X

Şikayet ettiğin her şeyde kendi payını görmeye ne dersin?

Tüm dengeler değişiyor, dünya, ekonomi, emlak piyasası, ruhsal durumumuz, dünyaya bakışımız…
Evet, bir sona doğru yaklaşıyoruz, söylemesi kolay, yaşaması herkes için “öğretici” olacak gibi görünüyor. Bu dönüşüm birçok sistemin hem mikroda, hem makroda yıkılmasına, birçoğunun da filizlenmesine sebep olacak.

Sürekli ekonomideki değişkenleri, artan fiyatları, buna uyum sağlamaya çalışan insan hallerini ve evinden, iş yerlerinden çıkarılan insanları, satışa çıkan konutlar yüzünden taşınmak zorunda kalanları dinliyorum.

O kadar tanıdık bir hikaye ki bu, çok da değil bir, iki jenerasyon önce, varlıklarını nesillerdir belirli bölgelerde sürdüren azınlıkların ve çoğunlukların bir şekilde taşınmaya, göçmeye mecbur kalışları gibi, bizler de yaşadığımız yerlerden, muhitlerden, hatta şehirlerden uzaklaşmak, göçmek zorunda kalıyoruz. Özellikle de değişen ekonomi ve bağlı kalınmayan sosyolojik sınırlarımız dolayısı ile…

Burada devleti, partileri yargılamıyorum, aksine yönetimin, çoğunluk algısına ve psikolojisine eş aynalık ettiğini düşünüyorum. Durum şu ki, hükümete, devlete, “Her yeri, her şeyi yabancılara sattılar, tarım arazilerini inşaat arazilerine çevirdiler” diye isyan edenler, şimdi artan kur ve yurt dışı vatandaşlık talepleri dolayısı ile değerlenmiş gibi görünen mülklerini o şikayet ettikleri “yabancı popülizmine” kendi elleri ile satıyorlar.

Herkes, en küçük sistemdeki, en büyük sistemdeki aynı paterni yaşatıyor.
Bu yüzden, belki de aslında bunca zamandır şikayet ettiğimiz, isyan ettiğimiz şeyi kendi ellerimizle minik minik inşa ettiğimizi görmemiz gerekiyor.
Vatanı satanlar var ise, biziz. Satılırken, bir ucundan biz tutuyoruz.
Tarım arazilerimizi tarlalarımızı inşaat firmalarına biz satıyoruz.
“Ülkemizi Araplar bastı” deyip, onlara elimizdekileri satıyoruz.
Karşılığında da “para” alıyoruz.
Ve yarın para, pul olacak…
Türk lirası değil, elimizde tuttuğumuz ve üzerinde ne yazdığı fark etmeyen, bunca anlam yükleyip ömrümüzün saatlerini karşılığında değiştirdiğimiz kağıttan bahsediyorum.
Elimizde bir avuç kül…
Ve topraksız, doğasız, milletsiz bakakalacağız.

Yer değiştirme her zaman kendi aklını ve kendi hürriyetini korumayanların yardımları ile gerçekleşir. Şimdi de tam olarak böyle oluyor.
Havuca koşan tavşanlar gibi, paraya koşuyor hayatta kalma korkumuzu tetikleyen tüm etkenlerin bizde kurduğu psikolojik baskıya yenilerek aslında daha büyük planda, hatta onaylamadığımız bir planda gönüllü işçiler oluyoruz. Bizler mikro düzeyde neler yapıyor, hangi kaygılar ile tetiklenip kendi “değer” yargımızdan çıkıyorsak, makro düzeyde de aynısı oluyor. Yaşamın sistemi de böyle çalışmaz mı zaten?
Aşağısı neyse, yukarısı da öyledir.

Mikroda, yani kendi iç yapımızda görmediğimiz şeyi, makroda, yani devlet, toplum üzerinde gördüğümüz zaman rahatsız olup durumdan şikayetçi oluyoruz. Sadece sonuca odaklı olduğumuzdan, olmuş olanı değiştirmeye çalışıyor, dolayısı ile en fazla “kınıyor”, “küsüyoruz.”

Oysa, yaşamın, kendimizin, varoluşumuzun sorumluluğunu alarak aslında kime ve neye hizmet ettiğimizi bilmemiz, özgürlüğümüzün, özgür aklın ve vicdanın ne olduğunu öğrenmemiz, kendi temel “hayatta kalma”, “ölüm”, “başarısızlık” gibi korkularımızı çözümlememiz lazım.
Yani bireysel olarak gelişip kendi içimizde bütünleşmemiz…
Böylelikle korku ve kaygılar tarafından manipüle edilemez, yönetilemez ve bilinçsizce aracılık etmez oluruz. Bu da sonucu değiştirmeye çalışmanın aksine, süreci yönetebilme becerisini ve gücünü verir bizlere.

Bu spiritüel, metafiziksel bir anlatım, ne kadar politik ve sosyolojik görünse de…

“Ve öyle de oldu” diyerek değişmiyor hiçbir şey, farkındalık bu şekilde gerçekleşmiyor.
Cüret etmek gerek, aklı kullanmaya, kalbi kullanmaya, özgür olmaya.

Şikayet ettiğimiz her şey, içinde bizim de olduğumuz ve hizmet ettiğimiz şeylerdir. Eğer şikayet ediyorsan, şikayet ettiğin duruma bulunduğun katkıya bak. Bilinçsizce verme haline…
Herkes kendine konuşur, sen dışarıya söylediğini sanarak kendine ne diyorsun?

İlginizi çekebilir: Kendini var etmek için büyümek, çoğalmak ve tanışmak

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale