X

Şikayet etme sanatı: Hoşnutsuzluğu dile getirmenin yolları

“İşten her gün bu kadar geç çıkmak zorunda mı?”
“Gün içinde hiç aramıyor, aklına gelmiyor muyum?”
“Hep ben ona güzel sözler söylüyorum, o bana hiç iltifat etmiyor.”
“İstemediğimi bildiği halde o kıyafetleri ısrarla giyiyor.”
“Özel günlerimizi hep ben hatırlatıyorum.”
“Kaç kez aradım, cevap vermedi, canı istediğinde dönüyor aramalarıma.”

Bazıları kulağa tuhaf gelse de her ilişkide dile getirilen bu ve benzeri birçok istek, hayal kırıklığı, beklenti ve ihtiyaç var. Kimilerini içimizde, kimilerini partnerimizle paylaşarak halletmemiz gereken bir beklentiler silsilesiyle birlikte sürüyor ilişkilerimiz. Beklenti ve şikayetlerin ilişkimizde soruna mı, yoksa çözüme mi yol açacaklarını -var olmaları değil- ifade edilişleri belirliyor. İlişkiyi bozma ve sizi küçük düşürme garantili olan bazı yöntemler var ki konuşmazsak olmaz!

Bunlardan ilki “imâ etmek.” Pek hoş bir kelime olmasa da dilimize yerleştiğinden kullanmakta sakınca görmediğim namı diğer “trip atmak.” Bunu ne zaman yaparız? Bunu daha çok sesimizin duyulmayacağını, doğrudan ifade etmeye, talep etmeye, protesto etmeye hakkımızın olmadığını hissettiğimizde yaparız. Çünkü son derece dolaylı bir yoldur. Öfkeyi ve kızgınlığı öyle değilmiş gibi yaparak, biraz eğip bükerek ve inkâr edilebilecek bir kıvama getirerek karşıya göndermektir bu.

“Yine çok yoğundun bugün herhalde? Çok önemli işlerin mi vardı?” O esnada yüzünüzden düşen bin parça, belki dudaklarınız titriyor.
“Yo, her zamanki gibi, neden sordun? Canını sıkan bir şey mi oldu?”
“Yok canım, öylesine sordum. Bütün gün beni aramaya fırsatın olmadı ve bu saati bulduğuna göre!”
“Uff! Yine mi aynı mevzu?”
“Ben ne dedim şimdi, sordum sadece!”
“Evet, tabii sordun! Nasıl sormaksa?”

Bu sırada olası çıkış yollarını tıkadığınızı hissetseniz de artık ok yaydan çıkmıştır. Ya yutkunarak içinize atmaya devam edeceksiniz ya da el artırarak daha tehlikeli sulara ilerleyeceksiniz. Partneriniz sizin gerçek niyetinizi anlamayacak kadar kör olamaz. Zaten öyleyse durum daha da vahim demektir. Ancak konumuz bu değil. Gösterdiğiniz bu tavırla ne ihtiyacınız olan ilgi ve şefkati kazandınız, ne isteğinizin samimiyetini ve duygusunu aktarabildiniz, ne de akılcı bir çözüm olanağı sundunuz. Kızgınlığınızı örtük bir suçlama ve kınamaya dönüştürerek hor görülmek ve partnerinizden uzaklaşmak için zemin hazırlamış oldunuz yalnızca.

İlişkiyi bozma garantili bir diğer yol ise “küsmek.” Asla doğru mesajı verme şansınızın olmadığı, iletişimin tamamen kapandığı veya kavga öncesi sessizlik olarak adlandırabileceğimiz bir yöntem. Cem Yılmaz’ın ünlü “Pınar noooldu?” skecinde anlattığı o sarmaldan çıkmak çok zordur. Hatırlarsanız adam komedyene uyar ve tuhaf bir şekilde araba sesi çıkarır. Kız arkadaşı bunu iğrenerek, küçümseyerek karşılar ve küser. “Pınar noooldu? Noldu kızım?” “Sus konuşma benimle, utanıyorum senden, bittin sen.” Ne yazık ki gerçek hayatta bu durum ne eğlencelidir ne de komik. Ne kadar süreceği belli olmayan işkence anları başlamıştır ve o sessizlik uzadıkça iki taraf da kendi iç seslerinin kışkırtmalarına maruz kalarak ya daha çok yükselir ya da birbirlerinden çok uzak noktalara savrulup gider.

Gelelim üçüncü yola. Üçüncü talihsiz yol, kavga ve şiddettir. Bazen sessizliğin ardından bazen de aniden beliren öfke yağmuru altında kalmak ilişkiyi bir yaz yağmuru gibi ıslatıp geçmez, birçok zaman kalıcı hasarlar bırakır. Basit bir olay, aylarca biriktirdiğiniz tüm hayal kırıklıklarının pandoranın kutusundan çıkıp etrafa saçılmasına neden olabilir. Görünürdeki olay küçük, tepki ise orantısız şekilde büyük olunca iş her iki tarafın da yönetemeyeceği, anlam vermeyeceği bir boyuta doğru geçmiştir. “On beş dakika gecikmenin, bir cevapsız aramanın, uzayan bir işin bedeli bu olamaz” diye düşünür partneriniz, geçmişte içinizde biriktirdiğiniz fırtınalardan habersiz. Onun sizi dengesiz ve sorunlu biri olarak etiketlemekte gecikmeyeceğini de hatırlamakta fayda var. Gerçek sorunun sınırlarından taşıp onu “kötü, anlayışsız, berbat biri” olarak tanımlamaya giden tepkiniz onun kendini eleştirme fırsatını elinden almakla kalmaz, sizin saçma davranmanız yüzünden ona kendini aklama konforunu sunar. Sizin üzüntünüz ve çaresizliğiniz üzerine onun güveni ve cesareti inşa edilmiş olur.

Bütün bu çıkmaz yollara sapmamızın arkasında kendimizi dilediğimiz gibi ortaya koyamadığımız veya doğrudan isteğimizi dile getirmeye hakkımız olmadığı düşüncesi yatar. Şikâyet etmenin, beklentinin kötü olduğuna inanmış, ne zaman bunu dile getirsek başımızın derde girdiğini görmüş olabiliriz. Bu bazen ebeveynlerimizin ihtiyaçlarımızı karşılamayan tutumlarına, bazen sesimizi duyuramadığımız geçmiş ilişkilerimize, bazen de ilişkilerimizi kurarken farkında olmadan pekiştirilmiş davranışlarımıza bağlı olabilir. Örneğin, her küstüğünüzde alttan alan bir sevgili size küsme alışkanlığı kazandırmış olabilir. Bütün bu yollar toksik olduğu kadar bulaşıcıdır da. Küsmeye devam ettiğinizde bir bakarsınız o da size küsmeye başlamış veya bağırıp çağırmak ilişkinizin doğal niteliği haline gelivermiş.

Dilek ve şikayetlerimizi etkin ve başarılı bir şekilde dile getirebilme becerisi, her zaman beklediğimiz yanıtı alamasak dahi önemlidir. Kendi ruh sağlığımızı korumakla kalmaz, ilişkimizin “beka”sını da korur. Bunun için önce ilişkide hoşnutsuzlukların dile getirilebilmesi kültürünü yaratmamız gerekiyor. Bazı şeylerden mutsuz olmamızdan, bazen partnerimizden daha fazla anlayış beklememizden, bazı şeylerin onarılmasını istememizden daha olağan ne olabilir ki! Bunu olağan dışı ve çözümsüz kılabilecek tek şey ifade etme biçimimiz. Çoğunlukla tamir edilmesi mümkün, birçoğu yanlış anlaşılmalardan veya küçük fark edememelerden ileri gelen kusurların ilişkinin köküne dinamit koymasına izin vermemek elimizde. Daha iyi söylemek, daha iyi duymak, daha iyi dinlemekle… Partnerimizden istemek hakkımıza güvenirsek biraz zamanımızı alsa bile “pire için yorgan yakmaksızın” doğru bir tavır edinebiliriz. Zekamızı, sağduyumuzu, anlayış ve sevgimizi perdeleyen, adeta gözlerimizi kör eden duygu bombardımanlarına teslim olmayarak bunu başarabiliriz. Neticede bu kişi sevdiğiniz için hayatınızda var olan, sizinle ortak bir yaşam kalitesini arzulayan ve işler hiç istediğiniz gibi gitmiyorsa da vazgeçebileceğiniz biri. Tüm seçeneklerin elinizde olduğunu hatırlarsanız teslimiyet ve mağduriyet duygularınız da yatışacaktır.

Çocukluğumuzdan ve geçmiş ilişkilerimizden ne öğrenmiş olursak olalım alay, imâ, öfke ve küskünlük olmaksızın şikâyet edebilmeyi öğrenebiliriz. Şu ana kadar elde ettiğimiz olumsuz sonuçlardan ders alabiliriz. Bunun yerine rica edebiliriz, duygumuzu tarif edebiliriz, bizde yarattığı kırgınlığı anlatabiliriz. Olumsuz duyguların ateşinde ağız tadıyla yenecek yemekler pişmez. Duygumuz çok yüksek ise biraz soğumasını bekleyip öyle harekete geçebiliriz. Her yanlışın altında sevgisizlik ve büyük anlamlar aramaktan vazgeçebiliriz. Ayrıca kendimize biraz alan tanımaya, biraz şefkatle bakmaya başlayabiliriz. Bu, partnerimize de aynı alanı ve şefkati gösterme becerimizi artıracak, yolların tıkanmasını önleyecek, çözüm için ek şeritler açabilmemizi sağlayacaktır.

İlginizi çekebilir: “Eyvah! Yine tüylerim diken diken oldu!”: İlişkimizde neden küçük şeylere takarız?

Ela Uysal: Hacettepe Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık Bölümü’nden mezun olduktan sonra global firmalarda çeşitli görevler aldı. Kurumsal kariyerine devam ederken bir yandan kişisel gelişimle ilgili çalışmalara başladı. 2000’li yılların başında, Türkiye’de eğitimler veren İngiliz Psikolog Stephen Bray’in eğitim tercümanlığını ve 2005 yılında Amerikan The Coaching Institute’un Türkiye’deki eğitimlerinin çevirilerini yaparken ilişkilerin insan mutluluğundaki temel fonksiyonunu derinden sorgulamaya başladı. 2007 yılında bilişsel-davranışçı ekol ve felsefi danışmanlık gibi etkili sonuçlarını gördüğü metotlarla tanıştı. Felsefenin Pratiği, Davranış ve Duygu Değiştirme Teknikleri, Alışkanlık Değiştirme, Davranış Teorileri, 16 PF Kişilik Envanteri, Stresle Başa Çıkma, Aşılama Teknikleri, İlişkilerde Davranışçılık gibi teorik ve uygulamalı dersler aldı. Bireysel terapi seanslarına co-terapist olarak katıldı. Stonebridge College – Advanced Life Skills Coaching / İleri Yaşam Becerileri Koçluğu ve Psikoterapi diplomalarını aldı, Princeton University "Modern Psikoloji ve Budizm" ve "Uygulamalı Etik" (online) sertifikasyonlarını tamamladı. Gelişim ve bilgelik yolunda çok değerli bulduğu nefes ve mindfulness öğretilerini derinleştirmek için Türkiye'de ve dünyadaki ünlü nefes okullarından (Buteyko, Breatheology, Nefes Okulu) nefes eğitimleri aldı, Mindfulness Academy uluslararası akredite mindfulness eğitmeni oldu. Eğitim, seminer ve atölyelerlerle pek çok kurumsal ve bireysel ortamda ilişkiler, mindfulness, duygu ve davranış değişimi hakkında bilgi ve deneyimini aktardı. 2016 yılında "Mutluluk Atlası" 2020'de "Bulut Olmak" kitapları ile okurlarıyla buluşturdu. Kurucusu olduğu Ela Uysal Pozitif İlişkiler Akademisi’nde (PİA) daha iyi ilişkiler için çalışıyor ve ilkeli, itibarlı ve yetkin ilişki koçlarını dünyaya kazandırmak için eğitim programlarını sürdürüyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale