Bilgi, birbirinden farklı geniş bir çerçeve hakkında hepimizin sahip olduğu bir şey. Nedense insanlarda bilgiyi doğrusal bir şekilde görme eğilimi hakim. Oysa böyle olsaydı, hepimizin sahip olduğu bilgileri aynı şekilde değerlendirilirdi. Bu bakış açısı, sahip olduğumuz bilgileri nasıl öğrendiğimizi öncelik haline getirmemize engel olan, öngörüsüz bir yaklaşım. Eğer gerçekten önemli olmayan şeyleri öğrenerek vakit kaybedersek, hayatta hangi bilgilerin değerli olduğunu kavrayacak vakti asla bulamayız.
İnsan ise bilgiye olan açlığı hiçbir zaman dinmeyen bir varlık. Bu, çocuklukta başlayıp hayatın sonuna kadar devam eden bir arzu. Öğrenmek ayrıca hayatı daha ilginç, coşkulu ve bazen de zorlayıcı yapan bir şey. Bizler öğrenmek için doğmuş ve bilgiye olan merakı ve kapasitesi sınırsız olan varlıklarız.
Öğrenme önündeki en büyük sınır, insanın eksikliğinden değil zamanın yetersizliğinden kaynaklanıyor. Hepimiz, yaşam süremizin uzunluğu kadar öğrenme fırsatına sahibiz.
Bilgiyi öğrenmek için sınırlı zamanımız var ise, yapılabilecek en akıllıca tercih bazı öncelikler belirlemek. Bunu belirlerken, hangi konuların daha önemli olduğu şeklinde bireysel bir bakış açısıyla yaklaşmak yerine, gelin boyutsal bir bakış açısı belirleyelim.
İşte bilginin beş boyutu:
1. Gerçekten bildiklerimiz
Gerçekten neyi bildiğimiz, kişisel algımızla doğrudan ilişkili olduğu için bu konuda tamamen objektif olmak neredeyse imkansız. Bunu ikili bir gruplandırma yaparak daha yerinde olabilir.
Herkes için kesin olan gerçekler: Bu grupta yer alan bilgiler, inkar edilemez bilimsel kanıtlara dayanan
gerçeklerden oluşuyor. Bu kategoriye giren binlerce bilgi kümesi bulmak mümkün. Bilimsel kanıtlara dayanan ve evrensel olarak kabul edilmiş gerçekleri sarsmak mümkün değildir. Örneğin yeni yapılan bir araştırmanın yer çekimi kuvveti gerçeğini değiştirmesi imkansız. Belki bu konuda sahip olduğumuz bilgileri artırabilir ancak yer çekimi gerçeği her zaman aynıdır.
Sadece bizim için doğru olan gerçekler: Bunlar değişebilen gerçeklerdir. Örneğin şu an yaşıyor olduğumuz gerçeği gibi… Bu, bir anda değişebilir. Bu kategoride yer alan bilgilerin düzenli olarak güncellenmesi gerekir.
2. Bildiğimizi düşündüklerimiz
Bu kategori 18 yaş civarında doruğa ulaşır ve sonra yavaş yavaş azalır. Bu azalmanın nedeni, bilmediğimiz şeylerin ne kadar da çok olduğunu anlamaya başlamamız. Bu kategoride yer alan bilgiler, popüler araştırma verileri veya spekülatif bilgilerle oluşur.
3. Bilmek istediklerimiz
Bu son derece önemli bir kategori çünkü eğitimimizin ne yöne gideceğini belirliyor. Hepimizin, öğrenmek istediklerine dair kafasında bir liste var. Bu liste ne kadar büyükse, organizasyon ve sistematik düzenlemelere gereksinim de o kadar fazla oluyor.
Öte yandan öğrenmek istediklerimiz de zaman ile sınırlı. Örneğin 10 farklı şeyi tek bir seferde öğrenmeye çalışırsanız, her bir konu için öğrenme oranınız yavaşlayacaktır. Ancak bir seferde tek bir konuyu öğrenmeye çalışırsanız, öğrenme oranınız yükselir.
Öğrenmek istediğiniz konu başlıkları arasında bir önem sıralaması yaparak da daha hızlı gelişme sağlanabilir. Bu aynı zamanda bilginin güncel olmasını da sağlar.
4. Bilmeye ihtiyacımız olmayanlar
Bu, hızla kalabalıklaşan bir kategori. Aşırı bilgi yüklenmesi, öğrenmeyi de etkiliyor çünkü bu yüklenme yüzünden dikkat ve odaklanma sorunları baş gösteriyor. İnsan zihni, birden fazla görevi aynı anda gerçekleştirebilmek için yaratılmış bir yapı değil. Bir seferde birden fazla görevi yerine getirmek ilk bakışta kulağa hoş gelebilir ancak yürürken sakız çiğnemek dışında, aynı anda birden fazla şeyi aynı özenle yapmak bir şehir efsanesi.
Öğrenmenin kilit noktası odaklanmadır. Odaklanmak, tüm dikkatimizi tek bir şeye yönlendirmektir. Bunu yapabilmek için zihnimizin, dikkat dağıtan her şeyi filtrelemesi gerekir. Aşırı bilgi yüklenmesi ve gürültü kürliliği, öğrenme sürecini baltalayan en önemli etkenlerdir.
5. Önceden bildiklerimiz
Bazı şeyleri unuttuğumuzu sanırız oysa genellikle zihnimiz bir filtreleme sistemi uygulamış ve bazı bilgileri önceliklerine göre sıralamıştır. Bu sıralamada kullanılmayan bilgiler, filtrenin dışında kalıp gerilere itilebilir. Aslında o bilgi hiçbir zaman gerçekten kaybolmaz, sadece anında ulaşım sağlamak mümkün olmaz.
Önceliklerine göre sıralamak aslında bilgiyi kalıcı hale getirmek için kurgulanmış bir program. Bu sayede her zaman en güncel bilgiye sahip olmak da mümkün hale geliyor.
Peki tüm bunları nasıl uygulamak gerekiyor?
– Bildiğinizi sandığını şeylerle gerçekten bildiklerinizi birbirine karıştırmayın. Bunlar iki ayrı kategori.
– Kişisel tercihlerinize göre öğrenmek istediğiniz şeylerin bir listesini yapın. Yaptığınız sıralamaya göre zamanı akıllıca kullanarak öğrenme sürecinizi başlatın.
– Her birimizin beyni, önceliklere göre sıralama yapma konusunda gerçek bir usta. Önemli bilgiyi en üstte tutarak ona kolay bir şekilde ulaşmamızı sağlayıp kullanılmayan bilgileri en derine gönderir. Ancak bu bilgiler de hiçbir zaman kaybolmaz.
Kaynak:
Advanced Life Skills
İlginizi çekebilecek diğer yazılar:
– Öğrenilen bilgileri kalıcı hale getirebilmenin 10 kısa yolu–
– Gereksiz bilginin beyinde yarattığı abur cubur etkisi bireylerin öğrenme sürecini nasıl etkiliyor?–