dummy

Sezgilerimizin izinde, otantik benliğimiz ile buluşma çağrısı: Vahşi Dişilik

“Diğer kadınlarla buluşmak, kendi yaratıcı enerjinizi canlandırmak için çok güçlü bir yoldur.”
Tami Lynn Kent

dummydummy

Arketipleri artık çoğumuz biliyoruz: Rollere, hislere, yaşama dair kolektif kütüphaneler diyebiliriz onlar için. Anne arketipi, bilge arketipi, gölge arketipi derken, hayatımızı bir yolculuk olarak tanımlarsak, her bir arketiple buluşmak yeni bir erginlenme töreni olarak okunabilir. Bazı arketiplerle bağımız daha güçlü: İçsel olarak o arketipe eğilimle dünyaya geliyoruz ya da ailemizden, soyumuzdan aldığımız miras, bizim o arketiple daha güçlü şekilde buluşmamızı sağlıyor. Bazı arketipleri ise bavulumuzun en dibine gömüyoruz: Bazen ailemiz, bazen toplum öyle istediği için. Güvende kalmak, seçilmek ya da terk edilmemek için.

Vahşi Dişi, Vahşi Kadın denilince, aklınızda bir şey canlanmıyor ya da çok alakasız şeyler canlanıyor olabilir. Bunun nedeni, bu arketipi yüzyıllardır kullanmıyor olmamız. Vahşi Kadın arketipi, modern dünyada varlık gösteren kadınların valizinin dibinde kalan, hatırlanmayı ve hediyelerini sunmayı bekleyen en önemli arketiplerden biri diyebilirim. Bu arketipin varlığını ve anlamını unuttuk çünkü toplum, kadınların vahşi doğalarıyla bağlantıda kalmalarının sistem için uygun olmadığını biliyordu. Ehlileştirildik; otantik benliğimizin çağrısını duyamaz olduk. Kalbimizden akan, bizi otantik benliğimiz ile buluşturmak için çabalayan sezgilerimizden utandık ya da onları yok saydık. Mantığı yücelttik, sezgilerden uzaklaştık. Ancak artık Vahşi Dişi’nin dünya sahnesinde yeniden uyanma zamanı. Artık toprakla, suyla, yerde ve gökte olanlarla yeniden ilişki kurmanın ve bir olmanın zamanı. Tahakküm dönemi bitti, güç savaşlarını anlamını yavaş yavaş kaybediyor; birlik ve birliktelik dönemi başlıyor ve bu dönem, ehlileştirildiğimiz her yanımızla yüzleşmek ve bu yoldan şefkatle, farkındalıkla, dönüşerek geçmek önemli. Tıpkı eski derisinden kolaylıkla ve doğallıkla sıyrılan, yeniyle buluşmak için teslimiyette ve olacak olana izin vererek hareket eden bir yılan gibi.

Geçtiğimiz ay Omega Yayınları’ndan çıkan, Sibel Ergün’ün çevirdiği, benim yayına hazırladığım, Tami Lynn Kent’in Vahşi Dişilik kitabı, Vahşi Kadın/Vahşi Dişi arketipine dair muazzam bir kaynak. Kadınların bedenlerini keşfetmeleri, haz alma kapasitelerini artırmaları ve dişil kimliklerini daha özgürce ifade edebilmeleri için nice çalışma yapan Gizem Onay, beni kırmadı ve kitap için bir önsöz kaleme aldı. Maya Rahim Masajı terapisti ve kitapta bahsedilen Bütünsel Pelvik Bakım seansı verme yetkisine sahip Selen Çağlayık ve kitabın sevgili çevirmeni Sibel Ergün de kelimeleriyle bu kitabın çağrısına destek verdiler. Dünyaca ünlü şifacı, Maya Rahim Masajı tekniğinin kurucusu Rosita Arvigo, bu kitap için şöyle diyor: “Daha önce hiçbir yazarın, kadın olmanın ne anlama geldiğine dair en derin manevi anlamı ve ebedi sembolizmini kapsayan kavramları kelimelere döktüğünü görmemiştim. Kent’in kitabı, kadın bedeninin gizemleri ve bizi tanımlayan enerjiler alanında çalışan tüm öğrenciler ve öğretmenlerin okuması gereken bir kitap.” Buna bir ek de ben yapayım: Bence kadın bedeninde varoluşu deneyimleyen herkesin okuması gereken bir kitap Vahşi Dişilik.

Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını bilirsiniz; Estes’in kaleme aldığı bu kitap. masallar yoluyla kadınlar üzerinde bir erginlenme töreni ve bir sağaltım alanı gibi çalışır. Kitaptaki masallar nice kadını kendi olma alışkanlığını kırmaya, kendisine biçilen rolleri terk etmeye ve bedenlerinde psişelerinde taşıdıkları yara hikâyelerinden özgürleşmeye çağırır. İşte Vahşi Dişilik kitabındaki pratikler, meditasyonlar ve tefekkür soruları da, Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabındaki masallar gibi, okurunu güçlü bir serüvene davet ediyor.

Kitapta kadın bedenini, kadın bedenindeki enerji akışlarını ve dengelerini, atalardan aktarılan yara hikâyelerinin nasıl dönüştürülebileceğini ve kadınların özbenliklerini, ailelerinin, toplumun, kendileri dışındaki herhangi birinin koyduğu sınırlara göre değil de kendi içsel gerçekliklerine göre nasıl inşa edebileceklerine dair bir çalışma alanı sunuyor.

Bu yazıyı okuyan kadınla bir de kalpten bir çağrım var.
Bu, hayat-ölüm-hayat döngüsü anlamak için bir çağrı.
Bu, kibar ve nazik olmaya, uyumlu olmaya zorlandığın hikâyeyi terk etmen için bir çağrı.
Bu, bedenini tanıman ve ondaki ilhamı, neşeyi, onun ruhunu keşfetmen için bir çağrı.
Bu, dişil atalarından miras aldığın hikâyeleri dönüştürmek için bir çağrı.

28 Nisan Perşembe akşamı, Vahşi Dişilik kitabının rehberliğinde 8 haftalık bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolda, vahşi dişi arketipi ile tanışacak, onun varlığını ve hediyelerini kucaklayacak, sezginin gücünü hatırlayacağız. Bu çalışma, bir erginlenme ve sağaltım alanı olarak çalışacak. Yolculuk boyunca bize, Estes’in, bir kadının erginlenmesi ve sezgileriyle yeniden buluşmasını anlatan “Bilge Vasalisa” masalı eşlik edecek.

Vahşi Dişilik Okuma ve Keşif Kulübü‘ne katılmak istersen, bana Instagram hesabımdan ulaşabilirsin.

Kapanışı, Estes’in bir şiiriyle yapmak istiyorum. Bu şiirin çağrısının kalbine akmasını diliyorum:

“Cesur hayaller kurmayı bırakırsa insan,
Cesur eylemlerin de kesilir ardı arkası dünyada.

Vahşi hayaller,
Bir numaralı yakıtıdır Eylem motorunun.

Vahşi hayaller,
Fitilidir Var olmanın, yaşam gücünün.

Hayali kurulamayan şey,
Yapılamaz da.

Ayağa kalk!
İhtiyatlı olma
Bilakis, ek her yere tohumlarını
En güzel, en vahşi hayallerin
Ruhunun haykırdığı.”

Özge Uysal: Ben Özge Uysal. İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Lisans eğitimimi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde tamamladım. Kitap editörüyüm, aynı zamanda kitaplar ile ilgili hazırladığım yazılar çeşitli mecralarda okuru ile buluşuyor. Yaklaşık 4 yıldır yoğun ve derin olarak reiki, meditasyon, Şamanizm, yoga ve mindfuness ile ilgileniyorum. Usui reiki ve kundalini reiki master'ıyım ve yoga eğitmeniyim. Hawaili şamanların kullandığını araçlardan oluşan kadim öğreti ho'oponopono eğitimlerine de devam ediyorum. Yazılarımın kalbinizi ve zihninizi şefkatle beslemesini diliyorum. AHO.

Yapay Zekânın Mutfaktaki Sırrı: Kusursuz Pişirme Siemens iQ700’de Gizli

Mutfak sadece yemek pişirdiğiniz bir yer değil; sabah kahvaltısına sıcak börekler hazırlarken güne başladığınız, akşam sevdiklerinizle sohbet ederken fırından mis gibi kokuların yayıldığı, evinin en sıcak köşesi. Akıllı teknolojiler ve yapay zekâ sayesinde, artık o köşe çok daha akıllı. Siemens’in iQ700 Fırını, sıradan bir pişirme deneyimini size özel bir sanata dönüştürüyor. Fırına koyduğunuz kek her seferinde mükemmel kabarır, et istediğiniz oranda pişer, sebzeler rengini ve vitaminini kaybetmeden tabağınızı süsler. Siemens iQ700, tüm bu süreci sizin yerinize izliyor, her detayı sizin için mükemmelleştiriyor. Artık mutfakta yalnız değilsiniz; yanınızda sizi anlayan akıllı bir “yardımcı şef” var.



Kamera kontrollü mükemmellik: Yemeğinizi “tanıyan” zekâ

Siemens iQ700 fırını farklı kılan en çarpıcı özellik, sıradan bir pişirme deneyimini akıllı bir mutfak asistanına dönüştüren yapay zekâ destekli kamera teknolojisi. Bu teknoloji sayesinde, fırın artık sadece ısı veren bir cihaz değil; sizinle birlikte düşünen, sizi anlayan bir mutfak şefi gibi çalışıyor.

Fırına bir kek koyduğunuzda, Siemens iQ700 hemen tanıyor. Çünkü 100 farklı yemeği tanıma özelliği sayesinde kekten rostoya, pizzadan böreğe kadar onlarca tarifi analiz edebiliyor. Her birini kendi pişirme ayarına göre değerlendiriyor ve o yemeğe en uygun ayarları kendisi seçiyor.



Üstelik en ince ayarları otomatik yapması sayesinde sıcaklık, pişirme süresi ve pişirme modu gibi detayları sizin için ayarlar. Siemens iQ700, her yemeğe özel ideal koşulları kendi belirliyor. Siz sadece malzemeleri hazırlıyorsunuz; gerisini o hallediyor.



Ve en büyüleyici kısmı: Kamera kontrollü pişirme ve otomatik kapanma (cookControl Pro) sayesinde, yemeğinizin kızarma derecesini veya iç sıcaklığını izleyerek, tam kıvama ulaştığında pişirmeyi otomatik olarak sonlandırıyor. Böylece yemeğin az ya da çok pişmesi endişesi tamamen ortadan kalkar.

Pişirme sanatını destekleyen akıllı sensörler

Yapay zekâ, iQ700 fırınlarda yalnızca kamerayla sınırlı değil; her yemeğe kusursuz kıvamı kazandırmak için geliştirilen sofistike sensörlerle deneyimi bir üst seviyeye taşıyor. Çünkü Siemens iQ700, pişirme sürecini sizin kadar ciddiye alıyor.

roastingSensor Plus, üç farklı noktadan ısıyı ölçen gelişmiş bir termometreyle etin, tavuğun ya da balığın iç sıcaklığını anbean takip ediyor. Siemens iQ700 ile fırının kapağını hiç açmadan, etin sıcaklığından pişip pişmediğini kendi belirliyor. Sonuç, dışı çıtır ama içi sulu bir lezzet… Şeflerin elinden çıkmış gibi, her seferinde aynı kusursuzlukta pişen lezzetleri artık evinizde deneyimleyebilirsiniz.

Tatlıdan tuzluya her hamur işinde aynı titizlik geçerli. bakingSensor Plus, fırın içindeki nemi ve sıcaklığı analiz ederek kek, poğaça ya da ekmeklerinizin ne zaman mükemmel kabarıklığa ulaştığını tespit ediyor. Böylece kekiniz her defasında istediğiniz gibi kabarır, içi yumuşak kalır.

Her detayında profesyonel bir şefin özeni, her dokunuşunda kusursuz bir pişirme dengesi… Siemens iQ700, sadece pişirme sürecini değil, mutfakta yarattığınız deneyimi de yeniden tanımlıyor.



Hayatı kolaylaştıran ekstra özellikler

Siemens iQ700, sadece kusursuz pişirme sonuçlarıyla değil, modern yaşamın hızına uyum sağlayan akıllı çözümleriyle de fark yaratıyor. iQ700, sizin için mutfakta geçen zamanı kolaylaştırmayı da biliyor.

FullSteam Plus özelliği sayesinde buhar ve 120°C ısı kombinasyonuyla yemekleri %50’ye kadar daha hızlı pişirirken, vitaminleri ve lezzeti koruyor. Dışı çıtır, içi sulu balıklar ya da sebzeler hazırlamak artık sadece birkaç dakikanızı alıyor. Üstelik tüm bunları yaparken besinlerin doğallığını koruyor; yani sağlıklı ve lezzetli sofralar, zamandan ödün vermeden mümkün hale geliyor.

Siemens Home Connect uygulamasıyla Siemens iQ700 fırınınız dışarıda olsanız bile sizinle her yerde. Telefonunuzdan uygulamayı açın, yemeğinizi uzaktan pişirmeye başlayın, sıcaklığı ayarlayabilir hatta iç kameradan yemeğinizin ne durumda olduğunu izleyebilirsiniz. Eve geldiğinizde yeni pişmiş yemek kokusuyla karşılanmak artık yalnızca konfor değil, Siemens iQ700 ile modern yaşamın akıllı kolaylığı.

Hijyen konusunda en rahatlatıcı detay ise activeClean® (Pirolitik Temizlik). Siemens iQ700, iç yüzeyinde biriken yağ ve kalıntıları yüksek sıcaklıkta küle dönüştürerek kendini tamamen temizliyor. Sizin yapmanız gereken, fırın soğuduktan sonra bir bezle hafifçe silmek. Artık temizlik için vakit harcamanıza gerek yok; çünkü iQ700, size zamandan fazlasını kazandırıyor.

Siemens iQ700, modern yaşam temposunu anlayan, sizin yerinize düşünen bir mutfak deneyimi sunuyor. Hız, hijyen ve lezzet… Hepsi tek tuşla elinizin altında.

Mutfakta yeni bir yetenek

Siemens iQ700 Fırın, sadece bir ev aleti değil; mutfak yeteneğinizi parlatmanıza yardımcı olan, en zorlu tariflerde bile yanınızda olan akıllı bir asistan. 

Unutmayın, her mükemmel sofranın ardında doğru bir seçim vardır. Ve bu seçimi Siemens iQ700 ile yapabilirsiniz. Sonuçta Siemens, teknolojinin keyfini bilenlere. Siemens’in iQ700 ve daha birçok ürününü keşfetmek için tıklayın.Siemens iQ700





İlgili Makale
whatsapp