Sevgi ve umutla sonsuz bir dünya yaratmak: Room film incelemesi
Kaliteli bir dram filmiyle gözyaşlarınızı rahatça akıtarak rahatlamak mı istiyorsunuz? Eğer bu soruya olumlu bir dönüş yapıyorsanız şu anda doğru yerdesiniz. Bu yazımızda, dram, gizem ve gerilim kategorilerinde yer alan ve çeşitli ödüllere layık görülen Room isimli filmi sizler için kaleme aldık.
Room filminin konusu
2015 yapımı Room, Emma Donoghue tarafından yazılmış aynı isimli romandan ilham alan bir dram filmi. Türkçe’ye ‘’Gizli Dünya’’ şeklinde çevrilmiş olan bu bir saat elli sekiz dakikalık yapım, Lenny Abrahamson tarafından yönetilmiş olup Fritzl davası olarak bilinen gerçek bir hayat hikayesine uzanıyor. 2008’de ortaya çıkmış olan bu dava, Elisabeth Fritzl isimli bir kadının öz babası tarafından 24 yıl boyunca gizli bir alanda tutsak edilmesini ve tecavüze uğramasını kapsıyor. Room’da da bu davaya benzer bir konu işleniyor.
Room’un başrollerinde Jacob Tremblay ve Brie Larson yer alıyor. Tremblay 5 yaşındaki Jack isimli karaktere hayat verirken Larson da bu karakterin annesi rolünü üstleniyor. Film, bu ikilinin ‘’oda’’ olarak adlandırılan ve sadece tavanında bir penceresi bulunan bir evde hapsedilmesini anlatıyor. Bu evden asla dışarıya çıkamayan ikili, Yaşlı Nick olarak bilinen bir adam tarafından esir alınıyor.
Jack’in genç annesi, küçük çocuğa belirli bir süre boyunca mahkum edildikleri küçük evi gerçek dünya olarak tanıtıyor. Jack’in beşinci doğum gününde ise annesi ona bu evin gerçek dünya olmadığını ve asıl hayatın dışarıda aktığını açıklıyor. Bunun üzerine, ikili hapsedildikleri bu alandan kaçmak için bir plan hazırlıyor. Bu plan, Yaşlı Nick’i kandırmaya yönelik olup ikilinin gerçek dünyaya dönmesini amaçlıyor.
Temelde bir suç hikayesine dayanan bu film, pek çok sahnesinde seyircilerin gözyaşlarına hakim olamamasına yol açıyor. Bu nedenle, bu yapım duygularını boşaltmak isteyenler için bir alan hazırlıyor ve izleyicileri dolaylı yoldan acıya dayanıklı bireylere dönüştürebiliyor.
Dört duvar arasında sevgi, travma ve umut
IMDb puanı 8.1 olan Room, işlediği temalar sayesinde pek çok eleştirmenden pozitif yorumlar aldı. Şimdi, çok fazla spoiler vermeden bu temaların üzerinde durmak istiyoruz.
Filmin en önemli teması, anne ve küçük çocuğu arasındaki ilişki olarak karşımıza çıkıyor. Fazlasıyla zor koşullar altında şekillenmiş olan bu ilişki, sevgi, fedakarlık ve koruma içgüdüsünü gözler önüne seriyor. Anne, şartlar ne olursa olsun oğlu için sevgi dolu bir ortam yaratmaya çalışıyor ve bu durum anne sevgisinin ve fedakarlığının gücünü seyircilere somut bir şekilde yansıtıyor.
Filmin bir diğer teması ise esaret ve bu esaretin sonunda açığa çıkan özgürlük. Film boyunca küçücük bir alanda geçirilen yıllar ekranda akıyor ve seyirciler bu yılları izlerken özgürlüğün değerini fark edebiliyorlar. Ayrıca, film sayesinde esaretin fiziksel ve psikolojik etkilerinin derinliği de algılanabiliyor. Bu algı doğrultusunda insan ruhunun özgürlük ihtiyacı ve fiziksel kısıtlamaların birey üzerinde yarattığı etkiler üzerine derin bir keşif gerçekleştirilebiliyor.
Zorlayıcı yaşam deneyimlerinin bıraktığı izler ve bu izlerle başa çıkma sürecinin karmaşıklığı da Room’da işleniyor. Yapım, esaret sürecinden kaçışı ve bu kaçışın arkasından gelen hayatı konu ediniyor. Filmdeki ikili bulundukları evden kaçtıktan sonra dış dünyaya uyum sağlamakta zorluk çekiyor ve bu zorluk gerçek hayatta travmalardan sonra iyileşme sürecinin üzerine düşünülmesini sağlıyor.
İnsan algısının çevreyle nasıl şekillendiğini ve yeni deneyimlerin algı dünyasını genişletmedeki etkisini de ekranlara yansıtan Room, dayanıklılığa ve umuta uzanıyor. Film, zor koşullara rağmen birbirlerine umut aşılayan kişilerin ilişkilerini anlatırken keşfetme arzusunun hayatta kalma çabasını desteklediğini de vurguluyor. Kısacası, Room aracılığıyla en olumsuz durumlarda bile insanın hayatta kalma ve yeniden başlama gücüne duyduğu inanç net bir şekilde fark edilebiliyor.
Dar bir mekanda geçen hikayeyi etkileyici bir şekilde görselleştiren filmin sinematografisi, yakın plan çekimleriyle de karakterlerin duygusal yoğunluğunu ön plana çıkarıyor. Ayrıca, sınırlı alan hissini güçlü bir şekilde yansıtan bu sinematografi sayesinde karakterlerin iç dünyaları ve hikayenin psikolojik derinliği destekleniyor. Eğer tek bir mekanda geçen filmleri izlerken kendinizi rahat hissediyorsanız ve dramla gerilimin iç içe geçtiği bir yapımla buluşmak istiyorsanız Room’a bir şans tanıyabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Gelmiş geçmiş en duygusal filmler