X

Sonbahar için tatil önerileri

Sonbahar için tatil önerileri

Yaz mevsimini geride bıraktığımız, Türkiye’nin geneline yavaş yavaş hâkim olmaya başlayan serin havanın da etkisini görmeye başladığımız yeni sezonda; ‘tatil’ fikri bizi yurt dışı seçeneklerine götürüyor, tatil anlayışınız sıcak ve güzel havayla bağdaşıyorsa. Önümüzdeki Kurban Bayramı tatilini değerlendirmek adına benim de düşündüğüm ve bu mevsimi daha önce yerinde deneyimlediğim yerler üzerine küçük bir liste çıkardım ben de bu yüzden.

1. İspanya

Sonbahar için tatil önerileri

Eğer siz de benim gibi tatil anlayışına deniz ve yüzme ikilisini entegre etmeden yapamayanlardansanız, ilk aklınıza gelmesi gereken yerlerin başında İspanya yer almalı.

Yurt dışında yaşadığım zamanlar Barselona’ya gittiğimde Eylül ayıydı. Bu şehrin yazın son demlerinin keyfini çıkarabilmek adına en doğru yerlerden biri olduğu kanaatine varmıştım. Zira, aşırı sıcakları geride bırakmanız Gaudi’nin şehre serpilmiş şaheserlerini ve dehasını turist olarak gezebilmenizi sağlarken, hala ısısını koruyan denizin üzerinizde oluşan yorgunluğu silip süpürmesi adına bire bir!

Şehrin limanına paralel konumda dizilmiş restoranlarının herhangi birine yerleşerek meşhur içkilerinden ‘Cava’ eşliğinde deniz ürünlü ‘Paella’nınızı afiyetle yiyebilir, gün boyunca denizin ve tarihi yerlerin büyüsüne kapılabilirsiniz.

Sonbahar için tatil önerileri

Akşamları ise flamenko şovlarının yapıldığı barlarda aşkın ateşini yakalayarak, şehrin plajında sıra sıra dizilmiş şık barlarında eğlenceyi doruklara taşıyabilirsiniz. İçerisinde buzul konsepti yakalanmış olan Ice Bar’ı deneyimlemek ilginç olabilir mesela. ‘Kıyafetlerim fazla yazlık kalır’ diye de düşünmeyin. Onlar sizin için her şeyi düşünmüş.

2. Fransa

Sahillerinin yüzme fikri için ideal göründüğü bu rüya ülke ve deniz düşünmediğiniz takdirde, rüya şehir Paris için de ideal aylardan biri. Aşırı sıcakların geride kaldığı bu aylarda yağışa yakalanmadığınız sürece, hafif serin ama yine de güneşli havanın rahatlığında Eyfel’i seyre dalabilir, Sen Nehri boyunca uzun yürüyüşler yapabilir, gece Le Sacre Coeur’ün seyir teraslarında Paris’e karşı kadeh kaldırabilirsiniz.

Yağmura denk gelirseniz de üzülmeyin, romantizmin yoğun olduğu bu romantik şehirde yağmurun olmasını kim yadırgar ki?

3. Yunan Adaları

Buraya gitmek, benim ‘yapılacaklar’ listemin ilk sıralarını teşkil etmekte daha ziyade. Ege ve Akdeniz’in ülkemizde de tadını çıkarmak bir başka tabi, ama “oralara hep gidiyoruz zaten, bu sefer farklı kültür, farklı çevre” olsun diyenler -bkz. ben- için oldukça cezbedici görünüyor. Sezonun kapanışını uzatmalara taşımak ve ılık Ege sularına kendinizi bir kez daha bırakmak istiyor, gecelerin yaz partileri yoklamalarında bir kez daha ‘burada!’ demek istiyorsanız Yunanistan doğru adres gibi görünüyor.

4. İtalya

Bir diğer romantik olduğuna inandığım ülkelerden olan İtalya da bu mevsimlerin en yakıştığı yerlerden. Denizine girmediğiniz sürece (bu durumla kafayı bozmuş olabilirim, evet) romantik sokaklarının, Venedik Kanalları’nın, Roma’dan Kolezyum’un zevkine varabilirsiniz. Eğer Floransa’ya da gidecekseniz, benim için Michalengelo Tepesi’nde birer içki eşliğinde günü batırmazsanız gerçekten darılırım!

5. Belçika

In Bruges filmindeki Ray karakteri Colin Farrell gibi şehri bir türlü kabullenememe durumunuz olmadığı sürece, şehrin neredeyse tamamının Unesco Mirası’na girmeyi hakettiği bu Ortaçağ şehrinin hakkını verebilirsiniz. Dar ve tarihi binaların çevrelediği, çikolata ve tarih kokan sokaklarında kendinizi bu masal diyarının ruhuna teslim edebilir, dantellerin ve şövalye objelerinin turistik değerlerinde kaybolabilirsiniz.

Aynı zamanda birası meşhur olan ülkenin, bana tavsiye edildiği ve bizzat onayladığım biralarından Weissbier (beyaz biraz)’ı ise Markt Meydanı’na bakan şık ve şirin kafelerinden birine oturarak tadabilirsiniz. Zaten In Brugges filmini izlemişseniz -ki mutlaka gitmeden önce izlemelisiniz- siz çoktan yerinizi almışsınız demektir!

Sonbahar için tatil önerileri

“Nereye gitmeyelim?” diyecek olursanız da, bence Hollanda ve Almanya’ya bu zamanlarda gitmeyin… Hamburg’da bir dönem yaşamış biri olarak, her ne kadar bu şehre hayran kalmış olsam da, ruh halinizin sağlığı açısından bahar mevsimi dışında turist olarak buralara pek yolunuzu düşürmeyin derim. Kuzey şehirlerinin kasveti, mütemadiyen yakalanacağınız yağışı ve yanınızda sürekli ceket taşımanızı gerektirecek serinliği, sizin o dopdolu enerjinizi size rağmen aşağı çekmeyi başarabilir, benden söylemesi.

Her mevsimin güzelliği başkadır, her yerin özelliği ise en güzel zamanlarında anlam kazanır.

Keyfi en doğru zamanda en doğru yerlerde çıkarabilmeniz dileğiyle!

 

Gökçen Gökyer: Gökçen Gökyer - Gündüzleri bir Yüksek Şehir Plancısı, geceleri ise bir blogger, bir köşe yazarı. İYTE'de lisans, ODTÜ'de master, HafenCity Universitat'da Erasmus yaptı. Birçok ülke, birden fazla kıta gördü. Hayatta tat alınması gereken her şeyi itinayla araştırır, bulur, bulduğunu da duyurur; yazar.. Network kurmak ise temel hayat duruşudur. Senin de gelmen o yüzden önemlidir, beklerim: gokcengokyer.blogspot.com ;)

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale