“Süreçten zevk almak lazım!”
Bu söylem ne ifade ediyor size? Bir kitaba başladığında bitirmeden rahatlayamayanlardan ya da herhangi bir yolculuğa çıktığında gideceği yere varmadan derin bir nefes alamayanlardansanız; “sonuç” severlerdensiniz demektir. Uzun uzun yapılacaklar listesi oluşturup liste üzerinden yaptıklarınıza tik atmak hayat amacınız haline gelmiştir.
Bu noktada belki farkında olduğunuz belki de henüz fark etmediğiniz bir noktaya değinmek isterim ki, bu listeler asla tamamlanmıyor. Hep yeni yapılacak maddeler ekleniyor ve tüm bunlar hiç bitmediği için ne sonuçtan, ne süreçten zevk alabilir hale geliyoruz. Felaket senaryosu gibi bir başlangıç yapıp moralleri bozmak değil amacım, aslında tam tersi kendim de böyle sonuç odaklı insanlardan biri olduğum için bu konunun zararlarına değinmek istiyorum.
“Bir an önce geçsin bitsin.” tanıdık geliyor mu bu cümle? Şunu düşünelim: Geçince ve bitince ne oluyor? Kendi adıma bunu sorguladığımda şu cevabı aldım: Bitiyor işte, bittiğinde rahatlıyorum. Peki sonra? Sonra yenisi geliyor ve o bitsin diye yeni bir çabaya giriyorum. Böyle böyle hayat geçiyor ama oraya girmek istemiyorum! Tüm süreçte fark ediyorum ki aslında sadece tek bir kez tatmin yaşıyorum: İşim bittiğinde. Uğraşım 10 birimlik bir iş de olsa, 100 birimlik bir iş de olsa tek bir kez yani, iş bittiğinde tatmin olmak, tüm bu emeğe yazık değil mi?
Şu aralar gündemim, odağımı uğraştığım işleri bitirmekten ziyade, iş yapma sürecine çevirmek oldu. Elbette ki mesleki anlamda yapılan her işte sürece odaklanacak vakit bulamayabiliyoruz; kimi zaman görev icabı hızlı olmak, iş tamamlamak ve mailleri cevaplamak gerekiyor. Bahsettiğim önemli nokta, burada kendimiz için yaptığımız işlerde de aynı görev bilinciyle mi hareket ediyoruz, buna biraz dikkatimizi çevirmek. Yediğimiz yemeği keyif almadan tüketmek, okuduğumuz kitabı öğrenmek amacıyla değil sayfalar geçsin diye okumak bu duruma örnek olabilir. Veya kilo vermeye çalışıyorsunuz diyelim; hedef kiloya gelmeden önceki ilerlemeleri görmemek, çabanızı takdir etmemek de buna dahil.
“Henüz orada değilsin.” düşüncesinin hissettirdiği şey, yetersizsin oluyor. Kendimi süreç içerisinde takdir etmediğimi görüyorum. Neden? Çünkü iş daha bitmedi. Oysa ben bir yola baş koymuşum, başlamışım! Bazen sırf başlamak bile ne kadar zor oluyor, biliyorum. Başlamakla da kalmamışım, ilerliyorum, adımlar atarak günden güne sonuca doğru yaklaşıyorum. 0 noktasından 1’e bir anda zıplanmıyor ki! Zaman geçiyor, emek harcanıyor, orası kesin.
Bakış açısını değiştirmek hiçbir zaman kolay değil. Şu an geldiğim noktada diyorum ki; yalnızca bitirdiğim an değil; kıymetli olan, çaba sarf ettiğim her bir anın görülmesi gerekiyor. Kendi kendime verdiğim bu takdir bana kendimi inanılmaz iyi hissettiriyor. Dilerim okuduklarınız bu yönde bakış açısını bir nebze değiştirmek isteyenlere ışık olur.
İlginizi çekebilir: Sürecin farkında olarak varacağın hedefe değil, önündeki yola odaklan