X

Soğuk havalarda koşmanın 10 faydası

Yaz mevsiminin o güzel, sıcak ve davetkâr günleri yavaş yavaş geride kalmaya başladı. Hava sıcaklıkları düştükçe, spor motivasyonumuzun da düşmesi kaçınılmaz oluyor. Sonbahar ve kış aylarında koşuya çıkmanın en büyük zorluğu, dışarı ilk adımı atmaktır. Sıcacık yataklarımızı bırakıp buz gibi havada koşmak pek de kulağa çekici gelmiyor elbette. Sabah alarm çaldığında iki seçeneğimiz var: Kalkıp koşmak veya yatıp geri uyumak. Çoğunlukla ikinci şıkkı seçmek daha kolay oluyor.

Soğuk havada koşmanın faydaları

Havaların güzel seyrettiği aylarda inşa ettiğimiz kas gücünü ve gelişmeyi soğuk mevsimlerde kaybetmek istemiyorsak, sıcak soğuk demeden koşu antrenmanlarına devam etmeliyiz. Sadece bu zamana kadar kazandığımız kas gücünü kaybetmemek için değil, soğuk havada koşmanın bedensel ve zihinsel pek çok faydası var ve sıcak havada koşmaya göre pek çok açıdan daha avantajlı olması sebebiyle de soğukta koşmaya devam etmek önemli. İşte, soğuk havalarda koşmanın sizi koşmak için motive edecek faydaları…

Soğuk havanın getirdiği tazelik

Soğuk hava koşu sırasında nefes almayı zorlaştırabilir, ancak bu durum farklı nefes teknikleri ve ağzı kapatan koşu bandanaları gibi ekipmanlar ile çözülebilecek küçük bir pürüzdür. Soğuk hava insanı tazeler. Özellikle de sabah erken saatte yapılan koşularda, hem bedeninizi hem de zihninizi bir bardak sıcak kahveden çok daha etkili şekilde ayıltır.

Kendinizi daha sıcak hissetmenizi sağlar

İster inanın ister inanmayın, soğuk havalarda dışarıda koştuktan sonra evinize geri dönmek, eviniz çok da sıcak olmasa bile kendinizi çok daha rahat ve sıcacık hissetmenizi sağlar. Bu sayede soğukta canlanan vücudunuz gevşer. Isınmak için kaloriferi sonuna kadar açmanız gerekmez, vücudunuz çok daha soğuk bir ortamdan geldiği için her şekilde sıcak hissedecektir. Bir de üstüne sıcacık bir duş ve bir fincan da çay… İşte size misler gibi bir sabah keyfi!

Kalbiniz daha az zorlanır

Aberdeen Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre; kalbin, yaz sıcaklarında vücudu soğutmak için cilde fazladan kan pompalaması gerekirken, kışın bunu yapması gerekmez. Dolayısıyla daha düşük bir kalp ritmi ile temponuzu düşürmeden koşabilirsiniz. Yoğun bir tempoda koşsanız bile sıcak havalara kıyasla daha az yorulursunuz, kalbinizi daha az zorlarsınız ve daha yüksek bir performans gösterirsiniz.

Nadiren terlersiniz

Koşu temponuzu artırmak ve daha uzun mesafe koşmak soğuk havalarda nispeten daha kolaydır, çünkü vücudunuz, vücut ısınızı düşürmek için terlemek zorunda kalmaz. Bu da sıcaktan veya su kaybından bayılmadan çok daha sıkı çalışabilmenize olanak tanır. Daha az dinlenme ihtiyacı duyarak daha uzun süre koşabilirsiniz.

Daha az susuzluk yaşarsınız

Terlemenin azalmasının bir sonucu olarak, su kaybınız azalacağı için yaz mevsiminde olduğu gibi sık sık su içme ihtiyacı hissetmezsiniz. Böylece koşarken yanınızda bir de su şişesi taşımak zorunda kalmazsınız.

Kas ağrılarınız hafifler

Koşarken kaslarınızda oluşan o ağrıyı soğuk havada koşarken daha az hissedersiniz. Çünkü soğuk sebebiyle damarlarınız cilt yüzeyinden içeri doğru daralır, bu da az da olsa bir uyuşma ve hissizlik ile sonuçlanır. Bu nedenle vücudun fazla ısındığı noktalarda beliren ağrı ve acılar soğuk havalarda ortaya çıkmaz ve koşarken sizi rahatsız etmez.

Daha fazla kalori harcarsınız

Soğuk havada, özellikle de kışın koşmak, normalden daha fazla kalori yakmanızı sağlar. Çünkü koşma hareketi için gerekli enerjinin yanı sıra vücut, kendisini ısıtmak için de fazladan enerji harcamak zorunda kalır. Bu da fazla kiloların daha kolay eritilmesi için bir fırsattır. Ayrıca, insan vücudu soğuktan kendini korumak için sonbahar-kış mevsimlerinde yağlanmaya meyillidir. Soğuk havada koşmak, bu meylin önüne geçerek kalori kontrolünü kolaylaştırır. Sonrasında pişmanlık duymadan uzun bir koşunun ardından kendinizi bir bardak sıcak çikolata ile ödüllendirebilirsiniz, ne de olsa aldığınızdan çok daha fazlasını yaktınız!

Tek adımda iki antrenman

Islak, karlı veya buzlu zeminde koşmak, tıpkı kumda veya suda koşmak gibi, normal düz bir zeminde koşmaktan çok daha zorlayıcıdır. Çünkü farklı kas gruplarının da çalışmasını gerektirir. Böylece sadece koşmuş olmazsınız, hem koşu hem de çapraz antrenman (cross training) yapmış olursunuz. Sadece koşarak asla geliştiremeyeceğiniz kaslarınız gelişir ve güçlenir. Bu da, özellikle bir maratona hazırlanıyorsanız, rakiplerinize karşı size ekstra avantaj sağlar.

Koşarken kimse önünüze çıkmaz

Sıcak havalarda dışarıda daha çok insan olur, bu da koşarken sürekli “affedersiniz, izin verin, açılın” gibi uyarılarda bulunmayı gerektirir ve hızınızı keser. Soğuk havalarda ise böyle bir endişeniz olmaz. Sizin gibi koşuya çıkmış birkaç kişi dışında dışarıda pek kimseleri bulamazsınız. Kalabalığa takılmadan ve temponuzu kaybetmeden koşmanın tadını çıkarırsınız.

Depresyon-savar olarak koşu

Yağmurda koşmak kadar güzel bir terapi bilmiyorum! Bulutlu, soğuk ve karanlık havaların getirdiği depresyon hissi için yağmurlu veya kar yağışlı bir günde koşmak gibisi yoktur. Üzerinize düşen damlaların hissi, toprak kokusu, yağmur sesi ve bembeyaz karların görüntüsü, bütün stresinizi alır götürür. Yağmur sadece yeryüzünü değil, zihninizi de temizler.

Kaynaklar 
Runnin’ For Sweets
iGrapez
Asla Durma
Runner’s World

İlginizi çekebilir: Hızlanmak için yavaşla: Koşucular için maratona hazırlık sürecinde “güç toplama”nın püf noktaları

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale