X

Şimdiye kök salmanın yolu: Dinleyin… Tilki size ne söylüyor?

Birkaç aydır gezginlikten “yerleşik göçebelik” diye tanımlayabileceğimiz bir döneme geçiş yaparak kendimizi Peru’daki Kutsal Vadi’nin kollarına bıraktık. Etrafıma baktığımda vadiyi sıkı sıkı kucaklayan And Dağları’nı görüp, burada korunduğumu hissediyorum. Vadi bana bazen anne rahmini bazen de yaşamın temel yasalarıyla tanıştığım bir okulu anımsatıyor. Burası, yeni bir dil öğrenmek, Latin Amerika’da iş yapmaya başlamak, uzundur yazmak istediklerimi yazmak ve bol bol fotoğraf çekmek için ideal. Balkonda çalışırken her gün ziyaretime gelen bir sinek kuşum bile var. Lacivert, yeşil ışıltılara bezenmiş görkemli tüyleri ve hızlı kanat çırpışıyla bana bugüne dek kim bilir yanı başımdaki hangi güzellikleri kaçırdığımı düşündürüyor. Tam zamanlı öğrencilik yaptığım bu yeni okulum daha önce okuduklarıma hiç benzemiyor. Burada “Yaşamın temel yasaları” ile burun burunayım. Bundan önce gittiğim okullar bana yalnızca akılla yol almayı öğretti. Oysa akıl yalnız kaldığında korkular ve kaygılar üretir. Kalple, içgüdüyle yani ruhla birlikte hareket etmedikçe bizi tarifi güç bir açlığa mahkum eder. Neye inanacağını, güveneceğini bilmeyen, sürekli önlemler almaya, güvende olmaya çalışan korku dolu bir akıl hangimizin işine yarar?

Akıl daima sorular bulur buluşturur. “Hangi işi yapmalıyım?”, “Nasıl daha çok para kazanırım?”, “Bu yeni çıkan telefonlar daha havalı görünür müyüm?”, “Yöneticimin gözüne nasıl girsem?” Ve korkular… “Ya yalnız kalırsam?”, “Beni beğenmezlerse ne yaparım?”, “Peki iş bulamazsam?”, “Dolar aldı başını gidiyor. Eyvah!” Ne sorularında ne de korkularında tam olarak haksız değildir. Ama bence hayatı yalnızca akılla algılamanın ötesine geçmek mümkün. Nasıl mı? Tabii ki Dünya’yı durdurarak!

Nedir bu “Dünya’yı durdurmak”?

Carlos Castaneda, kitaplarında modern Dünya’dan kopup hakikati öğrenmek için yola çıkan beyaz adamın yerlilerin arasında yaşadığı yolculuğu anlatır. Bir şaman olan Don Juan, ona bu gezegenin yalnızca rasyonel düşünceyle açıklanamayacağını anlatmaya çalıştıkça Carlos’un bilinçaltı buna karşı koyar. Sıkı sıkıya tutunduğu gerçekliğini, sorularını ve korkularını bırakmak istemez.

“Ixtlan Yolculuğu” kitabında Don Juan, Carlos’tan “dünyayı durdurmasını” ister. Carlos günler geceler boyu doğanın ortasında umutsuzca çabalar. Dünya’yı durdurmanın ne anlama geldiğini bir türlü çözemez. Öfkelenir, gücü tükenir, vazgeçmek ister. Tam bu sırada yanına bir tilki gelir, onunla uzun uzun bakışırlar. Carlos, tilkiye duyduğu yakınlığa anlam veremez ve hissettikleri ona mantıksız gelir. Derken tuhaf bir şekilde hayvanın onunla konuştuğunu duymaya başlar. Onu anlayabiliyor dahası karşılık verebiliyordur. Bir de bakar ki sohbetleri ilerledikçe tilki birbirinden güzel renklerle bezeli bir ışık topuna dönüşmüş. Derken hayvan yavaş yavaş başkalaşır ve sonunda sıvılaşıp toprağa karışır. Ertesi gün, “Sen, dün Dünyayı durdurdun.” der Don Juan. Peki bunu nasıl başarmıştır? Kendi bildiği gerçeklikten ve aklın ısrarcı somut gerçekliğinden başka ihtimallere ve sorulara şans vererek… Kendini hayata yalnızca akılla bakmaktan özgürleştirerek… Yani “Bir insan tilkiyle konuşabilir mi hiç canım?” Sorusunu “Acaba tilki bana ne söylüyor?” Sorusuyla değiştirerek.

Hayatımızın çapını kendimize, aklımızla değil kalbimizle sorduğumuz sorular belirler. Ben bu yolculuğa çıkarken çantamda aklımın ve sorularımın ağırlığı vardı. “Bu yolculuk bitince ne yapacağım?”, “Sevdiğim işi yapmak istiyorum. Peki ama nasıl?”, “Küçük bir yerde yaşamak bana göre mi?” ve benzerleri… Bir süredir bu sorular üzerine hiç düşünmediğimin farkına vardım. Dönüp baktığımda onların artık eski yerinde durmadığını gördüm ve bir panik duygusuyla sarsıldım. Sorularım yok olmuştu! Nasıl olurdu bu? Ben kendime bu soruları sormayacaksam ne arıyordum burada? Şimdi ne olacaktı? Sonra tuhaf bir yas duygusu geldi oturdu yüreğime. Arkadaşlarımı, kedilerimi, evimi, işimi, kentimi geride bıraktığımı biliyordum ama bu listeye bir de sorularımı mı ekleyecektim? Evet! Çünkü onlar artık moleküllerine ayrılmış, hava boşluğunda asılı duruyorlardı. Ben o molekülleri farklı bağlarla yeniden birleştirip kendime başka sorular sorayım ve yeni cevaplar bulayım diye…

Sadece bir savaşçı, bilgi yolunda sağ kalabilir.” diye devam eder Don Juan “Ixtlan Yolculuğu” kitabında, “Çünkü bir savaşçının sanatı, bir insan olmanın dehşetiyle, bir insan olmanın görkemini dengelemektir.

Birkaç gün sonra yeni sorular teker teker kendini göstermeye başladı. Bunlar, öncekilere hiç benzemiyordu. “Her şey değişim içinde olduğuna göre ‘şimdi’ye kök salmanın yolunu nasıl bulabilirim?”, “Tıpkı nefes alıp vermek gibi para kavramı da giden ve geri gelen bir unsur olduğuna göre kendimi ondan özgürleştirebilir miyim?”, “Anlam, başkalarına hizmet etmek olduğuna göre ihtiyacı olanlara nasıl yardım edebilirim?”, “Yaşadığımız boyut bir rüyadan ibaret. O halde ben ruhumu kuşaklardan beri bana öğretilen korkulardan arındırmamın yolu nedir?”, “Sahiplenmeden, sevdiğim insanın benden bağımsız yolculuğuna saygı duyup izin vererek onunla yan yana olmam mümkün mü?”

Anladım ki geçmişten bugüne dönüşen sorularım matruşka bebekler gibiydi. Kabuktan öze doğru yolculuk yapıyorlardı. “Hangi işi yapmalıyım?” sorusu aslında “meslek” kavramının bir araç olduğunun farkına varınca yerini, “hangi anlama hizmet etmeliyim?” sorusuna bırakıyordu. Yaşamın amacı üretmek ve anlam yaratmaktı o halde bu soruyla artık vedalaşmıştım. “Nasıl yaşamak istiyorum?” Sorusunun cevabı da “şimdiki zamana kök salarak” olmuştu. Ama bu da yeni bir soru doğurmuştu: “Nasıl?” Aslında hepimiz iç içe duran matruşka bebekleri teker teker açıp, o en içte duran serçe parmağı büyüklüğündeki bebeğe ulaşmaya çalışıyorduk. Temel sorularımıza… Sonra? Daha da temel olanlara… Ve daha da… Nereye kadar mı?

Kitapta, “Ixtlan’a ne zaman ve ne şekilde ulaştın?” diye sorar Carlos.

Kızılderili bu soruya kahkahalarla güler.

“Sana şöyle söyleyeyim: Bu yolculuğun herhangi bir akıbeti yoktu ve hiçbir zaman da olmayacak. Ben hala Ixtlan yolundayım!”

Sanırım hep birlikte, sonu gelmeyecek bir arayışta, sorulardan örülmüş bir yolda yürüyoruz. İhtiyacımız olan cevapları bir türlü alamadığımızda genellikle kendimize yanlış soruları sormuş oluyoruz. Diyeceğim o ki, eğer hayatınızı değiştirmek istiyorsanız bence işe sorularınızdan başlayın.

Yarın ilk iş “Acaba tilki bana ne söylüyor?” diyerek başlayabilirsiniz mesela… Bakalım ne söyleyecek?

Tilkinin söylediklerini paylaşmak isterseniz, bana Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

 

İlginizi çekebilir: Hayatın ve düşüncelerin başkalaşırken yeni bir ülke bulamaz mısın?

Bengisu Gencay: Güney Amerika'da hayatın yalnızca akılla açıklanamayacağını keşfettikten sonra kitabı Zem Sesini Arıyor'u tamamladı. Kitap, Epsilon Yayınları'ndan çıktı ve beğeniyle karşılandı. Hikayeleştirme ve içerik pazarlama konularında kurumsal ve bireysel eğitimler veriyor. Bir yandan oğlunu bir yandan kurmuş olduğu, eğitim, danışmanlık, içerik ve proje geliştirme girişimi B-612 Story Lab'i büyütüyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale