Günlük yaşantımızda belli şeylerin akışına kapılıp giderken kendimize gerçekten iyi gelen aktiviteleri elimizin tersiyle itiyoruz, onlara ne kadar ihtiyacımız olduğunu bildiğimiz halde gözlerimizi ve kulaklarımızı onlara kapatıyoruz. Genel olarak yoğun rutinlerimiz arasında dinlenme tercihlerimizi; insanlardan ve kalabalıktan uzaklaşıp evimize kapanmaktan yana kullanıyoruz.
Seyahat etmenin ruhumuza ve zihnimize ne kadar iyi geldiğinin çoğumuz farkında değiliz ya da seyahat etme aralıklarımızı arttırarak bize ne kadar iyi geldiğini unutuyoruz. Bu aralıkları elimizden geldiğince kısa tutarak, yani yaptığımız seyahatleri kısa seyahatlerle bile olsa sıklaştırarak buna bir çözüm getirebiliriz.
Tüm bu algımızı kökünden değiştirip yeniden yollara düşmenin zamanı geldi; zira görülmeyi ve deneyimlenmeyi bekleyen çok fazla yer var. İşte seyahat etmeyi size yeniden sevdirecek 4 strateji:
1. Seyahat etmeyi manevi bir yolculuk olarak benimseyin
Daha önce hiç görmediğiniz yerlere gitmek size sandığınızdan çok daha fazla şey katıyor. Yeni bir kültürle, yeni insanlarla, yeni yaşam tarzlarıyla, daha önce adını bile duymadığınız bir hayvan türüyle tanışmak, zihninize ve ruhunuza başka hiçbir şeyin yapamadığı güzellikte bir etki bırakıyor. Seyahat etmek; çoğu şeye bakış açınızı değiştirecek ve bununla birlikte kendi hayatınızda fark edeceğiniz sorunları ve getireceğiniz yeni çözümleri bulmanıza katkı sağlayacak.
2. Yeni tatlar denemenin keyfine varın
Bizler her gün kendi rutinimiz arasında çoğu zaman riske girmeyip beslenme alışkanlıklarımızı bile stabil tutuyoruz. Yeni bir yere gitmek, o kültürün sahip olduğu yeni yemeklerle tanışmak demek. Kaldı ki her kültür kendi içinde bile onlarca, yüzlerce farklı yöresel lezzete sahip. Bir yere seyahat etmeden önce her ne kadar oranın meşhur yemeklerini, önerilen restoranlarını araştırsak da oraya gittiğimiz zaman koşullar bizi planlarımızdan alıkoyabiliyor. Seyahati avantaja çevirin ve daha önce tatmadığınız ve tatma imkanınız olan her şeyi tadın. Göreceksiniz her yeni lezzet ufkunuzu daha da açacak ve gittiğiniz yerin kültürünü daha iyi anlamanıza yardımcı olacak.
3. Tüm duygularınızı ve deneyimlerinizi içtenlikle yazacağınız bir günlük edinin
Yazmanın, insanları en çok rahatlatan şeylerden biri olduğu söylenir. Söyleyemediğimiz, başkasına anlatsak da bizi anlayacaklarını düşünmediğimiz her şeyi bir kağıda yazmak en kolay dışa vurum yöntemlerinden biri. Seyahat ettikten sonra seyahat sırasında yaşadıklarımızı her ne kadar unutmayacağımızı düşünsek de zamanla unutuyoruz. Seyahatinizde tanıştığınız insanları, onlarla aranızda geçen diyalogları, belki de sadece bir yerliyle karşılıklı gülümsemenizi, gördüğünüz manzaraların size hissettirdiği tarifsiz duyguları elinizden geldiğince yazın. Sonrasında ise çektiğiniz fotoğrafları da ekleyin ve anılarınızla dolu paha biçilemez bir günlüğe sahip olun.
4. Körelen maceracı ruhunuzu harekete geçirin
Herkesin içinde belki de henüz tanışmadığı bir maceracı ruh barınır. Modern yaşamın ritmine uyum sağlarken bu gerçeği göz ardı ederiz. Doğaya ve hareket etmeye ne kadar ihtiyacımız olduğunun farkına bile varmayız. Düşüncelerimizi, tutkularımızı, hayallerimizi beynimizin bir köşesine ittiririz. Bizler girdiğimiz kaba kolay uyum sağlarız, modern yaşama ne kadar kolay uyum sağlıyorsak, doğada olmaya da bir o kadar kolay uyum sağlarız. Seyahat etmek tüm bu maceracı ruhu harekete geçirir ve farkında olmadan özlemini duyduğumuz tüm hisleri yeniden uyandırır. Yeni aktiviteler deneyin, asla yapmam dediğiniz şeyleri yapmaya bir yerden başlayın, tek başınıza seyahat edin. Tüm bunları yapınca aslında ne kadar cesur olduğunuzu fark edeceksiniz ve bu sizi her şeyden çok mutlu edecek.
İlgili yazı: Seyahate çıkmadan önce kurtulmanız gereken 5 ön yargı
Kaynaklar:
travelettes.net
roughguides.com