X

Siz de tükenmekte olanlardan mısınız?

Tükenme sendromu veya burn out (burnt out) sendromu; fazla, uzun ve yoğun çalışma ve kronik stresin birleşimiyle ortaya çıkan bir durumdur. Yavaş yavaş gelişen bulgular ve belirtiler sonrasında çalışan insan çalışamaz ve sorumluluklarını yerine getiremez olur, yaşam kalitesi düşer, hastalanır ve en sonunda da yaşama sevincini yitirir.

Tükenme sendromuna yakalanmak için 5 şart var. Bunların birisi bile yeterli ama genellikle 3 ve daha fazlası bir arada oluyor.

  1. Fazla, uzun, yoğun, normalden çok çalışma. Tükenme sendromunun baş mimarı. Sabah erken saatlerde başlayıp gece yarılarına kadar çalışma, evde çalışmaya devam etme, evde ve yemekte telefonları ve mailleri cevaplama, öğlen arası vermeme…
  2. Çalışma sonucu elde edilen maddi – manevi kazancın düşük olması. Bu kadar çok çalışırken elde ettiğiniz kazanç -ki bu ille de maddi olmak zorunda değil- yetersiz olması, daha da kötüsü olmaması uzun vadede tükenmeye yol açıyor. En sık karşılaştığımız durum yetersiz maddi kazançla birlikte sıfır manevi tatmin.
  3. İş yeri ve/veya iş yerindekiler ile aidiyet hissinin olmaması veya süreç içinde erozyona uğraması. İş yerindekileri veya patronunuzu ille de sevmeniz gerekmiyor ama kendinizi oraya ait hissetmiyorsanız işler çok kolay sarpa sarabiliyor.
  4. Adaletsizlik hissi. Bu da tükenme sendromuna giden yolu döşeyen en önemli elementlerden biri. Adaletsizlik hissi algısında çocukluğunuzdan gelen algılar da biraz rol alıyor ama özellikle sosyal adalet korunmuyorsa veya aleni olarak kayırma yapılıyorsa, ruh sağlığını korumak ve depresyondan kaçmak pek mümkün olmuyor.
  5. Değer çatışması yaşanması. Sadece çalışmış olmak için veya orada iş bulabildiğiniz için sizin değer yargılarınıza taban taban zıt kurumlarda çalışmak tükenmeye yol açıyor.

İnsan bir sabah uyandığında kendini tükenmiş bulmuyor elbette. Kişiden kişiye, iş yerinden çalışılan ülkeye kadar pek çok etmeni var. Depresif mizaçlı veya negatif düşünmeye yatkın kimselerde tüm bulgular hem daha erken başlayabiliyor hem de daha gürültülü seyredebiliyor.

Tükenme sendromunun evreleri şöyle ilerliyor

Evre 1: Kendini ve kendi değerini göstermeye çalışma, çalışma saatlerini artırma. Bu özellikle daha tecrübesiz kimselerde, işe yeni başlayanlarda görülüyor. Ama bazen kurum içi değişikliklerde veya çevresel faktörler değiştiğinde de insanların çalışma düzenlerinde değişiklik olabiliyor. Çalışma saatleri 16-18 saatlere ulaşınca tükenme olasılığınız belirgin şekilde artıyor.

Evre 2: Yerinin doldurulamayacak olduğunu ispat etmeye çalışma. İnsan bu kadar çok  çalışınca kendisine verilen görevler ve yükümlülükler de artıyor, hem insan vazgeçilmez olduğunu ispata ihtiyaç duyuyor, hem de kendi doğası ve egosu gereği kendini vazgeçilmez görüyor, görmek istiyor.  

Evre 3: Aile ve arkadaş ilişkilerini, uykuyu, yemek yemeyi ve diğer hayati ihtiyaçları ihmal etme, önemsememe. Atlanan öğlen yemekleri, masa başında 1 dakikada yenen pizzalar, 4-5 saatlik uykular, gidilmeyen doğum günleri, öğretmen görüşmeleri, arkadaş düğünleri… Listeyi sonsuza kadar uzatabiliriz.

Evre 4: Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissetme. O sesi ve hissi biliyorsunuz, ara sıra aklınıza gelen, duymak ve görmek istemediğiniz o iç ses… Aslında pek çoğumuz bu evrede yaşıyoruz ama ya görmezden geliyoruz ya da (daha kötüsü) görmüyoruz.

Evre 5: Duygusal küntleşme. Bu bir önceki evrenin devamıdır. Duyguları, kızgınlıkları, üzüntüleri, sıkıntıları görmezden gelme, yok sayma, umursamama evresi.

Evre 6-7: Önceliklerin yer değiştirmesi, sosyallikten uzaklaşma. Evre 3’ün artmış ve şiddetlenmiş hali. Öncelikler yer değiştirir, gidilmeyen akraba toplantıları, yenilmeyen veya ihmal edilen yemekler, uykusuz geceler – sabahlar giderek artar, şiddetlenir, tek öncelik çalışma ve iş hayatı haline gelir.

Evre 8: Kendi içine çekilme ve ümitsizlik, değersizlik hissi. Susturulamayan “işlerin yolunda girmediğini” söyleyen iç ses, bu kadar yorgunluk ve uykusuzlukla birleşince ister istemez depresyona eğilim, depresif yakınmalar ve çoğunlukla da depresyonun ta kendisi hayatınıza giriverir.

Evre 9: Boşluk hissini aşırı yemek, cinsellik ve diğer bağımlılıklarla doldurmaya çalışmak. Karbonhidrat, abur cubur, alkol, kahve, ilaç bağımlılığı, doyurulamayan cinsellik… Ama hiçbiri sizi mutlu etmez, edemez.

Evre 10. TÜKENME: Depresyon, ümit yitimi, hayatın anlamını sorgulama, duygusal enerji azalması ve kronik yorgunluk.

Tükenme sendromunda depresyon ve depresif bulgular dışında başka bulgular/belirtiler görülebilir mi?
  • Duygusal enerji azalması
  • Yorgunluk
  • Baş, vücut ve karın ağrıları
  • Migren
  • Fibromiyalji
  • Motivasyon azalması
  • İşe, çalışma arkadaşlarına ve işverenlere karşı negatif duygular hissetme
  • Performans azalması
  • Konsantrasyon ve hafıza problemleri, tükenme ve depresyona eşlik edebilen bulgulardan öne çıkanları.

Çözüm, öncelikle süreci ve tükendiğinizi fark edebilmekte yatıyor.

Bu süreçte ve çözüme giden yolda yapabilecekleriniz

  • Güne rahatlatıcı bir duş ve meditasyon veya yoga ile başlayın
  • Sağlıklı beslenin
    • Şekersiz
    • Rafine karbonhidratsız
    • Glutensiz
    • İşlenmiş ürünsüz
    • Omega 3 yağlar, balık ve sebzeden zengin
  • Dışarıda gün ışığında ve güneşin altında zaman geçirin
  • Gün içerisinde egzersiz (yürüyüş, yoga) yapın
  • Uyku bozukluklarını düzeltin, uyku hijyenine dikkat edin, gerekirse yardım alın
  • Sınır koymayı – “önce can sonra canan” demeyi öğrenin
  • İş dışında kendine zengin yaşam alanı yaratın (hobiler, dil kursları, dans kursları, sanat kursları…)
  • Gönüllü faaliyetlere katılın
  • Teknolojiden uzaklaşın
  • Sık ve kısa tatiller yapın, şehirden ve işten uzaklaşın

Eğer tükendiğinizi veya tükenme sendromu olduğunuzu düşünüyorsanız, önce bir iç hastalıkları uzmanına muayene olarak dahili hastalıklarınızın (enfeksiyon, metabolik sendrom, böbrek üstü bezi yetersizliği) olmadığına emin olun. Sonra depresyon ve anksiyete bulgularınız için bir psikiyatri uzmanından yardım alın. Eğer yaygın ve kronik ağrılarınız, migreniniz, geçmeyen baş ağrınız varsa bir nöroloji uzmanına muayene olun.

Beyin sağlığı üzerine daha fazla bilgiyi Beynini Doğru Besle kitabımda bulabilir, Instagram ve web sitemden bana ulaşabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: İş yerinde daha sağlıklı, daha verimli ve ağrısız hissetmenizi sağlayacak 7 püf noktası

Dr. Banu Taşçı Fresko: Dr. Banu Taşcı Fresko, 1969 senesinde İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1992 senesinde bitirmiş, ihtisasını İstanbul Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda 1997 senesinde tamamlayıp Nöroloji Uzmanı olmuştur. Birçok özel hastanede çalıştıktan sonra şimdi çalışmalarını muayenehanesinde sürdürmektedir. Uzun yıllar kronik ağrılardan mustarip olduğu için, hastalara yol gösterecek, hayatlarını kolaylaştıracak bir kılavuz yazmak istemiştir. Ekim 2017de ‘Beynini Doğru Besle’ isimli kitabı çıkmış, kitapta migren ve fibromiyalji ağrılarıyla nasıl başa çıkılacağını, beslenmenin önemini ve tüm kronik hastalıklarda yoganın iyileştirici etkisinden bahsetmiştir. 2017 senesinde Arzu Rezzan Sunam ve Yelina Tayfur’dan Temel Yoga Hocalık Eğitimi ve Banu Çadırcı’dan 100 saat yoga terapi ve yoga anatomi eğitimi almıştır. Aynı zamanda Ahmet Güllü ve Vedat Örs atölyelerinde eğitim almış, profesyonel bir ressamdır, bu güne kadar 7 kişisel sergi açmıştır. Bugünlerde bir yandan Mayıs 2018’deki sergisine hazırlanmaktadır.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale