Yolu gördüm, yolu takip ettim ve yol beni bir noktasında meditasyon ve yoga hocası yaptı. Hiç aklımda yokken, ne olduğunu bile bilmezken girdim alanın çok içine, yüzdüm, yüzdüm, yüzdükçe gördüklerimi yazı yoluyla aktarmayı seçtim.
Üç seneyi geçkin bir zamandır da Uplifers’ta hep beraberiz. Çok büyük bir keyif sizlerle buluşmak. Yazı yazmak benim için düşünmeden yaptığım bir aktivite; nefes almak gibi. İçinde akıyorum gibi. Ne, nasıl olduğunu anlamadan bir bakıyorum 1000 kelimelik bir konu dökülmüş kalbimden.
Fakat meditasyon ve yoga hocalığı benim için pek de böyle gelişmedi. Yazı yazmak gibi akmadı hayatımda. O akmadıkça ben anlamadım ve akıtmaya çalıştım. Tuttum sıkı sıkı bir halatı tutar gibi hocalığı; ellerim acıdı, kanadı. Tutmaktan kasıldım, gücümün hepsini verdim; bana bir şey kalmadı derken, şimdilerde tam da bu inatçı tutuşumu fark ediyorum. Pandemi ile beraber bu durumu fark edişimle, bıraktım. Artık o halatı tutmuyorum. Ve bırakınca fark ettim size az evvel anlattıklarımı; halatı sıkmaktan ellerimin nasıl kan dolduğunu halatı bıraktığımda gördüm.
Şimdilerde ise sohbetlerde “işi bıraktım” demek bana çok güçlü hissettiriyor. Bu cümleyi kurmak bile kendim için, beni merkezime getiriyor. Bu rahat, gevşek hale öyle ihtiyacım varmış ki!
Derken geçenlerde kurumsal hayatta çalışan bir arkadaşımın Instagram’da yeni bir hesabıyla karşılaştım kişisel gelişim hakkında. Öğrendim ki eğitim almış ve yaşam koçu olmuş. Çok şaşırdım ama şaşırmaktan çok, o an içimde hissettiğim öfke oldu anlamadığım bir şekilde. Hatta bu öfke bir kısım dışarı bile çıktı; herkesin de koç vb. olduğunu söyleyerek laf bile atmış oldum.
Sonra neden bu kadar rahatsız oldum diye sordum kendime. Sorduğum an cevap da düştü aslında kalbime. Kıskanmıştım. Benim senelerdir yapmaya çalıştığımı ama yapamadığımı yapmaya başlamıştı. “Hayır! Bu benim yolum!” demişti egom hemen kendine en has yöntemi olan kıyaslamayı ortaya koyarak. Yani zihnim yine hocalığa tutunmaya çalışıyordu. Bir sonraki an yaptığımı hemen fark edip aldım egomu elime. Başladık yine sohbete:
“Sevgili egom, anlıyorum beni korumaya çalışıyorsun. Benim kaybolmamı engellemeye çalışıp varlığımı bastırarak söylememi istiyorsun ama ben sadece yoga, meditasyon hocalığı ile var olmuyorum bu hayatta merak etme. O yolu ben seçmeyi tercih etmiyorum artık. Yolumu değiştiriyorum. Bıraktım. O yüzden yapabilenler yapsın. Dünyaya buna ihtiyacı var. Bu sadece ben değilim.”
Böyle dediğim an sevgili egom hemen sessizlikte kendine yer buldu. Anlamıştı beni, ben sakince anlatınca kendimi ona. Aynı çocuk gibi. Eğer bastırmaya çalışırsan daha yüksek sesle kendisini duyurmaya çalışıyor, sakince karşına alıp konuşunca anlayıp ses etmiyordu.
Ve o an gelen rahatlama her yanıma yayıldı. Bedenim gevşedi, yüzüm yeniden gülümsemeye başladı. Arkadaşıma sonraki ettiğim cümle ise, “Tebrik ederim! Çok iyi yapmışsın! Zevk alıyorsan lütfen devam et, dünyanın buna ihtiyacı var” oldu.
Eğer ki biri bir şey söylediğinde içinizde iyi ya da kötü diye tarif edeceğiniz hisler beliriyorsa, bilin ki bu tamamen kendinizle alakalı. Sorun kendinize: “Şimdi neden bu şekilde hissediyorum? İçimde nereye dokunuyor bu?” Sonrası kendiliğinden geliyor zaten.
Nice aydınlıklara. Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Şimdi beklentilerinizi yavaşça yere bırakın: Ruhunuzu takip etmeye başlamanın tam zamanı