X

Soğuk duş almanın faydaları: Soğuğa maruz kalmanın bütünsel sağlık üzerindeki olumlu etkileri

Güne çok daha enerjik ve zinde başlamak isteyenlerin en sık başvurduğu yöntemlerden biri olan soğuk duş, faydaları bundan binlerce yıl önce keşfedilmiş, insanlık tarihi kadar eski sağlıklı ve iyi yaşam pratiklerinden biri. Günümüzde Wim Hof Metodu sayesinde tekrar gündeme gelen soğuk duşun ya da soğuğa maruz kalmanın, cilt ve saç sağlığını iyileştirmekten yaşam süresini uzatmaya kadar, sağlık için yüzlerce faydasının olduğu düşünülüyor.

Buz Adam olarak da bilinen Wim Hof, aşırı sıcaklıkları tolere edebilme yeteneği ile tanınıyor ve bu yeteneğini Wim Hoff Metodu adını verdiği bir dizi nefes egzersizi, meditasyon ve soğuk havaya maruz kalarak geliştiriyor. Wim Hof’un pratiklerinin etkinliğini inceleyen bilimsel bir araştırmanın sonuçları, Wim Hof Metodu’nun beyin kimyasallarının salınımına yol açtığını, bunun da soğuğa duyarlılığın azalmasına ve öfori (haz) hissinin artmasına neden olduğunu gösteriyor.(1)

Bununla birlikte, bilinçli farkındalık (mindfulness) ve nefes egzersizlerinin ruh, beden ve zihin sağlığı üzerindeki olumlu etkileri zaten yaygın olarak bilinirken, soğuğa maruz kalmanın faydaları hakkında görece çok daha az araştırma sonucu bulunuyor.

Bedeni soğuğa bilinçli olarak maruz bırakmanın en bilinen ve en yaygın olarak kullanılan yöntemlerinden biri olan soğuk duşun çok eski zamanlardan bugüne nasıl ve ne amaçlarla kullanıldığına, sağlık için hangi faydaları sağladığına ve bu faydalardan optimum düzeyde yararlanmak için soğuk duş alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğine gelin biraz daha yakından bakalım.

Bedeni soğuğa maruz bırakmanın farklı kültürlerdeki örnekleri

Günümüzde sauna ve kaplıcalarda çok sık kullanılan, çok sıcak bir ortamda bekledikten sonra buz gibi suyla duş alma ya da soğuk su havuzuna girme pratiği, Antik Roma zamanlarında frigidarium olarak adlandırılıyor ve yaygın şekilde kullanılıyordu.Finlandiya, Rusya, Norveç gibi soğuk iklimlere sahip ülkelerde de karlı ve soğuk havalarda dışarı çıkmanın ya da sauna, sıcak duş ve güneşlenme sonrasında soğuk suya girmenin bağışıklık sistemini güçlendirdiğine ve genel sağlığı desteklediğine inanılıyor.

1700’lerin başında, zihinsel problemleri olan, özellikle manik bozukluğa sahip kişilerin bu semptomları göstermesinin sebebinin kanın ve beynin fazla ısınması olduğu düşünülüyor ve zihinsel rahatsızlıkları olan kişiler doğal bir tedavi yöntemi olan soğuk duşla iyileştirilmeye çalışılıyordu. 1800’lü yıllarda psikolojik bozuklukların iltihaplanmayla (enflamasyonla) ilişkisi olabileceğine dair fikir yaygınlaşsa da, hastanelerde tedavi yöntemi olarak soğuk duş kullanılmaya devam edildi ve bilinçsiz şekilde, basınçlı soğuk su kullanılarak yapılan bu uygulama, zihinsel problemleri olan pek çok insanın travmatize olmasına neden oldu. 1900’lü yılların başında, pozitif bilimlerin yükselişi ve bilimsel araştırmaların hız kazanmasıyla birlikte, hiçbir dayanağı olmayan bu travmatize edici uygulama yavaş yavaş yerini, bugün hepimizin banyosunda bulunan modern duşlara bıraktı.

Rusya’da soğuğa maruz kalmak sadece sağlıklı bir yaşam pratiği olmanın da ötesinde, kültürel bir uygulama olarak benimsenmiş durumda. Ortadoks takvimine göre İsa’nın vaftiz edildiği tarih olduğuna inanılan 19 Ocak’ta kutlanan Epifani zamanında, bu inanışa sahip olan bireyler buz tutmuş göllere açılmış deliklerden buz gibi sulara üç kez atlıyor ve günler öncesinden soğuk duş alarak vücutlarını bu etkinliğe hazırlamaya çalışıyorlar. Ayrıca, Litvanya, Finlandiya, Polonya, Danimarka, Rusya, Norveç, İsveç, Estonya, Çek Cumhuriyeti ve Letonya gibi ülkelerde kış aylarında buz tutmuş sularda yüzmek de son derece yaygın bir pratik. Ekstrem spor severler için ilginç bir deneyim olabilir ancak şimdilik bizimki gibi görece daha sıcak iklimlerde yaşayanların gerekli önlemleri almadan ve alıştırma yapmadan buzlu suya dalmasını tabii ki önermiyoruz. 🙂

Soğuğa maruz kalmanın bilimsel olarak desteklenmiş faydaları

Soğuk duş almanın ya da çok soğuk havaya maruz kalmanın faydalarını araştıran bilimsel çalışmalar, bu uygulamanın genel sağlık için 3 önemli faydasının olduğunu kanıtlamış durumda. 

1. Soğuk duş bağışıklık sistemini destekleyerek hastalıklardan korunmanızı sağlar

Soğuk duşun bağışıklık sistemine ve genel sağlığa olan etkilerini araştıran bilimsel bir çalışmanın sonuçları, soğuk duş alan kişilerin almayanlara göre, yıl içinde hasta olarak geçirdikleri gün sayısının %29 oranında daha az olduğunu ortaya koyuyor. Haftanın her günü, sadece 30 saniyeliğine soğuk suya maruz kalmış olmak bile hastalıklardan korunmamıza ve daha az hasta olmamıza yardımcı olabiliyor. (2)

2. Soğuk duş cilt ve saç sağlığını iyileştirerek daha canlı ve genç görünmenize yardımcı olur

Soğuk duşun cildin ve saçların daha sağlıklı görünmesini sağladığı da bilimsel olarak desteklenmiş faydalarından biri. Soğuk suya ya da soğuğa maruz kalmak dolaşım sistemini harekete geçirerek kan dolaşımının hızlanmasına, dolayısıyla kandaki besin ve oksijenin saç ve cilt hücrelerine daha fazla taşınmasına yardımcı oluyor. Vücudun dışında kalan ve kılcal damarlardan beslenen saçlar ve deri, bu yolla çok daha sağlıklı, parlak, canlı ve dolgun göründüğü gibi kızarıklık, kuruluk, dökülme, saç kırılması, kepek oluşumu, aşırı yağlanma, sivilce gibi cilt ve saç problemleri de önemli ölçüde giderilebiliyor. (3)

3. Soğuk duş genel sağlığın korunmasını destekler

Soğuk duşun vücuda sağladığı en önemli faydalar, dolaşımı hızlandırmasıyla, dolaylı yoldan ortaya çıkıyor. Vücutta kan akışının hızlanması kan basıncının düşmesine, damar tıkanıklıklarının ve yüksek tansiyonun önlenmesine, metabolizmanın hızlanmasına ve daha hızlı kilo verilmesine, cildin sıkılaşmasına ve gözeneklerin küçülmesine, nefes alışverişini hızlandırarak vücuda daha fazla oksijen alınmasına, kas ağrılarının azaltılmasına, hücre hasarının daha hızlı giderilmesine, hormonların düzenlenmesine yardımcı oluyor. (4)

Düzenli olarak soğuk suya maruz kalmak ayrıca yorgunluk, gerginlik, stres, kaygı gibi ruh sağlığı problemlerinin ve romatizma, fibromiyalj, astım gibi kronik rahatsızlıklarda görülen ağrı semptomlarının azaltılmasında da etkili olabiliyor. (5)

İlginizi çekebilir: Soğuk duş almak için 7 muhteşem sebep

Soğuk duş alırken dikkat etmeniz gerekenler

Soğuk duş, hem kültürel hem de tıbbi bir uygulama olarak yüzyıllardır kullanılan bir pratik olsa da, soğuk duşun sağlık için faydalarından optimum düzeyde faydalanabilmek için uygulama sırasında dikkat etmeniz gereken bazı püf noktaları bulunuyor.

Soğuk duşun nasıl alınması gerektiğiyle ilgili sınırlı sayıda araştırma bulunsa da, öncelikli olarak bedeninizi alıştırmanız, süreç boyunca denemeler yaparak bedeninizin soğuk ve sıcak suya nasıl tepki verdiğini çok iyi gözlemlemeniz ve olası bir rahatsızlık durumunda mutlaka bir uzmana danışmanız gerekiyor. Soğuk duş pratiğini her gün uygulayarak faydalarından maksimum düzeyde faydalanmak için;

1. Her zamanki sıcaklıkta duşunuzu alın.
2. Duşunuz bittikten sonra, musluğu soğuk tarafın en uç noktasına doğru çevirin ve en az 30 saniye boyunca soğuk suyun altında kalın.
3. Bu uygulamayı en az 30 gün boyunca her gün tekrarlayın.

Hastalıklardan korunmak için etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bu yöntemle hasta olma riskinizi %29 oranında azaltabilirsiniz. Bu oranı %54’e çıkarmak içinse rutininize düzenli egzersizi eklemeyi de deneyebilirsiniz. (6)

Sonuç olarak, soğuk duşun ve ekstrem soğuğa maruz kalmanın faydalarıyla ilgili sınırlı sayıda klinik araştırma bulunsa da, bu tekniği uygulayan binlerce kişi genel sağlıklarında ve iyi oluşlarında farkedilir değişimler gözlemlediklerini söylüyor. Wim Hof Metodu gibi uygulamalar sayesinde tekrar popüler hale gelen ve araştırılan bir konu olan soğuk duşun binlerce yıllık geçmişi de, faydalı olabileceğine dair önemli ipuçları taşıyor. Araştırmaların daha yaygın hale gelmesi için hala biraz zamana ihtiyaç olsa da, potansiyel olarak kazanabileceklerinizin yanında kaybedeceğiniz tek şey günde 30 saniye. Sizce de denemeye değer değil mi?

İlginizi çekebilir: Soğuk duşun hayatınızı dönüştürecek 9 muhteşem etkisi

 

Kaynaklar: 
1. “Brain over body”–A study on the willful regulation of autonomic function during cold exposure
2. Cold Showers Lead to Fewer Sick Days
3. Feasibility and Effects of Taking Cold Showers: A Randomized Controlled Study
4. Cold Water Swimming—Benefits and Risks: A Narrative Review
5. Scientific Evidence-Based Effects of Hydrotherapy on Various Systems of the Body
6. Cold Showers Lead to Fewer Sick Days

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale