X

Şikayet ederken asıl gerçekliği kaybediyor olabilir misiniz?

Her sıkışıklığın, her kayboluşun çok derinlere kök salmış bir çiçeğin saçakları gibi karışık, incecik bağları vardır minicik bir tohuma. O çiçeğin sapına, oradan incecik köklerine, tutuna tutuna ineriz toprağın altına. Nefesini tutmuş bir dalgıç gibi, son nefesimizle yerdeki topraktan kazımaya çalışırız o tohumu…

Nesin sen, neyin tohumusun?

O son nefes, artık ölüm kalım meselesidir suyun altında, tüm korkuların beraberinde coşuverirler!

Tüm kaybedişler, tüm pişmanlıklar, tüm keşkeler, yaptığın haksızlıklar -kendi ajandan yüzünden kırdıkların- kendine yaptığın acımasız yargılar, ölüm korkusu, inanç, biat… Hepsi aynı anda geliverir, sen son nefesinin tükenişine doğru toprak altındaki tohumu görmeye çalışırken.

Belki artık tüm bu yüzleşmeye dayanamayacağından, çok zorlandığından, yorulduğundan ya da baş edebilecek kadar güçlü olmadığına olan inancından, tam tohuma ulaşmak üzereyken ama hala çıkarmaya çalışırken… Vazgeçip tüm gücünle yukarı, su üzerine, çiçeğe yüzebilirsin.

Yüzeye çıkınca çiçek gözümüze daha kabul edilir görünür, o kadar yoğun korku ve telaştan sonra, sıkışıklık da biraz daha kabul edilebilir, tahammül edilebilir.

Ta ki… Her şey yine alıştığımız hale dönene kadar.

Çiçek gözümüze yine daha sık görünmeye başlar, içimizdeki sıkışıklık bizi çiçekle aynı 10 santimetrekareye sıkıştırır, kıpırdayamayız, duygunun, sıkışıklığın hapishanesinde, müebbet almış bir mahkumuzdur, yine aynı suçtan..

Ve yine bir kayboluşta, suyun altında son nefesiyle, tohumu kazımaya çalışırken buluruz kendimizi, daha önce vazgeçtiğimizi hiç hatırlamadan, vazgeçmişliğin pişmanlığını yaşamadan…

İlk sefer gibi, o aşkla, o toylukla!

Nesin sen, neyin tohumusun!?

Ve daha önce kazınmış olduğunu bile bilmeden, fark edip izlemeden… Bazen tek hamlede, bazen az daha çalışıp çıkarıveririz.

Merhaba tohum.

Ona bakarken su yüzüne süzülürsünüz, konuşma yok, telaş yok, zaman ve nefes yok…

Yüzeye çıkıp ışık aldıkça tohum, tüm hikayesini dökmeye başlar sana, nasıl o derinlere gömüldüğünü, nasıl saklandığını… Ve duyurmak için sesini, göstermek için varlığını ne bağlantılarla yüzeye çıkıp çiçek açtığını…

Kim bilir ne kadar zaman baktın ve keyfini çıkardın çiçeğin, ne olduğunu bilmeden, sadece arada görüp arada görmezden gelerek. Kokusunu duyup bazen de yok sayarak…

O kadar aşina oldun ki; yaşamın her anında bir şekilde her şeyine tanık oldu, seninle birlikte yaş aldı, evrildi, dönüştü… Ama hiç kaybolmadı, hep oradaydı…

Bir an dönüp bakarsın diye, bir an için fark edip onu o karanlıktan çıkarasın diye…

Çiçeklerimiz, derinlerimizden yüz üstüne çıkan, biz rüzgarda yürürken, etrafımızdan salınarak dolanıp kokular saçan, fark etsek de etmesek de bizimle birleşmiş olan…

Biliyorum bu ara herkes bir sıkışıklık içinde, hepimiz üzerinden battaniyesi çekilmiş uykudakileri izliyoruz şaşkınlıkla. Resmen bir enerji atağı var dünyaya doğru. Bu işte her birimiz için burnumuzun dibinde duran, kokusuna aşina olduğumuzdan göremediğimiz çiçeğimiz, birçok halimizi bize gösterecek olan, hali hazırda gösteren ‘su altındaki son nefesimiz’. Öyle bir dalga geldi ve devam ediyor ki, daha önce hiç yaklaşmadığın o derinlikteki topraklara itiyor seni.

Zor mu? Zor evet…

İşte burada geçen gün rehberlik ettiğim güneş tutulması meditasyonunda çembere gelen bilgiyi paylaşmak istedim.

Şikayet ederken, olanı biteni değiştirmeye çalışırken, kontrol edip aklınla anlamaya çalışırken, asıl gerçekliği kaçırıyorsun kardeşim.

Biz yeryüzünün yaşayanları, dünya yaşamını, tüm tekamül hikayesi içinde onurlandırmaya gelenleriz. Yaratımında payı olanlarız, bu yaşamın, dünya varoluşunun, tüm güzelliğinin onurlandırıcılarıyız.

Aynı şekilde bedenlerimizi, toprağımızı, adım attığımız her yeri, yaşadığımız her duyguyu ve durumu… Kısaca içinde var olduğumuz her şeyi, ruhumuza kap ettiğimiz her şeyi!

Varoluşa bulunduğun katkıyı onurlandır, çıplaklığınla, tüm acılarınla, DNA kaydınla, kültürel argümanlarınla, tüm zamanlardaki yaşamlarında biriktirdiğin erklerinle, tüm renklerin ve çiçeklerinle.

Yarattığın oyunu hakkıyla oyna!

Köklerinden çekerek bu güne taşı neyin var neyin yok ise…

Bir dertler tasalar silsilesinden kurtulmaya çalışmıyoruz, bu muhteşem bütünlüğün içinde, kurduğumuz oyunda, ustalaşmayı deneyimliyoruz.

Kim olduğunu hatırla kardeşim.

Oynamamak için direnmek, oyundan şikayet etmek mi?

Üstatlara, yoldakilere, içlerindeki dervişle kol kola yürüyenlere… Selam olsun!

 

İlginizi çekebilir: Kendinden kaçacak yer aramayı ve bildiklerini kenara bırak

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale