X

Sevgi her şeyden üstündür: Peki ya kendine olan sevgin de böyle mi?

Son dönemde yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa, o da kimseye ama hiç kimseye kendinizden daha çok değer vermemeniz gerektiğidir. Ben bunu marifet sanırdım. Evet herkes, hep aynı şeyi, senelerce söyledi: “İlk önce kendine değer vereceksin“. Ben hep ilk önce aşka, sevgiye değer vermeyi, kim ne derse desin yeğledim. Kendimden önce hep “biz” kavramını koydum hayatımın orta yerine. “Sevgi her şeyden önce gelir, mucizedir, dokunamayacağı, iyileştiremeyeceği şey yoktur” dedim. Öyle büyük bir olgu ki hepimizden büyük olduğunu düşünerek yaşadım hayatımın her evresinde.

Her defasında da Gamze olarak kaybettim aslında. Neye göre, kime göre kayıp konunun o kısmı ayrı tabii ama.. Ve inatla da yılmadım. İnatçıyımdır. Bazen anlamsızdır inatlarım, tek zarar verdiği yine kendimimdir oysa. Şimdi görebiliyorum… 

“İlk önce kendine değer vereceksin”

Kaybettim mi? “O zaman suç bende değil, bu defa da olmadı ama bir dahaki sefer değer anlayan olacak” deyip deyip senelerdir aynı kısır döngünün içerisinde dönüp durdum. Bu defa başka bir şey oldu. Evet, ben yine hayattaki rollerimden biri olan sevgili Gamze olarak kaybettim. Yine açtım tüm kalbimi; benden önce gelir sevgi, aşk, çok büyüktür dedim. Sonunda yine Tanrı’nın şu mesajıyla karşılaştım: “Bu hayatta en önemli şey sensin! Senin kendine olan sevgin! Anla artık şunu! Sen anlayana kadar görmüyor musun en beklemediklerinden bile aynı tepkileri göreceksin!

Kızdım. Çok kızdım. “İyi de hani sevgiydi her şeyin üstündeki şey?” dedim. “Hani hepimiz sevgiden meydana geliyorduk? Ben değer verdikçe, nasıl karşımdakiler bunu değersizleştirir ve sen nasıl buna izin verirsin!” 

İlk önce bir süre söylendim. Ateş fışkırdı gözlerimden öfkeden. “Hiçbir şey istemiyorum artık senden, umurumda bile değil!” diye de fırçaladım bir de yukarıdakini kendi çapımda. Sessizce, sakince dinledi beni. Tepki vermedi. Hala şefkatle beni dinliyordu o öfkeme rağmen. Ben isyan ettikçe O daha da yumuşuyordu sanki. Bir süre sonra o dinginlik bana da geçmeye başladı. Durdum. O an bir şeyler dönüşmeye başladı sanki. Dünyaya gözlerimi açtığım günden beri baktığım pencere bir anda değişmeye başladı ve önüme daha yeşillikli, daha cıvıltılı, daha renkli bir pencere geldi. 

Haaa bir dakika!” dedim, bir ışık yandı! “Sen sevgi her şeyden üstün dedin ama sevginin hangi şeklinin üstün olduğuna ben karar verdim aslında! Bir sürü şekli varken, ben birine karşı duyulan aşk olarak algılamışım onu ve diğer bütün versiyonların var olduğunu görmemişim bile!” 

“Sen sevgi her şeyden üstün dedin ama sevginin hangi şeklinin üstün olduğuna ben karar verdim aslında!”

İşte şimdi görmeye başladın Gamze. Sana senelerdir anlatmaya, göstermeye çalıştığım şey buydu aslında… Sen kapattın gözlerini sıkı sıkı, inat ettin, yok saydın. Sevgi dendiği an hemen aşk ilişkilerindeki sevgi olarak kodladın. Halbuki sevginin sadece minik bir versiyonuydu o. Sevgi her yerde, sevgi her şey. Sen o kocaman olguyu, tek bir kavramın içine sığdırmaya çalıştın.” Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu. Kendi kendime bir şeye inanmıştım ve gözü kapalı gitmiştim hep demek.

Sen kendin sevgisin. Bunu her şeyde istediğin gibi büyük büyük yaşayabilirsin. Kendinde yaşayabilirsin! Kendine olan aşkından türüyor aşkın diğer versiyonları aslında. Başkasına duyulan aşk da türeyen versiyonlarından bir tanesi sadece. Eğer kendine olan aşkını başkasına verirsen baksana kendin kalmıyorsun. O kadar kalmıyorsun ki kendini görememeye başlıyorsun. Sen kendini görmedikçe karşındaki de seni görmemeye başlıyor. Görülmez oluyorsun. Ve başkası üzerinden hayatı yaşamaya çalışıyorsun. Sahip olduğun, sen olduğun sevgiyi sıkıştırıyorsun. Bir bedende iki kişi yaşamaya çalışıyorsun bu koca hayatı. Bu çok zor değil mi?

Ah! Evet çok zor! Nasıl bir çaba, efor hem de!” 

Şimdi anlıyorum” dedim yüzümde hafif bir gülümseme “Şimdi anlıyorum ne demek istediğini…“. Nasıl zorlaştırıyoruz kendimize hayatlarımızı aslında. İnatla görmek istediğimiz yerden görmeye çalışıyoruz her şeyi. “Benim bildiğim doğru! Nasıl aksi olur?!” diye kızıyoruz bir de. Nasıl da egolarımız içinde yüzüyoruz.

Nasıl da egolarımız içinde yüzüyoruz.

Allah bu, evren bu; adına ne derseniz deyin. Biz bir şeyleri görene kadar, anlayana, fark edene kadar farklı yollarla önümüze koyuyor aynı şeyleri. “Hıı, böyle anlamadın mı? O zaman şimdi şu yoldan anlatmaya, göstermeye çalışayım sana.” diyor. Yok, insanoğlu gibi basit bir inattan falan da yaptığı yok. Ben öyle sandım, ondan söylüyorum bunu. Aslında şefkatli bir baba gibi anlatmaya çalışıyor. Balığı hazır bir şekilde vermeyi değil, tutmasını öğretmeye çalışıyor. Eğer biz azıcık o hep baktığımız pencereden kafamızı çıkartıp biraz daha yükseklerden bakabilirsek, direkt her şey orada zaten! Görmemek mümkün olmuyor.

Neden mi hazır vermiyor? E anlamaya, deneyimlemeye gelmedik mi bu dünyaya? Hazır verse ne anlamı olacak ki? Buraya gelme amacımıza ters düşmez mi? Hem hep kendi keşfettiklerimiz daha anlamlı, daha sağlam olmuyor mu? “Bak ben buldum!” demek daha heyecan, coşku yaratmıyor mu?

En kötü görünen olayların ardında çok büyük bir ışık var aslında. Seçim yine bizim. Ya o karanlıkta dönüp duracağız, ya da “Şimdi ne anlatmaya çalıştı ki acaba bana bunu yaşatarak?” diye sorgulayacağız. Minik bir sorgulamada bile gözler önüne seriliyor zaten bir şeyler.

Bu hayata geldiğimden beri anlayamadığımı şimdi görmeye, anlamaya başlıyorum. Her zaman ilk önce kendini gör, kendini sev, kendine değer ver ki hayat su gibi aksın etrafında. Sen, sen ol ki, sen sen olarak öyle bir parla ki bırak görmemeyi, gözlerini alamasın kimse parlaklığından. Sen kendine aşkını yaşarken, bırak yanına geleceklerin tek yaptığı bu aşka destek olmak olsun. Almasınlar senden aşkını, gücünü. Verme. Aksine etkile kendine olan aşkınla dünyayı. İlham ol. Sonra insanın kendisine olan aşklar bütünleşsin, daha da kocaman; mucizevi, coşkulu, neşeli, sonu gelmez hayatlar yaratılsın.

Tamam anladım ben ne demek istediğini. Bundan sonrası bende. Bu bilgiyi hayata harmanlamamda sıra. İlk önce ben. Benim kendime aşkım! Ne olursa olsun!

Hocam Ezgi Sorman’ın dediği gibi: “Sen kendinin sevgilisi olana kadar, dışarda kimse tam olarak senin istediğin gibi bir sevgili olmayacak.” 

Sessizlik.

 

İlginizi çekebilir: Beklenti kaynaklı hayal kırıklığının en güzel ilacı: Kendini sevmek

 

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale