Sizi “siz” yapan şey nedir: Cevap çocukluğunuza uzanıyor
Şu anda olduğumuz kişinin ne kadar bizim elimizde olduğu tartışılır. Genetik ve biyolojik faktörler bir yana, özellikle bilinçli olarak hatırlayamadığımız fakat sağ beynimizde kayıtları bulunan 0-3 yaş dönemi olmak üzere, çocukluk dönemi deneyimleri şimdiki beni “ben” yapan şey.
Doğduğumuz günden itibaren, hatta anne karnındaki koşullarla birlikte fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal gelişimimiz dış faktörlerin etkisi altındadır. Önce aile olmak üzere, okul ve çevredeki insanların, çocuğun gelişiminde çok önemli bir rolü vardır. Her ne kadar karşıt görüşler ve eleştiriler olsa da bu görüşün en önemli temsilcisi John Locke, insan zihninin doğduğu an boş bir levha (tabula rasa) olduğunu ve bu levhanın deneyim yolu ile doldurulduğunu ve şekillendirildiğini belirtir.
Dolayısıyla çocukluk döneminde neler yaşadığımızın, ne kadar huzurlu veya huzursuz bir evde bulunduğumuzun, kiminle yaşadığımızın, zorluklarla karşılaştığımızda nasıl telkin edildiğimizin, başımız sıkıştığında nasıl bir yardım gördüğümüzün ve en önemlisi sevgi kavramıyla nasıl tanıştığımızın gelişimi etkilediğini söyleyebiliriz.
Bütün bunlara dayanarak çocukluk dönemindeki deneyimlerimiz, gelecekte hangi konularla ilgili yardım almaya ihtiyaç duyduğumuza bir işaret diyebiliriz.
Peki bir ebeveynseniz şayet, çocuğunuzun sizin ebeveynliğinizden ne öğrenmesini istersiniz? Çocuğunuzu büyütürken bu sorunun cevabını sorgulamak, yolunuzda ilerlerken size ışık tutabilir.
Tabi ki hayat kontrol edilebilir bir yer değildir; çocuklar da robot değildir. Hedef; duygusal, sosyal ve zihinsel olarak çocukların dengede olmasına yardımcı olmaktır. Tıpkı soyut resim yapan bir ressamın renge karar verebildiği ama tuvale bıraktığında nasıl dağılacağını bilemediği gibi…
İlginizi çekebilir: Çocuğunuzla doğru ve sağlam bir iletişim kurmanın ilk adımı: “Seni dinliyorum”