X

Sigarayı bırakmak için adım adım: Sigara neden içilir?

Neden içiyorsun?” diye birkaç yıl önce başlamış bir gence sorduğumuzda “yaa ne bileyim, keyifli, hoşuma gidiyor, bazen başımı döndürüyor, öylesine işte, arkadaşlarımla olunca eğlenceli..” diyecektir.

10-15 yıldır içen birisine sorun “yaa alışkanlık işte, iyi anımda da kötü anımda da hep yanımda, onsuz bir kahve düşünemiyorum, tek keyfim, tek yaramazlığım, kimse sigarama laf etmesin çok seviyorum” gibi cevaplar verecektir.

20 yıl ve daha uzun süredir içenlere sorduğumuzda “hayatımda her şeyi halledebiliyorum da şu sigara çok farklı, kaç kere bırakmaya denedim olmuyor, kurtulmak istiyorum olmuyor, artık nefesim kesiliyor, yavaş yavaş zararlarını görmeye başladım ama yine de bırakamıyorum, bırakmayı düşündüğüm an sanki daha fazla içiyorum…

Aslında tüm içicilerin gayet iyi bildiği cevaplar bunlar.

 “Neden sigara içiyorsun?” sorusuna en en sık verilen cevaplar:

  • Keyif
  • Stresime iyi geliyor
  • Can sıkıntıma iyi geliyor
  • Rahatlatıyor
  • Konsantrasyonumu arttırıyor
  • Alışkanlık
  • Sosyalleşme
  • Kilo kontrolü sağlıyor

Şu an “benim durumum çok farkı”, benim için bunların hiç biri geçerli değil diyenleri duyar gibi oldum. Evet, binlerce içiciye neden sigara içtikleri sorulduğunda, yanıtlar çok farklıdır. Oysaki gerçek sebep hep aynıdır! Komiktir ki sigara içenler genelde, neden sigara içtiklerini bilmezler. Gerçek nedeni bilselerdi zaten sigarayı bırakırlardı.

Genellikle sosyal baskılar ve arkadaş ortamları gibi çocuksu nedenler yüzünden sigaraya başlanır. Asıl soru, oltaya yakalandığımızı fark ettiğimizde neden hâlâ sigara içmeye devam ederiz?

Sigara içmeye devam etmenin gerçek nedeni iki faktörün kurnazca bileşimidir;

  1. Nikotin bağımlılığı (fizyolojik bağımlılık)
  2. Beyin yıkamalar (psikolojik bağımlılık)

Sigara içen herkes kalbinin derinliklerinde aptalca bir şey yaptığının farkındadır. Oltaya yakalanmadan önce sigara içmeye gerek duymadığını bilir. Birçok içici ilk sigarasının tadının ne kadar kötü olduğunu ve içebilmek için ne denli çaba harcadığını hâlâ anımsar.

Peki, sigaraya nasıl ve neden başlarız?

Bunu tam olarak anlayabilmek için bilinçaltının ya da Allen Carr’ın deyişiyle “uyuyan partnerimizin” olağanüstü gücünü incelemek gerekir.

Hepimiz kendi yolunu kendi çizen zeki varlıklar olduğumuzu düşünmeye meyilliyizdir. Aslında yaşamımızın %99’u önceden belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız toplumun eserleriyiz. Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam tarzımızı, yediklerimizi ve hangi konularda farklı olduğumuz yönleri bile yaşadığımız toplum belirler. Bilinçaltının üzerimizdeki etkisi çok çok büyüktür.

Sigara konusunda da ömür boyu maruz kaldığımız beyin yıkamaları sakın küçümsemeyin! Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın rahatlattığına, bize cesaret ve güven verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız. Bu mesajları almak için etrafımızdaki içicilerin davranışları ve söylemleri zaten yeterlidir. Bir de üstüne sinsice çalışmalar devam eder.

Abarttığımı mı sanıyorsunuz?

  • Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son arzuları nedir? Evet doğru, bir sigara. İster inanın ister inanmayın bunun bizim bilinçaltımıza bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de “uyuyan partnerimiz” mesajı alır. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli şey en son yapmak istediğimdir ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir, yani sigara bu kadar değerlidir.”
  • Bütün savaş filmlerinde yaralılara bir sigara verilir. Savaştan dolayı her şey biter, ne yiyecek kalır, ne su, ne ilaç ama sigara ve çakmak nasılsa her zaman vardır. Garip değil mi?
  • Sigara yasakları vs. diye bu son zamanlarda değişti mi sanıyorsunuz? Hayır, kocaman reklam kampanyaları gençlerin beynine işlemeye devam ediyor, farkında mısınız?
  • Bugün reklamcılığın en sinsi yanı sigarayı spor olayları ve zenginlik ile bağdaştırmasıdır. Bunu da doğal olarak tütün devleri finanse ediyor. Sözüm ona televizyonda sigara reklamı yapılması yasak.
  • Yarış arabaları model, renk ve isimlerini sigara markalarından alıyorlar –ya da tam tersi mi?
  • Birçok çizgi filminde dahi sigara içiliyor! Kim içiyor? Tabi ki kahraman rolünde yaratılmış olan içiyor!
  • Julia Roberts’ler, Sylvester Stallon’ler, Brad Pitt’ler… Gerçek hayatta yakınlarına bile yaklaştıramazsınız ancak filmlerinde içerler.
  • Son yıllarda izlediğiniz filmlerdeki sigara sahnelerini hatırlıyor musunuz? Sigara içen ve içmeyenler bunları gördüğünü belki fark etmez bile fakat “uyuyan partner” amacı çok açık olan bu gizli reklamları güzelce sindirir. (Titanic, Matrix ve buna benzer gişe satışları çok yüksek olan filmleri hatırlayın, hepsinde içiliyor ve özenle seçilmiş sahneler ve kişiler içiyor!)

Aslında değişen en ufak bir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o.

Genç erkekler güçlü bir izlenim bırakmaya, Brad Pitt ya da Teoman’ın görüntüsüne özenerek sigaraya başlarlar. Oysa güçlü olma duygusu ilk sigaranın verdiği en son duygudur. Kızlar havalı, çekici, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarından ufak ufak nefesler çekerken ne kadar komik göründüklerini hepimiz görmüşüzdür. Erkekler güçlü, kızlar da havalı ve modern görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler. Ancak iş işten geçmiştir!

İçiciler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla ortaya koyan istatistikleri görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve en az seksen yaşına gelmiş bir amcası vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce kurbanı ya da o amcanın sigara içmeseydi hâlâ yaşayacağını aklına bile getirmez. 

Beynimizi yıkayan aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür. Toplumumuz tiner gibi uçucu madde bağımlılığını ve eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda tinerden ölenlerin sayısı onu, eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz.

Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmıştan fazlamız yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para harcar. İnsanlar fark etmeden gelirlerinin büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl binlerce kişinin yaşamını mahveder.

Kristal küllükler veya altın çakmaklar ya da kandırılmış milyonlarca kişi yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin:

  • Ben niye sigara içiyorum?
  • Gerçekten içmek zorunda mıyım?

 Hayır, tabi ki içmek zorunda değilsiniz!

Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil, insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla gelebilecek her tür açıklamayı arar. Başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra zararının daha az olduğuna inanarak kendini zorlayarak elektronik sigaraya geçenleri düşünün.

Peki, neden bir gün oturup da kendimize bu işkenceyi niye yaptığımızı sormayız? Elektronik sigarayı içmeyi öğrenen bir sigara tiryakisi dünyanın en mutlu insanı olur. Birçoğu tadını sevdiği için içtiğini sanır. Daha önce bu aletsiz gayet mutlu bir şekilde yaşarken bu zevki öğrenmek için neden bu kadar eziyet çekerler acaba? Çünkü nikotine bağımlılık kazanır kazanmaz beynimizi yıkayan boş inançların etkisi iki katına çıkar.

Aslında sigaraya başlamamızın tek nedeni sigara içen diğer binlerce insanlardır. Onların ne derse desinler bu işten keyif aldıklarını zannederiz. Uzaktan hep öyle görünür.

Hepimiz uyuşturucudan bu denli korkarken bağımlılık yaratan bir numaralı uyuşturucunun esiri olmamız ne büyük bir çelişkidir değil mi?

Bir şeyden yoksun kalan sigara içmeyenler değil, içenlerdir! Bütün yaşamı boyunca aşağıdaki unsurları yavaş yavaş tükenir:

  • Sağlık
  • Enerji
  • İç huzur
  • Özgüven
  • Cesaret
  • Öz saygı
  • Mutluluk
  • Özgürlük

Bu aldıkları karşılığında ne verir? Hiç sigara içmeyenlerin sürekli sahip oldukları iç huzur ve özgüvene kavuşma hayalinden başka; kesinlikle hiçbir şey.

Minik bir uygulama:

  1. Bir hafta boyunca karşılaştığınız tüm içicileri lütfen neden sigara içtiklerini sorun!
  2. Aldığınız cevapları beyninizde iki kategoriye ayırmaya çalışın lütfen: Gerçek sebep/Bahane
  3. Sizi çok şaşırtan bir cevap alırsanız lütfen hemen bana yazın 🙂

NOT: Nikotin hakkında bilmeniz gereken her şey “Nikotin bağımlısı olanlar ve olmayanlar! Dünya ikiye ayrılır” yazısındadır. Lütfen üşenmeyin ve okuyun!

Bu konuda desteğe ihtiyacınız varsa bana www.ilknurustunucar.com/tr/ adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Uzman Psikolog İlknur Üstünuçar: Uzman Klinik Psikolog İlknur Üstünuçar Freie Üniversitaet Berlin - Tıp Fakültesi’nde Psikoloji Uzmanlık eğitimini tamamladı. Yıllarca klinik deneyimleri yanı sıra bir çok ülkede çok sayıda eğitim ile hep kendini geliştirmeye devam etti. (Gestalt-terapi, Geliştiren Koçluk, Allen Carr terapisti, Nefes ve Gevşeme Teknikleri uzmanı) 2000 yılı itibariyle kendi Eğitim ve Danışmanlık şirketini kurdu ve binlerce insan ile çalışma imkanı buldu. Halen kendini ve çevresini iyi hissettiren ve geliştiren çalışmalar sürdürmekte. Bu kapsamda stresi yönetme, orta yaş krizlerini anlama ve fırsata çevirme, beynin yapısı ve duygu yönetimi, konularında 60 dakikalık pratiğe yönelik, keyifli ve interaktif seminerler verir. Evli ve iki oğlu var.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale