Antrenman yapmak ve planlamak bir mesele, diğer mesele ise ne yaptığını bilmek ve daha da önemlisi kimi dinleyeceğini bilmek. Hepsi çok karışık geliyor ilk bakışta ve ilerledikçe netlik kazanıyor.
Üç yıl öncesine kadar haftada yedi gün antrenman yapıp aralıksız kardiyo ile yaşantımı sürdürüyordum. Hem protein takviyesi alıyordum, çünkü öyle önerilmişti, hem de beslenmemde yediğim çikolataya, çiğ kuruyemişlere kadar sorgulanıyordum. En önemlisi bulky dediğimiz görüntüden kaçmak istiyordum ve sonunda bir fitness model gibi kaslandım ve bu benim amacım dahi değildi. Eğitmenler “Sektörde yaptığın fitness’a saygı duyulmasını istiyorsan yarışmalara katılman gerekiyor” diyerek beni yönlendirmeye çalışıyor, beslenme pratiğimde ve vücut yağ oranımda nerede standardı yakalayacağım konusunda önerilerde bulunuyorlardı. Tüm bunlar yanlıştı çünkü kendi doğruları ile benim hedeflerim farklıydı. Bu sebeple size ilk önerim hedefinizin ne olduğunu belirlemek. Mesela zayıflamak, kilo almak, kas oranını artırmak, fit kalmak, mobilite kazanmak, enerji harcamak, eğlenmek ya da sosyalleşmek…
Benim hedefim ise şuydu: Uzun kemik yapısına sahip bir kişiyim, kas oranımı da bu yapıyı bozmadan korumak istiyorum. Fitness başlangıç hikayem buydu fakat tüm yönlendirmeler aksi taraftaydı. Bunu, araştırmaya başlayınca ve yurt dışından dostluk kurduğum, sorularımı yanıtlayan eğitmenlerle öğrendim. Yavaş yavaş antrenman düzenimi değiştirdim, beslenmemi Akdeniz beslenmesine geri döndürdüm ve protein tozunu hayatımdan çıkardım. Split antrenman (vücudun alt ve üst ekstremite olarak ayrılması ile oluşturulan bir antrenman sistemi) ve izole (belli bir kas grubu üzerine yoğunlaşarak yapılan bir antreman sistemi) için uygun olmadığımı da anladım ve kardiyo döngüsüne hapsolduğumu, gereğinden fazla protein tükettiğimi de anladım ve çok sevdiğim bitter çikolatamı hep yedim ve yemeye devam ediyorum. Ve beslenmede normal gibi gösterilen “cheat day” kavramına tamamen karşıyım, yemekleri böyle tanımlamaya gerek yok, yemek sadece yemektir ve bazı yemekler daha sağlıklıdır. Bunu genel sağlık çerçevesinde yazıyorum, beslenme problemleri yaşanıyorsa ve psikolojik bir zemini de varsa bu her zaman diyetetik ve bazen psikoloji alanlarının konusudur.
Size kas kazanmak için yapılması gerekenlerin benim tecrübemde aktardığım akışta olduğunu söyleyen birçok eğitmenle karşılaşacaksınız, ne yazık ki bu herkes için doğru değil. Bu, bodybuilder dediğimiz ekolün izleri, eğer bu yönde bir adım atacaksanız elbette… İstediğiniz bu değilse istemediğiniz ve zorlandığınız bir yolculuğa başlamış olabilirsiniz. Bu sebeple ne istediğinizden ve yaptığınız antrenmanın size hizmet edip etmediğinden emin olmanız gerekiyor. Burada önerim ise eğitmeninizle amacınızı net olarak konuşmanız, hemfikir olmanız.
Sağlıklı fit bir vücut için IF (Intermitent Fasting), Ketojenik Beslenme, split ve izole antrenman düzeni, protein tozu takviyesi, yoğun kardiyo tek planlama değil, belki popüler olan. Fitness ve kardiyo evet gerekiyor ve fakat sizin ihtiyaçlarınız neyse o yönde düzenlenmesi önemli, ihtiyaca göre planlanmalı. Beslenme kişiye özeldir, doğru ve sağlıklı adımlara kişi karar vermelidir, neyi fazla tüketiyor, neyi az tüketiyor, geçmiş antrenman rutini, sağlıklı yaşam düzeni ne zaman kırılıyor, düşünme biçimi nasıl, kendisine kullandığı sözler nasıl, sorumluluk alıyor mu, kendine inanıyor mu, denemeye devam ediyor mu, birçok konu ve soru-cevap hep beraber sizi tanımlıyor. Bu sebeple popüler sağlık kültüründen ve sağlıktan hem modern tıp, hem güncel fitness, hem popüler diyetler, hem detoks programları, hem dayatılan güzellik gibi konulardan biraz uzak durmanızı, sosyal medyada tüketmemenizi ve doğru profesyonel kişi ile temas kurmanızı önemsiyorum. Ve en önemlisi hareket etmek ile antrenman farklı konulardır. Gün içinde hareketli olmak her zaman ilk başlangıç noktanız olabilir. Yeni bir antrenman düzeni ve sağlıklı alışkanlıklar edinme aşamasında ve kendinizi bulma yolculuğundaysanız size önerim günlük kısa yürüyüşlerle hareket etmeye başlamanız.
Hareket ediyor musunuz?
Sevgiler…