X

Sinemaya yeni bir soluk getiren WideAngle’ı, kurucusu Umut Tanyolu anlatıyor

Geçtiğimiz günlerde WideAngle diye bir platform ile karşılaştım ve Blockchain dünyasını yakalamış bu güncel platformun perde arkasını merak ederek, kurucusu Umut Tanyolu ile bir söyleşi yaptım. Umarım okurların da merak ettiklerine parmak basabilmişimdir, şimdiden iyi okumalar!

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Umut Tanyolu: Tabii. Tiyatro mezunuyum. Tiyatro ve sinemada, hem akademide, hem de sektörde çalıştım. Çalıştığım filmler ve oyunlar arasında; devlet tiyatrolarında yönetmenliğini yaptığım Karar (Terör) ve Eğer Bu Bir Film Olsaydı adlı oyunların yanı sıra televizyon ve sinemada Hatırla Sevgili, Şubat, Yunus Emre Aşkın Yolculuğu, Ekisporter, Hannas, Şaşkınlar Çetesi gibi yapımlar var. Süreç içinde de sektörün oyuncuya, yönetmene, yapımcıya dair yarattığı problemleri ve aksaklıkları gözlemleme fırsatım oldu.

Sürece bu gözlemler sonucu mu hazırlandınız yoksa?

Bir parçası da bu diyebiliriz. İnsan ister istemez bu tür problemlerle karşılaşınca, çözüm üretmek istiyor. Aklımıza gelen her çözümde de insan var. Kime nasıl ulaşırım, hangi insan benim sorunuma ilaç olabilir, desteği kimden bulurum gibi sorular geliyor aklımıza. Bu süreçte de çevresi güçlü olan insanlar çözüme daha hızlı ulaşıyorlar.

Blockchain tam da bu noktada mı devreye giriyor?

Evet. Blockchain teknolojisini, çözüm üretme stratejisi bakımından, insan faktörünü ve duyguların yol açtığı sorunları minimize ederek, sinemada veya içerik üretiminde nasıl kullanabiliriz diye düşünerek kullanmaya karar verdim. Wideangle platformu böyle doğdu diyebiliriz.

Senin Blockchain ile tanışman nasıl gerçekleşti?

Blockchain öyle bir dünya ki, neresini anlamak istediğinizle değişiyor. Örneğin kripto paralar kısmına odaklandığımızda, kısa ve uzun vadeli yatırım yapmak arasında bile oldukça fark var. Seneler evvel ben de biraz denedikten sonra detaylı olarak okumalara ve üstünde ciddi ciddi kafa yormaya başladım. Yazılımcılarla, influencer olarak tanınan kişilerle, proje geliştiricileri ile sohbet etme vs. derken de projeleri ve arkasında yatan fikirleri takip eder oldum.

Çekirdek kadronuzdan bahsedebilir miyiz biraz?

Sekiz kişilik bir ana kadro var, yani kurucu üyeler (Engin Altan Düzyatan, Birand Tunca, Ercan Gümüşkaya, Çağlar Tanrıverdi, Efe Acar, İsmail Tomrukçu, Oğuzhan Bozkurt) ama bunun dışında da hem toplulukta, hem de yazılımda bize destek verenlerle, iletişimdekiler ve danışanlarla yaklaşık 28-29 kişiye yaklaştık.

Asıl kadro ile nasıl bir araya geldiniz?

Biz Efe ile çok sık bir araya gelip, konuşuruz. Fikri oluşturmuş ve projelendirmeye başlamıştım. Bu sırada onun desteği sohbetin üstüne geçmeye başlayınca projeyi kağıt üstünde birlikte gerçekleştirmeyi teklif ettim. Geriye, doğru insanları bulmak kaldı, sinema tv dünyasının önde gelen isimlerinden biri Altan, onun fikre ve projeye inanması önemli. Hukuk, yazılım, iş dünyası… Her alandan doğru isimler bir araya geldik. Bu noktada Birand’ın emeği büyük.

Bu desteği en çok neye bağlıyorsunuz?

Herkesin daha önce de dem vurduğum sektörel sıkıntıları az ya da çok yaşamış olmasına bağlıyorum. Bir de dünya buraya doğru evriliyor ve biz de buraya evrilmezsek eski gücümüzü koruyamayacağımızın farkındayız aslında.

Sahi bir sanatçının gözünden dünya nereye evriliyor?

Bitcoin ve blockchain dünyasından bahsedecek olursak, aslında bitcoin kendisinden çok altından yatan fikre ve tetiklediği teknolojilere odaklanılması gereken bir finans çözümü. “Bitcoin alalım, satalım” diye konuştuğumuzda bizi çok sığ ve aslında çok da fayda sağlamayan bir yere sürüklüyor. Borsada bir şeyin alınıp satılması, arz talep dengesinden o fiyatın manipülasyonlarla hareket etmesi bize zarar da verebilir. Burada bir teknoloji ve teknolojiyi daha da ileri götürdüğünü söyleyen benzeri teknoloji üreticileri var. Blockchain de yeni dünyada bize şunu sunuyor: Dünya daha önceden sahip olduğu bir özelliği daha şeffaf bir haliyle yeniden elde etmeye çalışıyor.

Hangi platformlarda projenizden bahsettiniz?

Blockchain projelerinde global hareket etme tercihi var. Çünkü ürettiğiniz çözüm tüm dünyaya hitap ediyor. Ama biz şuna odaklandık: Bizim projemizi oluşturan herkes bu coğrafyadan insanlar. Bu duruşu sergilemek için de anonim olup, uluslararası bazı organizasyonlar düzenlemeye çalışmadık, “Biz buradayız.”, ismimiz ve çalışmalarımız açık diyerek kendimizi tanıttık.

Sanırım İKSV ilgileniyor…

Ben tam takip etmedim açıkçası süreci. Oldukça kalabalık bir ekibiz çünkü. Ama biz bir kez basında çıktıktan sonra bu tetikleyici oldu ve duyulduk. Evet İKSV’nin bizimle işbirliği yapması da biz sinemayla ilgili olduğumuz ve film festivallerini çok önemsediğimizi desteklediğimiz için aslında “Köprüde Buluşmalar”a nasıl destek olabiliriz?” diye sormamız üstüne oldu. Önümüzdeki sene boyunca bize ulaşabilecekleri bir teknoloji danışma desteği sunduk. Bu şekilde de kendimizi tanıtma fırsatı bulduk. Ayrıca geçen gün de Bloomberg’te bir yayınımız oldu. Sanırım internetten hala izlenebiliyor.

İsminiz İngilizce?

E tabii. Neticede Türkiye’de üretilen projeler de olacak ama dünyanın her yerinden proje üretilmesi hedefleniyor. Dünyanın her yerinden üreticisiye ve çalışana iş ve fon olanağı sağlanacak. Ek olarak, Blockchain jargonu çoğunlukla İngilizce.

Size kimler nasıl başvurabilir?

Biz bu sektörde üretim yapan her seviyede yapımcıya açığız. Ben yapımcı olabilirim, sektörde tecrübeye sahibim diyerek başlamak isteyen sanatçılara da açığız. Benim projem var, tecrübeli isimlerle bir araya gelmek istiyorum diyenler başvurabilir. Henüz başvurular açılmadı, daha çok erken. Çünkü ilk başvuru döneminin içerik ve şekli platformun kendisi tarafından belirlenecek. Sistemin dinamiklerinin oturması için bizim örnek projeyi hayata geçirmemiz gerek, onu yapacağız. Bizim şu an için, hali hazırda temel kriterlerimiz var, o kriterlere web sitemizden ulaşabiliyor olacak. (www.wideangle.network)

Meet The Stars bölümünde neler oluyor?

Evet, üyelere bu isimli bir bölüm açtık. Aslında dört kategorimiz var. Her kategori farklı seviyede yatırımcıya hitap ediyor. Prime projelerde isminizin bu tür yerlerde geçmesi size ya da şirketinize fayda sağlayabilir. Özellikle şirketler ismini bir yerde geçirebilmek için çok büyük rakamlar karşılığında reklam vermek zorundalar. Oysa ki Diamond kategoride bir NFT’ ye sahip olduğunuzda, büyük harcamalara gerek kalmadan, isminiz rahatlıkla onursal yapımcı olarak geçebiliyor.

Peki ya sete ziyaretler ve oyuncularla tanışma olanağı?

Benim özellikle olmasını istediğim bir şeydi bu. Çünkü işin mutfağını ancak okuma provasında veya setten önceki provalarda görebilirsiniz. Bu şansı herkesin yakalaması mümkün değil.

Öğrencilerle de bir araya geliyor musunuz? Gençlerin ilgisi yoğun mu?

Zirvemizde bir araya geleceğiz. Aslında üniversitelilerle de sık sık karşılaşıyoruz. Ama bu zirve daha derli toplu bir buluşma olacak. Blockchain Kulüpleri de katılacak. Hatta bir de Kısa Metraj Film yarışmamız var ve ödülleri de o zirvede vermeyi düşünüyoruz. Belki de bir nevi tanışma toplantısı diyebiliriz buna, çünkü sistemi öğrencilere ilk kez direkt anlatacağız ve geri bildirimleri inceleyeceğiz. Ne de olsa finans uzmanlarından gelen tecrübeli geri bildirimlerle, içerik açısından gençlerden gelecek olan geri bildirimlerin sentezi bizim için oldukça önemli…

Bu arada kendinize örnek olarak gördüğünüz başka platformlar olmuş muydu?

Web 2’de çalışan bir platformun kurucuları “Bizzat bizim böyle bir sıkıntımız vardı, bunu çözmek istedik” demişlerdi. Bu beni çok etkilemiş ve hoşuma gitmişti. Çalışma şeması olarak belki hiçbir platformdan örnek almadım ama çalışma prensibi olarak bunu örnek verebilirim. Çünkü nihayetinde o platformda doğrudan bir hizmet sunucusu değil, çözümü veren ilk katman değil yani, belki bu açıdan yaptığımızı benzetebiliriz. Birçok hizmet sunucuyu ve hizmet alanı bir araya getiren bir platform olması açısından…

Son olarak gelecek projelerinizi de öğrenebilir miyiz?

Haziran ayında kendi zirvemiz olacak. Sinema ve Blockchain üstüne mini bir zirve. Üniversitelerin sinema ve tv, tiyatro, senaryo, yazılım gibi bölümlerinin katılabileceği bir zirve. Ayrıca daha önce de söylediğim gibi, yarışma sonucu ödüllerini de zirvede vereceğiz.

Bu bilgi verici söyleşi için çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale