Sağlıklı bir uyku düzeninin yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediğini artık hepimiz biliyoruz. Kaliteli bir gece uykusunun daha iyi bir ruh hali ve daha sağlıklı bir beden ile olan ilişkisi, özellikle uykusuz kaldığımız zamanlarda hepimizin fark ettiği belirtilerle kendini gösteriyor. Uyku döngüsünü düzenleyen, insanın biyolojik saati olarak tanımlanan sirkadiyen ritim, uyku ve uyanıklık zamanlarındaki günlük rutinimizi belirleyen neredeyse tek mekanizma olarak adlandırılıyor. Gün ışığıyla doğrudan alakalı olan sirkadiyen ritm, beslenmemizden uyku düzenimize, hormonal değişikliklerden kendimizi nasıl hissettiğimize kadar birçok alanda kritik rol oynuyor. Son yıllarda üzerine yapılan çalışmaların da artması ile daha da önemli bir konu haline gelen sirkadiyen ritmin, farkında olmadığımız birçok hastalık ile de yakından ilişkili olabileceği bilimsel araştırmalarca destekleniyor. Bu rahatsızlıklardan biri olan Alzheimer hastalığının da sirkadiyen ritimle olan bağlantısı son yıllarda yapılan araştırmaların odağında. Peki, sirkadiyen ritim ve Alzheimer arasında nasıl bir ilişki olabilir?
PLOS Genetics‘te yayınlanan ve Alzheimer-sirkadiyen ritim ilişkisini açıklamaya çalışan güncel araştırmalardan birine göre, beynin Alzheimer hastalığıyla yakından bağlantılı bir proteini temizleme yeteneği sirkadiyen döngümüzle bağlantılı. Amiloid-Beta 42 (AB42) olarak adlandırılan bu proteinin beyinde kümeler oluşturması, Alzheimer hastalığının belirgin bir işareti olarak kabul ediliyor.
Amiloid-Beta 42 proteinleri beyinde toplanarak “plaklar” oluşturma eğiliminde olabiliyorlar. Bu plaklar, beyin hücrelerinin işlevini bozarak başta hafıza kaybı olmak üzere çeşitli bilişsel sorunlara yol açabiliyor. Sağlıklı beyinlerde bu proteinler, özellikle uyku sırasında kümelenmeden temizlenebiliyor. Bu kümelenmeyi önlemede sağlıklı uyku alışkanlıkları ile ilişkili olan sirkadiyen ritminin önemini vurgulayan araştırma, ritmin bozulması ve düzensiz uyku alışkanlıkları ile diyabet, kanser ve Alzheimer hastalığının ortaya çıkabileceğine dikkat çekiyor.
Aynı araştırma, beta-amiloid plaklarını temizlemekten ve beyni sağlıklı tutmaktan sorumlu hücrelerin 24 saatlik sirkadiyen ritmi takip ettiğini de ortaya çıkarıyor. Bu durum, sirkadiyen ritim bozulduğunda bu hücrelerin Alzheimer’la bağlantılı olan zararlı plakları uzaklaştırmakta zorluk yaşayabileceği anlamına geliyor.
Benzer bulgular, tek bir araştırmayla sınırlı değil. Diğer bir yandan, Alzheimer hastalığı üzerine yoğunlaşan bir başka araştırma; Alzheimer hastalığı olan kişilerde sirkadiyen ritim bozukluklarının genellikle, bozukluk tam olarak ortaya çıkmadan çok önce, hastanın uyku alışkanlıklarında meydana gelen değişiklikler olarak görüldüğüne değiniyor. Ve ilerleyen aşamalarda daha da kötüleşebildiğine dikkat çekiyor. Ancak yetersiz uykunun Alzheimer’a mı neden olduğu yoksa hastalığın bir sonucu mu olduğu henüz tam olarak anlaşılmış değil. Bu araştırmaya benzer bir başka çalışmanınaraştırma; bulguları da Alzheimer hastalarında zaman ilerledikçe sirkadiyen ritim bozukluklarının kötüleştiğini açığa çıkarıyor. Bununla birlikte, sirkadiyen ritim bozukluğunun (ve neden olduğu sorunların) Alzheimer hastalığının bir sonucu mu yoksa nedenin bir parçası mı olduğunu söylemenin zor olduğunun altını çiziyor.
Türk Nöroloji Derneği’nin paylaştığı bilgilere göre yeni bir hastalık olmamasına rağmen Alzheimer vakalarının sayısı giderek artıyor ve daha da artabileceği düşünülüyor. Beyin hücrelerinin erken ölmesi olarak tanımlanan, unutkanlık, erken bunama, yol bulamama, hesap yapamama, yaşam tatmininin azalması gibi çeşitli semptomlarla kendini belli edebilen bu hastalık, araştırmalardan da anlaşılabileceği üzere sirkadiyen ritimle güçlü bir ilişki içerisinde. 24 saatlik döngüyü takip eden, içsel bir süreç olarak tanımlanan; sindirim sistemi, bağışıklık, iştah kontrolü başta olmak üzere uyku düzeninden de sorumlu olan sirkadiyen ritim, bedenimizi ve zihnimizi gün ışığıyla senkronize etmekle görevli. Bu nedenle günlük yaşam alışkanlıklarımız sirkadiyen ritmimizin dengelenmesi konusunda bönemli bir rol oynuyor. Alışılmışın dışında bir gün geçirmek, rutinlerin bozulması, geç uyanma ya da geç uyuma, beslenme alışkanlıklarındaki değişimler ve benzeri ufak ya da önemsiz gibi görünen farklılıklar ‘içsel saati’ alt üst ederek sirkadiyen ritmin bozulmasına neden olabiliyor. Sirkadiyen ritmin dengesizliğe girmesi, akıl sağlığını tehdit ederek Alzheimer rahatsızlığına zemin oluşturabiliyor.
Henüz Alzheimer hastalığı ile ilgili çok net söylemlerde bulunmak zor olsa da ilişkisel yaklaşımla inceleme yapan araştırmalar, sirkadiyen ritmi koruyacak düzenlemelerle, sağlıklı rutinler ve düzenli uyku döngüsü ile önleyici adımların atılabileceğine dikkat çekiyor. Gelecekte sirkadiyen ritmi odağına alan terapiler ile Alzheimer hastalığında koruyucu adımların atılabileceği konusunda araştırmacılar umutlu olduklarını belirtiyorlar.
Kaynak: theguardian, sciencedaily, theconversation
İlginizi çekebilir: Sirkadiyen yaşam tarzı: Biyolojik döngüler ve sirkadiyen ritimle uyumlu iyi yaşam uygulamaları