dummy

Sevginin şifalı gücü ile iyileşip dönüşmek

6 yıldır birçok farklı öğreti ve metot aracılığıyla, ruh-beden-zihin seviyelerinde kendinle çalışan biri olarak öğrendiğim en önemli şey; ancak sevgiden iyileşip, dönüşebileceğimiz. 

dummydummy

Kişisel dönüşüm yoluna ilk girdiğim zamanlarda motivasyonum daha çok kendini düzeltmek üzerineydi. Hayatımda yolunda gitmeyen şeyler vardı ve bunların içindeki kendi payım ile yüzleşmeye başlamıştım. Buna sebep olan zayıf bulduğum parçalarımdan kurtulup, daha iyi ve güçlü bir versiyonuma ulaşma çabasındaydım. Fakat planladığım gibi olmadı. 

Daha güçlü olabilmek, ancak güçsüzlüğümü tam anlamıyla kapsadığımda mümkün olabilecekti. Yaşadığım her bir zorluk, eninde sonunda kendimi bütünüyle -zayıf ve incinmiş parçalarımı da kapsayarak- daha fazla sevebilmeyi gerektirdi.

İlişkilerimde üst üste yaşadığım hayal kırıklıkları, yıllarca dışarıda aramış olduğum sevgiyi içimde bulmaya yöneltti. Yaşadığım kronik sağlık problemleri, hayattaki yıkıcı var oluş biçimimi kökten değiştirerek, kendime daha fazla şefkat gösterebilmeyi ve bedenime -ve onun sınırlarına -saygı duymayı öğretti. Tükenmişliğim sebebiyle bir süre iş hayatına ara verebilmek, kendi değerimi kimliklerimden ayrıştırabilmeyi ve kim ne derse desin, kendime sahip çıkıp, ihtiyacım olanı kendime vermeyi gerektirdi. Çıkış yolu hiçbir zaman madde seviyesinde olmadı. Hiçbir zaman daha fazla ‘dışsal’ çabayı, mücadeleyi ve disiplini gerektirmedi. Çıkış yolu her zaman, derin bir içsel çalışmada ve daha fazla sevgiye erişebilmekteydi. 

Marianne Williamson’ın mucizeler kursu öğretilerini anlattığı Sevgiye Dönüş kitabı, bu konudaki en büyük destekçilerimden oldu. Willimson kitabında şöyle ifade ediyor; 

“Pşisik acımız ister ilişkiler alanında, ister sağlık, kariyer vb. alanlarda olsun, sevgi etkili bir kuvvet, bir şifa ve yanıttır. Biz sevgiyle doğduk. Korkuyu ise burada öğrendik. Spiritüel yolculuk aslında korkunun bırakılması ya da unutulması ve sevginin kalplerimize kabul edilmesidir.”

Buradaki sevgi kavramı, bir tür kişisel gelişim klişesinden ya da kapitalizmin bize öğrettiği şekilde, çeşitli ürünleri ve deneyimleri satın alarak kendini şımartmaktan çok öte. Gerçek özümüzü oluşturan; kutsal, koşulsuz ve sonsuz bir sevgiye geri dönmeyi ifade ediyor.

Elbette ki yazıldığı kadar kolay değil. Çünkü sevginin olmadığı yerde korku var. Ve biz egoların yönettiği, dolayısıyla korkunun baskın olduğu bir dünya düzeninde yaşıyoruz. Ego değişime direnç gösterir çünkü çok korkar. Bu sebeple ne kadar zorlayıcı olursa olsun konfor alanında kalmak ister. Dolayısıyla, sevgiye (yani otantik benliğimize) giden yol, hem kendi egomuzu/gölgelerimizi hem de sosyal yazılımı aşabilmeyi gerektiriyor.

Willimson şöyle devam ediyor: “Bize rekabet, mücadele, sınırlı kaynaklar, suçluluk, kötülük, kıtlık ve kayıp gibi düşünceler öğretildi. Bize derecelerin, unvanların, yeterli olmanın, paranın ve işleri doğru yapmanın sevgiden daha önemli olduğu öğretildi. Diğer insanlardan ayrı olduğumuz, olduğumuz halimizle yeterince iyi olmadığımız öğretildi. Fakat sevgi esas varoluşsal olgu. Temel realitemiz ve dünya üzerindeki amacımız.” 

Bize çocukluğumuzdan beri öğretilen ve dayatılan her türlü olguya karşı, kendimizi koşulsuz olarak sevmeye niyet etmek, radikal bir varoluş biçimi. Alt çakraları (korkuyu ve bize iyi gelmeyen inanç kalıplarını) aşıp, kalbe ulaşmayı ve cesaretli olmayı gerektiriyor. Burada; otantik benliğimizi, yaratım gücümüzü ve sonsuz olasılıklar evrenini keşfetmeye başlıyoruz. Hayatta kalma modundan, yaratım moduna, yıkıcı bir mücadeleden, çabasız bir varoluş şekline geçiyoruz. 

Bir süredir, kendimi bir çıkmazda/zorluk içinde hissettiğimde, kendime sorduğum ilk şey şu; sevgi ne yapardı? 

Williamson’ın belirttiği gibi, yaşadığımız problem ne olursa olsun, sevgi en kuvvetli yanıt ve şifa kaynağı. Ve korkunun egemen olduğu dünyamızda, her türlü koşul ve durumda kendimizi sevebilmeye cesaret etmek, sadece kendimize değil, dünyaya verebileceğimiz en değerli armağan. 

Bu yazı karşına çıktıysa, hayatında şu sıralar seni zorlayan şeyi düşün ve kalbine sor; sevgi ne yapardı? 

Cevap, sen duymaya gönüllü olduğunda, mutlaka gelecek.

İlginizi çekebilir: ‘Sorunlarımızı, onları yarattığımız düşünce seviyesiyle çözemeyiz’

Kübra Keleş: 2018 yılında “kendi gerçeğimi” yaşamak üzere bir yolculuğa çıktım. Gerçi hayat boyu bu yolculuktaymışım da, bunu fark etmem 27 yılımı almış ve artık hızlanmanın zamanı gelmiş. En büyük destekçilerim Kundalini Yoga ve Gestalt öğretileriyle, kendimi değiştirmek için değil, tam tersi daha fazla “ben” olabilmek için yürümeye devam ediyorum. Hem kendimin hem de bu yoldaki diğer kahramanların yoluna ışık tutabilmek, yaralarımızı birlikte dönüştürebilmek için yazıyorum.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp