X

Biz şimdi neyiz: Bir situationship ilişkisinde olduğunuzu gösteren işaretler

Henüz adı konulmamış bir flörtün, ilişkideki “Biz şimdi neyiz” evresinin günümüz dünyasındaki karşılığı “situationship”. Günümüze ait yeni bir ilişki türü olarak da tanımlayabileceğimiz situationship ilişkisi, tanışma evresiyle ilişki arasındaki o hoş ama aynı zamanda sinir bozucu olan gri alan. Bu tür bir ilişki, birlikte zaman geçirmekten daha fazlasıdır, ancak birbirine sözler vermekten de daha az ciddidir. Bazıları için işe yarasa da çoğu insan için hızlı bir şekilde kafa karıştırıcı olabilir. Özellikle de birinin diğerine duyguları söz konusu olduğunda…

Bir situationship’in içerisindeyken iletişim, beklentiler ve sınırlar belirsizdir; henüz tek eşlilik veya bağlılık konuşulmamış veya belirsiz bırakılmıştır. Ama sadece belli çıkarlar için bir arada olunduğu veya geçici bir partner olduğunuz da netleştirilmemiştir. Eğer ilişkinin koşulları belirsizse ancak ortada duygular ve bir birliktelik varsa, genellikle bu tür bir ilişkide olunduğu söylenebilir.

İnsanlar neden ilişkinin adını koymaktan çekinirler?

Yukarıda anlattıklarımız birçok insana tanıdık gelecektir. Çünkü şu anda, belirsiz ilişkiler, her zamankinden daha yaygın. İnsanlar sıklıkla bu tür ilişkileri tercih edebilirler, çünkü daha az streslidirler ve çok fazla zaman almazlar. Hepimizin kabul edeceği gibi, ciddi bir romantik ilişki, gerçekten çaba ve özveri gerektirir. Ciddi bir ilişkiye zaman ve çaba harcamak istemeyen kişiler, situationship’i ideal bulabilirler, çünkü muhtemelen öncelikleri olan başka yükümlülükleri vardır. Ayrıca geçmişteki ciddi ilişkilerinde incinmiş olan kişiler de “akışta” kalmayı ve adı konmayan bir flörtü daha konforlu bulabilirler. Bir situationship, herhangi bir etiket veya baskı olmadan rahat bir bağlantı arayanlar için de işe yarayabilir.

Bir situationship ilişkisinde olduğunuzu nasıl anlarsınız?

Aşağıdaki yaygın işaretler, muhtemelen adı konulmamış bir ilişkide olunduğunu gösterebilir:

  • İlişkinizi tanımlamadınız, bağlılık üzerine konuşmadınız veya sınırlar ve beklentiler için bir yapı oluşturmadınız.
  • İlişki hakkında kafanız karışık. Onun başka insanlarla görüşüp görüşmediğini, sizi çok sevip sevmediğini veya ciddileşmeye niyeti olup olmadığını merak ediyorsunuz.
  • Bazen sizi kandırdığını, boş veya eylemleriyle örtüşmeyen cümleler kurduğunu veya yerine getirmeyeceği sözler verdiğini hissediyorsunuz.
  • Sizi hayatına dahil etmek için, örneğin arkadaşlarıyla veya ailesiyle tanıştırmak veya büyük yaşam olaylarından haberdar etmek gibi anlamlı bir çaba göstermiyor.
  • Hayatınıza aktif bir ilgi göstermiyor, duygularınızı dikkate almıyor veya yüzeysel soruların ötesine geçip daha derin bir bağlantı kurmuyor.
  • Aranızda; gelecek, paylaşılan hayaller ve hedefler, hayattaki değerler veya bir ilişkiden ne istediğiniz hakkında çok fazla konuşma geçmedi…

Bu tür belirsiz bir ilişkide, ilk görüşmenin ardından görüşmeye devam edilir ancak zamana rağmen hiçbir şeyin gelişmediği görülür. Birlikte plan yapılmaz, bu yüzden görüşmeler genellikle daha spontane gelişir. İlişki ve nereye gittiği konusunda sürekli olarak kafa karışıklığı yaşanır.

Adı konulmamış bir ilişkideyseniz ne yapmalısınız?

Çoğu belirsiz ilişki, yeterince masum bir şekilde başlar. Sonuçta, her iki taraf da birbirini tanıdıkça, flörtler ya ilişkiye dönüşür ya da geçicidir. Hatta flörtün bu evresinden zevk almak mümkündür. Ancak zaman hiçbir şey değişmeden akıp giderken, özellikle de kişilerden biri karşısındakine hisler geliştirmeye başlarsa ve diğeri şeyi istemiyorsa, gerçekten istenen şeyin bu olup olmadığını sorma vakti gelmiş olabilir.

İlişkinin adının konulmaması her iki taraf için de sorun değilse, mesele yok. Ancak taraflardan en az biri ilişki hakkında her gün endişeli hissediyorsa ve bu ona neşeden çok stres getiriyorsa veya bir partner tarafından desteklenmek istiyorsa, tüm bu hisler görmezden gelinmemeli. Bir ilişki tarzı kişi için çalışmıyorsa ve iki kişiyi de destekleyen ortak bir beklentiye varılamıyorsa, o zaman rahatsız, mutsuz eden veya belirsiz hissettiren bir dinamiği sürdürmeye değmez. İster derin ister gündelik olsun, ilişkilerin bize heyecan ve neşe getirmesi gerekir.

Bu tür bir ilişkiye başlamadan veya onu sürdürmeden önce, bir ilişkide ne istediğinizi ve rahat, saygı duyulmuş, ilgilenilmiş ve desteklenmiş hissetmek için neye ihtiyacınız olduğunu düşünmek için zaman ayırmaya çalışın. Sonuçta her ilişki tarzı, herkes için uygun değildir. Dolayısıyla gündelik ve geçici bir şey istememek sorun değil. Hatta duygusal olarak kafa karıştırıcı veya acı veren bir ilişkiyi istememek oldukça mantıklı.

Kendinizi daha iyi anlamak için içinize dönün ve kendinize bazı sorular sorun. Aşağıdaki soruları yanıtlamak, bir sonraki ilişkinizden ne istediğinizi belirlemenize yardımcı olabilir:

  • Bir ilişkiden ne istiyorsunuz?
  • İdeal ilişki size nasıl görünüyor?
  • Sınırlarınız ve beklentileriniz neler?
  • Ne sıklıkla buluşmak istiyorsunuz?
  • Ayrıcalık mı istiyorsunuz?
  • Nasıl ilgi görmek istiyorsunuz?

İlişkiden beklentileriniz konusunda ne kadar net olursanız, bunları potansiyel bir partnere o kadar net bir şekilde iletebilir ve ihtiyacınız olanı aldığınızdan emin olabilirsiniz. Eğer belirsiz bir ilişki, ihtiyaçlarınızı karşılamıyorsa, sesinizi duyurmak veya onu değiştirmek için savaşmanıza gerek yok. Saygı ve şefkatle bu tür bağları sonlandırabilir, bunun sizin için doğru ilişki olmadığını kabul ederek yolunuza devam edebilirsiniz.

“İçinde bulunduğum belirsiz ilişkiden neden vazgeçemiyorum?”

Yukarıdaki cümleleri anlamlı bulmanıza rağmen belirsiz bir ilişkiyi sürdürüyor, bu nedenle mutsuz hissediyorsanız belki de ilişkiniz, hayatınızda fark etmediğiniz bir boşluğu dolduruyordur. Aşağıdaki nedenlerle, bu tür bir ilişkinin içerisine sıkışıp kalmış olabilirsiniz:

  • Karşınızdaki kişiye karşı karışık duygularınız olabilir. Onu fiziksel olarak çekici ancak duygusal açıdan yetersiz buluyorsunuz.
  • Hayatınızın bu döneminde kesinlikle yalnız kalmak istemiyorsunuz. Bir ilişki içinde hissetmek size iyi geliyor.
  • Geçmişteki olumsuz deneyimleriniz nedeniyle siz de kimseye söz vermek istemiyorsunuz. İlişkinin adının konulmaması, size bir yandan konforlu hissettiriyor.
  • Bu sıralar dikkatiniz çok dağınık ve hayatınız bir hayli yoğun. Düzenli görüşme fikri, sizi strese sokuyor.
  • Karşınızdakinin duygularını incitmekten korkuyorsunuz.
  • Yeni insanlar tanımaktan korkuyorsunuz veya buna enerjiniz olmadığını düşünüyorsunuz. Bir şekilde içine girdiğiniz rutin size daha kolay geliyor.
  • Eğer onu arkadaşlarınızla tanıştırırsanız ondan hoşlanmayacaklarından çekiniyorsunuz.
  • Yeterince uyumlu olmadığınız için bir ilişkiyi sürdürememekten endişeleniyorsunuz.
  • Aranızdaki belirsizlik, henüz fark etmediğiniz bir ihtiyacınızı karşılıyor…

Adı konulmamış bir ilişki, genellikle bir süre sonra ya gerçek bir ilişkiye dönüşür ya da ayrılıkla sonuçlanır. Eğer çok uzun süredir bu gri alandaysanız, biraz üzerine düşünmeye zaman ayırın. Böylece bir çift olarak ilerleyebilir veya karşılıklı özgür kalabilirsiniz.

Kaynaklar: lifehacker, justinfeed

İlginizi çekebilir: Terapistlere göre bir ilişkide seks neden ve ne kadar önemli?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale