X

Sevgi puanı toplama çabası: Özgür olmanın önündeki engel

Bu dönem böyle, minik sıkışmalar, kozadan çıkamamalar, kayboluşlar, dönüşümler, terk edişler, yeniden doğuşlar… Her biri illüzyondan biraz daha özgürleşmek, daha bağımsız bilinçler haline gelme niyetinin sancıları özünde…

Gerçek ve tam bir özgürlük için, tüm kalıplardan uzaklaşmak lazım. Beslenirken fark etmeden yavaş yavaş tutsağı olduğumuz tüm buz şekillendiricilerinden.

  • Ailenin tatlı, hatasız çocuğu olmaktan,
  • İş yerinin çalışkan özverili, gerekirse patronun ‘naif’ çıkarları için yemeden içmeden çalışan süper kahramanı olmaktan,
  • Kocasının / karısının kafasındaki ideal kadın / erkeği tahmin edip her şartta o gibi davranmaya programlı olmaktan,
  • En güvenilir dost olmak adına, gereksiz yalanlar ve manipülasyonları görmezden gelen, geniş gönüllü, kucaklayıcı çakma bilge arkadaş modelinden,
  • Cinsiyetini tamamen sahiplenmiş ve onunla barışmış, yıkılmaz, bükülmez bir erkek / toparlayıcı, her durumda şefkatli ve kırılgan kadın olmaktan,
  • Hatta kadın / erkek bedeni içinde kendini sanki eril ve dişil yanları yokmuş gibi tek bir tanesine inandırmaya çalışmaktan,
  • Sosyal çevrenin neşe kaynağı, bilge adamı, ağır topu olmaktan…

Vazgeçmeliyiz…

Çünkü özgürlük, çıplaklığı gerektirir…

  • Tüm bu şekillendiricilerden,
  • Tüm bu “çok değişmişsin,” “artık bizden değilsin” konulu korku filmlerinden,
  • Çaktırmadan yaptığımız enerji vampirliğinden…
  • Her kalıbın, her şekillendirici davranışın bünyemize katılmasının gerçek, katkı sağlayan bir sebebi vardır.

Öğrenilmiş bir davranış olabilir, evet. Ama önümüzde kar sağladığı kesinleşmiş ve ispatlanmıştır. Bu pazarlama sonucunda, ‘davranışı’ büyük bir memnuniyetle satın alırız. Karşılığında da bir miktar kendi enerjimizden, saf bizden veririz.

Satın aldığımız bu davranışı kullanmaya başlarız aktif bir biçimde. Her kullanım sonucunda bir miktar ‘sevgi’ puanı alırız. Bu sevgi puanları bizi alıştığımız bizden birazcık daha iyi hissettirir. Bu yüzden, az daha oynarız bu satın aldığımız davranış ile… Azıcık süsler ve daha orijinal hale getiririz, bizimmiş gibi yaparız her şeyiyle.

Artık bu organik görünüşü ile daha doğal ve refleksif kullanılmaya başlar davranış; hücrelerimize, hamurumuza işler…

Günü gelecek, biz bile hatırlayamayacağız, satın aldığımızı…

O kadar sık kullanırız ki, artık eskisi kadar ‘sevgi’ puanı toplamamaya başlar, bu durumda dozu artırırız. Öyle bir artırırız ki, yürüyen bir özveriye, yürüyen bir manipülatöre, kendine acıyana dönüşür, saf biz görünmez oluruz bu kimliğin ardında, ufacık…

Artık bu davranışımızı sürekli besleyecek bir organizmaya, enerjiye ihtiyaç duymaya başlarız ve bunun için taze kan lazımdır.

Her gün daha fazlasını, bu kanı toplamak için; bu ‘sevgi’ puanını toplama karşılığında kendi saf enerjimizi, biz olanı veririz.

Bu çok adil bir alışveriştir.

  • Bir vampirin dişlediği ve vampire dönüştürdüğü,
  • Bir doz kimyasal uyuşturucudan sonra, yavaş yavaş bağımlısı,
  • Birkaç Instagram ‘like’ı için, yani yine ‘sevgi’ puanı için, telefon bağımlısı olanlar oluruz…
  • Ve karşılığında saf enerjimizi, ışığımızı, zamanımızı, sahip olduğumuz tek şeyi, ömrümüzü veririz…

Kendimizi yaşamaya, varlığımızın keyfini çıkarmaya, yaşamı kutlamaya geldiğimiz bu yerde, tüm yaşam mucizesini ‘takas’ ederiz.

Ezoterizm semboller ile çalışır. Hikayeyi çeşitli şekillerde okuyabiliriz;

Vampir hikayelerine bakarsak, ölümsüz yaşam için, intikam için, umutsuz bir aşkı kendine bağlamak için, ‘öz’ünü, bir zaman aralığına ve karanlığa hapseder ve her zaman muhtaç, sınırlı, korkak ama saldırgan, güçlü ama sadece kendi konfor alanında hareket edebilen, hiçbir dünyaya ait olamayan, illüzyondan asla çıkamayan yani; kendine doğamayan ve ölemeyen bir profil çizerler.

Ve kesinlikle hepsi çok çekicilerdir. Artık kendilerini nasıl satacaklarını bin yıldır oynadıkları oyunun ustalığı ile öğrenmişler ve kişisel çekim güçlerini geliştirmişlerdir. Fakat dönüşüm onlar için artık mümkün değildir, sabitlenmişlerdir.

Bunların da tüm sebebi, acı ile yüzleşmekten kaçmak ve korkudur…

Bu afirmasyon size bir şeyler çağrıştırıyor mu?

Hangi rollerin, hangi davranışların ısırığını yediğimize bakabiliyor muyuz?

Bunları ne için satın aldığımıza ve karşılığında ne verdiğimize?

Tamamen vampire dönüşmeden uyanmak lazım, artık kan içmekten vazgeçmek!

Sevgi almak için, olmadığımız biri gibi davranmayı, sürünün parçası olmak için isteklerimize sağır olmayı bırakmak, sonucunda ne kadar korkunç senaryolar yazılsa da, bize dünyalar kadar öcü portreleri çizilse de, kendi saf olanımızdan kopmamak lazım.

Aslında kendin olmaya cesaretli olmak!

Yoksa neden yaşamdayız?

Yoksa neden insanlığı deneyimleyeniz?

Kutsal kitapların çeşitli şekillerde söylediği, diğer enerji varlıkların insana özenme, saygı duyma hali de benzer bir cesaret miti anlatır aslında.

Fark ediş ile beraber, özgür irade devreye girer.

Kaybetme korkusu, yalnızlık, ölüm korkusu ile oluşturduğumuz veya görüp satın aldığımız tüm davranışlara devam etmek veya bırakmak bizim seçimimizdir.

Mavi ya da kırmızı hapı içmek bizim seçimimizdir.

Şeytanın böyle yaparsan yalnız kalırsın sözüne kulak asıp, yargılanmaktan korkup istediğini yapmaktan caymak, bizim seçimimizdir.

Kulağımıza kimin ne için fısıldadığını bilmek ise sorumluluğumuz.

Burada çok adil bir durum vardır; biri vitrine koyar, bir diğeri de satın alır.

Temiz bir alışveriş. Sonrasında kendine acımak ise, oldukça ‘çocukça’ bir davranıştır.

Özgür iradeyi kullanmak ustalık ister, işte tam bu yüzden uyanmamış bilinçlerin özgür iradelerini kullandığından bahsedemeyiz.

Uyanmamış bilinçler, aynen kutsal kitapların bahsettiği gibi ‘günahsız’ sorgulanmayacak olan ‘çocuksu’lardır.

Kim bilir belki de bu yüzdendir, uyanmaya, kendimiz olana kabul vermeye bu denli direnişimiz, annemizin memesinden bir türlü kopmak istemeyişimiz…

Hepimizin takkesini önüne alıp, dürüstçe düşünmesi gerek.

  • Güç almak için çıktığı yolda, artık güç veren olduğunu görmesi gerek.
  • Ava giderken avlandığını,
  • Çocukça kurnazlığın artık bu yeni dünya enerjileri ve düzeni üzerinde bir geçerliliği olmadığını,
  • Oyunun çoktan değiştiğini kabullenip sindirmesi gerek.

Kendi eskilerimizi bırakırken, yeni dünya enerjilerine uymayan ilkel oyunlarımızı ve kalıplarımızı da terk edelim. Özgürlük varoluştan hakkımız iken, daha azına esir olmak ne için?

Metafizikte tek kural vardır: Sadece istediğini yap!

Bu hem çok kolaydır hem de çok zor, istediğini yapmak için soyunup kendini tanımaya ve gerçekte ne istediğini bulmaya, sonra da cesaretle onu yaşamaya ihtiyacın vardır.

Sadece özgür olanlar istediklerini yapabilir ve sadece istediklerini yapabilenler özgür kalırlar.

Gönlünüzden geçirdiğiniz gibi özgür, bağımsız olsun nefes alışlarınız…

Saygımla…

 

İlginizi çekebilir: İrili ufaklı yaralarınızın olduğu dünyada kendinize doğru giden yolu bulun

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale