X

Sinekler neden bazı insanları daha fazla ısırır?

Özellikle yaz aylarında bahçede otururken, gece sahilde yürürken ya da arkadaşlarınızla balkonda keyif çatarken birinin sürekli ‘Of yine sinek ısırdı!’ serzenişlerini dinliyor musunuz? Ya da sineklerden dert yanan genellikle siz mi oluyorsunuz? Öyleyse, neden sineklerin ‘bazı’ kişileri daha fazla ısırdığını merak ediyor olabilirsiniz. Gelin, merakınızı giderelim ve sineklerin kimleri daha çok sevdiğini öğrenelim.

Dişi sivrisinekler, yumurtalarını düzgün bir şekilde geliştirebilmek için ihtiyaç duydukları besinleri elde edebilecekleri omurgalıları ararlar ve yiyecek kaynaklarını bulmak için hareket ve rengi kullanırlar; ayrıca laktik asit, CO2 ve diğer maddeleri tespit ederek hedeflerine yaklaşırlar. Tüm bu değişkenler, bazı insanları sivrisinekler için daha çekici hale getirir. Sivrisinekler için adeta bir mıknatıs olduğunuzu düşünüyorsanız belki sebebinin ‘tatlı kanınız’ olduğuna inanıyor olabilirsiniz ama bu pek de doğru sayılmaz. Kıyafetleriniz, nefesiniz, kan grubunuz ve hatta cildinizde yaşayan bakteriler, sivrisineklerin sizi çok sevmesinin nedeni olabilir:

Giyim

Sivrisinekler kurbanlarını hedef almak için gözlerini kullanırlar. Araştırmalar, siyah, kırmızı gibi koyu renkleri giyinmenin sivrisinekler tarafından fark edilmeyi kolaylaştırdığına dikkat çekiyor. Bu nedenle, sineklerden kaçmak istiyorsanız pastel tonları, bej ve beyaz gibi açık renkleri tercih edebilirsiniz.

Kan grubu

Yetişkin sivrisinekler beslenmek için nektarlardan faydalanır; ancak dişiler yumurta üretimi için insan kanındaki proteine ​​​​bağlı olarak yaşarlar. Bu da bazı kan gruplarını onlar için daha çekici kılar. Araştırmalar, farklı sinek türlerinin farklı kan gruplarını daha çekici bulduğuna dikkat çekse de; genel kanı O kan grubunun sinekler arasında daha popüler olduğu yönünde.

Isı ve ter

Çiçeklerin hoş kokusu hemen hemen tüm canlıların algılayabildiği çekici bir koku olabilir; ancak sivrisineklerin burunları terle yayılan laktik asit, amonyak ve benzeri bileşenleri de algılayabilir. Vücutta bulunan glikozun birtakım kimyasal tepkimeler sonucunda enerjiye dönüşmesiyle ortaya çıkan laktik asit, kasların yoğun çalışması ile oluşur. Spor yapmak, koşmak, egzersizlerinizi gerçekleştirmek gibi kaslarınızı yoğun çalıştırdığınız zamanlarda vücudunuzdaki laktik asit artar ve terlemeye başlarsınız. Bu nedenle terlediğinizde ortaya çıkan sıcaklıkla birleşen laktik asit sivrisineklerin sizi bulmasını kolaylaştırabilir. Ter ve laktik asit varlığını azaltmak için egzersiz yaptıktan sonra duş alarak sivrisinekleri kendinizden uzak tutmaya çalışabilirsiniz.

Bazı moleküller

Tıpkı laktik asit gibi sivrisineklere çekici gelen farklı moleküller de var. Miami Uluslararası Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, indol (köklendirme hormonu), nonanol (limon ve portakal yağından doğal olarak bulunan bir molekül) ve oktenol (insan terinde bulunan bir bileşen) moleküllerinin neden olduğu kokuların sivrisineklerin hedefini belirmede etkili olduğuna dikkat çekiyor. Öte yandan, benzer araştırmalar Dang ve Zika gibi farklı virüslerin insanların kokusunu değiştirmeye neden olduğunu ve değişiklik gösteren bu kokunun sinekleri cezbettiğini ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda reçine ve kokuların hammaddesi olarak kullanılan Asetofenon‘un kokusunun da sinekleri çektiği biliniyor. Kokuları nedeniyle sineklerin ilgisini çekebilecek daha birçok molekül, bakteri, virüs ve benzeri mikro canlı olduğu tahmin ediliyor olsa da uzmanlar bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söylüyorlar.

Nefes

Evet, nefes alışverişleriniz sinekleri çağırabilir. Ne yapalım yani, nefes mi almayalım diye düşünüyor olabilirsiniz; haklısınız elbette ki bu mümkün değil. Ancak belki sineklerin çok olabileceği ortamlarda ‘derin derin’ nefes almayı erteleyebilirsiniz. Şöyle ki; sivrisinekler karbondioksiti uzak sayılabilecek bir mesafeden bile algılayabilir. Bu nedenle ne kadar çok derin nefesler alıp verirseniz onlar için o kadar çekici hale gelebilirsiniz.

Hamilelik

Nedenleri tartışılıyor olsa da, yapılan bazı araştırmalar sineklerin hamileleri hamile olmayanlara kıyasla iki kat daha fazla tercih ettiğini ortaya çıkarıyor. Bazı uzmanlara göre bunun nedeni hamilelerin hamile olmayanlara göre daha fazla nefes almaları ve karın bölgelerinin daha sıcak olmaları olabilir. Ancak, henüz yeterli araştırma bulunmadığını da belirtmek gerek. Yani, her hamile kişi sivrisineklerin favorisi olmayabilir.

Cilt yapısı

Cilt, doğal olarak mikroskobik yaşamlarla doludur; diğer bir deyişle farklı türdeki bakterilerle. Bu bakteriler ter ile karıştığında oluşan koku, yapılan araştırmalara göre sineklere çekici geliyor. Bir çalışmada, daha fazla sineğin tercih ettiği kişilerin ciltlerinde daha geniş mikrop, bakteri, mikroskobik yaşam olduğu tespit ediliyor. Yani, anlaşılan o ki cilt yapısındaki bakteriler ne kadar çeşitliyse ortaya çıkan koku da sinekler için o kadar dayanılmaz oluyor.

Bonus: Alkol

Sivrisineklerin içkiden hoşlanacağını kim tahmin edebilirdi ama görünen o ki, doğru. Yapılan bir araştırmaya göre, sinekler bir litre bira içen kişileri bir litre su içen kişilere tercih ediyorlar. Bu ilişkinin kurulamadığı araştırmalar olsa da yine de alkol tüketirken sivrisineklere karşı dikkatli olmakta fayda var.

İlginizi çekebilir: Sivrisinek ve böceklerin hedefi olmadan mutlu bir yaz geçirmenin sırrı: Aromaterapi yağları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale