X

Siz de “Yoo yoo! Ben hallederim!” diyenlerden misiniz?

Seviyorum gözlem yapmayı. Çocukluğumdan beri böyleymişim. Gözlerimi kocaman açar, herkesi sürekli izlermişim. Aradan yıllar geçti; ben çevremde olan biteni, sadece dışarıda değil, içeride de neler olduğunu anlamaya çabalamaktan vazgeçmedim. Evet kabul ediyorum, yer yer yorgun düştüm; ama n’aparsınız “Huylu huyundan vazgeçmez” demişler işte.

Şu yine kendimi gözlemleme zamanlarından birinde, kelimelerime takmıştım. Sözlerin gücü, eylemlerimize dönüşme şekli gibi gibi kişisel gelişim şeyleri… Amma çok “Yoo, yoo” dökülüyormuş dilimden, hayret ettim kaldım bu durumu fark edince! Bazıları her şeye “Evet” der ya; ben de kendimi gayet uyumlu, tatlı birisi zannediyorum; ama gelin görün ki ağzımda sürekli “Yoo, yoo” aşağı, “Yoo, yoo” yukarı. Ben bugün kendi “Yoo, yoo”larımı ortaya dökmek, sizlerle de azıcık dertleşmek niyetindeyim. Eh siz de hazırsanız, çuvaldızı ucundan ucundan batırmaya başlayalım mı?

En çok kullandığım “Yoo, yoo”, torba eşya taşıdığım anlarda yaşanıyormuş mesela. İki elim de baya dolu ve ağır, yanımda kim varsa soruyor “Yardım edeyim mi?” Cevap ise benden hiç gecikmiyormuş, “Yoo, yoo, ben hallederim!” Velev ki bunu soran bir erkek ise “Hiç gerek yok!” gibi cümlelerle de cevabımı pekiştiriyormuşum illa ki.

Torba taşımayı geçtim, gün geliyor su şişesinin kapağını açamıyormuşum, ama “Biriniz açabilir mi?” diye sormak yerine elim beyazdan en kırmızıya dönene kadar kendimce uğraşıyormuşum. Sonuç: “Açtım!” Heh iyi, beş yıldızlı pekiyi evladım sana! Geçen zaman, çaba, yaşanan sinir harbi; neyse canım onu şimdilik geçelim.

Geçelim dedim de, bu sefer öyle kolay geçemeyeceğim vallahi. “Aman, büyütülecek ne var ki; altı üstü bir kapak!” demeyi çok isterdim. Ancak işin aslı bir kapaktan tabii ki de çok daha fazlası. Şöylece bir kapağın altını yoklayayım diyorum; aman neler fışkırıyor, neler?

Nil Karaibrahimgil kuşağıyız biz

Bir kere ben nasıl büyüdüm, ya da biz nasıl büyüdük? Ben size bir hatırlatayım en iyisi. “Tek taşımı kendim aldım, tek başına kendim taktım. Girmesinler havaya!” LA LA LA! “İyi ki doğdum, gördün mü bak (koskoca) 25 oldum!” LA LA LA! “Çocuk da yaparım, kariyer de!” LA LA LA! Nil Karaibrahimgil devriydik biz; kadın dediğin ayakta duracak. (Ki ne güzel dimdik dursun tabi!) Ama bunları hep “tek başına” yapacak!

Okulda, sokakta “Kadın-erkek eşit midir?” konuşmaları yapmaya kalkanların gözünü oyduk vallahi. Hatta “Ne dedin sen!” deyip, onlara bir Sevda Demirel tokadı atmadığımız kaldı. Kendine gel dedik, haddini bil, ayağını denk al; bir daha seni buralarda görmeyeyim bakışları fırlatarak da kovaladık hemen bu soruya kalkışanları etrafımızdan.

Peki gerçekten de eşit miydik? Ya da daha güzel soracak olursam; hepimizin çok kendine has, onu biricik yapan, çok farklı ve değerli yanları yok muydu? Birimizin bazen daha güçlü olduğu bir konuda ondan yardım istemek, bizi daha güçsüz mü kılardı? Yalnız başına ayakta durmak, zorunluluk muydu? Peki yardım istemek, eziklik miydi?

Hem kendime, hem de çevremdeki kadınlara baktıkça; tek başınalığın biraz fazlaca pompalandığı bir dönemin tesirinde kalarak, kendimizi biraz fazla zorlamışız gibi hissediyorum. Özümüzdeki “Birlikten kuvvet doğar”ın, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”ın aksine; biz bir başına kuleler inşa etmişiz. Üstelik en yakınlarımızı bile içeri almamışız.

Yardım istemek güçsüzlük değil

Şimdi düşünüyorum da yardım istemek, yüreğini açma cesaretini göstermek aslında. Çok insana dair bir şey, mükemmel ya da daha doğrusu makina olmadığımızın kanıtı. Yardıma ihtiyacımız var dedikçe; kendimizi tanımaya, kendimizi olduğumuz gibi kabullenmeye bir adım daha yaklaşıyoruz sanki. Zırhlarımız kalkmaya, duvarlarımız yıkılmaya başlıyor; daha güzel bir yapbozun parçası oluveriyoruz böylece.

Sosyal çevremiz; sokakta karşılaştığımız insandan tutun da iş arkadaşlarımıza, gözlerimizi açtığımız ailemizden tutun da can ciğer dostlarımıza, hayat arkadaşlarımızdan çocuklarımıza kadar hepsi bizim hazinemiz. İlişkilerimiz bizi besleyen, büyüten, yaşatan hayat damarlarımız; zaman geçtikçe değerini daha çok anladığımız. Peki çevremizden bize uzanan elleri “Yoo, yoo” diyerek itmek, hayatı karartmak değil mi sizce de?

Bir dahaki sefere ağzınızdan “Yoo, yoo” çıkacak olduğunda; “Hayatımı renklerden mahrum bırakmak istiyor muyum gerçekten?” diye sormaya ne dersiniz? Ve size de rengarenk bir hayat daha cazip gelirse eğer; “Yoo, yoo” yerine “Tabi” ya da “Ben hallederim” yerine “Birlikte halledebiliriz” cümlelerine şans vermeyi deneyebilirsiniz belki de benim gibi. Bakalım hep birlikte yolculuğumuz daha ışıl ışıl olacak mı, ve biz kendimizi renklerin büyüsüne kapılmış bulacak mıyız her geçen gün?

Sinem Kocacan: Bir eylül sabahı Denizli'de gözlerimi açmışım dünyaya. Benim hayat yolculuğum küçük bir şehirden üniversite ile İstanbul'a taşınmış. Boğaziçi Uluslararası Ticaret'i tercih etmişim, yurtdışına açılan kapım olsun diye. Gerçekten okul benim bambaşka diyarlarla tanışmama vesile olmuş; gönüllü çalışma kampları, work&travel, değişim öğrenciliği... Hepsi beni insanların hikayelerine yoldaş yapmış. Sino derler bana, heyecan verenlerin peşinden koşarım hep; bol bol samimiyet ve gözlerinin içi gülen insanlar ise en sevdiklerim olur. Kendi dünyamı yaratmak, -meli -malı'lardan kurtulmak için bolca çabalarım. Yeni ve rengarenk olan beni kendine çeker; düşe kalka büyüyen, içindeki küçük kız çocuğunu yaşatmak isteyen biriyim ben. Kurumsal hayatta pazarlama yaparken, bir gün kendime başka yollar yaratma kararı aldım. Sırtçantamla Güney Amerika'nın altını üstüne getirirken, 30'unda Interrail yaparken buldum kendimi. Fark ettim ki yolda attığım her adım kendi özüme yaklaştırıyor beni. Hayat bana göre bir yolculuk; onu dolu dolu yaşamak içinse ihtiyacımız, o ilk adımı atmak ve fark etmeye başlamak. Yolculuklarımızla hep beraber büyümek ve hikayelerimizi birlikte paylaşmak dileğiyle.. Her şey gönlümüzce olsun.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale