Geçmişte yaşadığımız olumsuz olaylardan, üzüntülerden, hayal kırıklıklarından ve beraberinde getirdiği olumsuz duygulardan bahsederken kendinize ‘Üstünden bu kadar zaman geçtiği halde neden burada takılı kaldım?’ diye soruyor olabilirsiniz. Sürekli olarak zihninizde dönüp duran düşünceler ve unutamadığınız olaylar zihnimizin şimdiki zamana odaklanmasına, dolayısıyla hayatımızı yaşayıp ilerlememize engel olabilir.
Olumsuz deneyimlerin zihnimizdeki yansımalarını, ve dolayısıyla da bu düşüncelerle bağlantılı duyguları psikoterapi gibi yöntemlerle ya da kendi içsel kaynaklarımızla çözmeye çalışsak da, bedenimizin yaşadığımız olayların etkilerini hafızasından silmesi o kadar da kolay bir iş değil.
İnsan beyni doğası ve yapısı gereği sadece zihinsel, duygusal ve davranışsal süreçlerden ibaret değil. Bu nedenle de bütünsel bir iyilik hali için insanın şimdiki andaki en gerçek ve en somut varlığı olan bedenle çalışmak, zihinsel dönüşüm sürecinin ayrılmaz bir parçası. Aslında yoga, dans gibi bedeni odağına alan uygulamalarla beden ve zihin bağlantısının nasıl geliştirilebildiği yabancı olduğumuz bir konsept değil. Ancak Somatik Deneyimleme yaklaşımını diğer beden odaklı uygulamalardan farklı kılan şey; neyi, neden, nasıl yaptığımızın farkında olarak bütünsel bir değişimi hedeflemek.
Somatik Deneyimleme nedir?
Somatik Deneyimleme yaklaşımında, deneyimlediğimiz olumsuz yaşam deneyimleri ve travmalar sonucunda edindiğimiz, fonksiyonel olmayan ve adaptasyonumuzu zorlaştıran düşüncelerden ve duygulardan, sinir sisteminde biriken gerilimden sağlıklı yöntemlerle kurtulmamız ve geçmişte tamamlanmamış olan deneyimlerimizin güvenli bir alan yaratılarak tamamlanması amaçlanıyor. Birey kendi sinir sistemini tanıdıkça, verdiği otomatik tepkilerin ve bu tepkilere bağlı duyguların varlığını fark ettikçe, kendi sinir sistemini, davranışlarını ve duygularını da düzenlemeyi kolaylıkla öğrenebiliyor. Bu yolla da içinden çıkamadığı bir duygu girdabından, gittikçe yoğunlaşan ve kurtulamadığı düşüncelerinden nasıl çıkabileceğini, kendisini ne zaman ve hangi yollarla sakinleştirebileceğini, korkularının ve endişelerinin kaynağının gerçek mi yoksa zihnin oyunları mı olduğunu fark ederek şimdiki ana çok daha kolay odaklanabiliyor. Somatik Deneyimleme, yaşadığınız deneyimin ‘ne’ olduğundan çok o deneyimin, deneyime bağlı düşüncelerin ve duyguların sinir sisteminde yarattığı değişimlerle ilgileniyor.
Sinir sistemini anlamak ve bu sistemi dengede tutabilmek neden önemli?
Vücudumuzda dolaşım sisteminden sindirim sistemine kadar tüm sistemlerin çalışması ve hayati fonksiyonların sürdürülmesi otonom sinir sisteminin kontrolünde. Vagus siniriyle bedenin tamamına dağılan otonom sinir sistemi ağı, temel olarak sempatik ve parasempatik sinir sistemi denilen iki bölümden oluşuyor. Sempatik sinir sistemi, bedenimizin olası tehlikeler karşısında uygun reaksiyonları vermesini kontrol ediyor. Örneğin, yolda yürürken bir yılanla karşı karşıya kaldığınızda sempatik sinir sisteminiz devreye girerek kaç ya da savaş tepkisi vermenize olanak sağlayan hormonların salınımını artırıyor. Tehlikeli bir durumla karşılaştıktan sonra, tehlike ortadan kalktığındaysa sinir sisteminin tekrar düzene girmesi, stres, gerginlik ve korku gibi duyguları yaratan hormonların salgılanmasının yavaşlatılması ve bedenin tekrar rahatlaması için sinir sisteminin yeni bir düzenleme yapması gerekiyor. Bu noktada da tehlike ortadan kalktıktan sonra rahatlamamızı ve gevşememizi sağlayan parasempatik sinir sistemimiz devreye giriyor.
Normal işleyişini sağlıklı şekilde sürdürebilen bir bedende bu iki sistemin dengede olması gerekir. Ancak hayat ne yazık ki bu sistemlerin dengeli işleyebilmeleri için gerekli olan deneyimleri her zaman sunmayabilir. Stres faktörlerinin yoğun olduğu bir iş yaşamı, ağır kazalar ya da hastalıklar geçirmek, iyi gitmeyen bir ilişki ya da şiddetin baskın olduğu bir ortamda büyümek gibi yaşamsal olaylar, bir sistemin daha baskın hale gelmesine ve bu iki sistem arasındaki ahenk içinde devam eden salınımın bozulmasına neden olabilir.
Sürekli olarak kaç-savaş tepkisiyle yaşamak zorunda olduğunuz bir fiziksel çevre, sempatik sinir sisteminizin devamlı aktive olmasına, zamanla parasempatik sisteminizi kullanamamanıza ve kendinizi rahatlatamamanıza, dolayısıyla sistemlerinizin dengesinin bozulmasına sebebiyet verebiliyor. Kaç savaş tepkilerinin verilebilmesi için bedende bir enerjinin açığa çıkması, yani gazlayıcı bir güç olması gerekiyor. Bu enerji parasempatik sinir sistemi kullanılarak azaltılmadığında, bedenin belirli noktalarına sıkışarak ağrı, acı ya da sebebini anlayamadığınız bedensel reaksiyonlar (zona gibi) üretebiliyor.
Sinir sisteminin fonksiyonlarını uygun şekilde yerine getirebilmesi, kişinin karşılaştığı tehlikelere uygun yanıt verebilmesi, ilişkilerini kontrol edebilmesi ve karar verme süreçlerini iyi yönetebilmesi için sempatik ve parasempatik sistem arasındaki salınımın iyi kurgulanmış olması gerekiyor.
Kişi, sinir sisteminin baş edemeyeceği ölçüde deneyimlerle, düşüncelerle ve duygularla meşgul olduğunda tepkilerini yönetemeyerek donma refleksi geliştirebiliyor. Verilmesi gereken noktada verilemeyen tepkiler, tamamlanamayan süreç ve açığa çıkamayan enerji, sinir sisteminde, dolayısıyla da bedende gerilim ve sıkışma yaratarak bedenin tüm sistemlerinin bozulmasına neden olabiliyor.
Sinir sisteminde biriken enerji ve zihinsel etkileri
Sinir sisteminin bozulması, zihinsel süreçlerin ve dolayısıyla duygusal tepkilerin tutarsızlaşmasına neden oluyor. Bu nedenle de ağlamanız için hiç sebep yokken durduk yere ağlamaya başlayabilir ya da tehlikeyle karşılaştığınız zamanlarda nasıl tepki vereceğinizi bilemeyip kahkahalarla gülebilirsiniz.
Üçlü Beyin Modeli’ne göre beynimizin en üst katmanı, dil, iletişim, soyut düşünme, tahlil etme, olayları sıralı bir şekilde hatırlama gibi yüksek bilişsel işlevlerden sorumlu. Bir diğer katman olan limbik sistem (duygusal beyin), duygu, motivasyon ve bedensel duyumlarımızı kapsıyor. Son olarak ilkel beyin dediğimiz, sürüngen beyin, içgüdülerimizi, reflekslerimizi, hayatta kalmak için gerekli olan temel fonksiyonlarımızdan sorumlu.
Beynin bu üç bağlantılı bölümünden birinin fonksiyonları bozulduğunda, diğeri de bu bozulmadan etkilenerek doğru çalışmamaya başlıyor. Dolayısıyla zihinsel süreçlerinizde yaşadığınız zorluklar, duygularınızı kontrol edememeniz ya da bedeninize aldığınız bir darbe tüm sinir sisteminizin bozulmasına ve her birinin birbirinden bağımsız hareket etmesine neden olabiliyor.
Kaygı, endişe, stres, panik atak, olumsuz düşünceler, obsesyonlar, uyuyamama, iştah değişimleri, ölüm korkusu, sosyal ilişkilerde güvensizlik, ağrı ya da acı gibi pek çok problem; beyindeki bu zihinsel, duygusal ve bedensel olayları kontrol eden bölümlerden herhangi birinin tutarsızlığa girmesiyle oluşuyor.
Beden yoluyla zihni dönüştürmek nasıl mümkün?
Somatik Deneyimleme yaklaşımında kişinin sempatik ya da parasempatik sinir sistemindeki fazla uyarılma sonucunda oluşmuş olan gerginlik ya da fazla rahatlama durumu kontrol edilerek sistemin tekrar dengesini bulması destekleniyor. Örneğin, yolda yılanla karşılaştığında donma tepkisi veriyorsa ve hiçbir şey yapmıyorsa, bu tepki dönüştürülerek kişinin tekrar kaçma ya da savaşma tepkisi vermesi sağlanabiliyor. Vücutta biriken gerilim boşaltıldığında, sinir sistemi tekrar eski dengesine geri dönerek sağlıklı çalışmaya, dolayısıyla sinir sistemine bağlı olan diğer sistemlerin de sağlıklı çalışmasına olanak sağlayabiliyor. Kişinin zihinsel, duygusal ve içgüdüsel olarak verdiği tepkiler dengeye girdiğinde kişi kendini dış dünyayla daha iyi uyumlamaya, keşfetmeye, merak etmeye, kendinden emin olmaya ve güvenmeye hazır hissedebiliyor. Geçmişe takılıp davranışlarını, düşüncelerini ve neden olduğunu anlayamadığı duygusal reaksiyonlarını kontrol etmeye çalışmaktansa bu işi sinir sisteminin çok iyi yaptığını bilip kendi potansiyelini gerçekleştirmeye ve şimdiki anda olmaya kolaylıkla odaklanabiliyor.
Sonuç olarak, Somatik Deneyimleme yaklaşımı zihinsel süreçlerimizin ve duygularımızın beden aracılığıyla dönüştürülebileceğine, zihnimizi geçmişin olumsuz hatıralarından kurtararak şimdiki anda, bütünsel bir iyilik ve sağlık içinde yaşamamızın mümkün olduğuna odaklanıyor. Peki, bedeni kullanarak zihin nasıl dönüştürülebilir? Somatik Deneyimleme uygulamaları, genel olarak yukarıda bahsettiğimiz sempatik ve parasempatik sinir sistemini dengelemek ve bunu bedensel duyumsamalara odaklanarak yapmayı içeriyor. Somatik deneyimleme uygulamalarını ve beden yoluyla zihninizi nasıl değiştirebileceğinizi bu kapsamlı yazımızdan inceleyebilirsiniz.
Kaynaklar: Travma ve Anı (Peter Levine), Medium