“Bakmakla görmek, aşık olmakla sevmek arasındaki fark?” diye sormuşlar Mevlana’ya. Cevaplamış; “Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Herkes aşık olabiliyor; ama herkes senin gibi sevebiliyor mu? Aralarındaki tek fark sensin. Seni özel kılan görebildiğini ve sevebildiğini bilmektir.”
Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Herkesin bu yazımda, bugün, bu anda bana eşlik eden herkesin bu güzel gününü kutluyorum. Ben sizlerle birlikte bugün biraz olsun farklı bir pencere açalım istiyorum sevgiye ve sevgili olmaya bakışımıza. İlk aklıma gelen başlığı yukarıya yazdım; şimdi bu ne demek diye soruyor olabilirsiniz. Aslında biraz açıklamaya çalışsam belki de aklımda dönüp dolaşanları daha rahat anlatabilirim sizlere…
Sevgi olmak deriz. Arada sevgi olsun. Bir ilişkide sevgi olsun. Ne ararız? Neyin yokluğu veya şöyle soralım gerçekten neyin varlığı bizi o ilişkide tutmaya yeten güçtür? Hani deriz ya böyle gelmiş böyle gidiyor, öyle bir ilişkiden bahsetmiyorum, böyle gümbür gümbür sevgili olmaktan, gerçekten isteyerek, evet, ben bu aşkı, bu ilişkiyi, bu evliliği yaşamak istiyorum dediklerimizden bahsediyorum…
“Neden sevgi her şeye yetmez?” diye soralım o zaman kendimize? Neden sevgi olduğu halde ayrılıyoruz? Neden “olmaz” diyoruz? Neden sevgimiz o kişiye bizi bağlamaya, hayatı onunla paylaşmaya, bundan yirmi yıl sonrasının hayalini o kişi ile birlikte kurabilmeye yetmiyor? Neden sevgi gelse bile kalmıyor? Belki zamanla azalıyor, belki bir süre sonra “Gerçekten sevmemişim” diyebiliyoruz? Neden sevginin gerçekliği böyle göz açıp kapayıncaya kadar silinip de gidiveriyor?
İşte bunun cevabı sevgili olmakta! Sevgi olmak ile sevgili olmak arasında ne fark var diyeceksiniz? Dağlar kadar büyük fark var, sevgili olmak bir kere kendimizden geçmeyi getiriyor, bir olabilmeyi, o diğerini, sevgiliyi her an kalbimizde taşımayı, her ne olursa olsun hayat ne getirirse getirsin “iyi ve kötü” anında zorluklara karşı birlikte savaşabilmeyi… Bazen çok çekici olsa da bazı tekliflerden vazgeçebilmeyi, önümüze ve yolumuza, sadece o kişiye “sadık” olarak bakabilmeyi…
Sevgili olmak öyle kolay değil bu yüzden, sevginin belki azaldığı, belki gel-git halinde olduğu zamanlarda bile sevgili, “sevgili” kalabiliyor oysa ki… “Ne olacak canım” diye atıp gidemiyor yaşananları. İşte bu yüzden birçoğumuza sevgi olmak yetmiyor. Sevgili olmak, o daha uyanmadan ihtiyacı olanları düşünmeyi getiriyor, sevgili olmak o daha üzülmeden üzüleceğini hissedebilmeyi gerektiriyor, sevgili olmak yanında olmadığımızda bile onun varlığı ile dolabilmeyi getiriyor…
Sonra sevgili olmak en büyük zenginliği sunuyor kalbimize, sevgi ile dolmayı ve bunu sadece almamayı, aynı zamanda sunabilmeyi, sevgimizi verebilmeyi, karşılık beklemeden, o daha çok sevsin diye düşünmeden, her haliyle, her koşuluyla sadece o kişi olduğu için elini tutabilmek gücünü getiriyor sevgili olmak. Tek başına sevginin az kaldığı yerlerde sevgili olmak yükseltiyor kalbi, fersah fersah ötede de olsa o diğerinin içini “bilebilmeyi” getiriyor sevgili olmak. Daha yüzünün çizgisinden, gözlerindeki bakıştan, nefesindeki heyecandan ne hissettiğini okuyabilmeyi getiriyor…
İşte “sadece sevgi neden yetmiyor?” diye soruyorsanız, sevgili olmadıkça, sevgiliye dönüşmedikçe, sevgili mertebesine erişmedikçe, sevgi tek başına günümüz dünyasında bir kişiyi diğerine bağlamaya yetmiyor!
Çünkü sevgili olmak ömürlük sevmeyi de getiriyor!
Sevgililer Günümüz kutlu olsun…
İlginizi çekebilir: Sevgililer günü yaklaşırken: Bugün aşka dair anlatacak ne var?