Şu yakınmalardan biri veya bir kaçı sizde var mı?
- Göz, burun ve boğazda alerji, hassasiyet, akma, kızarma,
- Cilt bulguları,
- Kuru öksürük,
- Sık hapşırma,
- Ses kısıklığı,
- Boğazda gıcık hissi,
- Baş ağrısı,
- Yorgunluk,
- Sinirlilik,
- Konsantrasyon güçlüğü,
- Astım ve benzeri solunum problemleri,
- Kokulara hassasiyet,
- Karın ağrısı ve bulantı,
- Kas ağrısı.
Bu yakınmalardan biri veya bir kaçı varsa sorumlusu yaşadığınız ve/veya çalıştığınız bina ve ortamlar olabilir mi?
Yaşanılan veya çalışılan bina ortamı nedeniyle kişilerde ortaya çıkan hastalık bulgularına ‘binalarla ilişkili bulgular bütünü’ veya ‘hasta bina sendromu’ denir.
Bu bulgular, aynı binada yaşayan veya çalışan her insanda görülmeyebilir. Psikolojik stresi çok yüksek işlerde çalışanlar, yaptıkları işlerden maddi ve manevi tatmin almayanlar ve aşırı çalışanlarda daha çok görülür. Bu nedenlerle vücutta devamlı stres yanıtı ortaya çıkar ve bağışıklık sistemi kendini bir türlü toparlayamaz.
Hasta binaların en önemli ‘hastalığı’ yetersiz veya uygunsuz havalandırmadır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi ısı yalıtımı ve ısıtma giderlerini kısma amaçlı hava geçirmez binaların yapılmaya başlanması. Binaların inşası sonrası ilk kullanılmaya başlandığında yakınmalar daha çok görülür. Ayrıca çok yüksek ve büyük binalar camları açılmayacak şekilde inşa edilebilmekte, bu da havasızlığı artırmaktadır.
Bir diğer problem ise daha çok gelişmekte olan ülkelerde gördüğümüz, düşük kalitede veya toksik içerikli inşaat malzemesi ve maliyet nedeniyle döşeme sırasında sentetik materyallerin kullanılmasıdır.
Hasta bina sendromuna yol açabilen diğer faktörler
- Havalandırmada patojen bakteri ve virüs varlığı (özellikle lejyoner hastalığı)
- Kullanılan kimyasallar
- Açığa çıkan uçucu organik bileşikler ve çözücüler (yapıştırıcılar döşeme, halılar, fax/fotokopi cihazları, ahşap cilaları, böcek ilaçları, temizlik maddeleri)
- Çok insan çalışan yerlerde insanların kendi kokuları ve kullandıkları parfümler
- Kurşun içeren boyalar
- Duvardan duvara halı veya döşemeler
- Gün ışığı olmaması
- Kötü ses izolasyonu
- Kötü aydınlatma
- Nem
- Toz
- Isı (aşırı serin, aşırı sıcak, gün içerisinde sık uçlarda dalgalanma)
- Nemlendirici veya başka nedenlerle ortamda bulunan beklemiş su içerisinde üreyen küf, polen, bakteri ve mantarlar
- Elektromanyetik radyasyon (mikrodalga, televizyon, bilgisayar, cep telefonu kaynaklı) (hastanelerde MR, BT ve röntgen cihazları, laboratuvar cihazları, ameliyathane cihazları), üzeri açık ve çok sayıda kablo, fotokopi cihazları ve yazıcılar
- Karbon monoksit-karbon dioksit birikimi
İdeal olmayan koşullarda çalışanlarda hem migren hem de diğer baş ağrılarının daha sık olduğu bulunmuştur. Doğal olarak havalandırılan binalara nazaran mekanik olarak havalandırılan binalarda çalışanların migren sıklığı, çalışılan ortamda normalin üstünde karbonmonoksit, karbondioksit, toz ve toz partikülleri olmasından dolayı daha yüksek bulunmuştur. Solunum yoluyla alınan kimyasal partiküllerin periferik sinir reseptörleri yoluyla merkezi sinir sisteminde enflamasyon oluşturarak ağrıları tetikleyebileceği veya artırabileceği varsayılmaktadır.
Ne yapmalı?
- Havalandırmayı dışarıdan hava alacak şekilde yapılandırmak,
- Havalandırma filtrelerinin uygun seçilmesi ve zamanında değiştirilmesi,
- Sık havalandırma yapmak,
- Yeşil bitkiler koymak,
- Duvardan duvara halıları kaldırmak,
- Akmış tavanları tamir etmek,
- Sentetik ürünleri mümkün olduğunca değiştirmek,
- Kimyasal uygulanmış eşyaları değiştirmek,
- Açık rafları kapatmak,
- Işıklandırmaları göz almayacak ve gözleri yormayacak şekilde değiştirmek,
- Yumuşak ışık veren ampulleri kullanmak,
- Eski tip ampullere geri dönmek.
Tabii bu sırada da stresle baş etmeyi öğrenmek, hareket etmek ve sağlıklı beslenmek.
Daha fazla bilgi için Beynini Doğru Besle isimli kitabımı okuyabilir, yeni günlük bilgiler için Instagram hesabıma bakabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Çocukken yaşadıklarınız sizi hasta edebilir mi?