X

Son bir ayın öğrettiklerinden biri: Siz de az ile yetinmekten korkuyor muydunuz?

Neden azdan korkmuşum bugüne kadar?
Ne bana yetmez sanmışım?
Neden her şeyin güzelinin çoklukta olacağına inanmışım?

Uzunca bir süredir dilimde: Sade, basit bir yaşam deneyimlemek istiyorum. Minik bahçem olsun; ekip biçmeyi öğreneyim, şehir dışında, sakin, daha doğanın içinde, gerçek bir alanım olsun ki bu şu anki şehir hayatımla epey zıt. Belki çevremden gördükçe etkileniyorum ama bir yandan içimde de bir şeyler dürtüyor beni sürekli; ne yapıyorsun hala burada? Şehri kullanmıyorsun bile? Evinde ya da belli bir, iki yerdesin, o zaman ne gerek var bu şehrin ağırlığını yaşamaya?

Açıkçası kendimi o basitlikte merak ediyorum. Tepkilerimi, durumu nasıl ele alacağımı çok merak ediyorum. Sevecek miyim, iyi mi gelecek, yoksa hiç bana göre olmadığını mı anlayacağım? Tüm bu soruların cevapları ancak deneyerek ulaşabileceğim bir yerde. Fakat gelin görün ki belki iki senedir sürekli dilimde olmasına rağmen eksik olan kocaman bir şeyim vardı: Cesaret.
Yalnızlık korkum ve aza olan korkum hep durdurdu beni bugüne kadar.

Adım atamadım. Tek başıma yapabileceğime inanıp araştırmadım bile. Halbuki ne oldu iki senedir içini dürten meraka? “Biri yanımda olsun yaparım!” dedim hep. Ne kadar da büyük dışarıya bağımlılık! Ne kadar özgür yaşadığımı sanarken görünmez prangalarla bir yaşam aslında. Bu içsel hapishaneyi fark etmeye başlayalı bir süre oldu. “Tamam artık kimseyi beklemeyeceğim, bir dakika sonramı bilmiyorum” dedim. Bilinmezlikte olan bir ihtimale bel bağlamak ve hayatını ona göre yönlendirmek ne demek? Artık alacağım elime cesareti, kapatacağım gözümü. Neyse ne, ama kendim göreceğim kendimi. Hem açılacak alanda bekliyordur beni adım atmak için bunca zamandır beklediğim biri? Bu da sadece sonsuz ihtimallerden bir tanesi değil mi?

Düşünsene hayatının sadece cesaretle bir adım atmadığın için aynı noktada dönüp durduğunu? Sonra da severiz ya hayatı suçlamayı… Öyle ya da değil bilemem ama benim inatla tutunduğum kalıplar fazlaca sertti; onu görmek yetti. Özgürlük diye avaz avaz yırtınırken, kendi özgürlüğümü kendimin baltalamış olduğum gerçeğiyle yüzleşmek. Kolay olmuyor ama sonu güzel oluyor. Bu kısmı henüz yeni anlamaya başlamış ve çözmüşken bu durumun tam ortasındaki başka bir korkum bu corona virüs karantina günlerimde net bir şekilde vurdu yüzüme: Aza tamah yaşam.

Sadeliği deneyimlemek istiyordum ama bir yandan sadelikten de tedirgin oluyordum. Azla yaşamayı görmek istiyordum ama yokluk bilinci her tarafımı sarmalıyor ve “Azla rahat yaşayabilir miyim, yapmam çok zor herhalde” diyordum. Ve şimdi… Bu karantina günleri, ileride tecrübe etmek istediğim ve umarım edeceğim dönemin ufacık bir fragmanı oldu benim için.

15 gündür giydiklerim: Bir pijama, bir tayt, iki t-shirt, iki kazak, iki çorap, bir mont, bir spor ayakkabı. Bu kadar. Hayatıma devam ediyor muyum rahatça? Evet ediyorum ve gayet de halimden memnun olarak ediyorum hem de. Dolabımı düşünüyorum da şu an; güya yarısını boşalttım. Şu anki dönemde o dolabı düşündükçe 10 insan rahatça giyinir, “Gamze ne yapmışsın?” diyorum.

Bir tam günümü düşünüyorum; kaliteli uyku, sağlıklı, kendime değer vererek beslenmek, yoga, meditasyon, yürüyüş, pilates, nefes çalışması, arkadaşlarımla internet üzerinden sohbet, bir konu üzerinde bilgi sahibi olmak, yazı yazmak, kitap okumak. Hepsini de her gün yaptığım falan yok. Uyandığımda ihtiyaçlarımı dinleyip günüme öyle şekil veriyorum. Hepsi bir güne sığması için zaten çok fazla. Ne kadar basit değil mi? Ve sadece bu şekilde yaşayarak günümün kaliteli, dolu dolu, sakin geçtiğini görüyorum. Neyi kovalamışım ben bu kadar zaman? Neden yetmemiş bana tüm bunlar bir türlü? Ne aramışım? Neden tatmin olamamışım bir türlü? Neden bir yanım hep eksik ve yetersiz hissetmiş? Şu an herkesin eşitlendiği bir dönemde ve tek amacımızın anda, sağlıkla yaşamak olduğu bu dönemde çok net görebiliyorum artık. Sadelikteymiş kaliteli zaman, basitlikteymiş neşe, azdaymış temizlik ve naiflik.

Şu an sadelik, basitlik ve az kavramları o kadar güzel okşuyor ki yüzümü. “Bak biz hep buradaydık ama sen bizden hep korktun, kaçtın” diyorlar. Biz hep aramızda mutluyduk, neşeliydik ama sen neşeyi bambaşka yerlerde aradın diyorlar. Ben ise şimdi sizi duymaya başladım, görüyorum artık diyorum. Buralara gelebilmek için senelerdir uğraştım ama şimdi bu dönem hızlıca gösteriyor bana her şeyi, artık anlayabiliyorum diyorum.

Tüm bunları görebilmemdeki en büyük etken egomun sessizleşmesi sanırım bu dönemde. Artık kimseyle kendisini kıyaslamıyor, artık başkalarına bakıp sürekli “eksikliğimden” bahsetmiyor. Gerçi kime göre, neye göreymiş ya? Ne kadar kimseyi umursamıyorum desem de içten içe bazı noktalarda toplumu ne kadar da umursuyormuşum. Artık herkes evde, herkes çok eşit. Egomun kıyaslayacak birilerini bulması çok zor. Gerçi kulak versem yine neler der; online dersler vb. Sonu yok ama ben bu oyuna düşmeyeceğim. Netim. Egom sessizleştikçe gerçek daha hızlı ve net şekilde çıktı su yüzüne.

Hayat ne getirir ne olur bilemem. Sağlıkla devam edebildiğim noktada sade bir yaşama balıklama atlar mıyım, onu da bilemem. Her şeyi zaman ve an gösterecek. Ama en önemlisi artık görebiliyorum. Artık bundan korkacağım bir şey olmadığını biliyorum. Gerçekten istersem, önümde hiçbir engel olmadığını biliyorum kendimden çıkan. Bu dönemden payıma çıkan en güzel, en temiz farkındalıklarımdan bir tanesi bu oldu. Müthiş oldu. Şükürler olsun.

Hepimizin nice aydınlıklarına.
Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Corona virüsü günlükleri: Korku mu, kendim mi?

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale