X

Somatik Deneyimleme: Beden aracılığıyla zihni dönüştürebilmek mümkün mü?

Geçmişte yaşadığımız olumsuz olaylardan, üzüntülerden, hayal kırıklıklarından ve beraberinde getirdiği olumsuz duygulardan bahsederken kendinize ‘Üstünden bu kadar zaman geçtiği halde neden burada takılı kaldım?’ diye soruyor olabilirsiniz. Sürekli olarak zihninizde dönüp duran düşünceler ve unutamadığınız olaylar zihnimizin şimdiki zamana odaklanmasına, dolayısıyla hayatımızı yaşayıp ilerlememize engel olabilir.

Olumsuz deneyimlerin zihnimizdeki yansımalarını, ve dolayısıyla da bu düşüncelerle bağlantılı duyguları psikoterapi gibi yöntemlerle ya da kendi içsel kaynaklarımızla çözmeye çalışsak da, bedenimizin yaşadığımız olayların etkilerini hafızasından silmesi o kadar da kolay bir iş değil.

İnsan beyni doğası ve yapısı gereği sadece zihinsel, duygusal ve davranışsal süreçlerden ibaret değil. Bu nedenle de bütünsel bir iyilik hali için insanın şimdiki andaki en gerçek ve en somut varlığı olan bedenle çalışmak, zihinsel dönüşüm sürecinin ayrılmaz bir parçası. Aslında yoga, dans gibi bedeni odağına alan uygulamalarla beden ve zihin bağlantısının nasıl geliştirilebildiği yabancı olduğumuz bir konsept değil. Ancak  Somatik Deneyimleme yaklaşımını diğer beden odaklı uygulamalardan farklı kılan şey; neyi, neden, nasıl yaptığımızın farkında olarak bütünsel bir değişimi hedeflemek.

Somatik Deneyimleme nedir?

Somatik Deneyimleme yaklaşımında, deneyimlediğimiz olumsuz yaşam deneyimleri ve travmalar sonucunda edindiğimiz, fonksiyonel olmayan ve adaptasyonumuzu zorlaştıran düşüncelerden ve duygulardan, sinir sisteminde biriken gerilimden sağlıklı yöntemlerle kurtulmamız ve geçmişte tamamlanmamış olan deneyimlerimizin güvenli bir alan yaratılarak tamamlanması amaçlanıyor. Birey kendi sinir sistemini tanıdıkça, verdiği otomatik tepkilerin ve bu tepkilere bağlı duyguların varlığını fark ettikçe, kendi sinir sistemini, davranışlarını ve duygularını da düzenlemeyi kolaylıkla öğrenebiliyor. Bu yolla da içinden çıkamadığı bir duygu girdabından, gittikçe yoğunlaşan ve kurtulamadığı düşüncelerinden nasıl çıkabileceğini, kendisini ne zaman ve hangi yollarla sakinleştirebileceğini, korkularının ve endişelerinin kaynağının gerçek mi yoksa zihnin oyunları mı olduğunu fark ederek şimdiki ana çok daha kolay odaklanabiliyor. Somatik Deneyimleme, yaşadığınız deneyimin ‘ne’ olduğundan çok o deneyimin, deneyime bağlı düşüncelerin ve duyguların sinir sisteminde yarattığı değişimlerle ilgileniyor.

Sinir sistemini anlamak ve bu sistemi dengede tutabilmek neden önemli?

Vücudumuzda dolaşım sisteminden sindirim sistemine kadar tüm sistemlerin çalışması ve hayati fonksiyonların sürdürülmesi otonom sinir sisteminin kontrolünde. Vagus siniriyle bedenin tamamına dağılan otonom sinir sistemi ağı, temel olarak sempatik ve parasempatik sinir sistemi denilen iki bölümden oluşuyor. Sempatik sinir sistemi, bedenimizin olası tehlikeler karşısında uygun reaksiyonları vermesini kontrol ediyor. Örneğin, yolda yürürken bir yılanla karşı karşıya kaldığınızda sempatik sinir sisteminiz devreye girerek kaç ya da savaş tepkisi vermenize olanak sağlayan hormonların salınımını artırıyor. Tehlikeli bir durumla karşılaştıktan sonra, tehlike ortadan kalktığındaysa sinir sisteminin tekrar düzene girmesi, stres, gerginlik ve korku gibi duyguları yaratan hormonların salgılanmasının yavaşlatılması ve bedenin tekrar rahatlaması için sinir sisteminin yeni bir düzenleme yapması gerekiyor. Bu noktada da tehlike ortadan kalktıktan sonra rahatlamamızı ve gevşememizi sağlayan parasempatik sinir sistemimiz devreye giriyor.

Normal işleyişini sağlıklı şekilde sürdürebilen bir bedende bu iki sistemin dengede olması gerekir. Ancak hayat ne yazık ki bu sistemlerin dengeli işleyebilmeleri için gerekli olan deneyimleri her zaman sunmayabilir. Stres faktörlerinin yoğun olduğu bir iş yaşamı, ağır kazalar ya da hastalıklar geçirmek, iyi gitmeyen bir ilişki ya da şiddetin baskın olduğu bir ortamda büyümek gibi yaşamsal olaylar, bir sistemin daha baskın hale gelmesine ve bu iki sistem arasındaki ahenk içinde devam eden salınımın bozulmasına neden olabilir.

Sürekli olarak kaç-savaş tepkisiyle yaşamak zorunda olduğunuz bir fiziksel çevre, sempatik sinir sisteminizin devamlı aktive olmasına, zamanla parasempatik sisteminizi kullanamamanıza ve kendinizi rahatlatamamanıza, dolayısıyla sistemlerinizin dengesinin bozulmasına sebebiyet verebiliyor. Kaç savaş tepkilerinin verilebilmesi için bedende bir enerjinin açığa çıkması, yani gazlayıcı bir güç olması gerekiyor. Bu enerji parasempatik sinir sistemi kullanılarak azaltılmadığında, bedenin belirli noktalarına sıkışarak ağrı, acı ya da sebebini anlayamadığınız bedensel reaksiyonlar (zona gibi) üretebiliyor.

Sinir sisteminin fonksiyonlarını uygun şekilde yerine getirebilmesi, kişinin karşılaştığı tehlikelere uygun yanıt verebilmesi, ilişkilerini kontrol edebilmesi ve karar verme süreçlerini iyi yönetebilmesi için sempatik ve parasempatik sistem arasındaki salınımın iyi kurgulanmış olması gerekiyor.

Kişi, sinir sisteminin baş edemeyeceği ölçüde deneyimlerle, düşüncelerle ve duygularla meşgul olduğunda tepkilerini yönetemeyerek donma refleksi geliştirebiliyor. Verilmesi gereken noktada verilemeyen tepkiler, tamamlanamayan süreç ve açığa çıkamayan enerji, sinir sisteminde, dolayısıyla da bedende gerilim ve sıkışma yaratarak bedenin tüm sistemlerinin bozulmasına neden olabiliyor.

Sinir sisteminde biriken enerji ve zihinsel etkileri

Sinir sisteminin bozulması, zihinsel süreçlerin ve dolayısıyla duygusal tepkilerin tutarsızlaşmasına neden oluyor. Bu nedenle de ağlamanız için hiç sebep yokken durduk yere ağlamaya başlayabilir ya da tehlikeyle karşılaştığınız zamanlarda nasıl tepki vereceğinizi bilemeyip kahkahalarla gülebilirsiniz.  

Üçlü Beyin Modeli’ne göre beynimizin en üst katmanı, dil, iletişim, soyut düşünme, tahlil etme, olayları sıralı bir şekilde hatırlama gibi yüksek bilişsel işlevlerden sorumlu. Bir diğer katman olan limbik sistem (duygusal beyin), duygu, motivasyon ve bedensel duyumlarımızı kapsıyor. Son olarak ilkel beyin dediğimiz, sürüngen beyin, içgüdülerimizi, reflekslerimizi, hayatta kalmak için gerekli olan temel fonksiyonlarımızdan sorumlu.

Beynin bu üç bağlantılı bölümünden birinin fonksiyonları bozulduğunda, diğeri de bu bozulmadan etkilenerek doğru çalışmamaya başlıyor. Dolayısıyla zihinsel süreçlerinizde yaşadığınız zorluklar, duygularınızı kontrol edememeniz ya da bedeninize aldığınız bir darbe tüm sinir sisteminizin bozulmasına ve her birinin birbirinden bağımsız hareket etmesine neden olabiliyor.

Kaygı, endişe, stres, panik atak, olumsuz düşünceler, obsesyonlar, uyuyamama, iştah değişimleri, ölüm korkusu, sosyal ilişkilerde güvensizlik, ağrı ya da acı gibi pek çok problem; beyindeki bu zihinsel, duygusal ve bedensel olayları kontrol eden bölümlerden herhangi birinin tutarsızlığa girmesiyle oluşuyor.

Beden yoluyla zihni dönüştürmek nasıl mümkün?

Somatik Deneyimleme yaklaşımında kişinin sempatik ya da parasempatik sinir sistemindeki fazla uyarılma sonucunda oluşmuş olan gerginlik ya da fazla rahatlama durumu kontrol edilerek sistemin tekrar dengesini bulması destekleniyor. Örneğin, yolda yılanla karşılaştığında donma tepkisi veriyorsa ve hiçbir şey yapmıyorsa, bu tepki dönüştürülerek kişinin tekrar kaçma ya da savaşma tepkisi vermesi sağlanabiliyor. Vücutta biriken gerilim boşaltıldığında, sinir sistemi tekrar eski dengesine geri dönerek sağlıklı çalışmaya, dolayısıyla sinir sistemine bağlı olan diğer sistemlerin de sağlıklı çalışmasına olanak sağlayabiliyor. Kişinin zihinsel, duygusal ve içgüdüsel olarak verdiği tepkiler dengeye girdiğinde kişi kendini dış dünyayla daha iyi uyumlamaya, keşfetmeye, merak etmeye, kendinden emin olmaya ve güvenmeye hazır hissedebiliyor. Geçmişe takılıp davranışlarını, düşüncelerini ve neden olduğunu anlayamadığı duygusal reaksiyonlarını kontrol etmeye çalışmaktansa bu işi sinir sisteminin çok iyi yaptığını bilip kendi potansiyelini gerçekleştirmeye ve şimdiki anda olmaya kolaylıkla odaklanabiliyor.

Sonuç olarak, Somatik Deneyimleme yaklaşımı zihinsel süreçlerimizin ve duygularımızın beden aracılığıyla dönüştürülebileceğine, zihnimizi geçmişin olumsuz hatıralarından kurtararak şimdiki anda, bütünsel bir iyilik ve sağlık içinde yaşamamızın mümkün olduğuna odaklanıyor. Peki, bedeni kullanarak zihin nasıl dönüştürülebilir? Somatik Deneyimleme uygulamaları, genel olarak yukarıda bahsettiğimiz sempatik ve parasempatik sinir sistemini dengelemek ve bunu bedensel duyumsamalara odaklanarak yapmayı içeriyor. Somatik deneyimleme uygulamalarını ve beden yoluyla zihninizi nasıl değiştirebileceğinizi bu kapsamlı yazımızdan inceleyebilirsiniz. 

 

Kaynaklar: Travma ve Anı (Peter Levine), Medium

Merve Dökmeci: Lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladım. Boğaziçi Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığım 4 yıl boyunca uzmanlık deneyimimi üniversitenin rehberlik ve psikolojik danışmanlık biriminde (BÜREM), bireysel danışmanlık ve grup çalışmaları ile edindim. Bu süreç zarfında sempozyum ve kongrelerin organizasyonunda, ve çeşitli bilimsel araştırma projelerinde yer aldım. Mindfulness Temelli Bilişsel Davranışçı Terapi ekolüne olan ilgim ve araştırmalarım sonucunda, öz şefkatin kişilerarası kabul-red ve duygusal tepkisellik arasındaki ilişkiye olan etkilerini incelediğim tezimle birlikte, yüksek lisans eğitimimi yüksek onur derecesiyle tamamladım. ODTÜ Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Doktora Programı’nda doktor adayı olarak bilimsel çalışmalarımı ve uzmanlık eğitimimi sürdürüyorum. Doktora eğitimimle birlikte Bilgi Üniversitesi’nde başlayan akademisyenlik yolculuğuma ise, MEF Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak devam ediyorum. Akademideki çalışmalarımın yanı sıra, kurucusu olduğum Uniqus Eğitim ve Psikolojik Danışmanlık merkezinde, beden farkındalığı ile travma çözümlemesi ve stres yönetimi üzerine psiko-biyolojik bir yaklaşım olan Somatik Deneyimleme’yi mindfulness pratiğime entegre ederek; bireylere psikolojik danışmanlık, kurumlara ise seminer ve eğitim destekleri veriyorum. Büyük bir heyecanla çalıştığım ruh sağlığı alanındaki bilgi birikimimi paylaşma merakımın ve yazmaya olan tutkumun beni 2013 yılında buluşturduğu Uplifers’ta, editör olarak ilgi duyduğum konularda araştırmaya, öğrenmeye ve paylaşmaya devam ediyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale