X

Sevgili Sokrates söyle bana: Nasıl güçlü durulur bu hayatta?

Hikayesi bugüne kadar tarihe geçmiş herkesten farklıdır, çünkü o ne karşısına çıkan ölüme direnmiştir ne de hayatı boyunca doğru bildiklerinden herhangi bir tehlikeye düşme durumu yüzünden bir an bile şüphe etmiştir. Onun öğretileri, hayatı ve kaleme alınan eserleri, belki dersleri ve sözleri hala bugün bizleri oldukça yakından ilgilendirmekte ve hayat yolumuzda, arayışlarımızda en önemlisi de ‘bu hayatta nasıl güçlü durulur’ sorularımıza muhteşem cevaplar verebilmektedir aslında.

Bu hafta başında bundan yıllar önce okuduğum, çok etkilendiğim tamamıyla tesadüf eseri bana gelmiş olan bir kitap ile yeniden karşılaştım, bu kitap sevgili Sokrates’in yöntemi olarak geçiyor, yazar Sokrates’in yaptıklarını anlatarak hayatından örnekler veriyor ve buradan bazı çıkarımlarda bulunuyor.

İçeriği çoktan unutmuşken, bu kitap ile bir şekilde yeniden yollarımın kesişmiş olması bence muhteşem bir tesadüftü. Bu hafta o yüzden sizlerle birlikte genellikle durup durup kendimize sorduğumuz yeniden keşfetmeye çalıştığımız “peki ya ben nasıl daha güçlü olacağım” sorusuna gelin, sevgili Sokrates’in liderliğinde cevap bulmaya çalışalım ve yedi güzel basamakta sevgili Ronald Gross’un değerli eseri Sokrates Yöntemi rehberliği ile bu yolu hep birlikte çıkalım: 

Kendinizi tanıyın: “Sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez”
“Benim gerçeğe giden yolum, doğru soruları sormaktır”

Hayattaki en önemli önceliklerimizden bir tanesi kendimizi inceleyebilme sanatıdır. Bu sanat öyle ince detaylara dayanır ki soracağımız sorulardan bulunacağımız farkındalık seviyesine kadar oldukça elzem sonuçlar doğurabilir. Peki kendimizi nasıl sorgulayabiliriz, bunu Sokrates kendi ile diyaloglar geliştirerek gerçekleştirmiştir. Örneğin; bugüne kadar kendi düşünce biçiminizi incelediniz mi, erken yaşta öğrendikleriniz veya bugüne kadar edinmiş olduğunuz tecrübeleriniz bu açıdan kararlarınızda nasıl bir rol oynuyor, mantıksal veya duygusal anlamda karar verirken farklı şekilde mi davranmaktasınız?

Diğer önemli bir sorgulama ise hayattaki çekirdek değerlerimizdir. Örneğin; sizin bugün hayatta vazgeçemem diyeceğiniz üç çekirdek değeriniz nedir, dürüstlük, sevgi, saygı ya da başarı, gelişim ya da yardım severlik? Sorgulama işte böyle devam eder sizce bu çekirdek değerler hayatınızda neden önemlidir, yani sizi hangi açıdan ifade etmektedirler?

Büyük sorular sorun: “Benim gerçeğe giden yolum doğru soruları sormaktır”

Yaygın şekilde kabul edilmiş gerçekleri hayatımızda genel olarak doğrudan “kabul ederiz”. Peki bu ne kadar doğru bir yaklaşımdır, genelin kabul ettiği gerçekleri sorgulamadan gerçekten önceliklerimize, hayat amacımıza veya kişiliğimize gerçekten uygun olup olmadığını tam olarak bilmeden bunları nasıl hayatımızın bir parçası yapabiliriz?

İşte büyük sorular aslında kendimize ve genele karşı “meydan okumak” ve belki de çoğumuzun sesli olarak dile getirmediğimiz veya getiremediğimiz durumları da sorgulamaktan geçer. Örneğin; evliliğimizde veya ilişkimizde “gerçekten” mutlu muyuz, ilişkimiz monoton mu oldu, istediğimiz gelişimi alabiliyor muyuz, dünyaya bugün çalışmakta olduğumuz işimizi yapmak üzere mi geldik?

İşte “kendi büyük sorular listemiz” bu yüzden çok kıymetlidir. Bizler “sormaya cesaret edebilenler” olduğumuzda aslında hayatta çoğumuzun kaçındığı belki irdelemeyi bile göze alamadığı fakat kararlarımızdan hayat ile uyumumuza kadar çok önemli sonuçlar doğuran bu soruların cevaplarını aramak cesaretini gösterdiğimizde hayatımız da farklılaşacaktır.

Kendiniz hakkında düşünün: “Benim söylediklerimle ikna olmayın. Doğrular ile ikna olun.”

Kendimizi yargılayabilmek bir diğer sanattır. Bize iletilmiş olan herhangi bir şeyi onaylamadan önce kendi düşünce süzgecimizden geçirebilmeliyiz. Bizler birer düşünür olsak kendimiz hakkında gerçekten ne düşünüyoruzdur, zihnimizde düşüncelerimizi nasıl şekillendirmekteyiz, pozitifi yaratmak üzere kendimizi kontrol edebiliyor muyuz, bir düşünür olarak kendimize ne kadar güveniyoruz, kararlarımız nasıl yönlendiriyoruz?

Her gün kendimiz hakkında düşünmek üzere zaman ayırmamız gerekmektedir, bu zaman sürecinde gün boyunca yaptığımız tercihler, bunların sebepleri ve sonuçlarını sakince değerlendirmek kendimizi ve karar alma sürecimizi anlayabilmek açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu kararlar açısından “kızgınlıkla” mı hareket ettik, pişmanlık mı duymaktayız, yanlış bir adım mı attık, stratejik bir akış sağlayabildik mi, sevdiğimiz için taviz mi verdik veya planladığımız bir hedefe bir adım daha mı yaklaştık gibi aslında çok basit sorularla kendimiz hakkında düşünmemiz bu noktadan sonra alacağımız kararlar açısından da bizlere yol gösterecektir.

Meydan okuma toplantısı yapın: “Biz yanılsamalar mağarasından kaçınmalıyız.”
“Doğruyu söylemek benim sabit ilkemdir.”

Meydan okumak kabul edilmiş “inançlara” karşı durabilmek sanatıdır. Evet, genel kuralları kabullenmek kötü bir şey değildir fakat bazen bunları kabullenmemiz gerekir ve aslında kendi bilincimiz kendi doğrularımız içimizden kabararak adeta “hayır” ben bunu kabul etmiyorum diye haykırır…

Gün içerisinde düşüncelerimizi ifade ederken kendimizi ne kadar özgür hissediyoruz, korkmadan, kalıplara sığma endişesi duymadan, karşımızdaki bunu tasdik eder mi, benim hakkımda ne düşünür sonra diye endişe etmeden kendimizi olduğumuz gibi açıklayabiliyor muyuz?

Dostlarla gelişin: “Bizi aydınlatan ve uyaran bir bilgelik alevi, hiçbirimiz tek başımıza yanmaktan kurtulamayız.”

“Bir grup arkadaş birlikte sohbet etmekten hoşlanıyorsa, bunda olağanüstü bir şeyin olduğunu bulacaksınız. Onlar konuşurken bir konuşmacıdan diğerine geçen bir şekilde bir kıvılcım yanmaktadır. Onlar yolculuk etmekte, güçleri biraraya toplamakta ve hiç kimsenin tek başına başaramayacağı karşılıklı anlayış alevini tutuşturmaktadır” -Sokrates, Platon’un “Critias” Diyolağu

Hepimiz Sokrates gibi hayatımızda dostlara ve yönlendiricilere gereksinim duyarız. Sokrates işte böyle yaşantısını pek çok anlamda dostları ve öğrencileri ile bir araya gelerek uzun diyaloglar kurarak ve konuları irdeleyerek zenginleştirmekteydi.

Aslında hayatımızın her anı, karşılaştığımız her insan bizim için bir öğrenme fırsatıdır. Bizler karşımıza çıkan planlı ve plansız tüm diyalog olasılıklarını bir fırsat olarak değerlendirdiğimizde hayatımızın her anı bir sınıfa bir öğrenme sanatına dönüşecektir. Her insan kendine has tecrübeleri ile belki çok ihtiyaç duyduğumuz bir konuda bize yol gösterebilecek, belki aradığımız bir cevabı bulmamıza yardımcı olacak veya daha önce aklımıza gelmeyen bir yolun önümüzde açılıvermesine aracı olabilecektir.

Doğruyu söyleyin: “Doğruyu söylemek benim sabit ilkemdir.”

Sokrates sabit ilkesinin doğruyu söylemek olduğunu ifade etmiştir. Kişisel olarak tüm işlerimizde, ilişkilerimizde ve anımızda doğruyu aramamız gerekir ve doğrunun yanında olmamız aslında uzun vadede güven açısından da büyük önem taşımaktadır.

Öncelikle hayatımızda kendi kendimize her an doğruyu söylemekle sorumluyuz ki bu anlayış ile diğerlerine de doğruyu ifade etmek başlıca görevimiz olur. Bizler kendimize yalan söylendiğini fark ettiğimizde nasıl hayal kırıklığına uğruyor, aldatılmış hissediyor ve bir kez daha o kişiye güven duyamıyorsak aynı şey bizim için doğruda kalma eylemimizde de geçerlidir.

Bu aslında hayatımız boyu radikal bir dürüstlük bilincini takip etmek ile mümkün olacaktır. Doğru ve dürüstlükten ayrılmadığınızda sonuçta karşınıza çıkan her eylem gerçeklerin sizinle olmasını sağlayacaktır.

Ruhunuzu güçlendirin: “Neden kendi ruhuna böyle az özen gösteriyorsun?”

“Daha fazla bilgi edinmek, daha fazla doğru bilgilere varmak ve daha fazla iyi karakter geliştirmek için uğraşmalıyız.” -Sokrates, Platon’un “Savunma”sından

İçimizde ilahi bir parça tüm hayatımız boyunca bize eşlik etmektedir. Bu dünyada bulunduğumuz her an aslında görülmez iplerle adeta birçok başka eylem, olay ve kişi ile bağlıdır. Bizler bu yüzden her anımızı bu muhteşemliğin ve aynı zamanda büyük sorumluluğun farkındalığı ile yaşamakla yükümlüyüz.

Daha fazla bilgi edinmek, daha fazla doğru bilgilere varmak ve daha fazla iyi karakter geliştirmek için uğraşmalıyız.

Bir diğer önemli farkındalık seviyesi ile yaşamdan zevk alabilmek sanatıdır. Hayatta bulunduğumuz her günümüz aslında ruhumuzla, bedenimizle, zihnimizle o anda olarak gerçekleştirmemiz gereken olağanüstü bir akıştır. Bu yüzden beden ve zihnimiz için zaman ayırdığımız kadar ruhumuzu da geliştirecek. Örneğin bir sanat ile uğraşmak, müzik dinlemek, kitap okumak veya seyahat etmek gibi kişiselliğimizi dönüştürecek aktivitelere de özenle zaman ayırmamız gerekmektedir.

Çünkü ruhunuz sizi yansıtır, iç güzellik dışarıda tezahür eder, ruhunuzu geliştirmek kendinizi yaşamınızı ve ilişkilerinizi de geliştirmek demektir.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale