Olacak bir şeyi henüz gerçekleşmeden önce hissetme: “Hiss-i kabl-el vuku”. Arapça kökenli bu anlamlı sözcük, Türkçesi ile ‘önsezi’; yani herhangi bir şeyin gerçekleşeceğinin ‘kişinin içine doğması’. Sizin de başınıza geliyor mu ‘Ya ben bunu önceden hissetmiştim, ben o iş olmaz demiştim ya da ona güvenilmeyeceğini söylemiştim…’ ve benzeri deyişler? Evetse, sezgilerinizin kuvvetli olduğunu söyleyebiliriz. Değilse de merak etmeyin, bir şeyleri önceden hissetme yani sezme becerinizi geliştirmenin birçok yolu var. Ama gelin sezgilerimizi nasıl güçlendirebileceğimize değinmeden önce sezgilere dair biraz daha derin bir bakış açısı kazanalım.
Sezgi nedir?
Sezgi, analitik akıl yürütme olmadan bir şeyi bilme yeteneğidir; zihnimizin bilinçli ve bilinçsiz kısımları arasında kalan boşluğu dolduran bir çeşit kişisel güçtür. Teknik olarak tanımlaması biraz zor olsa da sezgi, aslında bir tür doğuştan gelen bilme ya da neyi doğru olduğunu anlama, olacakları önceden hissedebilme yeteneğidir. Her insanda sezgisel yetenekler bulunsa da kimileri daha etkin kullanırken kimileri sezgilerini görmezden gelebilir. Bu yüzdendir ki bazı insanlar şıp diye karar alabilir ya da bilinmesi, tahmin edilmesi güç durumlarda hızlıca, korkmadan hareket edebilirler; çünkü sezgilerine güvenirler.
Sezgi, değişkendir yani sabit değildir, hep aynı şekilde kalmaz ve aynı yönde ilerlemez. Değişir, dönüşür ve gelişir; bazen çabayla bazense farkında olmadan. Sezgi; bilinçli zihinden gelmez, analitik bir beceri değildir; bu yüzden araştırma yaparak ya da bir hedefe kitlenerek, ona koşarak, ulaşmaya çalışarak gelişmez. Aksine hareketsiz olduğunuzda ve durup düşünmeye, pasif kalmaya, kendinize dönüp bakmaya zaman ayırdığınızda gelişir.
Sezgileri yüksek insanlar genellikle içgüdüsel tepkilerini kolayca algılayabileceklerini hissederler ve onları dinlemekte rahattırlar. Örneğin, bir arkadaşınız birlikte başlayacağınız bir iş için neyin iyi neyi kötü olacağını hızlıca ayırt edebilirken; diğer arkadaşlarınız mevcut tüm seçenekleri uzun uzadıya değerlendirebilir. Güçlü sezgilere sahip olan kişiler görünüşte fazla çaba harcamadan olaylar ve insanlar hakkında çıkarımlarda bulunabilir. Güçlü sezgiler, yalnızca iyi ya da kötü olacak olayları önceden hissetmek değil aynı zamanda doğru kararları vermek, doğru seçimler yapmak için de önemlidir. Aklın, mantığın, rasyonalizmin tıkandığı ya da yetersiz kaldığı noktada sezgiler tam bir ‘gamechanger’ yani oyun değiştirici olabilirler.
Sezgiler konusunda yapılmış birçok bilimsel araştırma ve yazılmış yüzlerce kitap, bilinen binlerce ünlü isim var. Ancak aralarından Sezgisel Şifa Rehberi kitabının yazarı Dr. Judith Orloff, sezgileri en etkili şekilde ele alan isimlerden biri. “Gelişmiş sezgi ‘gizli bir silah’tır; size normalde sahip olamayacağınız her türlü bilgiyi verir. Bu beyin analizi değildir; bu doğrusal olmayan bilgidir. Bu, ikinci tür bir zekadır.” diyen Orloff ayrıca şunu da ekliyor: “İnsanlar, sahip olmadıklarını düşünseler bile sezgilerini geliştirebilirler.” Öyleyse gelin, biz de aslında hepimizin içerisinde var olan bu gücü açığa çıkaralım ve sezgilerimizi nasıl daha da kuvvetli bir hale getirebileceğimizi öğrenelim.
Sezgileri güçlendirmenin yolları
Özellikle nereye gideceğinizden emin olmadığınız bir yol ayrımında ya büyük bir kararın eşiğindeyken ‘keşke içimden gelen o sesi duyabilsem’ veya ‘ne yapmam gerektiğini bir şekilde bilebilsem’ diyorsanız size rehberlik etmesi için sezgilerinizi kuvvetlendirebilirsiniz. Üstelik en sıkıntılı, umutsuz hissettiğiniz zamanlarda bile sezgilerinizden güç alabilirsiniz. İşte sezgilerinizi güçlendirmenize ve daha iyi kullanmanıza yardımcı olacak ipuçları:
1. Yavaşlayın
Yorgun veya tükenmiş hissediyorsanız, sezgilerinizin iyi çalışması pek mümkün değil. Çünkü, zihin sezgiler için mükemmel bir yuvadır ve zihin rahat olmadığında sezgiler de rahatça açığa çıkamaz. Yavaşlayın, zihninizi meşgul eden ne varsa susturun. Dünyadan uzaklaşın ve kendinizi rahatlatın. Sakinlik, sezgilerin en etkili yakıtıdır.
2. Meditasyon yapın
Hepimizin birtakım sezgisel yetenekleri; yaşam boyunca rehberlik etmeye çalışan o küçük, gizli kalmış sesi var. Ancak dünya kafamızı o kadar çok düşünceyle doldurur ki sonunda o sesi dinleme alışkanlığımızı kaybederiz. Meditasyon pratikleri, zihni sakinleştirmenin ve o sese kulak vermenin etkili bir yoludur. Düşüncelerinizi susturduğunuzda, iç sesinizi daha net ve kolay bir şekilde dinleyebilir, sezgilerinizin önünü açabilirsiniz.
3. Rüyalarınızı boş vermeyin
Rüyalar, beynin günden arta kalan bilgileri işleme şeklidir; anılar, deneyimler, duygular, simgeler, insanlar, eşyalar, hayaller, acılar, istekler ve çok daha fazlasını barındırabilir. Haliyle rüyalara dikkat etmek, uyanık olduğumuzda erişemeyeceğimiz bilgileri sağlayabilir. Uyumadan önce, düşüncelerinizi çözülmemiş sorun veya sorunlara çevirin. Uyurken olası seçenekleri veya çözümleri düşünün. Gözlerinizi kapatın ve gerisini rüyalarınıza bırakın. Uyandığınızda neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair güçlü bir şeyler sezmeye başlayabilirsiniz. Özellikle tamamen çıkmazda olduğunuzu düşündüğünüzde sezgilerinizin sesini yükseltmek için rüyalarınız en güçlü yaveriniz olabilir.
4. Olumsuz düşünmeyi bırakın
Zihnimizin içinde etrafımızda gördüğümüzden farklı bambaşka bir dünya olduğu kesin; kimi zaman daha iyi daha kimi zaman daha kötü; sebebi ise düşünceler. Düşünceler, ne kadar kötüleşirse yani olumsuzlaşırsa zihin de o kadar kötüler; haliyle sezgilerin de iyileşmesi mümkün olmaz. Olumlu düşünceler ise sezgileri yeşertmeye yardımcı olur. Olumsuz düşüncelerin girdabına çekildiğinizi hissettiğinizde hemen odağınızı değiştirin, aksi halde sezgileriniz körelebilir.
5. Mantığın bir sınırı olduğunun farkına varın
Mantık, duyularla algılanabilen bilgilere dayanır; yani bildiğimizin ötesine geçemez, bilgileri sınırlandırır. Sezgi ise bilinenin, duygu ile algılananın ötesinde bir yerdedir ve sınırı, çizgisi, limiti yoktur. Mantığın bir noktada bittiğini fark ederseniz sezgilerinize daha şans vermek için kendinizi motive edebilirsiniz.
6. Beyninizin sağ tarafına ağırlık verin
Çoğumuzun bildiği üzere beynin sol kısmı analiz, mantıksal düşünme, rasyonel kararlar gibi mantığa, gerçekliğe dayanan süreçlerle ilgilenirken; sağ kısmı yaratıcılık, duygular, hisler ve sezgiler ile ilgilidir. Yoğun olarak sol beyin desteklendiğinde sağ kısım zayıflayabilir; haliyle sezgiler de. Bu nedenle beyninizin sağını harekete geçirecek meditasyon, müzik, sanat etkinlikleri ve benzeri aktivitelerle zaman geçirerek sezgilerinizin sesini yükseltebilirsiniz.
7. Anda kalmaya çalışın
Mindfulness, yani bilinçli farkındalık, artık hayatımızın hemen hemen her alanında karşımıza çıkan bir kavram. Dikkati, bilinçli bir şekilde şimdiki ana vermek anlamına gelen mindfulness ile zihninizi şimdiki zamanın içerisine çekebilir ve geçmiş ya da gelecekle meşgul olan zihinsel gürültüyü azaltabilirsiniz. Sezgi, dikkat pratiğinde gelişir; bu nedenle anda kaldığınız her an sezgilerinizi güçlendirebilirsiniz.
8. Bağırsak sağlığınıza özen gösterin
Evet, sezgiler mi bağırsak mı demeyin; çok sayıda araştırma bağırsakların ikinci beyin olarak değerlendirildiğine vurgu yapıyor; sebebi ise iyi oluş halimizi doğrudan etkilemesi. Sağlıklı bir sindirim sistemi zihin sağlığınızın yanı sıra sezgilerinizi güçlendirmek için de oldukça önemli. Stresi azaltarak ve bağırsak sağlığını destekleyen yüksek lif içerikli gıdalarla beslenerek sindirim sisteminizi destekleyebilir; bağırsak-beyin arasındaki bağlantıyı güçlendirebilir, sezgilerinizi iyileştirebilirsiniz.
9. Güneşi selamlayın
Evet, geleneksel yoga ve meditasyon tekniklerinin yanı sıra 12 yoga duruşundan oluşan bir set olan Surya Namaskar veya Güneşi Selamlama da sezgileri güçlendirmekte önemli bir role sahip. Sezgisel yeteneklerinizi doğrudan etkileyen bir sinir kitlesini uyaran ve düzenli uygulandığında midedeki solar pleksus adı verilen çakrayı harekete geçiren Güneşi Selamlama ile sezi yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz.
10. Kitaplardan faydalanın
Kitaplar, her alanda olduğu gibi sezgilerimizi geliştirmek, onları doğru kullanmak ve keşfetmek için de önemli yol göstericiler. Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleriyle dolu, sezgiler dünyasına giriş yapmak ve bambaşka bakış açıları kazanmak istiyorsanız bu konuda kaleme alınmış en iyi kitaplara göz atabilir, dilerseniz hemen okumaya başlayabilirsiniz. Kitap isimlerinin üzerine tıklayarak kitapları inceleyebilirsiniz:
Blink: The Power of Thinking Without Thinking – Malcolm Gladwel
Educating Intuition – Robin Hogarth
Risk Savvy: How to Make Good Decisions – Gerd Gigerenzer
Gut Feelings: The Intelligence of the Unconscious – Gerd Gigerenzer
Thinking, Fast and Slow – Daniel Kahneman
11. Sezgilerinizi görmezden gelmeyin
Son olarak, bilinmeyenin korku verdiği, insanın bilinmeyen her şeyden korktuğu, çekindiği bilinen bir gerçek olsa da bu bilinmezlik korkusunun sezgilerinizi göz ardı etmenize neden olmasına izin vermeyin. Görmezden gelinen sezgiler, bir süre sonra kaçar gider. Sezgiler, utangaç çocuklar gibidir ve kaçmaya çok yatkınlardır. Eğer siz onlardan kaçarsanız onlar da sizden kaçar. Güçlenmeleri için onları kabul etmeniz, görmeniz ve onlara alan açmanız gerekir.
Unutmayın; sezgiler dikkat, farkındalık ve sessizlik pratiğinde çalışır. Onların yükselmesi için kalan her şeyin biraz sesini kısmak gerekebilir; önce zihnimizin, sonra ise dünyanın. Merak etmeyin, tüm bunları denedikçe sezgilerinizin güçlendiğini her geçen gün fark edecek ve sezgilerinize daha fazla güvenmeye başlayacaksınız.
Eklemekte fayda var ki sezgiler güçlü yol göstericiler olsa da bu durum onları her zaman körü körüne takip etmek gerektiği anlamına da gelmez. Sağduyu ve rasyonellik dengesini kullanmak her zaman önem arz eder; yaşamınızda doğru bir ilerleme ve gelişim için her ikisinin de dengesine ihtiyacınız olduğunu unutmayın. Hem sezgisel hem de rasyonel tarafınızı aktif tutarak hayat yolunuzu aydınlatın.
İlginizi çekebilir: Sezgiler vs. rasyonel düşünce: Sezgilerimize ne kadar güvenebiliriz?