X

Sınırsız “iyilik” nasıl mı mümkün?

Sınırlar, özellikle hayatımızın ilk dönemleri için çok kıymetli, gerekli ve doğru kullanıldığında çok da etkili. Dış dünyaya yeni adapte olan bir canlının dünyayı öğrenme yolculuğu bu sınırların netliğiyle, her durumda benzer şekilde ve istikrarlı olmasıyla çok sağlıklı bir araca dönüşüyor. Büyüten sınırların kıymetini ileriki yaşlarda da görüyoruz, yetişkinlik sürecindeki çoğu zorlanma da bu dönemden geliyor. Öte yandan bir de kişilerin kendilerine koyduğu sınırlar var ki yetişkinlikte bazı huzursuzluklar yaratabiliyor.

Kendi potansiyelini fark etmekte zorlanmak, kendini hep olduğundan daha azıyla yetinmeye zorlamak ve kendini gerçekleştirememek aslında çokça duyduğumuz ama arka plandaki sebeplerini tam da bilmediğimiz konular gibi geliyor bana. Psikolog, yazar ve akademisyen Gay Hendricks’in literatüre geçen “üst limit” kavramını duyduğumda bunun ne kadar çok kişinin derdi olduğunu, farkında olmadan kendimizi ne kadar sabote edebildiğimizi tekrar gerçeklikleriyle fark etme fırsatım oldu. Üst limit kavramı “hayatımızda olmasından memnuniyet duyduğumuz iyilik miktarı”nı ifade ediyor. Sabotörler, aslında kişinin kendi kendine koyduğu limitler ve hatta iyi giden bir şeyi bile “ben bu kadar iyisini yapamam” diyerek kendini sınırlama kapasitesi pek çok fırsatın önüne geçiyor. Peki neden daha iyisini yapmaya layık olmadığını düşünüyor bazı kişiler? Aslında bilinç ve bilinçaltının birbirinden ayrı düştüğü bilinçaltındaki eski ve yanlış öğrenmelerin gücü bunun sebeplerinden biri.

Hiçbir dış etken kişinin kendisine koyduğu engeller kadar ona engel olmuyor. Bazen “şansım yok”, “benim başıma böyle şeyler zaten gelmez” gibi söylemleri hayatında çokça kullanan yakın çevremde de, zaman zaman kendimde de neleri farklı yapsak bu engellerin olmadığı bir alan yaratırız diye düşünüyorum. Kendi iç sesini susturmak bazen hayatın sunduğu en büyük sınavlardan biri. 🙂 Bunu yapabilmenin yöntemlerini öğrenmek çok kıymetli ve önemli bir olgunluk göstergesi bana kalsa, ama bazı yollardan da geçmek gerekiyor bu dönüşüm için. Burada çok kilit bir kelimeyi yeni yorumuyla duydum yakın zamanda.

Hepimizin çok iyi bildiği, kullanım alanı oldukça yaygın olan “direnç” kelimesi. Bu kelimenin anlamını benim için farklılaştıran aydınlanma “Dağ Sensin” kitabıyla oldu. Kitapta hayatın içinden “bunu ben de deneyimliyorum” diyeceğiniz çokça örnek var. Yazarın çıkarımlarıyla bir de ön yargısız okumanın çok büyük etkisi olabileceğine inandığım bir kitap. Direnci özellikle olumsuz giden olaylara karşı değil, kendi hayatımızda yolunda giden konuların sabotörü olarak kullanmak istediğimizden bahsediyor. Yani aslında sonuna kadar götürsek müthiş bir başarı, olağanüstü bir fark veya daha önceden denenmemiş yenilikleri getirebilecek bir konu varken “ben bu kadarını yapabiliyorum” dediğimiz noktalar bu direnci ifade ediyor. Bunu yenilikçi olmamak, hayal kurmamak, daha fazlasını istememekle de çok ilişkili görüyorum. Gerçekten bir şeyleri başarmanın öncelikle istemek, ardından da yapabileceğin iyiliğin, başarının geleceğine tam inancın bir birleşimi olduğunu düşünüyorum. Burada tabii gelişim fırsatlarını da fark etmenin faydası büyük, ama gelişim adı üstünde bir çabayla gelebilecek bir şey, bu çabayı gerçekleştirme de yine direnci ortadan kaldırmakla mümkün oluyor.

Gururlu ve mükemmeliyetçi olmak, hatadan kaçınmak yine çok önemli sabotörler olarak karşımıza çıkıyor. Kitaptaki bir bölümü de bununla çok ilişkilendiriyorum. Evin içinde düzen kurmakta zorlanan, çalışırken dağınıklığı tercih eden ama ilk bulduğu fırsatta da bir düzen kurmaya çalışan birini düşünün. Herkesin kendi kendini yönetme, tarzı ve bir gustosu:) var. Ama diğer yandan özellikle bir şeyleri sürekli dağınık bırakan kişilerin bir boşluk bulduğunda, işlerinden vakit kaldığında evi toparlama, bir şeyler yoluna koymaya çabalamaya vakit ayırdığını gözlemliyorsanız bunun da bir açıklaması var. Dağınık olan bir şeyi toparlama özellikle yalnız kaldığında aklına geliyorsa belki de kendiyle birebir meşgul olmak istemediğinde bunu bir araç olarak görüyor. Her şey toplu olduğunda ve işler bittiğinde  bu sefer kendi gerçek yapabileceklerine potansiyeline hayaline yatırım yapacakken vazgeçiyor. Kendine iyi gelecek bir şeyleri erteliyor aslında.

Kendimize koyduğumuz daha iyisi olma yolculuğundaki sınırlar hayatımızı zenginleştirecek yeni ufuklara açacak fırsatların önünde bir engel olabilir. Sınırlar, aslında düşüncelerin sınırları ve sonsuz olasılığın maksimum iyiliğin önünde duruyor zaman zaman. Kendi sınırlarımızı keşfetmek ve üst limitimizi aşmak için içsel bir yolculuğa çıkmak, daha tatmin edici ve başarılı bir yaşam sürmek için çok değerli. Bu konuya niyet etmeyi ve iyilik için cesaret göstermeyi hayatımızın merkezine koyacağımız bir hayat yaşamayı umuyorum hepimiz için. 🙂

İlginizi çekebilir: Yenilikler yeni şarkılar getirir

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale