Siz hayatı kaç boyutta yaşıyorsunuz?
Hayatta bulunduğumuz memnuniyet seviyesini aslında bakış açımız belirler. Örneğin; eğer para bizim için olmazsa olmaz bir kavramsa veya kazandığımız paranın her daim daha fazlasını kazanmamız gerektiğini düşünüyorsak asla tatmin olamayız. Sürekli etrafımızda insanlar olsun, bizi eğlendirsinler istiyorsak, yalnız kalıp bir kitabın derinlerine dalmanın vereceği hazzı hiçbir şekilde algılayamayız. Eğer yüksek derece aksiyon tutkumuz var ise sinemaya gitme kavramı bize sıkıcı gelirken, birçok insandan farklı olarak hafta sonumuzu bir dağ kampında geçirmek belki en güçlü tutkularımızdan biri olabilir.
İşte tüm bunlar hayatta yaşamımıza kattığımız boyutları belirler, bu boyutlar bir yönden iç içe geçmişken, diğer yönden ise ancak bizim farkındalık ve tercihlerimize göre şekillenir. Sevgili Deepak Chopra ‘’Sırlar Kitabı’’ isimli eserinde, bu boyutları o derece güzel analiz etmiştir ki, adeta şaşırıp kalabilirsiniz;
Saf Varlık Boyutu
Bu boyut yavaşlamakla ilgilidir. Kendimize ayırdığımız zaman, meditasyon ve olanı kabul ederek, yavaşlamayı hayatımızın bir parçası olarak yaşayabilmeyi tanımlar. Hepimiz günlük yaşantımızda o derece yoğun bir koşuşturma içinde kalırız ki; dengemizi, düşüncelerimizi ve iç akışımızı kendimize yoğunlaştırmak üzere her gün çalışmamız ve kendimize tek başına geçireceğimiz, rahatlayarak yeniden dikkatimizi kendimize yönlendirebileceğimiz bir zaman yaratmamız gerekir. Bu boyut sadece oluşumuzu, olduğumuz gibi kucaklama yeteneğimizdir.
Şartlı Mutluluk Boyutu
Bu boyut tüm şartlı mutluluklardan vazgeçmeyi içerir. Sadece varlığımızın oluş hali ile mutlu olmak ve bu mutluluğu koruyabilmeyi hedefler. Böylece gelecekte veya geçmişte mutluluk – mutsuzluk kavramını aramayız. ‘Şu hayatıma girince’, ‘Bu olay şöyle gerçekleşince’ gibi mutluluğumuzu şartlar ile sınırladığımız tüm akışı ortadan kaldırmış oluruz. Yalnızca varlığımız bile bizim ana mutluluk kaynağımızdır, hayat mutluluk olur.
Bilgelik Boyutu
Bu boyut tüm şüphenin kaybolmasıdır. Hayatta başımıza gelen ve karşımıza çıkan her şeyin bizim en iyi yararımıza olduğunu, tam zamanında ve sadece bizi ‘en iyi ben’ haline ulaştırmak için gerçekleştiğine sonsuz bir güven duyma halidir. Böylece hayata karşı güvensizlik, sorgulama veya şüphe kaybolduğunda, ortaya çıkan her durum bir fırsata dönüşür.
Mit ve Arketipler
Bu boyut hayatımıza bize örnek olacak, hayattaki tercihlerimize yol gösterecek önderleri takip etmemiz üzerinedir. Arketiplerimiz, varlığımız ile özdeş, daha iyi ben haline ulaşmakta bizi bilinçlendirecek kavramlardır. Kendimizi daha iyi tanıdıkça, arketipler şekillenir ve bu boyutta hayatımıza davet ettiğimiz yol göstericilerin bizimle olduğu kabulü gerçekleşir.
Sezgi
Bu boyut mantığın geri planda kaldığı, duyuların yönlendirmesini kabul etmektir. Sezgileri hayatımıza davet etmek, karşılaştığımız tüm durumlar veya almamız gereken kararlar konusunda kalbimizin sesine kulak vermemizi sağlar. Mantık ile hareket edebilmek kadar duyularımızı kullanmamız, daha dengeli bir hayat yoluna bizi taşıyacak çok önemli bir kaldıraçtır.
İlgili yazı: Olduğun gibi güzelsin: Bedeninizi olduğu gibi kabul etmenin kişisel gelişiminize katkıları
Hayal gücü
Estetik kavramını hayatımıza davet ettiğimiz, hayat amacımıza ulaşmakta kendimizi sanat ile ilişkili hobi veya estetik anlayışı ile geliştirmeye odakladığımız boyuttur. Hayal gücümüz her daim özgür olmalıdır, yaratıcı bir yaşam tatmin olmuş bir verme duygusu için hayal gücümüzü açmak, evrenin bize verdiği tüm güzellikleri bambaşka bir gözle görmemizi sağlar.
Mantık
Bu boyut; bildiklerimizi bilmemiz yanında, öğrenmeye ve gelişmeye açıklığımızı da simgeler. Karşılaştığımız ve hayatımıza giren her insanın; önemini, bize öğretebileceklerini ve bu sayede bilgimizin genişleyeceğinin farkında olma halimizdir. Verdiğimiz kararlarda inkar etmeden, küçümsemeden ya da ayırım yapmadan tüm mesajları, düşünceleri ve olasılıkları aynı uzaklıkta değerlendirebilmemizi sağlar.
Duygu
Bu boyut, saklamadan ifade edebilme akışıdır. Kendimizi blokladığımız, ‘Başkası ne der?’, ‘Nasıl yorumlar?’, ‘Nasıl ayıplar?’ gibi düşünce ve ön yargılardan arınarak, sadece ürettiğimiz duygular ile barışık olabilmeyi, onları bastırmaya çalışmadan paylaşabilmeyi ve böylece kendimizi ifade edebilmeyi içselleştirdiğimiz boyuttur.
Fiziksel beden
Her ne yaşta veya fiziksel olarak ne yaratılışta olursak olalım, kendimize değer vermemiz, kendimize özen göstermemiz ve bedenimizin en değerli varlığımız olduğunun farkında olduğumuz boyuttur. Bedenimizi güçlendirmek ve fiziksel bedenimize özen göstermek, hayatımıza, kendimize ve diğer kişilere olan saygımızı, öz güvenimizi ve aynı zamanda hayata olan pozitif bakış açımızı da geliştirerek güçlendirecektir.
Chopra’ya göre tüm bu boyutlar hayatımızda ulaşacağımız denge için bir miktarda olsa gereklidir. Aynı eserde şöyle ifade eder;
….’’Bizler çok boyutlu yaratıklarız…Picasso muhteşem bir ressamdı (hayal gücü), ancak berbat bir kocaydı (sevgi); Mozart ilahi bir müzik yaratıcısıydı (hayal gücü ve sevgi), ancak fiziksel olarak zayıftı; Lincoln bir mit ve arketip ustasıydı, ancak duygusal olarak harap oldu. Kendi yaşamınızda da aynı dengesizlikler meydana gelebilir…’’
Yaşamımız seçimlerimizden oluşur, hepimiz farklı sınavlar, farklı yol ayrımları ve farklı dönemeçler ile karşılaşırız. Hepimiz farklı rollere bürünmüşüzdür, bir anne, bir teyze, bir eş, bir sevgili veya bir serseri olabiliriz. Başkalarına göre her ne rolde olursak olalım, yaşamımızın boyutları bize aittir, tüm bu boyutları biz yaratırız. İnançlarımız, algımız, sevdiklerimiz ve önem verdiğimiz her şey bizim kaç boyutta ve hangi boyutlarda yaşadığımızı da belirler.
Yaşamınıza bugün bambaşka bir boyuttan bakın; siz kaç boyutta yaşıyorsunuz? Bunu değiştirmek elinizde.
Yaşamınız her anınız ve her nefesiniz değerlidir…