X

Sherlock Holmes’u nasıl bilirsiniz?

Adana Koleji’nde geçirdiğim 1993-1994 eğitim-öğretim yılının neredeyse tüm teneffüslerinde, okulun kütüphanesini zihnimin sarayı yapmıştım. O kitap senin bu kitap benim derken bir öğleden sonra önüme Sir Arthur Conan Doyle kitapları düşüverdi. ‘Baskervillerin Köpeği’ni ödünç almak üzereyken kütüphane görevlisinin; “Önce Kızıl SoruşturmaBaskervillerin Köpeği’ni ödünç almak üzereyken kütüphane görevlisinin;’yı oku” önerisiyle başladı serüvenim. Gözlem yeteneğiyle hayatın içinde kaybolmuş bir başkahramanın ve onun kaybolmuşluğunda kendini gören bir doktorun tekdüzelikten yoksun varoluşları, 12 yaşındaki bir çocuğun kanına böyle böyle sızdı. Doyle’un kitaplarını okumaya başladığım gün, hayata başka gözlerle bakmam gerektiğini anladığım gündü…

Sherlock Holmes karakterinin aslında süslü bir tanıtıma ihtiyacı yok. Okuma düşkünü olan herkes bu ünlü detektifi bilir. Ancak onun karakter analizini yapmak, hayatın başka bir yönünü gösterir insana. Zihnini bir ev gibi kullanan, tümdengelim (gerçekte ‘dışaçekim’ yapar) takıntısıyla nefes alan ve can sıkıntısına çare bulamayan bu karmaşık karakter oldukça farklı kişilik katmanlarıyla örülmüştür. Kurgudan çok daha fazlasıdır Sherlock. Belki de sırf bu yüzden, günümüzdeki sinema ve edebiyat dünyası bile onunla bir şekilde temas halindedir.

Başlangıç olarak, Sherlock Holmes’un ‘Hafıza Sarayı’na bir göz atalım. Sherlock zihnindeki bu sarayda, işine yarayabilecek bilgileri birer mobilya gibi kullanıp zihninin odalarını onlarla dekore eder. Başta kimya olmak üzere hemen hemen her alanda kendisini bilgiyle donatmıştır ve diğer insanların seçtiği ‘tek bir konuda uzmanlaşma’ akımından uzak durup başka bir varoluşu formüle etmiştir. Dikkatli ve seçicidir; sadece yararlı gördüğü şeyleri saklayıp gerisini hemen siler atar; böylece önemli olanı saklamak için daha fazla zihinsel alana sahip olur.

Sir Arthur Conan Doyle’ın, ‘Hafıza Sarayı’nı karakterine hediye etmesi, biz okuyucular için bir keşif hissi uyandırsa da aslında bu metod tarihte pek çok kez kullanılmış olan ‘Mekan Metod’udur. Tarihi 2000 yıl öncesine dayanan bir ‘bilgiyi hafızada tutma taktiği’ de diyebileceğimiz bu tekniğin Latince’de ki ismi “Method of Loci”dir. Loci tekniğinin Cicero tarafından geliştirildiği söylenegelir.

Önce kendinize bir mekan seçersiniz. Seçtiğiniz mekanı bütünlüklü ve de ayrıntılı olarak bildiğiniz takdirde, uyguladığınız bu yöntemden daha iyi bir sonuç alabilirsiniz.

Sarayınızın girişini, salonunu, banyosunu ve diğer tüm odalarını zihninizde görsel olarak oluşturmanız gerekir. Bazı araştırmacılar tasarı aşamasında saat yönünde görsel oluşturmanın daha etkili olduğunu söyler.

Diğer adım unutmamanız gereken bir konu bulmaktır. Örneğin hafta boyunca yapmanız gerekenleri ilk pratiğinizde kullanabilirsiniz. Ben genellikle hukuki alanda bu metodu kullanmaktan çok verim alırdım. Haftalık davalar, onların içerikleri, duruşma günleri, temyiz süreleri vb. konularda bana kolaylık sağlardı.

Sonraki etapta ezberlemeniz gereken yalın bir öğeyi alıp, ona sarayınızda gösterişli bir konum yaratabilirsiniz. Mesela temyiz tarihi yaklaşmış olan dava dosyasını karikatürize edip onu evin giriş kapısına yerleştirebilirsiniz. Düşünsenize, üzerinde davacı, davalı, dosya konusu ve temyiz tarihi yazan dev boyuttaki bir dosyanın kapı kolunu açıp sarayınıza giriyorsunuz. Oldukça akılda kalıcı bir görsel…

Yaşamdaki her şey semboldür. Kendi hafıza sarayınızdaki görsellerle, duygularınıza, bilgilerinize ve deneyimlerinize şekil verirsiniz. Sarayınızı bol bol ziyaret edip, onu ayrıntılı bir şekilde dekore ettiğinizde artık siz de usta bir Loci Yöntemcisi olmuşsunuzdur.

Sir Arthur Conan Doyle’un ünlü karakteri ile elde ettiği en dikkate değer başarısı, kendi deyimiyle ‘tümdengelim’ becerisini hikayelerde titizlikle işlemesidir. ‘Görüyorsun ama gözlemlemiyorsun’ dedirtir karakterine. Ancak yazarımız Holmes’a bahşettiği akıl yürütme tekniğini biraz üstünkörü tanımlamış dersek pek de haksız çıkmayız çünkü Sherlock tümdengelimden fazlasını yapar. Olay yerini gözlemler, kimsenin fark edemediği o küçük ayrıntıları yakalar ve zihnindeki tüm bilgiyi olay bağlamında yorumlar. Yani tümdengelim yapmadan önce dışaçekim (abductive reasoning) yapar ve vakanın mantığına meydan okuyan bilgiyi göz ardı eder.

Tümdengelimli akıl yürütme metodunda varılan sonuçların, somut ve olgusal bilgilerden çıkarılması ve mutlak doğru olarak tanımlanması gerekir. Dışaçekimli akıl yürütmede ise makul bir hipotezle, eğitimli bir varsayımla veya en makul açıklamaya yol açan olgusal gözlemlerle çalışılır. Bu nedenle aslında varılan sonuç yine gerçeklere dayanmaktadır ancak daha fazla kanıta ihtiyaç duyulur. Sherlock Holmes da esas olarak bunu yapar. İyi bir gözlemcidir; 5 duyusuyla net bir şekilde gözlemleyebildiği tüm olgusal bilgiyi fark eder. Gözlem dediğimiz şey, neyin önemli olduğunu görmek ve onu etkili bir şekilde yorumlayabilmektir. Sadece bakmak veya duymak bilişsel bir farkındalık yaratmaz. Gözlem, gördüğümüz, duyduğumuz, kokladığımız, tattığımız ve dokunduğumuz şeyleri toplama, birbirine bağlama ve onların şifrelerini çözmeye yönelik aktif bir süreçtir.

Ancak bu süreç tek başına yeterli olmaz. Ayırt edici bilgilerle birleştirilen gözlem, daha etkili bir düşünme biçimi için ihtiyaç duyulan zemini sağlar ve insanları, eylemleri ve durumları doğru bir şekilde deşifre etmede avantajlı bir durum yaratır.

Sir Arthur Conan Doyle, akıl hocası olan Dr. Joseph Bell ile tanışıp onu gözlemlemeseydi, Sherlock Holmes’un karakteristik düşünme sürecini asla yakalayamayabilirdi. Doyle, Dr. Bell’e yazdığı bir mektupta;

“Sherlock Holmes’u kesinlikle size borçluyum ve hikayelerde Sherlock’u her türlü dramatik konuma yerleştirebilme avantajına sahip olsam da, sizin analitik çalışmalarınızın büyük etkisi oldu….” diye yazmıştır.

Dr. Bell, o zamanlar, dışaçekim ve çıkarım yapma yetenekleriyle tanına birisidir. Gözlemlediği küçük ama önemli ayrıntılara dayanarak bir kişinin mesleğini veya yakın zamandaki faaliyetlerini bulabilmektedir. Dr. Bell, tıp eğitiminin yanı sıra coğrafya,kültürler, lehçeler, konuşma ve davranış kalıpları, ordu ve daha pek çok alanda bilgilidir. Bir hastanın hastalığı hakkında mantıklı sonuçlar ve teşhisler ortaya koyabilmek için bir tıp uzmanı olarak yıllarca süren çalışma ve deneyimini, gözlem becerilerini, insanlar ve dünya hakkındaki bilgisini birleştirerek sonuca varmasıyla tanınır.

Sherlock’un çıkarımları da aynı Dr. Bell gibi, onun gözlem becerilerine, çeşitli konulardaki bilgi birikimine ve geçmiş deneyimlerine dayanır.

Ancak Holmes’un beyni yalnızca mantığa uygun olanı kabul edecek şekilde programlanmış olduğundan o, insani duyguları anlamaktan veya kaydetmekten acizdir; bu yüzdendir ki sosyal ilişkiler konusunda oldukça beceriksizdir. Ama gelin görün ki karşısına dehşet uyandıran bir durum çıktığında zevkten dört köşe oluverir. Her zaman kişisel olandan arındırılmış bir tarafsızlık arzusundadır. Önyargısızlığıyla övünür. Holmes’ü anlamak için aslında Dr. Watson’ın kitaplardaki bakış açısına göz gezdirmek gerekir. Watson, Holmes’u bencil, fazla zeki, gösterişçi ve bir makine olarak görür. Sherlock Holmes muammasını açıklamaya çalışırken şöyle söyler;

“Anladığım kadarıyla o, dünyanın gördüğü en mükemmel muhakeme ve gözlem makinesiydi.”

Ama aslında Holmes’un zihin sarayının ücra köşelerinde pek çok insani duyguyu barındırdığını da bilir. Örneğin Holmes sadık bir dosttur.

Okuyucu bu iki karakter arasındaki ilişkiyi araştırdıkça, her ikisinin de uçsuz bucaksız güçlere sahip olduğunu fark eder. Sevgi ve saygıyla inşa edilmiş ve riske atılmaması için büyük çaba harcanılmış bir dostluktur onlarınki. Sherlock kendisinin en iyi versiyonunu sadece Dr. Watson ile olan dostluğunda bulur.

Sherlock Holmes analizi yaparken es geçilemeyecek önemde bir başka kavram daha vardır: Can sıkıntısı! Sherlock can sıkıntısından nefret eder. Hatta bu duygu onu tiksindirir. Beyninin sürekli uyarılması gerekir. Meşgul olmadığı her an huzursuzdur. Beyni büyük bir bilgi deposu olduğu için, onu sürekli olarak bir şey için kullanmaya ihtiyaç duyar, yoksa çok geçmeden aklını kaybetmenin eşiğine gelebilir. Aslında bu durum Sherlock’taki psikolojik bir sıkıntıyı gösterir. Ancak böyle bir rahatsızlık yaşarken işinde başarılı olmasının sırrı, onun bu sıkıntıyı kendisi için işlevli hale getirebilmesinde saklıdır. Bu durum hayatının yaşamsal bir parçasıdır ve onu o yapar; gizemleri etkili bir şekilde çözen yegane dedektif…

Fark edebileceğimiz bir başka şey de, Sherlock Holmes’un aslında can sıkıntısından korkarak yaşamasıdır. Beyninin çalışma şekline adeta bağımlıdır. Çalıştığı belirli bir sistemi vardır; can sıkıntısı ya da tembellik onun bu sistemini yok edebileceği için tehlikelidir.

“Her şeyin aleyhinize geliştiği bir vakadan daha tahrik edici bir şey yoktur!” (Baskervillerin Köpeği’nden)

Siz aleyhinizde işleyen bir süreçte, vazgeçmek ve oyundan çıkmak istediğinizde nasıl davranıyorsunuz?  Kanımca Sherlock karakterini analiz etmek, bu soruyu cevaplarken elimizi güçlendirebilir. Çözmeye çalıştığımız probleme karşı belki de bazı yönlerden onunkine benzer bir tavır sergileyebiliriz. Nitekim o sorunlardan (can sıkıntısı dışında) korkmaz; sorunlar Sherlock’tan korkar. Sıradan bir insanın sıra dışı yeteneklerle kendisini eğitip, tekrar tekrar benliğini inşa edebilmesinin öyküsü hepimize ilham verebilir…

Kaynaklar:
Husain Necklace- Sherlock Holmes and The Brain Attic
Bantam Dell Press-Sherlock Holmes The Complete Novels and Stories
Jo Dowdall-Learning From Sherlock Holmes
Christina Lakati – How Observation and Inference Skills Can Aid Investigations & Analytic Work
Frederick Grinnell-Abduction in the Everyday Practice of Science: The Logic of Unintended Experiments

İlginizi çekebilir: Güven duygusunun kimyası: Güven duymaya hazır mıyız ya da hep şüpheci miyiz?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale