X

Soğuk duşun hayatınızı dönüştürecek 9 muhteşem etkisi

Soğuk Duş ile ateşin üzerinde yürürken yanmamanın ne ilgisi var?

Bu hafta soğuk duşun vücudumuza, zihnimize ve hayatımıza nasıl olumlu etkileri olduğunu anlatacağım. Ama öyle bir olay oldu ki onunla başlamam şart: Birçok açıdan düşündürücü bu olay yaşanır yaşanmaz, konuya dair ilgim ve bilgim olduğunu bilenler mail’lerle, WhatsApp’la, Facebook’tan kısaca aklınıza gelebilecek tüm mecralardan haberi benle paylaşıp sorular sordular. Herkese tek tek yanıt vermek gerçekten güç olacağından Uplifers’dan yazmayı tercih ediyorum.

Hadise geçtiğimiz 23 Haziran Perşembe gece yarısı Dallas’ta (Türkiye saatiyle Cuma sabah 7 civarında) meydana geldi. Tony Robbins’in ‘İçindeki Gücü Uyandır’ (Unleash the Power Within – UPW) etkinliği 7.000 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Her UPW etkinliğinde olduğu gibi tüm katılımcılar ilk günün sonunda ateşte yürümek üzere Dallas Kongre Merkezi’nin açık otoparkına yöneldiler.

Ateşte yürüyen insanın ayağı neden yanar, neden yanmaz?

Yazılarımı takip edenler biliyor ki; son 3 yıldır, dünyanın çeşitli yerlerinde Tony Robbins’in UPW etkinliklerinde ateşi yakan “Fire Team”de çalışıyorum. Binlerce insanın 1.000 dereceye varan sıcaklıktaki korların üzerinde yürüdüklerine bizzat şahit oldum. (“Bu işte bir numara var mı?” diye soranlar, korları taşıdığımız el arabasının durumuna bakabilirler; o korlar oldukça gerçek!)

Fotoğrafta da gördüğünüz gibi etkinlikte kullanılan korların hepsi gerçek.

Benim katıldığım etkinliklerde de birkaç kişinin ayağı yanmıştı. Bunlardan biri de bizimle bu etkinliğe katılan bir Türk’tü.

Bir yandan da şu hesabı göz önünde bulundurmanızı rica edeceğim: Sadece benim katıldığım 4 etkinlikte toplam katılımcı sayısı 33.000 civarındaydı. Bu 33.000 kişiden sadece 32’sinin ayağında hafif yanıklar oldu. Binde bir yani! Üstelik bu yanıklar öyle hafifti ki; biraz aloe vera sürüp yatan katılımcılar ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi etkinlikte sıçrayıp dans ediyorlardı. Ve işin en önemli tarafı ayaklarının yanmasının tek nedeninin kendi korkuları olduğunu biliyorlardı.

Bir durup düşünmek

Gerçekten de buna ihtiyacımız var hepimizin. Bakın şimdi; Dallas’taki UPW etkinliğe katılanların sayısı kaç? 7.000 kişi. Dile kolay; 7.000 kişi ateşte yürüyor ve sadece 40’ının ayağı hafif yanıyor. (ABD kaynaklarına göre sayı 30). Türkiye’deki haberlere bakıyorum; sanki sadece 40 kişi, kişisel gelişim uzmanının zoruyla ateş üstünde yürümeyi denemiş ve üstüne hepsi hastanelere yatmış! Bu haberi gören de mal bulmuş mağribi gibi atlamış üstüne; kişisel gelişimle dalga geçiyor. Aralarında psikologlar, sanatçılar falan da var. Haber böyle verilince onların yaptığını çok da yadırgamıyorum.

Anthony Robbins – Unleash the Power Within (İçindeki Gücü Uyandır)

Bana gerçekten ilginç geliyor; siz ne dersiniz? Senede 4 defa dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan UPW etkinliklerinde 10.000’lerce insanın parkta dolaşır gibi çatır çatır ateşin üstünde yürümesi haber olmuyor. Ama bu 10.000’lerce insandan sadece 40’ının ayağının yanması manşet olabiliyor! Yahu normali ateşte yürüyenin ayağının yanması değil mi? Hangisi daha “haber”? Ateşte yürüyenin ayağının yanması mı yoksa yanmaması mı? Sadece Türkiye değil, ABD medyası da sansasyonel haber peşinde. Neredeyse “Oh olsun! Salaklar!” diye yazacaklar.

UPW etkinliğinde ateşi yakan ekibin (Fire Team) kaptanı Bill Kefee’nin çıkan haberlerden sonra yaptığı paylaşımı okumak isterseniz tıklayın.

Ateşin üstünde, korkuların üstüne yürümek

Oysa ateşte yürümek bir metafor aslında. Bir kez üstünde yürümek; kendi kendinize “Hayatta yapmam/yapamam” dediğiniz şeyleri kolayca yapmanın yolları olduğunu öğretiyor size. Bu sayede kafanızın içindeki engellerden kurtarıyor, öz güveninizi pekiştirip sınırsız potansiyelinizi fark etmenizi sağlıyor. Sözünü ettiğim teknik de daha önce yine Uplifers’da yazdığım 3F yöntemi. Eğer fizyolojiniz dengede ve güçlü, filolojiniz cesaretlendirici ve odağınız da hedefteyse siz de ateş üstünde yürüyebilirsiniz. Bu üç öğeden birinde bile konsantrasyonunuz dağılırsa ayağınız yanabilir. Örneğin:

  • Tutulmuş bir şekilde korkuyla üstünden yürüyeceğiniz ateşe bakıyorsanız,
  • Korkunun fizyolojinizi etkilemesine izin verdiyseniz,
  • İçsel engellerinizi kırmaktansa etrafa caka satmayı düşünüyorsanız,
  • Ve Dallas’takiler gibi korların üstünde “selfie” çekmeye çalışıyorsanız, yanarsınız!

10 yıldır Tony Robbins etkinliklerinde çeşitli görevler alan ve en son “Date With Destiny” etkinliğinde liderlik yapan Yeliz Rüzgar’ın anlattıkları burada daha da önem kazanıyor: “Şimdiye kadar 100’e yakın kez ateşin üstünde yürüdüm. Bunlardan sadece bir tanesinde ayaklarım hafifçe yandı. Bunun sebebi de bir telefonun flaşıydı. Ateşte yürümek yüksek konsatrasyon isteyen bir süreç; tıpkı hayattaki hedeflere ulaşma süreci gibi. Işıltılı, parıltılı dikkatinizi çekmeye çalışan kişi ve şeylere takılıp bir an bile gözünüzü hedefinizden ayırırsanız yanarsınız.”

İki tür insan var

İlki; her şeyin dışında durup, medyanın gazladığı sansasyonel haberlerle “Hah hah haa… Ben demiştim!” deyip sınırlara, yetersizliklere ve engellere bakanlar. İkincisiyse; harekete geçen, engelleri aşıp-kırıp-parçalayıp birinci türdekilerin hayal bile edemeyecekleri şeyleri gerçekleştirmek üzere “Yapılamaz!” denen şeyleri deneyenler. Bilin bakalım hangisi insanlığın ilerlemesini sağlıyor?

Kişisel gelişim sektöründe birçok şarlatan, hadisenin “gaz vermek” veya “motive etmek” ya da “olumlu düşünmek”ten ibaretmiş gibi algılanmasına neden olabiliyor. Oturduğun yerden poponu bile kımıldatmadan istediğin kadar olumlu düşün ve evrenden iste hiçbir işe yaramayacaktır. İşin içine fizyolojini, psikolojini, duygularını ve aksiyon adımlarını katmadığın sürece hiçbir şeyi başaramazsınız.

Kişisel gelişim dediğimiz şey;

  • Canınızı sıkan, sizi üzen durumlarda veya öfkelenince duygularınızı kontrol etmek demek,
  • Kendinizi karanlıkta hissettiğinizde, her şey ters gidiyormuş gibi geldiğinde, içinden çıkılmaz durumların içinden çıkmak için içinizdeki gücü kullanabilmek,
  • Potansiyelinizin sınırsız olduğunun farkında olmak ve dışarıda koşullar ne olursa olsun, bu sınırsız potansiyelle hayal ve hedefleriniz için gereken adımları atmak demek.

Kısaca; sen içindeki korkunun üzerine gitmek üzere en yüksek duygusal haline girip “Asla yapamam” dediğin şeyi yapabilmeni sağlayacak sınırsız içsel potansiyeline odaklanacağına; Facebook’ta ateşte yürürken çektiğin selfie veya videoyu paylaşmayı düşünüyorsan yanarsın elbet, bu kadar basit!

Peki, bunun soğuk duşla ne ilgisi var?

Üstünde yürümek üzere başına geldiğiniz ateşe doğru ilk adımı attığınız anla; duşta soğuk suyu köklediğiniz an arasında büyük benzerlik var! Size asla yapamayacağınızı, bunu yapmanın çılgınlık olduğunu haykıran o iç sesinizi bastırmayı alışkanlık haline getirmenin harika bir yolu sabah buz gibi duşun altına girmek. Buyrun, soğuk duşun faydalarına:

1. Soğuk duş kararlılığınızı artırır

Şaka değil! Daha önce bunu yapmadıysanız, öncelikle sabah kalktığınızda soğuk suyun altına girmenin çok yüksek zihinsel güç gerektirdiğini bilmelisiniz; hem de ilk 10 günün her birinde! Bir ay boyunca bunu yaptığınızdaysa bu zihinsel güç ve kararlılık hali otomatik bir alışkanlığa dönüşür; gün içinde vereceğiniz birçok karar ve atacağınız birçok adımda bu kararlılık ve gücün etkisini yaşarsınız.

2. Soğuk duş zorlukları yenmeniz için duygusal gücünüzü ateşler

Tahammülsüz, çabuk sinirlenen ya da endişeli bir tip misiniz? Sizin ilacınız her sabah yapacağınız buz gibi bir duş. 1999’da Almanya’da yapılan ve Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü, Ulusal Tıp Kütüphanesi tarafından yayınlanan bir araştırmaya göre, soğuk duş sinir sistemimizde küçük bir oksidatif stres etkisi yaratıyor. Bir aylık soğuk duş rutini sonrası vücut bu strese alışıyor ve bağışıklık geliştiriyor. Ve sonuçta eskiden sizi strese sokan, gününüzün canına okuyan ıvır zıvırın sizi artık etkilemediğini fark ediyorsunuz. Stresli durumlara sağladığınız uyum sonucu, vücudunuzdaki ürik asit düşer, kanda bulunan ve hücrelere oksijen taşıyan glutatyon oranı tavan yapar. Bu da sizi strese karşı efsunlar.

3. Soğuk duş kilo vermek konusunda vücudu kamçılar

Vücudumuzda kahverengi ve beyaz olmak üzere iki tür yağ var. Vücutta biriken beyaz yağlar kötü ve onları sevmiyoruz. Kahverengi yağ ise vücudumuzu ısıtıp, bizi sıcak tutan “iyi” yağ.

Soğuk suyun altına girdiğimizde bu kahverengi yağlar bizi sıcak tutmak için aktive oluyorlar ve hızlı bir kalori yakımı gerçekleşiyor. Öyle ki; sadece ve sadece düzenli soğuk duş almak, başka hiçbir tedbir almasanız bile yılda 5 kilo vermenize neden olabiliyor.

4. Soğuk duş cilde ve saçlara şifadır

Soğuk duş almak, saçlarınıza ve cildinize eşsiz faydalar sağlar.

Hem cildinize, hem de saçlarınıza iyi gelecek bedava ürün bu işte: Soğuk duş! Dermatolog Dr. Jessica Krant’a göre buz gibi su cildin doğal yağlarını kaybetmesini engelliyor ve aynı fayda saçlar için de geçerli. Saçlar soğuk duş sayesinde güçleniyor, sağlıkla ışıldıyor!

5. Soğuk duş dolaşımı da bağışıklık sistemini de güçlendirir

İyi hissetmek ya da iyi görünmek sizi ilgilendirmese de eminim daha sağlıklı olmakla ilgileniyorsunuzdur! Soğuk duş aldığınız anda dolaşım sisteminiz alarma geçip, organlarınızı sıcak tutmak için daha hızlı ve bol kan pompalamaya başlıyor. Hatırlayın oksijen taşıyan glutatyonlar da artıyor bu hızlanan kan dolaşımında. Bol oksijenli güçlü dolaşım kardiyovasküler sağlığınız için bire bir!

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, düzenli olarak aldığınız soğuk duş, hastalıklarla savaşan akyuvarların oranını da artırıyor ve bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor.

6. Soğuk duş lenfatik sistemi hareketlendiriyor

Lenfatik sistemin, vücudumuzdaki toksinlerin atılmasında ve enfeksiyonlara karşı vücudu korumada büyük rolü var. Yani güçlü bir lenfatik sistem sizi sağlıklı tutan en önemli şeylerden biri.

Tıpkı sıçrama gibi, (Bkz. geçen haftaki yazım) soğuk duş da lenfatik sistemi roketliyor, özellikle de soğuk ve sıcak su arasında gidip geldiğinizde. Soğuk suyla büzülen lenf damarları sıcak suyla rahatlayıp açılınca durgunlaşan lenfatik sıvı hareketleniyor ve lenfatik dolaşım hızlanıyor. Hızlanan lenfatik dolaşımın da, tıpkı akyuvarların artışı gibi, bağışıklık sistemimiz üzerinde müthiş olumlu etkisi var.

7. Soğuk duş kaslarınızın yenilenmesini hızlandırır

Yüksek performans gösteren sporcular, yoğun antrenmanlar sonrası kaslarının çabucak toparlanmasını sağlamak için buz banyosu yaparlar. Soğuğun kaslar üzerindeki etkisi, 2009’da Finlandiya Turku Üniversitesi’nde yapılan deneylerle de kanıtlanmış durumda. Kaslarınızı zorladığınız yorucu bir günün ardından ya da ertesi sabahında yapacağınız çok sıcak ve çok soğuk su arasında gidip geldiğiniz bir duş sonrası kaslarınız size müteşekkir kalacak!

8. Soğuk duş sizi daha uyanık ve atik yapar

Her şeyin fizyolojide başladığına, Uplifers yazılarımda birkaç defa değinmiştim. Burada da durum direkt olarak fizyolojiyle ilgili. Soğuk suya vücudumuzun verdiği ilk reaksiyon; vücut ısısını dengelemek ve bizi sıcak tutmak için derin nefesler almak. Bu da otomatik olarak vücudumuza ve dolaşım sistemimize giren oksijen seviyesini bir anda artırır. Aynı zamanda kalp atışlarımız da hızlanır ve doğal olarak tüm vücudumuza oksijeni her zamankinden daha bol bir kan hücumu olur. Ve böylece; tüm gün ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi doğal yollardan vücudumuza pompalamış oluruz.

9.  Soğuk duş depresyondan kurtarır

2008 yılında yapılan bir çalışma soğuk hidroterapinin, belirgin bir yan etki ve bağımlılık yaratmaksızın analjezik bir etki oluşturduğunu ortaya koyuyor. Soğuk suyla yapılan duşlar aynı zamanda depresyon semptomlarını da rahatlatıyor: Soğuk suyun yoğun ve çarpıcı etkisiyle deri altındaki reseptörler, beynin periferik sinir uçlarına bunaltıcı yoğunlukta elektrik darbeleri gönderiyor ve bu da beyinde üretilen kimyasallar sayesinde bir antidepresan etki yaratarak ruh halini olumlu yönde değiştiriyor.

Duşa girip, pat diye buz gibi suyu açmak zor iş. İşte bu yüzden işinizi kolaylaştıracak birkaç tüyo:

  • Duşa normalde nasıl yıkanıyorsanız o sıcaklıkta başlayın ve sıcak duşun keyfini çıkarın. Ama hatırlayın çok önemli bir göreviniz var: Son 1 dakika soğuk suyun altında olacaksınız; ne kadar soğuk o kadar iyi! (Daha sonra süreyi artırmayı da değerlendirin lütfen)
  • Bunu bir deneye dönüştürün. Yapacağınız tek bir şey var: Yarın sabahki duşunuzu soğuk suyla yapmak ve deneysel anlamda gün boyu bunun vücudunuza etkisini gözlemlemek. Sıcak suyla başlayabilirsiniz; ama sonunu soğukla getirmelisiniz. Hoşunuza gittiyse ertesi gün soğuk duşun sizdeki etkisini gözlemlemeye devam edin; hatırlayın bir deney yapıyorsunuz.
  • Kendinize söz verin. Bir takvim yaprağını duvara asın ya da 30 küçük kutuyu bir kağıda çizerek sıralayıp, her gün soğuk duş sonrası o güne dair kutuyu işaretleyin. Kendinize karşı yaptığınız bu 30 günlük meydan okumayı bitirince iddiaya girerim ki, soğuk duşa devam edeceksiniz!

Lütfen anımsayın: Eğer bu sizde stres yaratacaksa kendinizi zorlamanın bir anlamı yok. Bunu eğlenceli bir sabah rutinine dönüştürün: Soğuk suyun altında nefesiniz kesilince attığınız çığlıkları kahkahaya çevirin mesela ve bakın bakalım; güne gülüp eğlenerek başlamak size neler kazandıracak.

Bir de soğuk duş mucizesini hayatınıza sokmak için en güzel mevsimdeyiz. Lütfen değerlendirin!

V. Tolga Hancı: Doğma büyüme İstanbul'lu Tolga, 20 yıllık reklamcılık kariyerini danışmanlığa, ve oradan da koçluk ve eğitmenliğe dönüştürmüş bir yüksek performans stratejisti. Çalıştığı kişi ve kurumların; hayatın her alanında sınırsız potansiyellerinin % 100'ünü kullanarak, daima yüksek performansta kalabilmeleri için stratejiler üretiyor. Power Coaching'in ve Anthony Robbins Türkiye oluşumlarının kurucu ortağı. Birlikte çalışacağı kişi ve kurumların hedef ve hayallerini merak ediyor ve şöyle söylüyor: "İstiyorsan yaparsın! Asıl soru şu: Harekete geçmek için ne kadar isteklisin?"

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale