniz gayet doğaldır. Tabi ki karar verecek kişi ve özgür iradesine müdahale edemeyeceğimiz kişi partnerinizdir; fakat siz “ne istediğinizi” saklamadan, gizlemeden, değiştirmeden, ne istediğinizden utanmadan ve sadece olduğu gibi ifade etmiş olursunuz… Elinizden gelenin en iyisi ile kendinizi paylaşmış olursunuz.

Bu yüzden ilişkilerimizde belki en başta kendimize sormamız ve ilişkilerimiz boyunca daha sonra da yanıtlarıyla cesaretle yüzleşmemiz gereken bir sorudur; “ben bu ilişkiden ne istiyorum?” sorusu. Bazen ilişkimiz sadece tesadüf eseri başlayabilir, gerçekten hislerimizde samimi olabiliriz, fakat akış “isteklerimiz” ile çelişebilir. Hayat yolumuzda gitmemiz gereken yönden bir şekilde sapmaktayızdır. Bunu görebilmek cesaretimiz kadar, daha önce katı çizgiler ile çizmiş olduğumuz, örneğin genelde bunu acılı biten ilişki veya evliliklerden sonra taraflarda en çok yaşarız tekrar ciddi bir ilişkiye girmemek kararı veya tekrar evlenmemek kararı gibi, bazı durumlar ise hiç tahmin etmediğimiz şekilde değişebilir; zevklerimizin, tercihlerimizin ve amaçlarımızın değiştiği gibi evet yeniden evlenmek veya yeniden denemek isteyebiliriz. Ve bu sadece “ben ne istiyorum?” sorusuna dikkatli bakmaya cesaret ettiğimizde gerçekleşebilir…

Kendimizi açıkça ifade etmekten çekindiğimiz ve “o ne düşünür”, ne ister, benim isteklerim ya onun isteklerinden farklı olursa gibi “diğeri” üzerinden adım attığımız, kendimizi açıkça koymamış olduğumuz, duygularımızı, ihtiyaçlarımızı, önceliklerimizi kısacası “aslında kim olduğumuzu” gizlediğimiz her durumda kaybetmekteyizdir… Kendi kendimizi bu kadar silmişken, başka bir kimsenin bizi hayatında “gerçek” görmesini ve bu gerçeğe dair “isteklerinin” olmasını beklememiz kocaman bir illüzyondan başka bir şey değildir.

Bu yüzden eğer bugün bir ilişkiniz var ise “ben ne istiyorum?” diye cesaretle kendinize sorun; ve alacağınız yanıt X, Y, Z yani diğer bir kişinin beğenisinden, hoşlanmasından, hayat amacından, ilişkilerinden, işinden, kim olduğundan kısacası ne olduğundan tamamen bağımsız can-ım kalbinizden gelen sözlerden oluşsun… Eğer “gitme” vaktinizse kararı verecek olan sizsiniz, mutsuzsanız ne ile değişeceğini bilen yine sizlersiniz, eğer yeni bir adım atmak istiyorsanız bunu tezahür ettirebilecek olan yine ve sadece ve sadece sizlersiniz…

Kendinize sevgiyle sorduğunuz ve cesaretle yanıtını bilmeye gönüllü olduğunuz her “ne istiyorum”un, hayat yolunuzu ışıl ışıl aydınlatacak olmasını dilerim…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale