X

Sirkadiyen beslenme ve sirkadiyen diyet: Ne zaman yediğiniz, en az ne yediğiniz kadar önemli olabilir

Sağlıklı beslenme ve diyet denildiğinde çoğumuzun aklına kalori hesapları, yediğimiz yemeğin nasıl pişirildiği, yağ oranı, besin öğeleri gibi pek çok farklı şey geliyor. Peki, günün hangi saatinde yediğinizin en az ne yediğiniz, nasıl yediğiniz ve ne miktarda yediğiniz kadar önemli olabileceğini biliyor muydunuz?

1 tam günde, yani 24 saat içinde, vücudumuzda gerçekleşen fizyolojik, hormonal ve psikolojik aktivitelerin neredeyse tamamı sirkadiyen ritim dediğimiz, ‘biyolojik saat’imizi oluşturuyor. 2017 yılında üç araştırmacıya Nobel Tıp Ödülünü kazandırmasıyla birlikte bilimsel araştırmaların odağı haline gelen sirkadiyen ritimle ilgili son yıllarda yapılan çalışmalar, uykudan beslenmeye, gün içinde istemli ya da istemsiz gerçekleştirdiğimiz tüm aktivitelerin sirkadiyen ritmimizle uyumlu olmasının, sağlıklı ve uzun bir ömrün en önemli belirleyicilerinden olduğunu gösteriyor.

İlginizi çekebilir: Sirkadiyen ritim nedir: Sirkadiyen beslenme, sirkadiyen uyku düzeni ve sirkadiyen yaşam

Sirkadiyen ritim, metabolizmanın çalışmasını nasıl etkiliyor?

Tüm organların ve sistemlerin kişinin ihtiyaçlarını karşılamak için senkronize şekilde çalışması, yani metabolizma faaliyetleri, gün içinde sirkadiyen ritmimizle paralel şekilde düzenleniyor. Yani, beden saatimiz aslında neyin ne zaman yapılması gerektiğini çok iyi biliyor.

Bedenin çalışma metabolizmasını bir tiyatro oyununa benzetebiliriz. Oyunun başlaması için sadece perdelerin açılması yeterli değildir. Oyunun uygun şekilde seyirciyle buluşturulabilmesi için öncesinde makyaj, kostüm, ışıklandırma, ses gibi pek çok düzenlemenin yapılmasını gerektirir. Tıpkı bu ön hazırlıklar gibi, bedenin tüm sistemlerini etkileyen günlük aktivitelerimizin, alışkanlıklarımızın ve rutinlerimizin de sirkadiyen ritmimizle senkronize gerçekleştirilmesi gerekir.

Sirkadiyen beslenme nedir, nasıl yapılır?

Doğal beden saatimiz, yani sirkadiyen ritmimiz aslında tüm canlı organizmalarda olduğu gibi, gün ışığına bağlı değişimlerle uyumlu hareket etmeye programlıdır. Avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını sürdüren atalarımızın gündüz avlandıklarını ve topladıklarını yeme, geceleri ise dinlenmeye çekilme davranışlarının binlerce yıllık evrimsel gelişiminden bize aktarılan bu biyolojik miras; aslında insanın var oluşu kadar eski. Bu yüzden görece çok yeni olan modern yaşamda sağlıklı bir metabolizma için sirkadiyen ritme uygun bir yaşam tarzı sürdürmek, beslenme düzenimizi de bu ritme uygun şekilde düzenlemek durumundayız. Dolayısıyla sirkadiyen diyet ve sirkadiyen beslenme dediğimiz şey aslında basitçe, beslenme düzenimizi ve yemek rutinlerimizi biyolojik saatimizle senkronize hale getirmeyi amaçlayan, zaman kısıtlamalı bir diyet programı.

Sirkadyen beslenme, gündüz-gece döngüsüyle uyumlu şekilde beslenmeyi, yani ortalama 12 saat süren gündüz saatleri süresince yiyerek, geri kalan 12 saatlik karanlık süreyi hiçbir şey yemeden geçirmek anlamına geliyor. 12 saat ya da daha kısa süren yeme aralıklarındaki öğünler kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Kahvaltıyla öğle yemeğini birleştirmek, akşam yemeği ile öğle yemeğini birleştirmek ya da beslenme saati aralığında bir öğüne bağlı kalmaksızın birkaç saatte bir küçük öğünler yemek gibi farklı uygulamaları olan sirkadiyen beslenmede önemli olan nokta, gündüz saatlerinde 12 saati geçmeyecek bir yeme aralığı belirlemek ve bu yeme aralığının dışındaki saatlerde sindirim sistemini asla çalıştırmamak.

Sirkadiyen ritme uygun beslenmemek kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu hızlandırmanın yanı sıra diyabet ve obezite gibi problemleri de beraberinde getirebiliyor. Yapılan araştırmalar, sirkadiyen ritme uygun bir beslenme düzeniyle kilo vermenin, daha enerjik olmanın ve daha iyi bir yaşamın mümkün olabildiğini gösteriyor. 

Yeni başlayanlar için sirkadiyen beslenme

The Body Reset Diet Cookbook kitabının yazarı, sağlıklı beslenme uzmanı Harley Pasternak, sirkadiyen beslenmeye yeni başlayacak olanlara ilk olarak günlük almaları gereken kalori miktarını 3 ana öğün ve 2 ara öğün olmak üzere toplamda 5 öğüne dağıtlamalarını tavsiye ediyor. Bu öğünlerin her birinde ise yüksek kaliteli protein (balık ya da süt ürünleri gibi), bolca sebze, bir avucu geçmeyecek miktarda kaliteli karbonhidrat, sağlıklı yağlar ve tercihe bağlı olarak yoğurt ve kefir gibi fermente gıdaların mutlaka olması gerektiğini belirtiyor.

Sirkadiyen beslenmeye yeni başlayacak olanların en çok zorlandığı noktalardan biri de kahvaltı alışkanlıklarını değiştirebilmek. Sirkadiyen beslenme düzeninde yeme aralığınızı aç kalmayacak şekilde düzenlemeniz için kahvaltınızı geç saatlerde etmeniz ya da akşam yemeğini çok erken sonlandırmanız gerekiyor. Bu nedenle akşamları açlık krizine girip yeme aralığınızı bozmamak için, ilk öğününüzü mümkünse uyandıktan en az iki saat sonra yemeyi alışkanlık haline getirmelisiniz.

Sirkadiyen ritimde bedenin kortizol seviyesinin en yüksek olduğu, en enerjik olduğu ve kas gücünün fazla olduğu saatler gündüz saatleri olduğu için, günlük almanız gereken kalori miktarının çoğunu gündüz saatlerinde almanız, sirkadiyen beslenmeyle kilo vermenize yardımcı olabilir. Akşam yemekleri için ise ızgara balık, çorba, salata gibi daha hafif ve besleyici yiyecekler tüketebilir, bedeninizin dinlenme moduna daha rahat geçmesini sağlayabilirsiniz.

Sirkadiyen diyetin zaman kısıtlamalı bir beslenme düzeni olması, yeme aralığında tıkınırcasına, sağlıksız ve yüksek kalorili şeyler yiyebileceğiniz anlamı taşımıyor. Daha önce de söylediğimiz gibi, ne yediğiniz, ne zaman yediğiniz, ne kadar yediğiniz ve nasıl yediğiniz bütünsel bir sağlıklı beslenme programında eşit derecede öneme sahip.

Sirkadiyen beslenme ve uyku ilişkisi

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, sirkadiyen ritim bedenin bir günlük gece-gündüz ritmine uyumlanarak çalışması anlamına geliyor. Bu nedenle beslenme saatlerinin ve yeme aralığının bedenin uyku-uyanıklık döngüsüyle senkronize olacak şekilde ayarlanması son derece önemli.

Bedenin uyku ve uyanıklık modlarında salgıladığı hormonlar farklılık gösteriyor. Bu hormonların sindirimle ilgili önemli olan ikisi Ghrelin ve Leptin hormonları. Uyku ve uyanıklık durumlarında sindirim sistemini aktive ve deaktive eden bu iki hormonun salgılanma miktarı değişiklik gösteriyor. Ghrelin hormonu iştahımızı harekete geçirirken, Leptin hormonu tam tersine iştahımızın kapanmasını ve yeme isteğimizin azalmasını tetikliyor. Vücudumuz uyuması gereken saatte hala dinlenme moduna geçemediyse, beyin metabolizmanın enerjiye ihtiyacını olduğunu düşünüp Ghrelin salınımını artırıyor. Bu da, özellikle gece geç saatlerde uyanık kaldığımızda, açlık ve şeker isteğimizin artmasına neden olabiliyor.

Bedenin uyku ve dinlenme moduna geçtiği akşam saatlerinde, mümkünse tüm metabolizmik faaliyetlerin, özellikle sindirim sisteminin yavaşlatılması gerekiyor. Gece, saat 10-11 sıralarında bedeni uykuya geçiren melatonin hormonu salgılanıyorken sindirim sisteminin hala çalışıyor olması, bedenin uyku yerine sindirime odaklanmasına, dolayısıyla uykuya geçmekte zorlanmasına neden olabiliyor. Bu nedenle de yeme aralığınızı bedenin uyku ve dinlenmeye ayırdığı gece saatlerine değil, tüm sistemlerin aktif olarak çalıştığı gündüz saatlerine yerleştirmelisiniz. Benzer şekilde vücudu uyaran ve dinlenme moduna geçmesini zorlaştıran kafein, alkol, nikotin gibi maddeleri mümkünse hiç almamaya, alıyorsanız da öğleden sonra tüketmemeye çalışmalısınız.

İlginizi çekebilir: Ne yersen o olursun, uyurken bile: Beslenme düzeni, biyolojik saat ve uyku kalitesi ilişkisi

Sirkadiyen beslenmenin üç temel kuralı

Sirkadiyen ritimde gerçekleşen tüm aktivitelerin, tüm rutinlerin ve alışkanlıkların en temelinde gün ışığı var. Bundan binlerce yıl önce, elektriğin ve ampulün henüz icat edilmediği zamanlarda, atalarımız için ışık, aydınlık, gündüz demek güneşin varlığıyla eşdeğerdi. Bu nedenle de sirkadiyen ritmimiz, gündüzleri çalışmak ve yemek yemek, geceleriyse hiçbir şey yapmadan dinlenmek üzere evrimleşti. Sirkadiyen ritimle senkronize bir beslenme düzeninin olmazsa olmaz üç temel kuralı ise şöyle:

1. Gün ışığı varken yiyin, yokken yemeyin

Üç öğünlük ‘normal’ yeme düzenimizde, çoğumuz ortalama 15 saatlik bir aralıkta yemek yiyoruz. Sirkadiyen beslenmede yapmanız gereken tek şey, yemek yemek için acıkmayı beklemek ya da saate bakmak yerine güneşi takip etmek. Gün ışığı varken yiyip, karanlık saatlerde yemek yemediğinizde bedeninizin bu düzene kolaylıkla uyum sağladığını göreceksiniz. Çünkü yaptığınız şey aslında onu alışık olduğu, doğal ritmine geri döndürmek. Sirkadiyen beslenmede ideal yeme aralığı, ilk öğününüzle son öğününüz arasında maksimum 12 saat olması. Bu yönüyle sirkadiyen beslenme aslında bir tür, yeme aralığı geniş bir aralıklı oruç türü.

2. Erken saatlerde çok, geç saatlerde az yiyin

Kahvaltı, öğle yemeği gibi günün erken saatlerinde yediklerinizin kalorisi, akşam saatlerinde yediklerinizin kalorisinden görece daha fazla olabilir. Gündüz saatlerinde metabolizma daha hızlı çalıştığı ve daha fazla enerji harcandığı için kalori yakımı da daha hızlı ve daha fazla olacaktır.  İdeal olarak akşam saat 3’ten önce günlük almanız gereken kalori miktarının %75’ini almış olun. Yeme aralığınızın kalan kısmında da %25’lik kısmını tüketebilirsiniz.

3. Kahvaltı ve öğle yemeklerinizi akşam yemeği gibi yiyin

Gün içinde yediklerinize dikkat ederseniz, muhtemelen akşam yemeklerinde daha fazla kalori alma ve daha ağır yemekler yeme eğilimi gösterdiğinizi fark edeceksiniz. Bunun sebebi hiç kuşkusuz gündüz saatlerinde iş yoğunluğu nedeniyle yemeğe zaman ayıramamamız. Sirkadiyen beslenmede her öğünde dengeli beslenmek ve vücut için gerekli olan besin öğelerini doğru şekilde alabilmek oldukça önemli. Bu nedenle ‘kahvaltı’ , ‘öğle yemeği’ gibi günün erken saatlerindeki öğünlerde de ızgara et, salata, tam tahıllı makarna gibi ‘akşam yemeği’yle bağdaştırdığınız yiyecekleri tüketebilirsiniz. Öğünlerinizi ‘bilindik’ kalıpların dışına çıkarmayı öğrendiğinizde ve kahvaltıda balık, akşam yemeğinde yumurta yiyebildiğinizde, kendinizi çok daha enerjik hissetmenin yanı sıra daha az acıktığınızı gözlemleyeceksiniz.

1 günlük örnek sirkadiyen diyet menüsü

Sirkadiyen beslenmede aslında önemli olan ne yediğinizden çok ne zaman yediğiniz ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini yeme aralığında alabilmeniz. Bu nedenle bedeninize yönelik beslenme ihtiyaçlarınız değişiyor olsa da, sağlıklı bir yetişkinin alması gereken günlük besin öğelerine uygun olarak aşağıdaki 7 saatlik bir yeme aralığına uygun şekilde hazırlanmış örnek menüyü inceleyebilirsiniz.

İlk öğün – 11:00 : Tam tahıllı sebzeli makarna, yoğurt

İkinci öğün 14:00 : Izgara somon/balık ve ızgara sebzeler (biber, havuç, brokoli gibi)

Son öğün 18:00 : Bol yeşillikli, sebzeli, cevizli ve tahıllı salata

En azından bir hafta boyunca sirkadiyen diyete uygun bir beslenme düzeni izlediğinizde, bedeninizde yaşanacak değişimlerin sizi şaşırtacağına eminiz. Sirkadiyen beslenme, bedenin doğal döngüsüyle uyumlu olduğu için sağlıklı beslenmeye geçişte uygulanabilecek, alışması en kolay ve en pratik beslenme düzenlerinden biri. Kalori yakımını desteklediği, aç kalarak yağ yakımını hızlandırdığı ve metabolizmayı hızlandırdığı için kilo vermenize de yardımcı olabilecek sirkadiyen beslenmeyi hayatınızın bir parçası haline getirmeye bugün başlayabilirsiniz!

 

Kaynaklar:

  • Everything You Need To Know About The Circadian Rhythm Diet, Forbes
  • What is the circadian rhythm diet? How to eat with the sun, Today
  • Fasting, circadian rhythms, and time restricted feeding in healthy lifespan, NCBI

 

 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale