Albert Camus’nün bir kere söylediği gibi, ‘Sonbahar, her yaprağın çiçek olduğu ikinci bir bahardır’. Eğer sonbaharın tüm güzellikleriyle yaşandığı bir noktadaysanız, Camus’nün bu felsefik düşüncesi elbette size mantıklı gelecektir. Peki olaya rasyonel açıdan bakarsak, sonbaharda yaşanan bu eşsiz olayı bilimsel açıdan nasıl açıklarsınız?
Yaprakların renk değiştirmesiyle ilgili teoriler
Yaprakların sonbaharda neden renk değiştirdiğiyle ilgili birçok neden bulunsa da, en akla yatkın sebep gündüz saatlerinin kısalıp gece saatlerinin uzaması ve tüm bunların yaprağın içindeki kimyasal süreci etkilemesi. Aslında tüm bunlar biyolojik pigmentlere, ya da bilinen adıyla biyokroma dayanıyor. Biyokrom; moleküler bir cisim olup, ışığın dalga boyunu yansıtarak ya da absorbe ederek spesifik renklerle canlılarda kendini gösteriyor.
Herkes klorofille ilgili bir şeyler mutlaka duymuştur: Klorofil; temelde dalga boylarını emerek fotosenteze sebep olan ve bitkiye yeşil rengini veren pigment olarak biliniyor. Klorofilden sonra en yaygın bulunan karotenoid renk pigmenti, özellikle turunçgillerin renklerinden ve antosiyanin de kırmızı ve mor renkli yapraklardan sorumludur. Klorofil ve karotenoidin üreme mevsiminde, birçok antisiyanin de yaz sonu ve sonbahar başı üretilir.
Günler kısalıp geceler uzadıkça, fotosentez için gerekli olan ışık ve klorofil miktarı kademeli olarak duruyor. Yeni klorofil üretilmedikçe, yaprakların rengi solmaya ve ortadan kaybolmaya başlıyor. Bu mekanizma temelde karotenoid ve antosiyanin pigmentlerinin ortaya çıkmasına olanak sağlıyor.
Her ne kadar gün ışığı saatlerinin azalması, yaprakların renklerinin değişiminde en önemli faktör olsa da, sıcaklık değerleri ve nem oranı bu mevsimsel görünümün yoğunluğunda önemli rol oynuyor.
İlgili yazı: Hepimizi sonbaharın muhteşem bir mevsim olduğuna ikna edecek eşsiz sonbahar manzaraları
ABD Ulusal Orman Servisi durumu şu sözlerle açıklıyor: ‘Yılın bu zamanları, yaprağın içinde çok miktarda şeker üretiliyor; fakat soğuk geceler ve yaprağa giden damarların aşamalı olarak kapanması şekerin dışarı çıkmasını engelliyor. Bu koşullar kırmızı, mor ve koyu kırmızı antosiyanin pigmentinin üretimine katkı sağlıyor.’
Ağaçların boyları ve türleri de yaprakların düşme zamanını belirleyen faktörler arasında gösteriliyor. Yüksek dağlardaki ağaçların yapraklarının renkleri, aynı enlemde bulunmalarına karşın vadide bulunanlara göre daha hızlı renk değiştiriyor.
Bir başka teoriye göre, bitkilerin yaprakları genellikle zararlı böceklere karşı bitkiyi uyarma yeteneğine sahip ya da polen taşıyıcı böcekleri çekmek için renk değiştiriyor. DePauw Üniversitesi’nde Kimya ve Biyokimya Profesörü Bryan A. Hanson’ın bu konudaki söyledikleri oldukça ilginç:
‘Bazı durumlarda, bitki ve böcek birlikte evrilmiş olabilir. Bu konudaki en ilgi çekici teorilerden birine göre, şu anda gördüğümüz güzel renkli yapraklar, milyonlarca yıl önceki bitki ve böceklerin ilişkisinin gelişimini belirtiyor. Yine de dünyanın iklimi yıllar içerisinde değiştikçe, böceklerin nesli tükenmiş ve bitkilerse bir sebepten dolayı hayatta kalmış olabilir.
Bitkiler çok yavaş bir şekilde evrildikleri için, hala bu büyüleyici renkleri görebiliyoruz. Yani yaprakların renkleri aslında fosil kalıntısı, bir sebepten dolayı milyonlarca yıl önce ortaya çıkmış ve şimdi hiç nedensiz hala ortalarda.’
Eğer siz de yılın bu zamanları yapraklardaki bu değişimi gözetlemeyi sevenlerdenseniz ve yolunuz Amerika’ya düşerse, Sonbahar Bitki Yaprakları Tahmini Haritası tam size göre bir kaynak. Bu haritaya göre sonbahar seyahatlerinizi doğanın tüm renklerini gözlemleyebileceğiniz şekilde ayarlayabilirsiniz.
Kaynak:
Mnn.com
Earthsky.org