X

Soğuk demleme kahvenin faydaları

Soğuk demleme veya cold brew kahve, son senelerde popülerlik kazanmaya başladı. Bu demleme türünde kahvedeki kafein ve aromayı çekmek için sıcak su kullanmak yerine kahveyi 12-24 saat boyunca soğuk suda bekleterek demleme işlemi gerçekleştiriliyor. Yöntem sayesinde daha az acı bir kahve içmek mümkün oluyor. Kahvenin faydalarına dair araştırmaların büyük kısmında sıcak demleme uygulanmış olsa da soğuk demlemenin de pek çok benzer faydası olacaktır.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Metabolizmayı hızlandırabilir

Metabolizma, bedenin enerji üretmek için gıdaları kullanma sürecidir. Metabolik hız ne kadar yüksek olursa, dinlenme durumunda o kadar çok kalori yakarsınız.

Sıcak kahve gibi soğuk demleme kahvede de kafein vardır ve kafeinin dinlenme halindeki metabolizmayı %11’e kadar hızlandırabildiği belirtiliyor.

Kafein bedenin yağ yakın hızını da arttırma yönünde etkilere sahip.

8 erkekle yapılan bir araştırmada, kafein %13 fazladan kalori yakımı sağlamış ve bunun yanında yağ yakımını da 2 kat arttırmış.

Ruh haline iyi gelebilir

Soğuk demleme kahvedeki kafein zihin sağlığını iyileştirebilir.

Kafein tüketiminin özellikle uykusuzluk çeken insanlarda ruh halini iyileştirdiği belirtiliyor.

370.000 kişiyle yapılan çalışmaların bir değerlendirmesinde, kahve içenlerin depresyon oranları daha düşük olmuş. Hatta gün içinde tüketilen her bir kahve fincanı, depresyon riskini %8 azaltmış.

Bazı araştırmalarda kafeinin yaşlı bireylerde ruh halini ve beyin işlevlerini iyileştirebilecek bir besin takviyesi olarak kullanılabileceği de görülüyor.

63-74 yaş aralığındaki 12 yetişkinle yapılan bir çalışmada, kişilerin ağırlıklarının kilogramı başına 3 mg kadar kafein tüketmelerinin ruh halini %17 iyileştirdiği görülmüş. Bu kafein miktarı ortalama ağırlıkta bir kişi için günde iki fincan kahve yapıyor.

Kafein aynı zamanda kişilere doğru gelen nesnelere tepki verme süresini de hızlandırmış ve bu da odağı ve farkındalığı artırdığını gösteriyor.

Kalp hastalığı riskini azaltabilir

Kalp hastalıkları genellikle kalbi etkileyen pek çok rahatsızlık için genel bir tabirdir ve bunlar arasında koroner damar hastalıkları, kalp krizi ve inme de vardır. Dünya çapında bir numaralı ölüm sebebidir.

Cold brew kahvede kafein, fenolik bileşenler, magnezyum, trigonelline, quinidler ve lignanlar gibi kalp hastalıkları riskini azaltan pek çok bileşen vardır. Bunlar insülin hassasiyetini arttırır, kan şekerini dengeler ve tansiyonu düşürürler.

Ayrıca bu içecekte klorojenik asitler ve diterpenler de vardır ve bunlar hem oksidasyon hem de inflamasyon karşıtı etkiler gösterirler.

Günde 3-5 fincan kahve içmek, kahve içmeyenlere göre kalp hastalığı riskinin %15 düşmesini sağlar.

Günde 3-5 fincandan fazla kahve içmenin kalp hastalıkları riskini arttırdığına dair kanıt yok ancak günde 600 mg’dan fazla kafein tüketmenin aynı faydayı gösterdiğine dair bir çalışma da yok.

Bununla birlikte kontrolsüz yüksek tansiyonu olanlar düzenli kahve içmemeliler çünkü düzeylerin daha da artmasına sebep olabilir.

Tip-2 diyabet riskini düşürebilir

Tip-2 diyabet, kan şekeri düzeylerinin çok yüksek olmasıyla kendini gösteren kronik bir rahatsızlıktır. Tedavi edilmezse ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.

Soğuk demleme kahve ise bu hastalığı geliştirme riskinizi azaltabilir. Günde en az 4-6 fincan kahve içmenin tip-2 diyabet riskini azalttığı belirtiliyor.

Bunun sebebi içindeki güçlü bir antioksidan olan klorojenik asitler olabilir.

Soğuk demleme kahve aynı zamanda bağırsak peptitlerini de düzenleyebilir ve bu hormonlar sindirim sisteminde bulunup sindirimi yavaşlatırlar ve kan şekerini dengede tutarlar.

45-74 yaş arası 36900’dan fazla kişiyle yapılan bir araştırmada günde en az 4 fincan kahve içenlerin tip-2 diyabet riskleri, içmeyenlere göre %30 daha düşük çıkmış.

Toplamda 1 milyondan fazla insanı içeren 3 büyük çalışmaya dair bir değerlendirmede, 4 yıl içerisinde kahve alımlarını arttıranların tip-2 diyabet riskleri %11 düşerken, aynı süreçte kahve alımlarını günde 1 fincana düşürenlerde risk artışı %17 olmuş.

Parkinson ve Alzheimer riskini azaltabilir

Soğuk demleme kahve dikkati ve ruh halini arttırmanın yanında beyne başka faydalar da sağlayabilir.

Kafein sinir sistemini uyarır ve beynin işleyişini etkileyebilir.

Yapılan güncel bir çalışmada, kahve içmenin beyni yaşa bağlı rahatsızlıklardan koruduğu belirtiliyor.

Hem Alzheimer hem de Parkinson hastalığı nörodejeneratif hastalıklardır, yani zaman içerisinde beyin hücrelerinin ölümünden kaynaklanırlar. Her iki hastalık da bunama ile sonuçlanır ve zihin sağlığındaki gerileme günlük aktiviteleri zorlu hale getirir.

Alzheimer hastalığında ciddi hafıza problemleri varken, Parkinson ise fiziksel titremeler ve sertlik ile kendini gösterir.

Yapılan gözlemsel bir çalışmada orta yaşlarda günde 3-5 fincan kahve içenlerin yaşlılıkta bunama ve Alzheimer geliştirme risklerinde %65 azalma görülmüş.

Başka bir gözlem çalışmasında ise kahve içenlerde Parkinson hastalığı riski çok daha az olmuş. Günde dört fincan kahve içen erkeklerin bu rahatsızlığı geliştirme risklerin beş kat daha az olmuş.

Görünüşe göre kahvede bulunan bileşenler her iki hastalığa karşı koruma sağlıyorlar.

Ancak kafeini alınmış kahve, kafeinli türleri kadar etkili değil.

Mideye sıcak kahveden daha iyi gelir

Pek çok insan kahvenin asidik olmasından dolayı reflüyü tetiklemesi sonucu ondan uzak durur.

Reflü, mide asidinin düzenli olarak mideden yemek borusuna kaçması ve tahrişte bulunması sonucunda oluşur.

Kahvenin asitliği genelde hazımsızlık ve mide yanması gibi diğer rahatsızlıklara da yakıştırılır.

Soğuk demleme veya sıcak kahvenin genel olarak asitlik düzeyleri benzerdir ve 5-6 arasında pH düzeyine sahiptirler. Ancak kahve türüne göre değişim gösterebilir.

Ancak bazı çalışmalarda soğuk demlenen kahvenin biraz daha az asidik olduğu belirtiliyor ve bu nedenle mideyi daha az rahatsız edebilir.

Soğuk demleme kahvenin bu açıdan daha iyi durumda olmasının bir diğer sebebi ham polisakkaritlerin varlığı olabilir. Bu karbonhidrat türü şeker molekülleri zincirinden oluşur ve sindirim sisteminin bağışıklığını arttırır. Bu da onun mide üzerindeki etkilerini azaltabilir.

Daha uzun yaşamanıza yardımcı olabilir

Soğuk demleme kahve tüketmek genel ölüm riskini azaltabildiği gibi bazı hastalıklara özel sebeplerden ölme riskini de azaltabilir.

Yaşları 50-71 arası değişen 229.119 erkek ve 173.141 kadınla yapılan uzun vadeli bir araştırmada, insanlar ne kadar çok kahve içerse kalp hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, inme, sakatlanma, kaza, diyabet ve enfeksiyondan dolayı ölme riskleri o kadar az olmuş.

Bunun sebebi kahvenin antioksidanlar bakımından zengin olması olabilir.

Antioksidanlar kalp hastalıkları, tip-2 diyabet ve kanser gibi kronik hastalıklara sebep olan hücre hasarına engel olan bileşenlerdir. Bu rahatsızlıklar yaşam beklentisini ciddi şekilde azaltabilirler.

Kahvede polifenoller, hidroksicinnamatlar ve klorojenik asit gibi güçlü antioksidanlar vardır.

Bazı çalışmalara göreyse, sıcak kahvede soğuk kahveden daha fazla miktarda antioksidan olduğu belirtiliyor.

Kafein profili sıcak kahveye benzer

Soğuk demleme kahve konsantre olarak hazırlanır ve bu nedenle genelde 1’e 1 oranda seyreltilmesi gerekir.

Konsantre hali tek başına fazla kuvvetlidir. Bu haliyle fincan başına 200 mg kafein verebilir.

Ancak onu sulandırmak kafein içeriğini biraz azaltır ve normal kahveye yakın hale getirir.

Kafein içeriği demleme yöntemine göre değişebilir ancak sıcak ve soğuk demleme arasında çok ciddi farklar yok.

Ortalama bir sıcak kahve fincanında 95 mg kadar kafein vardır, soğuk demleme kahvede ise 100 mg kadardır.

Hazırlaması kolaydır

Soğuk demleme kahvenizi evde kolayca hazırlayabilirsiniz.

  • İlk olarak kavrulmuş kahve çekirdeklerinizi alın ve evde öğütün.
  • Büyük bir kavanoza 1 fincan kadar ekleyin, 4 fincan da su ekleyin.
  • Kavanozu kapatın ve buzdolabında 12-24 saat demlenmesini sağlayın.
  • Bir peynir bezi alın ve demlenen kahveyi onun içinden süzüp başka kavanoza alın.
  • Kavanozdaki yeni sıvı, kahve konsantreniz olacaktır.

Kavanozun kapağını sıkıca kapatın ve buzdolabında iki hafta kadar saklayabilirsiniz.

İçmeye hazır olduğunuzda 1’e 1 oranda suyla karıştırıp tüketin. İsterseniz buz ve krema da ekleyebilirsiniz.

Cold brew kahve evde kolayca hazırlayabileceğiniz bir sıcak kahve alternatifidir. Sağlığa faydaları sıcak kahveye benzer ancak daha az acı ve daha az asidiktir, bu da daha kolay tolere edilmesini sağlar. Eğer kahve rutininizde bir değişim istiyorsanız, denemeye değer.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Kahve severlerin mutlaka edinmesi gereken kahve ekipmanları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Şehrin hızına kendi ritminizde ayak uydurun: Honda HR-V e:HEV ile hayalleri ileri sürün

Şehir yaşantısı, sürekli bir hareket ve değişim içerisinde. Hızlı bir iş günü, yetişmesi gereken işler ve yetişilmesi gereken yerler… Tüm bu dinamik yapı, şehrin temposunu şüphesiz ki daha da yükseltiyor. Sabahın ilk ışıklarından gecenin karanlığına kadar her şey, şehrin hızlı akışıyla birlikte hareket ederken, bu tempoya uyum sağlamak için çaba harcamak şart. Güzel haber; Honda HR-V e:HEV, tam da bu uyumu yakalamak isteyenler için tasarlandı. Şehrin dinamik yapısını anlayan, hıza ayak uyduran ve her anınıza eşlik eden bir yol arkadaşı ile şehir hayatının keyfini sürebilir, konforlu yolculuklara çıkabilirsiniz.



Honda HR-V e:HEV, priz şarjına ihtiyaç duymayan hibrit sistemiyle, geniş ve konforlu iç mekan tasarımıyla, katlanma esnekliği sunan ‘Sihirli Koltuklar’ıyla, uzatılmış garanti seçeneğiyle ve yolculuklarınızı çok daha konforlu hale getirecek son teknoloji özellikleriyle şehir hayatında ihtiyaçlarınıza mükemmel bir uyum sağlıyor. Hayallerinize doğru keşif dolu yolculuklara hazırsanız işte karşınızda HR-V e:HEV:

Şehrin en güvenli yolculukları için: Honda SENSING

Şehir hayatı, şüphesiz ki bir anda değişen yol koşulları ve beklenmedik sürprizlerle dolu. Dolayısıyla hem kendinizi hem de sevdiklerinizi koruyabilmek için güvenlik, sürüş deneyimlerinizin merkezinde yer almalı, özellikle de modern şehir yaşamında dikkat dağıtıcı pek çok unsur varken. Güzel haber, Honda SENSING teknolojisi sayesinde güvenlik standartlarını en üst düzeyde sağlayan konforlu ve huzurlu yolculuklar mümkün.

Kameralar, radar ve sensörlerin kombinasyonunu kullanan Honda SENSING teknolojisi, yolu izleyerek tehlikelerden korunmanıza yardımcı olup güvenli bir sürüş sağlıyor. Otomatik Dur/Kalk Özelliğine Sahip Uyarlanabilir Hız Sabitleyici, Şerit Koruma Destek Sistemi, Çarpışma Hafifletici Fren Sistemi ve daha pek çok ek güvenlik özelliği ile tüm yolculuklarınızda hiç olmadığınız kadar güvende hissedebilirsiniz.

Optimum performans için: e: HEV Teknolojisi

Şehrin dinamik yaşam tarzına ayak uydurmanın bir başka koşulu da performans ve tabii ki insana olduğu kadar çevreye de duyarlı bir sürüş deneyimi. En zorlu yol koşullarına bile uyum sağlayan Econ, Normal ve Spor sürüş modlarının yanı sıra benzin ve elektriğin gücünü birleştiren akıllı hibrit teknolojisi ile HR-V e:HEVperformans ve tabii ki insana olduğu kadar çevreye de duyarlı bir sürüş deneyimi. En zorlu yol koşullarına bile uyum sağlayan Econ, Normal ve Spor sürüş modlarının yanı sıra benzin ve elektriğin gücünü birleştiren akıllı hibrit teknolojisi ile yakıt tasarrufu sağlıyor hem de verimliliği en üst düzeye çıkarıyor.

Üstelik Üretken Frenleme teknolojisi sayesinde HR-V e:HEV, frenleme yoluyla açığa çıkan elektrik enerjisini geri kazanarak yol boyunca aracınızı şarj ediyor. Böylece manuel olarak şarj etmenize hiç gerek kalmıyor. Şehrin yoğun ve hızlı temposunda bir de aracınızı şarj etmek için priz başında bekleyip zaman kaybetmenize hiç gerek yok. Zaman tasarrufu da enerji tasarrufu da Honda HR-V e:HEV için çok önemli. Akıllı hibrit teknolojisi ile onun neden en iyi yol arkadaşı olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.



Hayallere uzanan konforlu yollar için: İleri teknoloji ve fonksiyonel donanım

Kabul edelim modern şehir hayatı, sadece hıza, güce ve verimliliğe değil; konfora da ihtiyaç duyuyor. Çünkü pek çoğumuz için hayallerimize doğru yol almanın en keyifli yolu, rahatımızı düşünen, konforumuzu olabildiğince artıran pratiklerden geçiyor. Şehirdeki tüm yolları en eğlenceli sürüş deneyimleriyle buluşturan HR-V e:HEV, neyse ki bizi bizden daha çok düşünüyor ve benzersiz özellikleri sayesinde konforu, teknolojiyle buluşturarak şehrin dinamik temposunda huzurlu ve rahat yolculuklar vadediyor.

Siz de yolculuklarınızın bu denli özenli olmasını istiyorsanız, premium ses sistemiyle, ısıtmalı ön koltukları ve direksiyonuyla, anahtarsız giriş ve çalıştırma teknolojisiyle, otomatik bagaj kapağı ve daha pek çok gelişmiş donanım özelliğiyle her yolunuzu hayallerinizi süsleyecek kadar güzelleştirebilirsiniz.

Dahası, HR-V e:HEV’in en dikkat çekici özelliklerinden biri olan Sihirli Koltuklar, yukarı veya zemine doğru katlanma esnekliği sunarak geniş bir iç mekan kullanımına sahip olmanızı da sağlıyor. Böylece hem işlevsellik hem de konfor açısından yol deneyimi daha da kusursuz bir hal alıyor. Mükemmel yolculuklar için sabırsızlanıyorsanız HR-V e:HEV ile hemen tıklayıp tanışmalısınız.

Honda HR-V e:HEV ile her yolculuğunuzu ayrı bir keyfe dönüştürebilir, şehirde hayallerinizi daha da ileriye sürerken konforunuzdan ödün vermeden güvenle yol alabilirsiniz. Ayrıca, sürüş keyfiniz uzun yıllar boyunca güvence altında kalsın diye Honda 6 yıl garantiHonda HR-V e:HEV ile her yolculuğunuzu ayrı bir keyfe dönüştürebilir, şehirde hayallerinizi daha da ileriye sürerken konforunuzdan ödün vermeden güvenle yol alabilirsiniz. Ayrıca, sürüş keyfiniz uzun yıllar boyunca güvence altında kalsın diye Honda 6 yıl

*Bu yazı Honda katkılarıyla hazırlanmıştır.



Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi, Mayo Clinic ile iş birliğine imza attı

Günümüzde kendimize iyi bakmanın ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek için doğru alışkanlıkları edinmenin önemi her zamankinden daha fazla. Bu bağlamda dengeli beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi gibi bütüncül sağlığı iyileştirmeye yönelik atılan bireysel adımların yanı sıra sağlık sektöründeki gelişmeler de kritik bir rol sahibi.



Sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler tüm hızıyla artmaya devam ederken bu alanda yapılan iş birlikleri de sağlık sektörünü daha da ileriye taşımaya yardımcı oluyor. Dünyanın en prestijli sağlık kurumlarından biri olan Mayo Clinic ile Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’nin güçlerini birleştirmesi de sağlık sektöründe yaşanan en önemli gelişmelerden biri. Bu güçlü iş birliği, daha etkin sağlık uygulamalarının yanı sıra hizmet, eğitim ve akademi alanlarında da verimli çalışma ortamları sunmayı amaçlıyor.

18 Eylül 2024 tarihinde Amerikan Hastanesi’nde gerçekleştirilen iş birliği duyuru toplantısına Koç Healthcare (Vehbi Koç Vakfı Sağlık Kuruluşları) CEO’su Dr. Erhan Bulutcu, Uluslararası Kurumsal İlişkiler Yönetici Medikal Direktörü Prof. Dr. Sergin Akpek ve Mayo Clinic Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Yönetici Medikal Direktörü Dr. Mohamad Bydon katılım gösterdi.

Koç Healthcare CEO’su Dr. Bulutcu yaptığı konuşmada, “Geleceğin sağlık ekosisteminde yer alabilmek için teknoloji ve endüstri şirketleri, üniversiteler, hastaneler ve sigorta şirketleriyle işbirliği yapmak çok önemlidir. Mayo Clinic’in geçmişteki başarılarının yanı sıra geleceğin tıbbi uygulamaları üzerine hayata geçirdikleri tanı ve tedavideki öncü çalışmaları bizde iş birliği heyecanı uyandırdı. Bu yüzden Amerika dışında sayılı üyesi olan Mayo Clinic Care Network’e katılma kararı verdik. Kapsamlı bir değerlendirme sürecinden geçildi, onların bizi, bizim de Mayo Clinic’i seçmemizde ortak yan, geleceğin sağlık ekosisteminde vizyon birlikteliğimizin olması ve geçmişteki başarılarımızı kanıta dayalı olarak sunmamızdır.” diyerek bu iş birliğinin önemini bir kez daha vurguladı.

Öte yandan, Uluslararası Kurumsal İlişkiler Yönetici Medikal Direktörü Prof. Dr. Sergin Akpek de şu açıklamayı yaptı: “Amerikan Hastanesi olarak yüz yılı aşkın bir süredir bu coğrafyanın insanlarına kesintisiz sağlık hizmeti sunmanın gururunu yaşıyoruz. Koç Healthcare’e eklenen diğer hastanelerimize aktardığımız tecrübe ve kurum kültürümüzle dokunduğumuz hasta sayısını son yıllarda önemli miktarda artırmış bulunuyoruz. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin devreye girmesiyle eğitim ve araştırma alanında da fark yaratmaya başladık. Hiç kuşkusuz bu ilerlemelerin arkasında kurumumuzun uzun yıllardır uluslararası iş birliklerine verdiği önemin rolü de büyüktür. Mayo Clinic gibi sağlık alanında tartışmasız bir dünya markasıyla bugün başlattığımız iş birliği Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’ni hizmet, eğitim ve araştırma alanında daha da ileri noktalara taşıyacaktır.”

Mayo Clinic Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika Bölgesi Yönetici Medikal Direktörü Dr. Mohamad Bydon ise “Mayo Clinic olarak Koç Healthcare markası bünyesinde yer alan Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi’ni Mayo Clinic Care Network’e dahil etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu süreçte iki kurumla aramızdaki kültürel uyum son derece iyiydi. Hasta bakımı konusunda bölgedeki en kaliteli hizmeti sunmayı hedeflediğimiz bu işbirliğimizin hayata geçmesini heyecanla bekliyoruz.” sözleriyle düşüncelerini paylaştı.



Mayo Clinic Care Network üyeliği sayesinde Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi uzmanları, Mayo Clinic’in AskMayoExpert, Multidisipliner Kanser Konseyi, tıbbi ve idari danışmanlıkların yanı sıra, Koç Üniversitesi Hastanesi ile eğitim ve araştırma alanında da iş birliği yaparak klinik araştırma projelerini hayata geçirmeyi planlıyor. Mayo Clinic Care Network, Amerika ve dünyada özenle seçtiği sağlık kuruluşlarıyla kendisinin lider olduğu tıp bilgisi, danışmanlık, araştırma ve geliştirmedeki deneyimleri ve her türlü uzmanlık alanında iş birliği sağlayarak etkin bir sağlık ekosistemi yaratmaya devam ediyor.

Amerikan Hastanesi, Koç Üniversitesi Hastanesi ve Mayo Clinic Care Network bünyesinde yer alan diğer üyeler birbirinden bağımsız olarak iş birliklerini sürdürürken 2011 yılında kurulan Mayo Clinic Care Network, ABD genelinde ve Asya, Hindistan, Meksika ve Orta Doğu’da 45’ten fazla üye organizasyonu da içinde barındırıyor.

Amerikan ve Koç Üniversitesi Hastaneleri, Mayo Clinic Care Network’ün Avrupa’daki ilk üyesi olarak sağlık sektöründe önemli bir dönüşüme öncülük ediyor. Bu başarılı iş birliği sadece bugünün değil, yarının sağlık dünyasına da önemli katkılar sunarak daha sağlıklı bir geleceğe doğru büyük bir adım atıyor.

*Bu yazı, Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.





“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz





İlgili Makale