X

Sıfır atık rehberi 2: İlk iş, tek kullanımlık plastiklerden kurtulmak

Sıfır atık, en basit ifadeyle bir haneden hiç atık çıkmamasını sağlamak ve bunun için de atık haline gelecek hiçbir materyali hayatımıza sokmayacak şekilde yaşamak demek. İfade etmesi kolay, peki ya uygulaması?

Bir evden hiç çöp çıkarmamak öyle hadi deyince olacak iş değil. Plastik 50 yıldır hayatımızın içine işlemiş, yaşamımızın bir parçası olmuş durumda. Çok uzun süredir zararlı olduğunun farkında olmadan iç içe yaşadığımız bir materyali hayatımızdan çıkarmak için önce günlük alışkanlıklarımızı değiştirmemiz ve ufak adımlarla ilerleyerek yeni, çevre dostu, sağlıklı alışkanlıklar geliştirmemiz gerekiyor.

Dünyada atık birikimi ve plastik tüketimi aynı hızda devam ederse, 30 yıl içerisinde deniz ve okyanuslarda balıktan çok plastik olması bekleniyor. Birkaç alışkanlığımızı değiştirerek bu gidişatın önüne geçebiliriz. 

Bir aydan daha kısa bir süre önce Endonezya’da ölü bir balina karaya vurdu. Balinanın midesinden ise 115 plastik bardak, 25 plastik torba, 4 PET şişe, 4 plastik terlik ve 1000’den fazla irili ufaklı plastik parçaları çıkarıldı. Doğada en fazla kirliliğe sebep olan, en fazla tüketilen ve en fazla çöpe atılan materyaller bunlar; tek kullanımlık plastikler. Aynı zamanda da günlük hayattan çıkarılması en kolay atık grubu. Sıfır atık yaşamaya başlarken de atacağımız ilk adım, tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkarmak olacak.

Bunlarla vedalaşıyoruz:

1. PET ve plastik şişeler

Çöpe giden ve tekrar tekrar kullanılmayan tek kullanımlık plastiklerin başında plastik şişeler geliyor. Dünya üzerindeki her kişi bir adet eksik plastik şişe kullansa, çöplerden tam sekiz milyar şişe eksilirdi! Çevre için olduğu kadar sağlığımız için de zararlı; PET şişeleri daha parlak ve saydam göstermek için kullanılan BPA, insan vücudunda hormon dengesizliklerine sebep oluyor. Plastiği daha esnek yapması için kullanılan DEHP kanserojen bir madde. Bu maddeler, şişelerdeki içeceklere karışıyor ve azar azar vücudumuzda birikerek gelecekte büyük sağlık sorunlarına yol açıyorlar.

ÇÖZÜM: Cam, çelik veya BPA içermeyen plastik su şişeleri, sıfır atık yolculuğunda en büyük destekçimiz olacak. Bu şişeleri tekrar tekrar kullanarak, evden çıkmadan şişenizi yanınıza alarak dışarıda susadığınız zaman pet şişe su almak zorunda kalmaz ve sıfır atık yolunda ilk adımı atmış olursunuz. Daha sağlıklı ve aynı zamanda daha ekonomik!

Ben evime arıtma sistemi kurduğumdan ve cam su şişesi aldığımdan beri suya para vermiyorum, damacana bile almıyorum. Şişemi her doldurduğumda, “şimdi bunun yerine pet şişede su alsaydım” diye hesap yapıyorum, şu an itibarıyla ve tek başıma 171 pet şişenin denizleri boylamasına engel olmuş ve 171 TL tasarruf etmişim! (NOT: su faturasına yansıyan fark 171 TL’nin yanına bile yaklaşmıyor).

2. Poşetler

Marketlerde, mağazalarda, hatta semt pazarlarında satın aldığınız her ürünle birlikte o ürünü rahatça taşımanız için ücretsiz verilen naylon poşetler, doğal yaşam için büyük tehdit oluşturuyor. Deniz kaplumbağaları bu poşetleri deniz anası sanıp yiyor ve midelerinde sindirilemeyen poşetler biriktiği için açlıktan ölüyorlar. Toprağı, suyu kirlettiği ve güneş ışınları ile parçalanıp mikroplastiklerin oluşumuna yol açtığını da unutmamak gerek.

ÇÖZÜM: Bez çantalar ve eski usul fileler! Bez çantaları kırtasiye malzemesi satan pek çok mağazada ve internette bulabilirsiniz. Evinizde kullanılmayan kumaş malzemelerden (mesela rengi solmuş bir yatak örtüsü takımı) kendiniz de yapabilirsiniz. Sadece alışverişe giderken değil, herhangi bir amaç için dışarı çıkarken de kol çantanızda bir tane bez çanta bulunsun, çok yer kaplamadığını ve ağırlık yapmadığını garanti ederim. Böylece bir şey almak istediğinizde, naylon poşetlere muhtaç kalmamış olursunuz. 

Naylon poşetlerin ücretli olması kararının meclis tarafından kabul edildiğini ve Ocak 2019’dan itibaren geçerli olacağını da hatırlatayım. Yeni yıla girmeden bez çantalarınızı veya filelerinizi hazırlayın, uzun vadede daha ekonomik olacaktır.

DİPNOT: Çöp poşeti için de naylon poşet kullanmak zorunda değilsiniz. Balmumundan, selüloz liflerinden veya patates nişastasından yapılan, doğada çözünen çöp torbaları mevcut. Normal çöp poşetlerinden daha pahalılar maalesef ama unutmayın, artık evinizden daha az çöp çıkacak ve bir paket çevre dostu çöp torbası size uzun süre yetecektir.

3. Buzdolabı poşetleri, streç filmler

Özellikle mutfakta, buzdolabına koymadan önce yiyecekleri sarıp sarmaladığımız bu plastik malzemeler, temas ettikleri yiyeceklerde mikroplastik kalıntıları oluşmasına sebep oluyor ve çevre için poşetler ile aynı ölçüde tehdit oluşturuyorlar.

ÇÖZÜM: Streç film yerine yine balmumundan yapılan ambalaj kağıtları kullanabilirsiniz. Bu kağıtlar hem sürdürülebilir, hem organik hem de toprakta çözünebiliyor. Buzdolabı poşetlerinin yerine ise karton ve kese kağıtlarını koyabilirsiniz.

4. Ambalajlar

Dünyadaki tüm plastiğin %40’ı yiyecek paketlemek için kullanılıyor. Bir önceki yazımda, market alışverişinde yaşadığım korkunç farkındalıktan bahsetmiştim. Dışı plastikle kaplanmamış bir ürünü marketlerde bulmak neredeyse imkansız.

ÇÖZÜM: Yaşadığınız yere yakın kurulan semt pazarlarını ve açık ürün satan dükkanları araştırın. Alışverişe çıkarken yanınızdan bez çantaları ve kavanozları eksik etmeyin. Atıksız alışveriş ile ilgili daha detaylı bir yazı yazacağım çünkü bu konuda konuşulacak ve yapılabilecek çok şey var.

5. Plastik pipetler

Yiyecek ve içeceklere temas eden plastiklerin vücudumuz için olası zararlarını artık tekrar etmeme gerek yok sanıyorum. Tek kullanımlık plastikler içinde pipetler, belki de en az ihtiyaç duyduğumuz materyaller oluyorlar. Dolayısıyla da hayatımızdan çıkarması en kolay olan atık çeşidi onlar.

ÇÖZÜM: Kullanmayın! Çok basit, değil mi? Evinize almayın, dışarıda içeceğinizin yanında pipet verildiğinde reddedin. Pipet kullanmayı çok mu seviyorsunuz? Yıkanabilir ve tekrar tekrar kullanılabilir, akrilik veya metal pipetleri plastik ve tek kullanımlık olanların yerine tercih edebilirsiniz.

6. Plastik/kağıt bardaklar, tabaklar, çatal-kaşık-bıçaklar

Pikniklerin ve kahve zincirlerinin baş tacı! Bulaşık derdi yok, depozitosu yok, hafif, kullanımı kolay; ne harika, değil mi? Maalesef çevre için pek de harika değil. Karaya vuran balinanın midesinden en çok kağıt bardak çıkmıştı, unutmayın. Kağıt denildiğine de bakmayın; tamamen kağıt olsaydı içecekler bardakta durmaz, akar giderdi. Kağıt bardakların içine de sıvıyı emmemesi için plastik karıştırılıyor ve bu bardaklar doğada çözünmüyorlar.

ÇÖZÜM: Çelik termoslar, bardaklar ve mataralar! Bir kahve dükkanına gittiğinizde porselen bardak istediğinizi belirtin, aceleniz varsa ve içeceğinizi alıp gitmek istiyorsanız çelik bardağınıza veya termosunuza koymalarını isteyin. Daha iyi bir çözüm olarak çayınızı/kahvenizi evde hazırlayıp termosunuza koyun ve hem atıksız kalıp hem de dışarıda para vermeyerek cebinize katkıda bulunun. 

Pikniklerde tek kullanımlık tabaklar yerine yıkanabilir ve hafif olan BPA içermeyen plastik tabaklar kullanabilir, çatal-kaşık-bıçak için evinizdeki paslanmaz çelik olanları yanınıza alabilir veya bambudan yeni bir takım edinebilirsiniz. Bu çatal-kaşık-bıçakları da akrilik/metal pipetlerinizle birlikte küçük bir kutuya koyabilirsiniz.

7. Plastik diş fırçaları

2 ayda bir değiştirmek gerektiğinden, tek kullanımlık plastiklerle birlikte ele alabileceğimiz başka bir plastik atık çeşidi de diş fırçalarımız. Her yıl 4,7 milyardan fazla diş fırçası çöpe atılıyor ve katı atık sahalarında ve okyanuslarda birikiyor.

ÇÖZÜM: Bambu veya ahşap saplı diş fırçalarına geçerek bu sorunu çözebilirsiniz. Bu fırçaların saplarını toprağa gömebilir ve komposta ekleyebilirsiniz (kompost ile ilgili ayrı bir yazı gelecek). Fırça kısmı hala plastik ama yine de fırçanın tamamının atık olmasından daha iyi bir çözüm.

Denemiş, çokça başarısız olmuş ve en sonunda bu atıkları hayatından çıkarmış biri olarak tavsiyem, hepsine aynı anda başlamamanız olacaktır. Önce birinden başlayın; bir bez çanta edinin mesela. Aldıklarınızı poşete koymayın. Sonra bir su şişesi edinin ve suyunuzu yanınızda taşımaya başlayın. Birkaç gün unutacaksınız, el alışkanlığı ile aldıklarınızı poşetlere dolduracaksınız, porselen bardak istemek aklınıza gelmeyecek ama siz ısrarla denemeye devam ettikçe, yeni alışkanlıklarınız oturacak ve artık yanınızda termos taşımak size doğal gelecektir.

Sadece bu tek kullanımlık plastikleri hayatınızdan çıkararak hem dünyamız, hem ekonomimiz, hem de sağlığımız için büyük değişiklik yapmış oluruz. Fakat yapabileceklerimiz bunlarla sınırlı değil. Çok daha fazlasını yaparak atığımızı sıfıra indirmek de mümkün. Nasıl mı? Sonraki yazılarım için takipte kalın!
Atıksız güzel günler dileklerimle…

VİDEO:

 

Kaynaklar:
Atıksız Ev
Plactic Pollution Coalition
Lavendaire
Kurzgesagt – In a Nutshell

İlginizi çekebilir: Sıfır atık rehberi 1: Plastik lütuf mu, lanet mi?

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale