23 Eylül Sonbahar Ekinoksu, gündüz ve gecenin tüm dünyada eşit yaşandığı gün ve bildiğimiz gibi Kuzey Yarımküre’de sonbaharın, Güney Yarımküre’de ise ilkbaharın başlangıcı. Bizler için artık günler kısalmaya başlarken, diğer yarımküredekiler için günler uzamaya başlıyor. Hayatta aslında her şeyin aynı anda tezahür ettiğinin güzel bir kanıtı olduğu için böyle zamanları çok değerli bulurum. Senin gece dediğin ana gündüz diyen birileri var; senin ilkbahar dediğin ana sonbahar diyenler; senin üşüdüğün günlerde ısınanlar var… Şimdi uçağa binip Avustralya’ya gitsek, biten kışı kutlayanlara karışabiliriz pekâlâ. İşte tıpkı bu fiziksel değişim gibi, zihin ve duygu durumlarımız da dönüşüme uğruyor esasen. İç dünyalarımızda da, bugün yaşadığımız bir kışı geride bırakmak için yer değiştirmemiz mümkün. Yolculuk biraz daha zahmetli ve daha çok emek gerektiriyor sadece.
Birçok kültürde Sonbahar ya da Eylül ekinoksu çeşitli ritüellerle kutlanır. Hasat zamanı olduğundan, doğaya teşekkürleri sunmak için kutlamalar ve gelecek karanlık günlerden (kış) korunmak için çeşitli hazırlıklar yapılır. Ve tam da bu değişimin başlangıcında gece ve gündüz eşittir, aydınlık ve karanlık. Sonrasında ise, farklı kişiler farklı mevsimlerde ışıklarını ya da karanlıklarını beslerler; güneşi takip eden yeri gelir gölgeye atar kendini; bulan karanlıkta da parlayan yıldızları yoluna ışık yapar.
Hayatın en önemli öğretilerinden biri, dengedir. Yin ile Yang, doğanın işleyişini anlatır. Her şeyin birbirinden ayrılmayan karşı bir kutbu vardır ve hareket için her ikisine birden ihtiyaç vardır. Bu devinim süreklidir; yazlar kışa dönüşür ve onu yine yaz izler ve bu döngü sürer gider. Gündüz geceye, gece gündüze dönüşür. Karşıt dediğin esasen birbirine dönüşendir. Bunu tam anlamıyla kavrayabilmek, önümüzde birçok kapı açar.
- Her şey mümkündür.
- Karanlığı aydınlığa dönüştürmen de mümkündür.
- Aydınlığın aydınlık kalabilmesi için karanlığa da ihtiyaç vardır.
- Doğadaki ve insandaki dönüşüm süreklidir.
- Esas olan dengeyi bulabilmek ve dengede kalabilmektir.
Buradaki kutuplara sıfatlar yüklemek gibi bir yanılgıya düşeriz kimi zaman, aslında Yin ve Yang iyi ya da kötü olarak tanımlanmaz. Sadece birbirinin içinde varlık gösteren ve birbirine dönüşebilen zıt kutuplardır. Ve varlığımızın devamı için gereklidirler. Bu bilgi de aslında bize yol göstericidir. Etiketlemeyi çok seven insanoğlu etiketlerinden sıyrılabildiğinde dönüşüm başlar. Bu da bir ekinokstur.
Her şeye eşit uzaklıkta kaldığın bir zamandır o. Kendini yalın olarak görebildiğin, kendi gündüzüne ve gecene dokunabildiğin ve kendi mevsimini seçebildiğin zamandır. Aslında hangi mevsimde olursan ol, diğerini de içinde taşıdığını anladığın zamandır. Taraf seçmen gerekmediğini, seçilecek bir taraf olmadığını aslında hepsinin nasıl beslediğine göre şekil aldığını anladığın zamandır. Hayat akışkandır. Kalıplar halinde biriktirmez hiçbir şeyi, senin de kendini bunlara sokmanı beklemez. Akışkan olmanı, akışta olmanı ister. Bundandır ki, bir kapı kapanınca bir yenisi açılır. Bitti sandığından yepyeni bir başlangıç doğar. Gece olmadan gündüz, gölge olmadan aydınlık olmaz.
Her şey, eş zamanlı olarak hayatlarımızda tezahür etmeye devam edecek. Bizler sadece durduğumuz yarım küreden bakmaya devam edersek resmin sadece bir kısmını göreceğiz. Böyle zamanlarda ekinokslara şöyle bir yolculuk yapmalı, kendimize dengeyi anımsatmalıyız. Orası o kadar güzel bir yer ki; telaşsız, akışta, yalın. Geceler de, gündüzler de değerli ve biz aslında hepsine sahibiz. Dengeye ulaşmamız için her neye ihtiyacımız varsa Eylül ekinoksu onu getirsin bizlere.
İlginizi çekebilir: Eylül geldi: Şimdi yine, yeniden kendini keşfetme zamanı